بَاب
الرَّجُلِ
يَأْتَمُّ
بِالْإِمَامِ
وَبَيْنَهُمَا
جِدَارٌ
235-237. Bir Kimse
Aralarında Duvar Olduğu Halde İmama Uyabilir
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
أَخْبَرَنَا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ عَنْ
عَمْرَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَتْ
صَلَّى رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فِي
حُجْرَتِهِ
وَالنَّاسُ
يَأْتَمُّونَ
بِهِ مِنْ
وَرَاءِ
الْحُجْرَةِ
Aişe (r.anhâ)'dan;
demiştir ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) odasında namaz kılar,
insanlar da odanın arkasından ona uyarlardı.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, IV,
30.
Hadiste adı geçen
"oda (hücre)"den maksadın ne olduğunda farklı görüşler ortaya
atılmıştır.
Hafız İbn Hacer bu
"hücremden maksadın kendi evinin odası olduğunu söyledikten sonra,
görüşünü şu sözleriyle delillendirir:
"Hadisin
Buhârî'deki rivayetinde "odanın duvarı" denilmesi buna delildir.Hammâd
b. Zeyd'in Yahya'dan yaptığı; "hanımlarının birinin odasında namaz
kılardı" şeklindeki rivayet daha açıktır. Bu hücreden maksadın Hz. Nebi'in
mescid içinde etrafını hasırla çevirerek meydana getirdiği küçük oda olması da
mümkündür. Nitekim bundan sonra (Buhârî'de) gelecek olan rivayet bu ihtimale
kuvvet kazandırmaktadır. Daha sonraki Zeyd
b. Sâbİt'in rivayeti,
Ebû Dâvûd ile Muhammed b. Nasr'ın diğer iki vecihden Ebû Seleme kanalıyla
Âişe'den yaptıkları ve onun odasının kapısına bir hasır diktiğini bildiren
rivayetleri de buna delildir."
Buhârî'nin bu konuyu
"imamla cemaat arasında bir duvar veya sütre olması" ismi altında
ortaya koyusu da, bu hücrenin mescid içerisinde hasırlardan yapılan bir oda
olması görüşünü takviye eder. Ayrıca Resulullah'm hanımlarının odalarının
duvarı içeride Resulullah görünecek kadar engin olamaz. Halbuki Buhârî'nin Hz.
Aişe'den yaptığı bir rivayette "Odasında gece namazı kılardı ve odanın
duvarı engindi" denilmektedir. Görüldüğü gibi iki görüş de delile
dayanmaktadır.
Muktedi İle İmam
Arasında Engel Bulunması:
Hadis-i şerif muktedi ile
imam arasında duvar, örtü gibi bir mâni bulunduğu halde iktidanın caiz
olduğuna delildir. Ancak konu mezhepler arasında ihtilaflıdır:
Süflilere göre: İmam ve
cemaat mescidin içinde olur ve cemaat imamın intikallerini bilirse aralarında
duvar da olsa iktida caizdir. Mescid haricinde oldukları takdirde cemaatle
imamın arası üç yüz ziradan daha uzak olmamalıdır. Aynı şekilde saflar
arasındaki mesafe de bundan fazla olamaz. Bu durumda imamla cemaat arasında bir
mâni olmamalıdır.
Hanbelilere göre: İmam
ve cemaat mescidde iseler, cemaat imamın intikallerini görerek veya duyarak
farkedebilirse iktidâ sahih, aksi halde sahih değildir.
Cami dışında iseler
veya imam İçerde muktedi dışarıda ise, muktedi imamı veya arkasındakileri
görebilirse, imama uyması sahihtir. Aralarındaki mesafenin miktarı önemli
değildir.
Ha neftlere göre: İmama
uymaya mâni iki hal vardır, bunlar imamla cemaatin ayrı ayrı yerlerde olması
ve imamın hareketlerinin cemaat tarafından fark edilememesidir.
Bedâyi'de beyân
edildiğine göre, cami içinde oldukları takdirde imamla muktedînin arasındaki
mesafe ne kadar uzak olursa olsun, iktida caizdir. Çünkü cami ne kadar büyük
olursa olsun, tek mekândır. Hatta imam caminin içinde olsa, birisi de caminin
damına çıkıp içerdeki imama uysa, ondan Öne geçmemesi şartıyla namazı sahihtir.
İmamla cemaat arasında
duvar olursa Mebsût'taki ifâdeye göre, iktidâ caizdir. Ancak Hasan İmam-ı
A'zam'dan bunun caiz olmadığını nakl eder. Bu ihtilâf duvarın yüksekliğindeki
farklılığa hamledilir. Buna göre duvar en-ginse iktida caiz olur, yüksekse caiz
olmaz.
Üzerinde durduğumuz
hadiste bahsedilen odanın duvarlarının alçak olduğunu bildiren rivayet
gözönüne alınınca, Hanefîlerin görüşünün hadise aykırı olmadığı ortaya çıkar.