بَاب
مَنْ قَالَ
يَقُومُ
صَفٌّ مَعَ
الْإِمَامِ
وَصَفٌّ
وِجَاهَ
الْعَدُوِّ
فَيُصَلِّي
بِالَّذِينَ
يَلُونَهُ
رَكْعَةً
ثُمَّ
يَقُومُ
قَائِمًا
حَتَّى
يُصَلِّيَ
الَّذِينَ
مَعَهُ رَكْعَةً
أُخْرَى
ثُمَّ
يَنْصَرِفُونَ
فَيَصُفُّونَ
وِجَاهَ
الْعَدُوِّ
وَتَجِيءُ
الطَّائِفَةُ
الْأُخْرَى
فَيُصَلِّي
بِهِمْ رَكْعَةً
وَيَثْبُتُ
جَالِسًا
فَيُتِمُّونَ
لِأَنْفُسِهِمْ
رَكْعَةً
أُخْرَى ثُمَّ
يُسَلِّمُ
بِهِمْ جَمِيعًا
13.(Korku Namazı)
Saffın Biri İmamın Arkasında Dururken Diğeri Düşmana Karşı Durur İmam
Arkasındaki Saffa Bir Rekat Namaz Kıldırdıktan Sonra Kalkıp Ayakta Beklerken
Cemaat Kendi Başına Bir Rekat Daha Kılarak Giderler Ve Düşman Karşısında Saf
Bağlarlar. Bunun Üzerine Öbür Saf Gelir Ve İmam Onlarla Da Bir Rekat Kılar Ve
Oturarak Beklerken Her İki Saf Da Kendi Başlarına Bir Rekat Daha Namaz Kılarlar. Sonra İmamla Birlikte Her İki Saf Beraberce Selam
Verirler Diyen Kimselerin Görüşüyle
İlgili Hadisler)
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ عَنْ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
الْقَاسِمِ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
صَالِحِ بْنِ
خَوَّاتٍ عَنْ
سَهْلِ بْنِ
أَبِي
حَثْمَةَ أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
صَلَّى
بِأَصْحَابِهِ
فِي خَوْفٍ فَجَعَلَهُمْ
خَلْفَهُ
صَفَّيْنِ
فَصَلَّى
بِالَّذِينَ
يَلُونَهُ
رَكْعَةً
ثُمَّ قَامَ
فَلَمْ
يَزَلْ
قَائِمًا
حَتَّى صَلَّى
الَّذِينَ
خَلْفَهُمْ
رَكْعَةً
ثُمَّ تَقَدَّمُوا
وَتَأَخَّرَ
الَّذِينَ
كَانُوا
قُدَّامَهُمْ
فَصَلَّى
بِهِمْ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَةً
ثُمَّ قَعَدَ حَتَّى
صَلَّى
الَّذِينَ
تَخَلَّفُوا
رَكْعَةً
ثُمَّ
سَلَّمَ
Sehl b. Ebî Hasme'den
rivayet edildiğine göre; Peygamber (s.a.v.) korkulu bir zamanda ashabına namaz
kıldırmış. Onları arkasında iki saf halinde durdurup (önce) hemen arkasında
bulunanlara, bir rekat kıldırmış, sonra (ön) saftakilerin ardındakiler de bir
rekat daha (namaz) kılıncaya kadar ayakta durmuş, sonra (imamın arkasındakiler)
öne, onların önündekiler de arkaya geçmişler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)
bunlara da bir rekat namaz kıldırıp arkasında bulunanlar bir rekat (daha namaz)
kılıncaya kadar oturduktan sonra selâm vermiş.
Diğer tahric: Müslim,
müsâfirîn; Ahmed b. Hanbel, III, 448.
AÇIKLAMA:
Metinde geçen
"korkulu bir zaman" sözünden maksad, Zatü'r-rikâ' gazvesidir. Nitekim
(1238) numaralı hadis-i şerifte, bu korku namazının Zâtü'r-rikâ' gazvesinde
kılındığı açıkça ifade edilmektedir.
Her ne kadar bu hadis-i
şerifte Resûl-i Ekrem Efendimizin, önce arkasında bulunan saffa bir rekat
namaz kıldırdığı ifade ediliyorsa da bu saffın diğer grub gelmeden ikinci
rekatı da Resûl-i Ekrem ayakta beklerken kendi başlarına kıldıklarından söz
edilmiyor. Halbuki bu hadisten sonra gelecek olan (1238 ve 1239) numaralı
hadis-i şeriflerde açıklandığı üzere Resûl-i Ekrem'in ardında birinci rekâtı
kılan saf, Resûl-i Ekrem ikinci rekatın kıyamında beklerken kendi kendilerine
ikinci rekatı da kılıp selâm vermiş ve ileride düşmanı gözetlemekte olan ikinci
grubun yerine ilerlemiş, ikinci grub da kendilerini kıyamda beklemekte olan
Resul Ekrem'in ardına gelerek ikinci rekata yetişip onu Resûl-i Ekrem'le
beraber kılmışlar ve ikinci rekatın sonunda Resûl-i Ekrem (s.a.v.) oturup her
iki saffı da beklerken ikinci grub diğer rekatı kendi başlarına
tamamlamışlardır. Daha sonra her iki grub da Resûl-i Ekrem'in arkasında onunla
birlikte selâm vererek namazdan çıkmışlardır. Müellif Ebû Dâvûd sözü geçen
hadislerin getirdiği bu açıklığı göz önünde bulundurarak bu babın başlığını
buna göre isimlendirmiştir.
