SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 7 >>

بَاب كَرَاهِيَةِ اسْتِقْبَالِ الْقِبْلَةِ عِنْدَ قَضَاءِ الْحَاجَةِ

4. Abdest Bozarken Kıbleye Yönelmenin Mekruh Oluşu

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدُ بْنُ مُسَرْهَدٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ سَلْمَانَ قَالَ قِيلَ لَهُ لَقَدْ عَلَّمَكُمْ نَبِيُّكُمْ كُلَّ شَيْءٍ حَتَّى الْخِرَاءَةَ قَالَ أَجَلْ لَقَدْ نَهَانَا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةَ بِغَائِطٍ أَوْ بَوْلٍ وَأَنْ لَا نَسْتَنْجِيَ بِالْيَمِينِ وَأَنْ لَا يَسْتَنْجِيَ أَحَدُنَا بِأَقَلَّ مِنْ ثَلَاثَةِ أَحْجَارٍ أَوْ نَسْتَنْجِيَ بِرَجِيعٍ أَوْ عَظْمٍ

 

Selman (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre, Kendisine: "Nebiiniz size abdest bozarken nasıl oturulacağına kadar her şeyi öğretti (öyle) mi?" diye sorulmuş da; "Evet, salat ve selâm üzerine olsun (Allah Resulü) bizleri büyük abdest bozarken, su dökerken kıbleye yönelmekten, sağ elle, üçten az taşla, hayvan tezeği veya kemikle taharetlenmekten men etti" diye cevap vermiştir.

 

 

Diğer tahric: Buharî, vudu; Müslim, tahare; Tirmizî, tahare; Nesaî, tahare; İbn Mace, tahare; Dârîmî, vudu; Ahmed b. Hanbel V/439.]

 

AÇIKLAMA:     الْخِرَاءَةَ Hirae: Büyük abdest bozmak için oturmak ve büyük abdest bozmak manalarına gelir. Hattabi bu kelimenin "ha" harfini fethalı (üstünlü) olarak okuduklarını, fakat bu telaffuzun yanlış olduğunu söylemiştir.

 

Cevheri ise, bu harfi fethalı olarak okumanın daha doğru olacağını ifade etmektedir.

 

İbnu'l-Esir "Nihaye" isimli eserinde bu iki telaffuzun arasını şöyle te'rif ediyor: "Bu kelime ilk harfinin fethalı olarak okunması halinde mastar, kesre ile okunması halinde de isim olur.

 

"Gait" çukur yer demektir. Hall-mahall alakasıyla mecazen necaset anlamına gelir. Hz. Selman kazuratın ismini söylemeyi edebe aykırı gördüğünden necaset yerine bu kelimeyi kullanmıştır. Bevl kelimesini söylemek ise ayıp sayılmadığından onu açıkça zikretmekte bir sakınca görmemiştir.

 

Metinde Hz. Selman'a yöneltildiğinden bahsedilen soru, aslında bir müşrik tarafından, Hz. Selman'la alay etmek gayesiyle sorulmuştur. Hz. Selman onun maksadını çok iyi anladığı halde mevzunun onun zannettiği kadar önemsiz olmadığını aksine çok önemli ve ciddi olduğunu kendisine hissettirebilmek için bu yola başvurmamış, fırsatı değerlendirerek mevzuyu olanca ciddiyetiyle ona anlatmayı ve islamiyetin bu mevzuda koymuş oluduğu edeb kuralını açıklamayı daha uygun bulmuş ve öyle yapmıştır.

 

Büyük abdest bozarken kıbleye karşı yönelmedeki sakıncanın nereden kaynaklandığı üzerinde ulema uzun uzun durmuştur.

 

Bir kısmı bu sakıncayı Ka'be'ye saygıyla ilgili görürken, diğer bir kısmı da kırlarda devamlı surette kıbleye karşı namaz kılan kullar bulunduğundan onlardan birinin kıbleye yönelerek büyük abdestini bozan bir kimseyi o haliyle arkasından görmesi tehlikesidir. Halbuki büyük abdestini bozan kimse, böyle bir zamanda kıbleye önünü ya da arkasını döneceğine kıbleyi sağına ya da soluna alırsa, obada, kırda namaz kılanlardan hiçbiri onu bu halde göremez. Onu ancak ya sağ tarafından,ya da sol tarafından görebilirler.

 

Suraka b. Malik'in rivayet ettiği Nebi s.a.v. "Biriniz abdest bozacağı yere vardığı zaman Aziz ve Celil olan Allah'ın kıblesine saygı göstersin”[el-Menhei, I, 39.] (de ona karşı yönelmesin) hadis-i şerifinin zahiri de bu sakınmanın kıbleye saygıyla ilgili olduğunu söyleyenlerin görüşünü desteklerken, İsa el-Hennat'ın Nafi senediyle İbn Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiği "Ben Resulullah s.a.v.'i etrafı kapalı bir tuvalette kıbleye yönelmiş bir halde iken gördüm."[İbn Mace tahare] mealindeki hadis-i şerifi ise, ikinci görüşün sahiplerini desteklemektedir.

