SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1034 >>

بَاب مَنْ قَامَ مِنْ ثِنْتَيْنِ وَلَمْ يَتَشَهَّدْ

193-194. İki Rekatten (Sonra) Tahiyyata Oturmadan Kalkan (Ne Yapmalıdır?)

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْأَعْرَجِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ ابْنِ بُحَيْنَةَ أَنَّهُ قَالَ صَلَّى لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَامَ فَلَمْ يَجْلِسْ فَقَامَ النَّاسُ مَعَهُ فَلَمَّا قَضَى صَلَاتَهُ وَانْتَظَرْنَا التَّسْلِيمَ كَبَّرَ فَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ وَهُوَ جَالِسٌ قَبْلَ التَّسْلِيمِ ثُمَّ سَلَّمَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

 

Abdullah b. Bühayne (r.a.)'den; demiştir ki:

 

Resûlullah (s.a.v.) bize (dört rekatlı bir namazda) iki rekat kıldırıp oturmadan kalktı. Onunla beraber cemaat da kalktı. Resûlullah namaz'ı bitirince biz selâm vermesini beklerken selâm vermeden oturduğu yerde tekbir alıp iki defa secde yaptı. Sonra da selâm verdi.

 

 

İzah:

Buhârî, ezan, sehv, eymân; Müslim, mesâcid; Tirmizî, salât; Nesâî, sehv; Dârimî, salât; Muvatta, nida

 

Bu hadis-i şerifde bahsi geçen namazın hangi namaz olduğu belirtilmemiştir.Ancak ha'disin Buhârîve Müslim'deki riva­yetlerinden bu namazın öğle namazı olduğu anlaşılmaktadır. Bu rivayetin diğer muteber kitablardaki rivayetlerden cüz'î farklarla ayrıldığı görül­mektedir.

 

Hadis-i şerif hüküm yönünden oldukça zengin bir görünüm arzetmektedir. Şöyle ki:

 

1. Buradan sehv secdesinin selâmdan önce oduğu anlaşılıyor. Ayrıca ha­dis, "sehv bir noksanlık ise, secdesi selamdan önce yapılır", diyenlerin gö­rüşüne delil olabilir.

 

2. Dört rek'atli farzlardaki ilk oturuş ve tehiyyâtı okumak farz değil­dir. Çünkü farz olsaydı, sehv secdesi ile telâfisi mümkün olmazdı. Hanefi, Şafiî ve Mâlikîler bu görüştedirler.

 

Hanbelî ve Zahirîlere göre ise, bu oturuş farzdır, ancak sehv secdesi ile telâfisi caizdir.

 

3. Hadis-i şerifin Buharı ve Tirmizî'deki rivayetlerinde râvinin, "unut­tuğunun yerine onunla birlikte cemaat de o secdeleri yaptı" sözlerini ziyâde ettiği görülmektedir.

 

Bu ziyâdeden muktedi hata etmese bile imamın hatasından dolayı onun da secde etmesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hazm bu konuda icmâ' olduğunu söyler.

 

Hanefî, Şafiî ve Mâlikîlere göre muktedi, imama uymuş bir halde iken, kendi yaptığı bir hatadan dolayı da sehv secdesi yapmaz. Bunlar, Dârekut-nî'nin rivayet ettiği şu hadise dayanırlar:

 

"İmamın arkasında olan kimseye sehv yoktur. İmam yanılırsa hem o, hem de arkasındaki secde eder. Eğer imamın arkasındaki (muktedi) yanılır­sa, ona secde lâzım değildir. İmam ona kâfidir."[Dârekutnî, Sünen, I, 377.]

 

Buraya kadar naklettiğimiz hususlar, imamın arkasındaki şahsın (muk­tedi) namaza imamla birlikte başladığı durumla ilgilidir. Muktedi mesbuk ise, yani imama sonradan uymuşsa Şâfiîlere göre, imam isterse o uyduktan sonra yanılsın isterse uymadan yanılmış olsun, muktedi hem imamla birlik­te secde yapar hem de kendi namazının sonunda secde yapar. Haneliler de bu durumda imamla birlikte secde etmesi konusunda Şâfiîlerle hemfikirdir­ler. Ancak kendisinin yetişemediğini kaza ederken herhangi bir sehve düş­medikçe namazının sonunda secde etmesini meşru görmezler.

 

Hanbelîlere göre imam ister selâmdan önce secde-yapsın, ister sonra muk­tedi imamla birlikte sehv secdesi yapar, fakat sonunda yapmaz.

 

Mâlikîlere göre imam selâmdan evvel secde yaparsa, muktedi de onun­la birlikte secde yapar. Selâmdan sonra yaparsa, onunla birlikte yapmaz. Na­mazın sonunu bekler.[imamın ne zaman selâmdan önce ne zaman selamdan sonra secde yapacağı 1008 nolu hadisin açıklamasında geçmiştir.]

 

Lâhik (imamla birlikte namaza başlayıp da namazda abdesti bozulan ve abdestini alıp namazın kalanını kıldığı üzerine bina eden) imamla birlikte secde etmez, kendisi namazını bitirdiği zaman, secde eder. Bunda bütün mez-hebler müttefiktir.