SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 708 >>

بَاب سُتْرَةُ الْإِمَامِ سُتْرَةُ مَنْ خَلْفَهُ

110. İmamın Sütresi Cemaatin De Sütresidir

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ الْغَازِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ هَبَطْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ ثَنِيَّةِ أَذَاخِرَ فَحَضَرَتْ الصَّلَاةُ يَعْنِي فَصَلَّى إِلَى جِدَارٍ فَاتَّخَذَهُ قِبْلَةً وَنَحْنُ خَلْفَهُ فَجَاءَتْ بَهْمَةٌ تَمُرُّ بَيْنَ يَدَيْهِ فَمَا زَالَ يُدَارِئُهَا حَتَّى لَصَقَ بَطْنَهُ بِالْجِدَارِ وَمَرَّتْ مِنْ وَرَائِهِ أَوْ كَمَا قَالَ مُسَدَّدٌ

 

Amr b. Şuayb, büyük babası (Abdullah b. Amr b. As)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte (Mekke ile Medine arasındaki) Ezahir yolundan inmiştik. Namaz (vakti) giriverdi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duvarı kıblesine aldı, (onu sütre edinerek) namaza durdu. Biz de arkasındaydık. Hemen bir kuzu gelerek Önünden geçmeye yeltendi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karnı duvara değinceye kadar ona engel olmaya çalıştı. Kuzu da (mecburen) O (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'nun arkasından (cemaatin önünden) geçti. (Ebu Davud,hadisi) yahutta Müsedded'in dediği gibidir (de ben iyi hıfz edememişimdir, dedi).

 

 

AÇIKLAMA:     Seniyye, dağyolu, dağ başlarındaki sel yatağı manalarına geldiği gibi, aynı zamanda da Mekke ile Medine arasındaki bir yerin ismidir. Hadis-i şerifte geçen "kıble" kelimesi sütre manasında kulla­nılmıştır. Sütre namaz kılanın kıblesinde bulunur. İşte bu alakadan dolayı kıble kelimesi mecazen sütre manasında kullanılmıştır.

 

Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, imamın sütresi cemaat için de geçerli­dir. Çünkü Resul-i Ekrem, önünden geçmek isteyen kuzuya sadece kendisi müdahale etmiş, müdahalesiz kalan cemaati tenkid etmemiştir. Eğer onlar için de ayrı bir sütrenin bulunması söz konusu olsaydı, onların da önlerin­den geçmek isteyen kuzuya müdahale etmelerini emretmeyi görevi icabı ih­mal etmezdi.

 

Ayrıca bu hadis-i şerif, "sizden biriniz namaz kılmak istediği zaman kar­şısına bir sütre koysun" mealindeki 689 numaralı Ebu Hureyre hadisi ile, "sizden biriniz namaz kıldığı zaman namazını sütreye doğru kılsın" mealin­deki 698 numaralı Ebu Said el-Hudrî hadisini tahsis etmektedir. Çünkü bu iki hadis-i şerifden yalnız başına veya cemaatle namaz kılmak isteyen her ferdin ayrı ayrı önüne sütre koyması anlaşılmaktadır. Oysa açıklamaya ça­lıştığımız hadis-i şerif, cemaatle kılınan namazda imamın sütresinin ce­maat için de geçerli olduğunu belirterek önceki hadislerin hükmünü tahsis etmektedir.

 

Hadisin sonundaki "yahutta Müsedded'in dediği gibidir" sözü, müel­lif Ebu Davud tarafından ihtiyat için konmuş bir sözdür. Musannif Ebu Da-vud bu sözüyle "Her ne kadar biz bu hadisi Müsedded'den bize intikal eden lafızlarla nakletmişsek de naklederken yanılmış olabiliriz. Asıl olan Müsed­ded'in dediğidir" demek istiyor.

 

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: İmamın sütresi cemaat için de geçer­lidir. Ancak bu mevzuda Malikîlerin iki ayrı görüşü vardır:

 

1. İmamın kendisi, cemaat için sütre teşkil eder. İmamın sütresi de ken­disi içindir. Bu görüş Malikilerce itimad edilen görüştür.

 

2. îmamın sütresi aynı zamanda cemaat için de geçerlidir.