 

Nitekim bu iki hadisle ilgili olarak İsa el-Hennat şöyle demiştir:

 

'Ben Şa'bi'ye ibn Ömer'den rivayet edilen bu İkinci hadis-i şerifle zahiren ona aykırı gibi görünen: "Sizden biriniz helaya vardığında önünü veya arkasını kıbleye çevirmesin" mealindeki (8 numaralı) Ebu Hureyre hadisini sordum. Bana, "Bunlardan ibn Ömer hadisi etrafı kapalı olan helalarda abdest bozan kimselerle; Ebu Hureyre hadisi de kırlarda abdest bozan kimselerle ilgilidir, çünkü Allah'ın kırlarda namaz kılan nice kulları vardır" cevabını verdi.

 

Her ne kadar Isa el-Hennat bu mevzuda böyle demişse de, Darekutni, İsa el-Hennat'ın zayıf bir ravi olduğunu söylemektedir. Binaenaleyh bu mevzudaki görüşlerden birine göre bir kimsenin etrafındaki sütrelerden yararlanarak iyice gizlendikten sonra kıbleye yönelip abdest bozmasında bir sakınca yoksa da; diğerine göre, abdest bozarken kıbleye dönmek kıbleye saygısızlık olacağı için, kişinin abdestini bozarken iyice örtünmüş olması onu bu saygısızlıktan kurtaramaz.

 

Bu mevzudaki ihtilafın ikinci yönünü de söz konusu sakıncanın mahalli teşkil etmektedir. Bu yöndeki görüşler de temelde yine iki kısma ayrılır:

 

a. Bu sakınca, abdest bozan kimseden bir takım pisliklerin çıkması ile ilgilidir.

b. Kişinin abdestini bozarken avret mahallinin açık olması ile ilgilidir.

 

Bu iki görüşten birincisine göre, bir kimsenin avret mahalli kapab iken kıbleye dönük olarak hanımıyla cinsi münasebette bulunmasında bir sakınca yoksa da; ikinci görüşe göre münasebet esnasında meni zuhur edeceği için kıbleye karşı yönelerek cinsi münasebette bulunmak sakıncalıdır.

 

Metinde  geçen .... kelimesinin  başında bulunan ... harfinin zaid olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Müslim ve Nesai'nin rivayetlerinde bu harf yoktur. Biz de tercümeyi buna göre yaptık.

 

İstinca: Büyük ve küçük abdestlerden sonra temizlenmek demektir, istinca sırasında taş kullanmaya da "isticmar" denir. Buraya kadar verdiğimiz bilgileri bir neticeye bağlamak istersek şöyle diyebiliriz:

 

İhtiyacı olan kimse sol ayağı ile tuvalete girer, üzerinde evrak, yazılı ayet, yine ayet yazılı yüzük varsa onları çıkarır. "Allah'ım pisliklerden sana sığınırım" diye duada bulunur. İçerde fazla kalmaz, konuşmaz, öteye beriye bakmaz, verilen selamı almaz, okunan ezanı takib etmez. İhtiyacını giderdikten sonra temizliğe başlar. Su varsa sol elini yıkar. Ondan sonra yine sol elle tenasül uzvunu yıkar. Ardından sol elin orta parmağı ile elin ayasına göre biraz yukarı çıkık şekilde makat, yani dışkı yerini yıkar. Temizliğin gerçekleştiği kanaatine varıncaya kadar yıkamaya devam eder. Temizlik yapan oruçlu ise daha dikkatli olur ve yıkamayı mümkün olduğu kadar azda tutmaya gayret eder. Çünkü bu yolla suyun vücuda kaçması ihtimali vardır. Temizlendikten sonra bezle veya yazı için kullanılmayan kağıtla kurulanır. Eller sabunla yıkanır. Dışarı çıkarken sağ ayakla çıkılır ve 'Ğufraneke' der.

 

'Durgun ve akarsulara, çeşme ve su kenarlarına, meyve altlarına, ekin tarlalarına hacet gidermek mekruhtur. Bu tür yerler insanların devamlı kullandıkları yerlerdir. Ayakta idrar yapmak da mekruhtur. Bu durumda sidiğin insanın üzerine sıçraması ihtimali vardır. Ayrıca oturulduğu zaman sidik torbası daha fazla sıkıştığından tenasül uzvunda sidiğin kalması ihtimali de oldukça azalır.

