بَاب
السِّوَاكِ
مِنْ
الْفِطْرَةِ
29. Misvak kullanmak
fıtrattandır
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
زَكَرِيَّا
بْنِ أَبِي زَائِدَةَ
عَنْ
مُصْعَبِ
بْنِ
شَيْبَةَ
عَنْ طَلْقِ بْنِ
حَبِيبٍ عَنْ
ابْنِ
الزُّبَيْرِ
عَنْ عَائِشَةَ
قَالَتْ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَشْرٌ مِنْ
الْفِطْرَةِ
قَصُّ
الشَّارِبِ
وَإِعْفَاءُ
اللِّحْيَةِ
وَالسِّوَاكُ
وَالِاسْتِنْشَاقُ
بِالْمَاءِ
وَقَصُّ
الْأَظْفَارِ
وَغَسْلُ
الْبَرَاجِمِ
وَنَتْفُ
الْإِبِطِ
وَحَلْقُ الْعَانَةِ
وَانْتِقَاصُ
الْمَاءِ
يَعْنِي الِاسْتِنْجَاءَ
بِالْمَاءِ
قَالَ زَكَرِيَّا
قَالَ
مُصْعَبٌ
وَنَسِيتُ
الْعَاشِرَةَ
إِلَّا أَنْ
تَكُونَ
الْمَضْمَضَةَ
Aişe (r.anha)'dan
rivayet edildiğine göre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "On şey fıtrattandır:
Bıyığın kırpılması, sakalın
bırakmak, misvaklanmak, istinşak (buruna
su çekilip temizlenmesi), tırnakların
kesilmesi, parmak eklemlerinin
yıkanması, koltuk altı kıllarının
yolunması, eteklerin tıraş
edilmesi, Su serpmek (yani necasetten su
ile temizlenmek)”
Ravilerden Zekeriyya
diyor ki: Mus'ab şöyle dedi: "Onuncuyu unuttum, ancak bu mazmaza
olabilir.”
Diğer tahric: Müslim,
tahare; Tirmizi, edeb; Nesaî, Ziyne; İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Fıtrat insan
yaradılışında kendisine verilen herşeydir ve gayesi vardır. Gaye Kulluktur. Bu
nedenle gayeye uygun haller için 'fıtrattandır' ifadesi kullanılır. Yani
-misvak kullanmak yaradılış gayesine, kulluğa uygundur- demek olur.
Yaradılışta
kişiye verilen şekli vasıfları sonradan değiştirmek yasaktır. Bununla beraber
sünnet olmak bıyık traş etmek gibi fiiller yaradılışta kişi ile beraber olan
bazı şeyleri değiştirmektir, ancak Allah Resulü bu işler için 'fıtrattandır'
diye bahsedince bu işler fıtratı bozmak'tan sayılan işlerden sayılmaz.
İnsan
fıtratında kötü'ye yönelme de iyiye yönelme de vardır. Allah Azze ve Celle
insanı sadece kulluk etsin diye yarattığı için ve kulunu bununla imtihan ettiği
için insan'ın bu iki taraftan biri olan iyi tarafını besleme görevi vardır.
Bu
besleme'nin nasıl olacağını da yaratıcı'dan daha iyi bilecek te olamayacağına
göre ve bilen Allah kullarına çok merhametli olduğuna göre furu'dan sayılan bir
çok ayrıntı da sadece insan'a fayda sağlayacaktır. Kulluk sadece belli farz ve
sünnet ibadetler değil, tüm yaşam boyu Allah'ın çizdiği sınırlar içerisinde
yaşamaktır. İşte bu yaşantıda Allah'ın elçisi Muhammed s.a.v. bir işi
'....fıtrattandır.' diyerek tavsiye yada emir buyurursa bu insanın yaradılış gayesine
yani Allah'a kulluğuna da sağlığına da çevresindekilerle ilişkilerine de fayda
sağlar. Örneğin sünnet olmak hem kişinin sağlığı, hem cinsel hayatı hem
tahareti için gereklidir. Bu örnek bütün maddeler için geçerlidir.
Bu
giriş'ten sonra şerhe geçersek: Hadis-i şerifte geçen fıtrat kelimesine ulema
iki şekilde mana vermişlerdir:
1.
Ekseri alimlere "bu kelime ile kast edilen sünnettir" demişlerdir.
