DEVAM: 131-132.
Namazında [Fatiha'yı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ إِسْحَقَ
عَنْ
مَكْحُولٍ
عَنْ
مَحْمُودِ
بْنِ
الرَّبِيعِ
عَنْ
عُبَادَةَ
بْنِ
الصَّامِتِ
قَالَ كُنَّا
خَلْفَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي صَلَاةِ
الْفَجْرِ
فَقَرَأَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَثَقُلَتْ
عَلَيْهِ
الْقِرَاءَةُ
فَلَمَّا
فَرَغَ قَالَ
لَعَلَّكُمْ
تَقْرَءُونَ
خَلْفَ
إِمَامِكُمْ
قُلْنَا نَعَمْ
هَذًّا يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ لَا تَفْعَلُوا
إِلَّا
بِفَاتِحَةِ
الْكِتَابِ فَإِنَّهُ
لَا صَلَاةَ
لِمَنْ لَمْ
يَقْرَأْ
بِهَا
Ubade bin es-Samit'den;
demiştir ki: Biz sabah namazında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
arkasında bulunuyorduk. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Kur'an)
okudu. (Fakat Kur'an okumak) kendisine, ağır gelmeye başladı. (Namazı)
bitirince; "Her halde imamınızın arkasında siz de okuyorsunuz"
buyurdu. Biz de: Evet, ey Allah'ın Resulu, hızlı bir şekilde (biz de okuyoruz),
dedik.
“(Böyle) yapmayın,
sadece Fatiha'yı okuyun. O'nu okumayan kimsenin namazı yoktur." buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
ezan; Müslim, salat; Tirmizî, mevakit, tefsir sure; Nesaî, iftitah; İbn Mace,
ikame, Darimî salat; Muvatta, nida; Ahmed b. Hanbel, II, 285, 290, 460, 487; V,
314, 316,
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, sahabe-i
kiram hazretleri Resul-i Ekrem'in emri olmaksızın kendi ictihadlarıyla namazda
bir defa Resul-i Ekrem'in arkasında Kur'an okumuşlardır. Ancak okurken
bazılarının çıkardığı fısıltılardan bunun farkına varan Fahr-i Kainat
Efendimiz; "Öyle zannediyorum ki, imamınızın arkasında siz de Kur'an
okuyorsunuz. Bunu bir daha yapmayın, sadece Fatihayı okuyun” buyurarak onları
bu işten men' etmiştir.
Hattabî,
"burada Resul-i Ekrem'in men'ettiği şey, sahabe-i kiramın sesli
okumalarıdır. Fatihadan sonra bir sure okumayı men'etmiş olması ihtimali de
vardır" demişse de, Mîrek, Hattabî'nin üzerinde durduğu birinci ihtimali
zayıf bulmuş, ikinci ihtimalin isabetli olduğunu söylemiş ve sebebini de şöyle
izah etmiştir: Eğer Resul-i Ekrem bu sözüyle sesli okumayı nehyetmiş olsaydı, o
zaman bunda Fatiha'yı istisna etmesinin bir anlamı kalmazdı." Aliyyü'l-Kaari
de aynı şekilde buradaki nehyin zamm-ı sure okumakla ilgili olduğunu söylemiş
ve sözlerini şöyle bitirmiştir: "Şayet bu nehy, sesli okumakla ilgili
olsaydı, Resul-i Ekrem "öyle zannediyorum ki" tabirini kullanmazdı.
Çünkü sesli okumuş olsalardı, o zaman Resul-i Ekrem okuduklarını kesinlikle
duyacağı için "zan" ifade edenbu tabiri değil de duyduğunu kesinlikle
ifade eden bir tabir kullanırdı."
