DEVAM: 20. Taharette
Kullanılması Yasaklanmış Olan Şeyler
حَدَّثَنَا
حَيْوَةُ
بْنُ
شُرَيْحٍ
الْحِمْصِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
عَيَّاشٍ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ أَبِي
عَمْرٍو
السَّيْبَانِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الدَّيْلَمِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ قَدِمَ
وَفْدُ الْجِنِّ
عَلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالُوا
يَا مُحَمَّدُ
انْهَ
أُمَّتَكَ
أَنْ
يَسْتَنْجُوا
بِعَظْمٍ
أَوْ
رَوْثَةٍ
أَوْ
حُمَمَةٍ فَإِنَّ
اللَّهَ تَعَالَى
جَعَلَ لَنَا
فِيهَا
رِزْقًا قَالَ
فَنَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ ذَلِكَ
Abdullah bin Mes'ud'dan
demiştir ki; Cin taifesinin heyeti Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
huzuruna geldiler; "Ya Muhammed ümmetine kemik, tezek ve kömürle
taharetlenmeyi yasak et. Zira Allah Teala onları bize rızık kıldı"
dediler. Bunun üzerine Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunlarla
taharetlenmeyi yasakladı.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i Şerifte
geçen cin kelimesi üzerinde 6 nolu hadis-i şerifin açıklamasında bilgi
verilmişti. Söz konusu heyet, Nusaybin cinlerinden 7 veya 9 cinden ibaret idi.
Nusaybin, Musul'un kuzey batısında Dicle nehrinin kaynağı yakınında bulunan bir
beldededir. Buranın cinleri cinlerin ileri gelenlerindendir.Semada meleklerden
kulak hırsızlığı yaparak geleceğe ait edindikleri bilgilere kendileri bir
şeyler ilave edip insanları aldatan şeytanlar, birden bire sema kapılarının
kendilerine kapanması üzerine telaşlanıp yardımcılarına, "yeryüzünün
doğusunu batısını gezin, bize göğün kapılarını kapayan mühim hadiseyi
öğrenin" demişlerdir. Nusaybin cinleri de gelip Resulullah (s.a.v.)'i
dinlemişler, iman etmişler ve birer davetçi olarak kavimlerine dönmüşlerdir.
Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'inde bu hadiseyi "Biz sana cin taifesinden bir
cemaat gönderdik"[Cin 1] mealindeki
ayetiyle haber vermektedir.
Bu
karşılaşma Nahle denilen yerde olmuştur. Hadiseyi İbn Abbas (r.a.) şöyle
anlatıyor: Resulullah (s.a.v.) cinlere ne Kur'an okudu ne de onları gördü
(mesele şundan ibarettir): Allah Resulü (s.a.v.) ashabından bir cemaatle
birlikte Ukaz panayırına gitmeyi kast ederek yola çıktı. O tarihte şeytanlara
semadan haber almak yasaklanmıştı. Üzerlerine yanan kitleler "Şihub"
(ateşten gök taşları) gönderildi. Bunun üzerine şeytanlar kavimlerinin yanına
dönmüşler, kavimleri onlara: "Size ne oldu, demişler" şeytanlar:
"Sema'dan haber almaktan men'edildik. Üzerlerimize yanan kitleler
gönderildi" diye cevap vermişler. Kavimleri: "Bu mutlaka, yeni ortaya
çıkmış bir şey sebebiyledir, siz hemen yeryüzünün doğusunu ve batısını dolaşın
da bakın. Gök'ten haber almanıza engel olan şey nedir?" demişler.
Şeytanlar da yerin doğsunu, batısını, dolaşmaya başlamışlar, Tihame taraflarına
giden cinler, Ukaz panayırına gitmekte olan Nebi (s.a.v.)'e Nahle denilen yerde
sabah namazını kıldırırken rastlamışlar. Cinler Kur'an sesini işitince onu
iyice dinlemişler ve (kendi kendilerine): "Semadan kulak hırsızlığına mani
olan işte bu olaydır" demişler. Sonra da kavimlerine dönerek:
"Ey
kavmimiz! Biz harikülade güzel bir Kur'an dinledik. O doğru yola iletiyor, ona
inandık. Artık Rabbimize hiç bir şeyi ortak koşmayacağız" demişlerdir.
Bunun üzerine Allah Teala Nebiine; "De ki: Bana cinlerden bir takımın,
okuduğum Kur'an'ı dinledikleri vahy olundu'* ayet-i kerimesini indirdi. [Buhari, ezan; Tefsir Sure; Müslim, salat;
Tirmizi, tefsîr sure (h.no:3323); Ahmed b. Hanbel]
İbn
Mes'ud'dan gelen bir rivayette ise, hadise şöyle anlatılır:
Amir
der ki, Alkame'ye sordum, ibn Mes'ud'a Resulullah (s.a.v.) ile birlikte Cin
Gecesi'nde bulundun mu? dedim. İbn Mes'ud: "Hayır, lakin bir gece biz
Resulullah (s.a.v.) ile birlikte bulunduk. Bir ara onu kaybettik ve kendisini
vadilerde dağ yollarında aradık. Acaba cinniler tarafından uçuruldu, ya da
gizlice öldürüldü mü, dedik. Ve böylece bir kavmin geceleyebileceği en kötü
geceyi geçirdik. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
"Bana
cinlerin davetçisi geldi. Onunla gittim de cinlere Kur'an okudum"
buyurdular ve bizi götürecek cinlerin izlerini, ateşlerinin izlerini bize
gösterdi. Cinler kendilerinin azıklarını sormuşlar; O da; "Elinize geçen
üzerine besmele çekilmiş her kemik son derece bol etli olarak sizindir. Her
deve tezeği de hayvanlarınıza yemdir" buyurmuşlar. Müteakiben bize dönerek
"Binaenaleyh siz bunlarla taharetlenmeyin. Çünkü onlar din kardeşlerinizin
yiyeceğidir" buyurdu. [Müslim. Salât; Tirmizî; tefsir Sûre; Ahmed b.
Hanbel ]