Yani bu kelime ile kast edilen "Onların yoluna uy" [EnAm 90] ayet-i kerimesinde uyulması emredilen ve
Nebilerin hiç bir değişikliğe uğratmadan uygulaya geldikleri "tevhid,
iman, ikan, istikamet, salah, fazilet, ihsan, kitab hikmet, nübüvvet" gibi
akla ve delile dayanan ve körü körüne taklidden uzak olan hidayet yoludur. Bu
görüş, hadis-i şerifin vuruduna (gelişine) daha uygun olduğu için alimlerin
çoğu tarafından benimsenmiştir.
2.
Allah (c.c.) katında değişmeyen dini esaslardır. Dini muhafaza, nesli '
muhafaza, aklı muhafaza, malı muhafaza, nefsi muhafaza ve imanın altı esası
gibi.
3.
Hz. İbrahim aleyhisselamın ve onun neslinden gelen Nebilerin sünnetleridir.
"Bıyıkları kesmek, sünnet olmak, etek tıraşı ile koltuk altlarını tıraş
etmek, tırnak kesmek, sakal salmak gibi" Buradaki lafzı “ba’z” ifade
ettiğinden İbn Hacer bu fıtratın zikredilenden ibaret olmadığını
İbnü'l-Arabi'nin bunun otuz kadarını saydığını kaydediyor. [İbn-i Hacer,
Fethu'I-Bari. XII, 458-459]
Bunlarla
ilk görevlendirilen Hz. İbrahim olmuştur. Bu husus ayet-i kerimede şöyle beyan
edilmiştir: "Hani İbrahim'i Rabbi bir takım kelimelerle (emirlerle)
imtihan edip de o bunları tamamen yerine getirince "seni insanlara imam
(rehber) yapacağım" buyurmuştu"[Bakara 124]
İbn
Abbas (r.a.)'ın beyanına göre, Allah Teala Hz. İbrahim'e bazı emirler vermiş,
Hz. İbrahim bunları hakkıyla yerine getirince Allah Celle ve A'la: "Seni
insanlara imam yapacağım" [Bakara 124] buyurmuştur.
Ümmet-i
Muhammed de diğer ümmetler gibi bu emirlere uymakla mükellef olmuştur. Nitekim
ümmet-i Muhammed'in bu mükellefiyeti şu ayet-i Kerimede açıkça beyan buyurulmuştur:
"Sonra sana, "Muvahhid olarak İbrahim'in dinine uy, o hiç bir zaman
müşriklerden olmadı" diye vahyettik.[Nahl 123]
Ulemadan
bazılarına göre, Allah'ın Hz. İbrahim'e emredip de Hz. İbrahim'in yerine
getirmeye muvaffak olduğu emirlerin sayısı otuzdur. Bunlardan onu Tevbe
Suresinin 112. ayetinde olan ayetlerde, onu Ahzab Suresinin 35. ayetinde, onu
da mu'minun suresinin 1. ayetinden beşinci ayetine kadar olan kısımlarda ve
Mearic Suresinde 22-34 numaralı ayetleri arasındadır.
Abdurrezzak'ın
Ma'mer tarikiyle İbn Tavus'tan rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre, İbn
Abbas: Bu emirler on adettir. Beşi başta, beşi de cesettedir. Başta olanlar,
bıyıkları kesmek, mazmaza, istinşak, misvak, saçları ayırmaktır. Cesette
olanlar da, tırnak kesmek, kasıkları kazımak, sünnet olmak, koltuk altlarını
traş etmek, taharetlenmektir. ayetin zahirine en uygun olan görüş de
budur.[Kurtubî, el-Camiu'l-Ahkami'l-Kur'an, II, 97-98.] demiştir.
Bıyıklan
kesmek, sakal salmak, Hanefi ulemasından Ayni'nın beyanına göre bıyıkları
keserken sağdan başlamak müstehabtır. Kendi kesebildiği gibi, başkalarına da
kestirebilir. Fakat koltuk altını ve kasıkları ancak kendisi tıraş edebilir.
Tahavi'nin
beyanına göre ise, bıyıkları kesmek iyi ise de kökünden tıraş etmek sünnettir,
kırpmaktan yani kısaltmaktan daha iyidir, bu İmam-ı Azam ve Ebu Yusuf'un görüşüdür. [Aynî,
Umdetu'l-Kari, XXII, 44]
Malikler
ise, bıyıkları, kökünden kazımayı uygun görmemişlerdir.
