DEVAM: 22. Mescid'e
Tükürmenin Keraheti
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
حَبِيبِ بْنِ
عَرَبِيٍّ
حَدَّثَنَا
خَالِدٌ
يَعْنِي
ابْنَ الْحَارِثِ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
عَجْلَانَ
عَنْ عِيَاضِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يُحِبُّ
الْعَرَاجِينَ
وَلَا يَزَالُ
فِي يَدِهِ
مِنْهَا
فَدَخَلَ
الْمَسْجِدَ
فَرَأَى
نُخَامَةً
فِي قِبْلَةِ
الْمَسْجِدِ
فَحَكَّهَا
ثُمَّ
أَقْبَلَ
عَلَى النَّاسِ
مُغْضَبًا
فَقَالَ
أَيَسُرُّ
أَحَدَكُمْ
أَنْ يُبْصَقَ
فِي وَجْهِهِ
إِنَّ
أَحَدَكُمْ
إِذَا اسْتَقْبَلَ
الْقِبْلَةَ
فَإِنَّمَا
يَسْتَقْبِلُ
رَبَّهُ
عَزَّ
وَجَلَّ
وَالْمَلَكُ
عَنْ
يَمِينِهِ
فَلَا
يَتْفُلْ
عَنْ يَمِينِهِ
وَلَا فِي
قِبْلَتِهِ
وَلْيَبْصُقْ
عَنْ
يَسَارِهِ
أَوْ تَحْتَ
قَدَمِهِ
فَإِنْ
عَجِلَ بِهِ أَمْرٌ
فَلْيَقُلْ
هَكَذَا
وَوَصَفَ
لَنَا ابْنُ
عَجْلَانَ
ذَلِكَ أَنْ
يَتْفُلَ فِي ثَوْبِهِ
ثُمَّ
يَرُدَّ
بَعْضَهُ
عَلَى بَعْضٍ
Ebu Said el-Hudri şöyle
haber vermiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hurma salkımı
sapından olan çubuğu (taşımayı) sever onu devamlı elinde bulundururdu. (Bir
gün) mescid'e girdi, kıble (duvarında) bir balgam gördü onu kazıdı ve kızgın
bir halde cemaat'e dönüp: "Sizden birinin yüzüne tükürülmesi hoşuna gider
mi? Bilmiş olun ki, biriniz kıbleye dönünce ancak Aziz ve Celil olan Rabbine
dönmüş olur. Melek de sağındadır. Öyleyse, sakın sağına ve kıbleye karşı
tükürmesin, sol tarafına veya ayağının altına tükürsün. Eğer tükrük kendisini
sıkıştırırsa şöyle yapsın" buyurdu.
(Halid b. Haris dedi
ki): İbn Aclan bunu "şöyle..."yi bize; "elbiseye tükürmek sonra
da onu dürmek" şeklinde tarif etti.
Diğer tahric: Buhari,
salat; Müslim, zuhd; Nesai, mesacid
AÇIKLAMA: Hadis-i şerif lafız ve
hüküm bakımından öncekilere benzemektedir. Oralarda lüzumlu izah yapılmıştır.