 

Sol eli olmayan kişi sağ eliyle istincada bulunabilir. Hasta olan kişi kadınsa kocası, erkekse karısı kendisine istinca yaptırabilir. Yabancıların istinca yaptırmaları pek doğru olmaz.

 

İstincanın Hükümleri

 

1. Vacip istinca: Cünüplük, hayız ve nifastan gusledileceği zaman, avret yerlerindeki pisliklerin yıkanması vacib olduğu gibi, abdest aldıktan sonra az da olsa pisliklerin avret yerlerine taşması halinde istinca yapmak vacip olur. Yoksa temizlik yapılmış olmaz.

 

2. Sünnet İstinca: Pislik, çıkış yerinin dışına taşmazsa içte kalırsa bu durumda istinca sünnettir.

 

3. Müstehab istinca: Yalnız küçük abdest alındığı zaman tenasül uzuvlarını yıkamak müstehaptır.

 

4. Bid'at İstinca: Yapılması lüzumsuz olandır. O yüzden bid'at kabul edilmiştir.[53]

 

Bazı Hükümler

 

Kıbleye yönelik abdest bozmayı yasaklayan bu hadıs-ı şerifin hükmü üzerinde ulema ihtilaf etmiştir. Bu mevzudaki görüşleri şu şekilde özetleyebiliriz:

 

1. Kırda abdest bozarken kıbleye yönelmek haramdır. Fakat evlerde bulunan etrafı kapalı helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmekte bir sakınca yoktur. İbn Abbas ile Abdullah b. Ömer, Eş-Şa*bi, İshak b. Rahuye, İmam Malik, Şafii bu görüştedirler. Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilen bir görüş de böyledir. Delilleri ise yukarıda mealini sunduğumuz ibn Mace'nin rivayet ettiği İbn Ömer hadisi ile ileride mealini sunacağımız (11) ve (13.) numaralı hadisler ve (evlerde abdest bozarken) "Kabe'ye doğru yönelmeyi çirkin gören bir kavim Resulullah s.a.v.'in yanında anıldı da "Bu kavmin hakikaten kıbleye yönelmekten hoşlanmadığını sanıyorum. Benim abdest bozmak için oturduğum yeri kıble cihetine çevirin" buyurdu. [İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel VI, 227.]  Sözü geçen ulemaya göre bu hadislerin hepsi de sahihtir ve evlerde bulunan helalarda abdest bozarken kıbleye doğru yönelmenin caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.

 

2. Gerek kırda ve gerekse evlerdeki helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmek caiz değildir. Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.) ile Mücahid, Ebu Hanife de bu görüştedirler. Bu görüş Ahmed b. Hanbel ile sahabe ve tabiinin bazılarından da rivayet olunmuştur. Maliki ulemasından İbnu'l-Arabi de bu görüşü tercih etmiştir.

 

Delilleri ise mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle 8, 9, ve 10 numaralı hadis-i şerifler ve "sakın hiç biriniz kıbleye karşı abdest bozmasın”[İbn Mace tahare]  mealindeki hadis-i şeriftir. Bu ulemaya göre birinci görüşün mesnedini teşkil eden hadisler zayıftır.

 

3. Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmakta bir sakınca yoktur. Urve b. Zübeyr ile İmam Matik'in şeyhi rabia b. Abdurrahman bu görüştedirler. Delilleri:

 

"Ben Nebi s.a.v.'i (sırtı kıbleye yönelik) Kudüs'e dönük bir halde (abdest bozarken) gördüm" mealindeki 12 numaralı hadisle, birinci görüşü benimseyenlerin delilini teşkil eden ibn Mace hadisidir.

 

Bu görüşte otan ulemaya göre ikinci görüşte olanların delilini teşkil eden 9 numaralı hadis-i şerif şudur: "Resulüllah s.a.v. bizim kıbleye dönerek abdest bozmamızı yasaklamıştı. Kendisini vefatından bir yıl önce kıbleye doğru abdest bozarken gördüm."[ibn Mace tahare]

 

Fakat şunu belirtmek isteriz ki, bu görüşü benimseyen ulemanın delil diye sarıldıkları 9 numaralı hadis-i şerifte kendilerini destekleyen bir ifade olmadığı gibi, ikinci delillerini teşkil eden İbn Mace hadisi de zayıf olduğu için delil olma niteliğinden uzaktır.

