SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1094 >>

DEVAM: 220-222. Ayakta Hutbe Okumak

 

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى وَعُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ الْمَعْنَى عَنْ أَبِي الْأَحْوَصِ حَدَّثَنَا سِمَاكٌ عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ قَالَ كَانَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خُطْبَتَانِ كَانَ يَجْلِسُ بَيْنَهُمَا يَقْرَأُ الْقُرْآنَ وَيُذَكِّرُ النَّاسَ

 

Câbir b. Semure (r.a.)'den; demiştir ki: (Cuma günü) Nebi (s.a.v.)'in iki hutbesi vardı. Bu hutbeler arasında oturur, hutbelerde de Kur'an okur ve cemaate nasihat ederdi.

 

 

İzah:

Buhârî, cuma (benzeri); Nesâî, cuma; İbn Mâce, ikâme

 

Bu hadis-i şerif de Hz. Nebi'in iki hutbe arasında oturduğu ve hutbede Kur'an-ı Kerim okuyup cemaate va'z ettiği beyân edilmektedir. Hutbeler arasında oturmanın hükmü bundan ev­velki babın hadisinde (hadis no: 1092) izah edilmiştir. Hutbede nasihat ko­nusuna da ileride temas edilecektir. Şimdi burada hutbe esnasında Kur'an-i Kerim okumanın hükmünü açıklayalım:

 

Bu rivayette Efendimizin hutbede Kur'an-ı Kerim okuduğu haber veril­diği halde, hangi sûreleri okuduğuna temas edilmemiştir. Ebû Dâvûd'da ile­ride gelecek olan bir rivayetten (hadis no: 1100) Resûlullah'ın “Kâf Sûresi"ni okuduğu anlaşılmaktadır. İbn Mâce'nin Übeyy b. Ka'b'dan riva­yet ettiği bir haberde ise, Hz. Nebi'in minberde Tebâreke (Mülk) Sûresi'ni okuduğu, Taberânî'nin Evsat'mdaki bir rivayetinde de Zümer suresinin sonunu okuduğu bildirilmektedir. Yine Taberânî'nin Hz. Ali'den rivayet et­tiği başka bir haberde ise, Resûlullah (s.a.v.)'in minberde, Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okuduğu haber verilmiştir. Ancak İbn Mâce ve Taberânî'nin bu nakilleri senetlerindeki bazı şahıslar yüzünden tenkide tabi tutulmuştur.

 

Minberde Kur'ân-ı Kerim okumanın hükmü mezhebler arasında ihti­laflıdır:

 

Şafiîlere göre, en az bir âyet okumak farz, Kâf sûresini okumak ise, müstehabtır. Delilleri Hz. Nebi'in hiç ihmal etmeden Kur'an okumasıdır.

 

Cumhura göre, bu kıraat farz değildir. Hanefilerde sünnettir. Çünkü Hz. Nebi'in fiili ile sabit olan bir şey farz değil, sünnet olur. Ayrıca Cenab-ı Allah, Kur'ân-ı Kerim'de "zikr"i emretmiştir. Bu kıraati ve ka'de-yi içine almaz. Bunların şart olduğunu söylemek haber-i vâhidle şart koy­mak demektir. Bu da Kur'ân'ın haber-i vâhidle neshini gerektirir ki caiz değildir.

 

Minberde okunacak Kur'an-ı Kerim'in hangi safhada okunacağında da görüşler bir değildir. Şâfiîlerden bazıları kıraatin ilk hutbede olacağım söy­lerken, Iraklı Şâfiîler "her iki hutbede de okunmalı" demişlerdir. HanbelîIerden Kadî'nin görüşü de bu şekildedir. Bazı âlimlerse, ikinci hutbede okunacağını söylemişlerdir. Hanefîler sünnet olan bu kıraatin ilk hutbede olacağını söylerler.