Bıyıkları
kesmekten maksat, üst dudaklarını kırmızısı görününceye kadar, sarkan kısımları
kesmektir. İmam Malik, "Bıyıklarını kesenlerin tazir edileceklerini bunun
bir bid'at olduğunu" söylemiştir.
Şafii
Mezhebinde de esas olan üst dudağın üzerinden sarkan kısımları kesmektir.
Kısacası
hadis-i şeriflerde bazan "kazıyınız" bazan da "kesiniz"
tabirleri geçmekte, bunun ikisiyle de amel edilebilmektedir. Nitekim Hanefi
ulemasının da görüşü budur. Hanefilerden bazıları ve İbn Hazm, bıyığı kesmek
farzdır, demişlerdir. Delil olarak da "Kim bıyığını kesmezse bizden değildir"[Tirmizî,
edeb; Nesaî tahare; Ziyne; Ahmed b. Hanbel]
hadisini göstermişlerdir.
Sakal:
"Sakalları uzatınız" emrinin hükmü farzdır. Te'vil etmek için bir
karine mevcut değildir.
Hanefilere
göre: Hanefi mezhebinin görüşleri Durru'l-Muhtar'da şöyle zikrolunmaktadır:
"Erkeklere sakal kesmek haramdır"
Hidaye
şerhi Nihaye'de sakalın bir tutamdan fazlasının kesilmesinin vacip olduğu
zikrolunmaktadır. Fethu'l-Kadir'de ise, şu bilgiler verilmektedir. "Kadınlaşan
erkeklerin ve bazı mağriblilerin yaptığı gibi sakalın bir tutamdan az
bırakılmasını hiç bir alim, "sünnet yerine geldi" şeklinde mutalea
etmemiştir. Sakalın tamamen kesilmesini ise fukahanın cumhuru ruhsat kabul
etmemiştir."[İbnu'l-Humam, Fethu'l-Kadîr, II, 77.]
Nihaye
müellifi de sakal'dan bir tutam'dan fazlasının kesilmesinin vacib olduğunu
söyler. Tirmizi'nin de Cami'inde rivayet ettiği gibi, "Nebi s.a.v.
sakalının eninden ve boyundan alırdı."[Tirmizi edeb]
Maliki
mezhebinde de sakal kesmek haramdır. Eğer sakalı kısaltmak çirkinlik meydana
getiriyorsa, kısaltmak da haram olur.
Şafii
mezhebinden imam Nevevi ve imam Rafii, sakalı traş etmenin mekruh olduğundan
bahsederler. Fakat bazı fukaha, "imam Şafii'nin el-Umm isimli eserinde
haram olduğuna dair açık ifadesinin bulunması bu iki alimin verdikleri hükme
ters düşmektedir" demişlerdir. Ancak Şafii fukahasının bu iki yetkili imamının görüşlerine, başka bir
görüş tercih edilemiyeceğinden, mezheb içinde şeyhayn lakabı ile tanınan bu iki
imamın görüşüne göre, Şafii Mezhebi'nde sakal kesmek mekruhtur.
Hanbelilere
göre de sakal kesmek haramdır. Ancak onlardan bir kısmı, sakalı kesmenin haram
olduğu görüşünün en kuvvetli bir görüş olduğunu zikrederek bunun dışında
Hanbeli imamlara ait başka görüşler bulunduğuna işaret ederken, diğer bazıları
da Sakal kesmenin haram olduğunu yegane görüşmüş gibi zikretmektedirler.
Sakalların fazla uzayıp da çirkin bir manzara arzetmeleri halinde yanlarından
ve sarkan kısımlarından kesilebileceği hakkında ittifak vardır. Kesmenin haddi
hususundaki görüş, bir kabzadır. Bir kabzayı geçen kısımlar kısaltılabilir.
Netice:
Sakal kesmek haramdır. Fakat çirkin bir hal almamasına da dikkat etmek gerekir.
4198-4200 numaralı hadislerin şerhinde bu konuyu tekrar ele alacağız, inşaallah.
Tırnaklar,
parmaklara zarar vermemek şartıyla dipten kesmek müstehaptır. Tırnak kesilirken
tertibe riayet olunacağına dair hadislerin hiç birinde bir kayıt yoktur.
Nevevi, Müslim Şerhi'nde tırnakların kesiliş sırasını şöyle tarif etmiştir:
Önce sağ elin şehadet parmağı, sonra orta parmak, sonra yanındaki yüzük
parmağı, sonra küçük parmak kesilecek, ondan sonra da baş parmak kesilmelidir.