 

Yasaklama bildiren hadislerden sonra ruhsat bildiren İbn-i Ömer r.a. hadisini Nesh kabul edenler olduğu gibi bu konudaki tüm hadislerin birbirini tamamladığını söyleyerek bir nesh'in söz konusu olmadığını söyleyenlerde vardır. Nesh'i kabul etmeyenlerin görüşleri şöyledir:

 

Hadis usulünde mukarrer olduğuna göre zahiren birbirine aykırı gibi görünen hadislerin arasını te'lif mümkün iken nesh yoluna gidilemez. Burada ise, bu mevzudaki hadislerin arasını te'lif etmek mümkündür. Nesh'e gerek yoktur. Çünkü bunların nasih kabul ettikleri Hz. Nebi'in bir fiili hadisidir. Onun Hz. Nebi'e ait özel bir durumla ilgili olması mümkündür. Mensuh kabul ettikleri hadisler ise, ümmeti muhatab alan hadislerdir. Binaenaleyh bu gibi fiili hadislerin, ümmeti muhatab alan kavli hadisleri neshettiği görülmemiştir.

 

Aynı şekilde bunların delilini teşkil eden İbn Ömer hadisi ile nasih kabul ettikleri Cabir hadisinin, Hz. Nebi'in tamamen bir sütre içerisinde abdest bozmasıyla ilgili olmaları da mümkündür. Nitekim Hz. Nebi'nin ahlakı da bunun böyle olması ihtimalini son derece kuvvetlendirmektedir. Kıbleye yönelerek abdest bozmayı yasaklayan hadislerin de kırda, açıkta, abdest bozmayla ilgili olduğu düşünülürse, bu mevzudaki zahiren çelişkili görünen hadislerin arasını şu şekilde te'lif etmek mümkündür: Kıbleye yönelerek abdest bozmayı yasaklayan hadisler, açıkta kıbleye dönerek abdest bozmakla ilgilidir. Bunun caiz olduğunu ifade eden hadisler de etrafı kapalı helalarda abdest bozmakla ilgilidir. Her ne kadar İmam Ebu Hanife'den bu gibi helalarda da kıbleye dönülemeyeceğini ifade eden bir rivayet varsa da caiz gördüğüne dair de bir rivayet vardır. Bu mevzuda ibn Abidin şöyle diyor:

 

"Kıbleye önünü dönmek mekruh olduğu gibi arkasını dönmek de mekruhtur. Sahih olan kavil budur. İmam A'zam'dan bir rivayete göre arkasını dönmek helaldir."

 

Bu mevzudaki diğer görüşleri şöyle sıralayabiliriz:

 

a. Sadece binalar içerisinde kıbleye sırtını dönerek büyük abdest bozmak caizdir. Hanefi imamlarından Ebu Yusuf bu görüştedir. Delili ise 12 numaralı İbn Ömer hadisidir.

 

b. Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmak caiz değildir. Fakat, evlerde kıbleye sırtını dönerek bbdest bozmakta bir sakınca yoktur. İmam Ahmed ile Ebu Hanife bu görüştedirler. Delilleri ise,mevzumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir.

 

c. Kıbleye ve Kudüs'e karşı yönelerek veya sırtını dönerek büyük abdest bozmak haramdır. İbrahim en-Nehai ile İbn Sirin bu görüştedirler. Delilleri ise, 10 numaralı hadis-i şeriftir. Bu görüş 10 numaralı hadisin şerhinde değerlendirilecektir.

 

d. Kıbleye karşı yönelerek ya da sırtını dönerek büyük abdest bozma yasağı sadece Medinelilerle, kıblesi Medinelilerle aynı yönde bulunan memleketler halkına aittir. el-Müzeni'nin arkadaşı Ebu Avane bu görüştedir. Delili ise 9 numaralı hadis-i şeriftir. Bu görüşün zayıflığı meydandadır.

 

e. Bu hadis-i şerifte geçen büyük abdest bozma esnasında kıbleye yönelme ve sırt dönme ile ilgili nehiyler kerahet-i tenzihiyye içindir. Kasım İbn İbrahim bu görüştedir. el-Müeyyed-Bulah ile, Ebu Talib'in de bu görüşte olduğunu söylemiştir. imam Ebu Hanife ile İmam Ahmed, Ebu Sevr, Ebu Eyyub el-Ensari bu görüştedirler. Binnci görüşüri delilini teşkil eden hadisler 12 ve 13 numaralı hadislerle yukarıda mealini sunduğumuz Hz. Aişe validemizin hadisidir.

 

Bu son görüşü benimseyen ulemaya göre, "Her ne kadar kıbleye yönelerek veya sırt dönerek büyük abdest bozmayı yasaklayan hadis-i şerifler varsa da, sözü geçen İbn Ömer, Cabir ve Hz. Aişe hadisleri nehiydeki haramlığı, kerahet-i tenzihiyyeye çevirmişlerdir.”

 

4. Sağ elle istinca yasaklanmıştır. Cumhur-u ulemaya göre bu yasağın hükmü tenzihen mekruhtur.

 

 

DEVAM