İşte
bütün bu ifadelerden anlaşıldığına göre, Resul-i Ekrem sabah namazı
kıldırırken zamm-i sure okuduğu esnada arkasında bulunan cemaatten bazılarının
fısıltılarını duyunca zihni karıştığından onları zamm-i sure okumaktan
nehyetmiş, sadece Fatiha okumalarına izin vermiştir. Çünkü Fatiha her zaman
kolayca okunabilecek bir sure olduğundan arkasmdakilerin de Fatiha okumaları
herhangi bir karışıklığa sebep olmaz düşüncesinde idi. Bu sebeple imamın
arkasında bulunan cemaatin de Fatiha okumasına izin verildi. Cemaatin Fatiha
okuması da karışıklığa sebeb olduğundan daha sonra imamın arkasında cemaatin
Fatiha okuması izni de kaldırılmıştır.[Bezlul-mechud, V, 45]
Ancak
ulemanın büyükçoğunluğunagöre" Fatiha okumayan kimsenin namazı
yoktur" cümlesinin anlamı, "bu namaz batıldır" demektir. Fakat
bu cümle Darekutnî ile İbn Hibban'ın rivayetinde; "İçinde Fatiha okunmayan
namaz kafi değildir"[el-Muttekî,
Kenzu'l-Ummal, VII, 442, (Hadis no: 19689).] şeklindedir. Hanefi uleması, "Fatihayı
okumayanın namazı batıl değil, yalnız vacib terkedildiği için sevabı
noksandır" demişlerdir. Ayrıca Hanefi ulemasının, "Kur'an okunduğu
zaman onu dinleyin ve susun"[A'raf 204] mealindeki ayet-i kerimeyi kendi
görüşlerinin doğruluğu için delil getirdiklerini 818 noIu hadisin izahında
söylemiştik. Bir de Hanefî uleması Darekutnî'nin rivayet ettiği; "kim
imamın arkasında kılıyorsa imamın okuması onun için de kıraattir"[İbn Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel, III,
339]
mealindeki hadis-i şerifi de kendileri için delil olarak ileri sürmüşlerdir.
Fakat bu hadise zayıf diye itiraz edenler de olmuştur. Halbuki bu hadisi
ashab-ı kiramdan Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Ömer, Ebu Said el-Hudrî Ebu
Hureyre, Abdullah b. Abbas ve Enes b. Malik (r.a.) Hazretleri rivayet
etmişlerdir. Gerçi bu rivayetlerin her biri ayrı ayrı tenkit edilmiştir. Fakat
aynı hadisin bir çok tarikleri daha vardır. Bunlardan biri sahihdir ve bizzat
imam Ebu Hanife (r.a.)'den rivayet edilmiştir.
Bununla
beraber bu mevzuda Ebu Hanife (r.a.) Hazretlerine mezheb taassubuyla dil
uzatanlar olmuşsa da Aynî merhum bunlara gereken cevabı vermiş ve daha itidalli
olmaları gerektiğini söylemiştir.
Ayrıca
imamın arkasında cemaatin bir şey okumayacağı sahabenin büyüklerinden 80 zat
tarafından rivayet olunmuştur. Aliyyü'l-Mürteza ve Abadile-i Selase denilen
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes'ud (r.anhum) Hazretleri
bunlar arasındadır. Bu sebeble Hidaye sahibi "imamın arkasında bir şey
okunmayacağına dair sahabe icma etmişlerdir" demiştir.[Meylani Ahmed, el-Hidaye Tercemesi, I,
122.]
Abdullah b. Zeyd b. Eslem'in babasından rivayet ettiği bir hadiste;
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından on tanesi imamın
arkasında Kur'an okumaktan şiddetle nehyederlerdi. Bunlar Ebu Bekr es-Sıddîk,
Ömer el-Faruk, Osman b. Affan, Ali b. Ebî Talib, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b.
Ebî Vakkas, Abdullah b. Mes'ud, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Ömer, Abdullah b.
Abbas (r.a.) Hazretleri idi" denilmektedir. Hatta Sa'd b. Abbas ile Hz.
Ömerin; "imamın arkasında okuyanın ağzına taş doldururum" dedikleri
İbn Mes-ud Hazretlerinin de "ağzına toprak dolsun" dediği rivayet
olunur.[Ayni,
Umdetu'l-Kaari, VI, 13]
Biz
bu mevzuda mezhep imamlarının görüşlerini 818-820 numaralı hadis-i şeriflerin
izahında yazdığımız için burada tekrar etmiyoruz.