Bu müstehaptır. Sol elde ise, küçük parmaktan başlayarak şehadet parmağına
doğru gidileceğini bildirmiştir.
Ayak
tırnakları kesilirken sağ ayağın küçük parmağından başlayarak sıra ile
ötekilere gidilecek. Sol ayakta ise baş parmaktan başlayarak atlanmadan
sırasıyla hepsi kesilecektir. Ancak, her ne kadar imam Nevevi bu tertibin
Müstehap olduğunu söylemişse de, ibn Dakiki'l-İyd haklı olarak "bu
tertibin müstehab olduğuna dair hiç bir delil yoktur” demiştir. [Nevevî, Şerhu
Sahlh-i Müslim, III, 149]
Aynı
şekilde Birgivi merhum Kırk Hadis Şerhi'nde bu hususta ve tırnak kesmenin
zamanı üzerinde hayli durmuşsa da sağlam bir kaynak göstermemiştir.
Savaş
sırasında düşman heybetli görünmek maksadıyla erkekler tırnak uzatabilirler.
Bunun dışında, erkek - kadın ister süslenmek, ister bir başka maksatla olsun
tırnak uzatmak İslama göre haramdır.
Hadis-i
şerifte geçen انْتِقَاصُ
الْمَاءِ tabiri çeşitli
şekillerde açıklanmıştır. Aslında bu kelimeyi Veki’ , taharet diye tefsir
etmiştir. Bazılarına görede su kullanarak bevlin akıntısını kesmek demektir.
Böyle tefsir edildiği zaman, istibra şekilleri içine gireceğinden yukardaki şerh
gayeye daha uygun görülmektedir.
Beracim:
Parmak boğumlandır. Maksat, buralar kirin birikebileceği yerler olduğundan,
insan vücudundaki bütün boğum ve kıvrımların temizlenmesidir ve bu sünnettir.
الْعَانَةِ Aneh'den kast edilen ise,
erkek ve kadınların (etek) mahrem yerlerindeki kıllardır.
Bunun
haftada bir defa yapılması uygun olmakla beraber, kırk günü aşmaması gerekir.
Zira Hanefi fakihleri kırk günü aştığı takdirde tahrimen mekruh olacağını
söylemişlerdir. Nitekim Hz. Enes ibn Malik'in rivayet ettiği hadis-i şerifde
[265] bunu ifade etmektedir. Traştan maksat, kılların izale edilmesidir. Bunun
traş bıçağı, nevra ve vücuda zarar vermeyecek herhangi bir ilaçla tüy dökücüyle
yapılmasında da mahzur yoktur.
Özellikle
etek kıllarının pislik ve mikrop toplaması sebebiyle deri altı bakterilerinin
meydana gelmesine sebeb olacağı İçin tedavisi güç durumlar meydana getireceği
dikkate alınırsa, İslam'ın bu hususta gösterdiği titizliğin önemi açıkça
anlaşılacaktır.
Pis
insanların pis adetlerini edinmek ibadet'ten mahrum kalmayı, pis görünüp
kokmayı kazandırır. Müslümanlar temizdir. Avrupa da bazılarının koltuk altı
kıllarını etek altı kıllarını kesmedikleri bilinmektedir. Serseri yaşam tarzını
benimsemiş insan gurupları da bu tür eğilimler göstermekteler. Bu tür insanlara
yakından bakıldığında kendi kendilerinden bile nefret ettikleri görülecektir.
Onlara özenenler ise sevilmemeyi göze almış isyanı benimsemişlerdir.
Koltuk,
altlarını yolmak: Aslında traş etmekle de sünnet yerine gelirse de Ayni'nin
beyanına göre, gücü yetenler için yolmak daha iyidir. Acı çekenlerse, traş
ederek bu sünneti yerine getirirler. İşe sağdan başlamak mus-tehaptır. Gazali
merhum "başlangıçta yolmak zor gelirse de sonra kolaylaşır, acı çekilmez”
demiştir. Gerek etek, gerekse koltuk altlarının temizliğinde ateşle kılları
yakmak doğru değildir. Hele zor işlerde çalışıp terleyen, sonra da yıkanamayan
kişilerin buralarım traş etmemeleri halinde meydana gelecek kokular, karı-koca
arasında bulunması gereken ülfet ve yakınlığa gölge düşürebilecektir. Bunun
için sık sık bu temizliğin yapılması gerekir.