Bu durumda Resûl-i
Ekrem (s.a.v.) ikinci rekatın kıyamında beklerken birinci rekatı kendisiyle
kılan grub ikinci rekatı kendi kendilerine kılmışlar ve sonra da gidip ileride
düşmanı gözetlemekte olan grubun yanına vararak onların ikinci rekata
yetişmelerini ve onu Resûl-i Ekrem'le beraber kılmalarını sağlamışlardır.
Yine metinde geçen
" = onların ardındakiler bir rekat namaz kıhncaya kadar..."
cümlesinin zahirine göre, mânânın şöyle olması lâzımdır: "Ön saftakilerin
ardındakiler de bir rekat kıhncaya kadar ayakta dikildi." Çünkü zahire
göre ( |*4«U ) kelimesinin sonundaki "hum" zamiri imamın ardında
bulunan birinci saftakilere gitmektedir. Buna göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.)
arkasında bulunan birinci safa bir rekat namaz kıldırdıktan sonra kalkıp ikinci
rekatın kıyamında beklemeye başlamış, beklerken de birinci saffın gerisinde
düşmanı gözetlemekte olan ikinci saf, Resûl-i Ekrem'in arkasına gelerek ikinci
rekata yetişmişler ve onu Resul Ekrem'le beraber kılmışlardır.
Her ne kadar hadisin
zahiri böyle ise de bu mânâ bu babın başlığına ve Beyhakî'nin Sünen'indeki
rivayeti ile İbn Cerîr'in tefsirindeki aynı senetle rivayet ettiği hadise
uymamaktadır. Çünkü bu rivayetlerde kelimesindeki "hum" zamirinin
yerine şeklinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e dönen müfred "hü" zamiri
bulunmaktadır. Nitekim musannifin rivayet ettiği 1238 numaralı hadis-i şerifte
de sözü geçen zamir "müfred" olarak geçmektedir. Bu bakımdan hadis
sarihleri İbn Cerîr'in rivayetini tercih ederek bu hadise buna göre mânâ
vermişlerdir.Biz tercümede hadisin zahirî mânâsını esas aldık. Fakat İbn
Cerîr'in rivayeti göz önünde bulundurulacak olursa, hadise şu şekilde mânâ
vemek gerekir: Korku anında Resûlullah (s.a.v.) ashabına namaz kıldırmış da
onları arkasına iki saf yapmış hemen arkasında bulunanlara bir rekat
kıldırmış, sonra ayağa kalkmış ve arkasındakiler bir rekat namaz kılıncaya
kadar ayakta durmuş, sonra gerideki safta bulunanlar ilerlemiş, ön saftakiler
de gerilemişler. Bu suretle (ilerleyenlere) bir rekat namaz kıldırmış, sonra
Resûlullah (s.a.v.) gerileyenler bir rekat namaz daha kılıncaya kadar oturmuş,
sonra onlarla beraber selâm vermiştir.
Bu hadiste geçen
kelimesindeki zamir burada cemi olarak geçtiği halde, bazı kaynaklarda
şeklindeki müfred olarak geçmesi, her ne kadar yukarıda açıklandığı şekilde
farklı manaların ortaya çıkmasına sebeb oluyorsa da aslında bu iki zamirin aynı
mânâyı ifâde etmeleri de mümkündür. Şöyle ki:
1. Zamirin cemi olduğu
kabul edilirse o zaman ileride düşmanı gözetleyen saffa ait olur ki, " =
onların ardında" sözüyle yine Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in arkasında bulunan
birinci saf kast edilmiş olur. Her ne kadar safın birisi imâmın önünde
bulunuyor ise de imama tâbi olduğu için hükmen imamın arkasında sayılır. Bu
bakımdan safın birinin, imamın önünde bulunması metinde geçen "onları
arkasında iki saf halinde durdurdu" sözüne aykırı değildir.
2. Bu zamirin müfred
olduğu kabul edilirse o zaman bu zamir Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e ait olur ki “ =
onun ardında" sözüyle yine Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in arkasında bulunan
birinci saf kast edilmiş demektir. Bu şekildeki bir te'vil neticesinde bu
hadis ile İbn Cerîr'in rivayeti arasında bir çelişki kalmadığı gibi bu babın
başlığı ile hadis arasında da bir uygunluk sağlanmış olur. Her ne kadar
metinde Resûl-i Ekrem'in selâmı yalnız başına verdiği ifâde ediliyorsa da 1238 no'lu hadis selâmı cemaatle beraber
verdiğini açıkça ifâde etmektedir. Nitekim mezheb imamlarından imam-ı Şafiî de
bu görüştedir. Ancak İmâm Mâlik'e göre imam selâm vermek için arka-sıdaki
cemaatin kendisine yetişmesini beklemez. Nitekim ashab-ı kiramdan Hz. Ali, İbn
Abbâs, Ebû Hureyre ve îbn Ömer de bu görüştedirler. Ancak bu şekilde kılınan
korku namazında imamdan evvel namazdan çıkıldığı için imama uymak
gerçekleşmediğinden Hanefî uleması (1244) no'lu hadisi buna tercih
etmişlerdir.