SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 685 >>

تَفْرِيعِ أَبْوَابِ السُّتْرَةِ

Sütre ile İlgili Başlıkların Ayrıntıları

 

بَاب مَا يَسْتُرُ الْمُصَلِّيَ

101. Namaz Kılanın Önüne Koyması Gereken Sütre

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ الْعَبْدِيُّ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ عَنْ أَبِيهِ طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا جَعَلْتَ بَيْنَ يَدَيْكَ مِثْلَ مُؤَخِّرَةِ الرَّحْلِ فَلَا يَضُرُّكَ مَنْ مَرَّ بَيْنَ يَدَيْكَ

 

Talha b. Ubeydillah (r.a.)'den; demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana hitaben) şöyle buyurdu: "Önüne, semerin arka kemerinin boyu kadar bir şey koyunca önünden geçen kimse sana zarar vermez."

 

 

Diğer tahric: Müslim, salat; Ebu Davud, salat; Nesaî, kıble; İbn Mace, ikame; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, I, 121, 162; II, 129; V, 149, 151, 155, 160, 161.

 

AÇIKLAMA:     Hadis-i şerifte geçen مُؤَخِّرَةِ الرَّحْلِ kelimesinin anlamı, "semerin arka kısmını teşkil eden tahta veya odun"dur. Deveye binen kimse bu tahtaya yaslanır. Bu ağacın Hz. Nebi devrindeki yüksekliğinin miktarı üzerinde ulema çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Ba­zıları bu yüksekliğin bir arşın olduğunu söylerken, bazıları da arşının üçte ikisine eşit olduğunu söylemişlerdir. Netice olarak namaz kılan bir kimse ba­zılarına göre, bir arşın bazılarına göre de bir arşının üçte ikisine eşit yüksek­likte her hangi bir nesneyi önüne koyarsa bu kimsenin önünden geçenler, namazına herhangi bir zarar vermezler. Namaz kılan kimsenin önüne koy­duğu bu nesneye sütre denilir.

 

1. Sütrenin boyu ve eni üzerinde fakihler farklı görüşlere sahihtirler Nevevî merhum diyor ki biz (Şafiîler)e göre» sütrenin inceliği veya kalınlığı söz konusu değildir. Bu mevzuda bizim delilimiz Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: Resul-i Ekrem (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Sütrenin se­merin arkasına konan tahta boyunda olması kafidir. (Eni ise) isterse kıl ka­dar ince olsun."[el-Müttekî, Kenzu'l-Ummal, VII, 352]

 

Aynı şekilde Sebre b. Ma'bed'den rivayet edilen şu merfu hadis de bi­zim bu görüşümüzü te'yid etmektedir: "Nebiyyi Ekrem (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: "Namazınızı hiç değilse bir ok arkasına gizlenerek kılınız."[A.A. el-Benna, eI-Fethu*r-rabbanî, IV, 128; el-Muttakî, Kenzu'l-Ummal, VII, 346]

 

2.  Hanbelî alimleri de aynı görüştedirler.

 

3. Malikîlere göre ise, sütre en azından mızrak kalınlığında ve bir arşın boyunda olmalıdır. Bundan daha kısa olursa, sütre ile ilgili mendub yerine getirilmemiş olur.

 

4. Hanefîlere göre, sütrenin boyu bir arşın, kalınlığı parmak kadar ol­malıdır.[el-Menhel, V, 77] Sütre dikmekteki hikmet, önünden herhangi bir kimsenin geç­mesine engel olmakla birlikte gözün sütrenin gerisine kaymasına mani olarak namazdaki huşu ve hudu'un kaybolmasını önlemektir. Zaten namaz kılan kimseye önünden geçen bir kimsenin verebileceği zarar da huşu'u dağıtarak sevabın azalmasına sebep olmaktır. Zira ileride geleceği gibi, "namaz kılanın önünden geçmedeki günahın büyüklüğünü idrak eden, kırk yıl bekler de yine geçmez" di.