SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 490 >>

DEVAM: 24. Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ حَدَّثَنِي ابْنُ لَهِيعَةَ وَيَحْيَى بْنُ أَزْهَرَ عَنْ عَمَّارِ بْنِ سَعْدٍ الْمُرَادِيِّ عَنْ أَبِي صَالِحٍ الْغِفَارِيِّ أَنَّ عَلِيًّا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ مَرَّ بِبَابِلَ وَهُوَ يَسِيرُ فَجَاءَهُ الْمُؤَذِّنُ يُؤَذِّنُ بِصَلَاةِ الْعَصْرِ فَلَمَّا بَرَزَ مِنْهَا أَمَرَ الْمُؤَذِّنَ فَأَقَامَ الصَّلَاةَ فَلَمَّا فَرَغَ قَالَ إِنَّ حَبِيبِي صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَانِي أَنْ أُصَلِّيَ فِي الْمَقْبَرَةِ وَنَهَانِي أَنْ أُصَلِّيَ فِي أَرْضِ بَابِلَ فَإِنَّهَا مَلْعُونَةٌ

 

Ebu Salih el-Gıfari demiştir ki; Ali (r.a.) (Basra'ya) giderken yolu Babil'e uğradı. Müezzin kendisine ikindi namazını(n vaktinin girdiğini) haber vermeye geldi. (Ali karşılık vermedi). Babil'den çıkınca, müezzine emretti o da namaza ikamet getirdi. Ali namazı bitirince: Habibim, sallellahu aleyhi ve sellem beni, kabristanda ve Babil arazisinde namaz kılmaktan men etti. Çünkü Babil (in eski sakinleri) lanetlidir" dedi.

 

 

Bu hadisi Yalnız Ebu Davud rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA:     İbn Reslan, Hz. Ali'nin bu yolculuğunun Basra'ya olduğunu söyler.

 

Babil, Irak'ın eskiden mamur ve meşhur bir şehridir. Sihri ve şarabı ilk defa burada yaşayanların buldukları söylenir. Ken'an melikleri burada ikamet ederlerdi. Burada ilk yerleşenin ve imar edenin Nuh (aleyhisselam) olduğu da söylenir. Bu rivayete göre Hz. Nuh oraya Tu-fan'dan sonra gelip yerleşmiştir. Ebu'l-Munzir, Babil şehrinin on iki fersah genişliğinde olduğunu, Fırat'ın, şehrin içinden aktığını, Buhtunnasr'ın şeh­rin sakinlerini korumak için nehrin yatağını sonradan değiştirdiğini söyler.

 

Hz. Ali'nin "Burası lanetlidir" sözünü söylemiş olması "buranın aha­lisi lanetlidir, yani bugünkü yaşayanları değil de eski kavimlerden Allah'a isyan etmeleri, kendilerine gönderilen Nebilere karşı çıkmış olmaları, sebebiyle Allah'ın gazabına uğrayarak lanetlenmiş ve helak olmuş kişilerin bakiyyeleri (cesetleri, mezarları)" sebebi ile olsa gerektir. Aksi takdirde geç­miş nesillerin günahını o gün yaşayan ve müslümanlardan olan kişilere yük­leyerek lanetlenmiş bir toplum olmalarının, İslam prensipleri ile bağdaşır tarafı yoktur. "Burası lanetlidir" tabiri arapçada çok kullanılır, mecazidir. Zikrü'l-Mahal iradetü'l-hall kabilindendir. Yani mahal söylenir, içindekiler kaste­dilir. Çünkü mücerred manada bir yerin lanetli olması söz konusu olamaz.

 

Nemrud b. Ken'an, İbrahim (aleyhisselam)ın zamanında buranın en bü­yük meliki idi. Zannınca semaya çıkmak ve sema ehli ile savaşmak için çok yüksek bir kule inşa ettirdi. Bir rüzgar esti, onu yıktı ve tepesini denize attı. Sonra müthiş bir zelzele oldu. Binalarını yerle bir etti. Ahalisi binalarının altında kalarak helak oldu. Bu zelzelenin şiddetinden lisanları karıştı, bir­birlerinin sözünü anlamaz hale geldiler. Bu yüzden buraya "Babil" denildi. [Bu haberleri, Ka'b b. Ahbar vermektedir. İsrailiyattan olması mümkündür.]

 

İşte Hz. Ali buradan geçerken ikindi namazının vakti girdiği halde na­mazı kılmamış ve metinde geçen şeyleri söylemiştir. Bu hadisde iki yerde na­mazın nehyedildiği haber verilmiş olmaktadır: Kabristanda ve Babil arazisinde.

 

Kabristanda namaz kılmanın hükmü mezhepler arasında ihtilaflıdır.

 

Hanbelilere göre her halü karda kabristanda namaz kılmak haramdır. Orada kılınan namaz sahih değildir. Zahiriler de bu görüştedir.

 

Şafiiler kabirlerin üzerinin kapalı veya açık olmasını ayrı değerlendir­mişler, açık olur da toprak ölülerin etleri, irinleri ve ondan çıkanlarla karı­şık ise oranın pisliğinden dolayı namaz caiz değil, kabristanın temiz   bir yerinde kılımrsa, caiz demişlerdir.

 

Malikilere göre kabristanda namaz kerahetsiz caizdir.

 

İmam Ebu Hanife, Sevri ve Evzai'ye göre temiz bile olsa kabristanda namaz kılmak mekruhtur.

 

Babil arazisinde namaz kılmanın mekruh oluşu biraz şaibeli bir konu­dur. Zira ehlinin lanetlenmiş olması ile o arzın ne alakası vardır? Sonra Resülullah, mutlak olarak yer yüzünün namazgah kılındığını haber vermiştir. Bazı yerlerde namaz nehyedilmişse de bu, ya oraların necasetli olma ihtima­linden ya da, tehlikeli oluşundandır. Bizce bu konuda söylenecek en güzel şey Hattabi'nin şu sözleridir: "Bu hadisin isnadı söz götürür (zayıftır). Alimlerden, Babil toprağında namaz kılmayı haram kabul eden hiç bir kimseyi bilmiyorum. Bu hadis, ken­disinden daha kuvvetli olan "Yer yüzü bana temizleyici ve namazgah kılındı" hadisine zıt düşmektedir. Bu hadisin manası (eğer hadis sabitse), Resulullah, Hz. Ali'yi Babil arazisini ikamet için vatan edinmekten nehyetmiş de­mektir. Çünkü orayı ikamet için vatan edinse orada namaz kılacaktır. Bu nehy sadece Hz. Ali'ye mahsustur. Görüldüğü gibi Hz. Ali, "Bizi menetti" dememiş, "Beni men etti" demiştir.Bu, Kufe'deHz. Ali'nin başına gelecek musibetlerden dolayı onu uyarma niteliğinde bir mu'cize de olabilir. Çünkü Küfe, Babil arazisidir. Nitekim ondan önce hiç bir halife Medine'den baş­ka bir yere ikamet için gitmemiştir."

 

Mahir: Yüzlerce yıldır, Babil civarında çıkan fitnelere bakınca; derin, derin düşünüyorum. yıl 2017 o toprakların durulduğunu hatırlamıyorum. Ayrıca Efendimizin meşhur hadislerinde ‘.....musibet inen yerden geçmeyin, geçerseniz ağlayın yada ağlamaklı olun’ ve başa bir hadiste Nebi (s.a.v.)’in musibet inen yerdeki kuyudan alınan su ile yapılan hamurların yenmesine izin vermediği de gizli değildir.

 

 

DEVAM