بَاب
كَرَاهِيَةِ
اسْتِقْبَالِ
الْقِبْلَةِ
عِنْدَ
قَضَاءِ
الْحَاجَةِ
4. Abdest Bozarken
Kıbleye Yönelmenin Mekruh Oluşu
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدُ
بْنُ
مُسَرْهَدٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنْ الْأَعْمَشِ
عَنْ
إِبْرَاهِيمَ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ
سَلْمَانَ
قَالَ قِيلَ
لَهُ لَقَدْ
عَلَّمَكُمْ
نَبِيُّكُمْ
كُلَّ شَيْءٍ
حَتَّى
الْخِرَاءَةَ
قَالَ أَجَلْ
لَقَدْ
نَهَانَا
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنْ
نَسْتَقْبِلَ
الْقِبْلَةَ
بِغَائِطٍ
أَوْ بَوْلٍ
وَأَنْ لَا
نَسْتَنْجِيَ
بِالْيَمِينِ
وَأَنْ لَا
يَسْتَنْجِيَ
أَحَدُنَا
بِأَقَلَّ
مِنْ
ثَلَاثَةِ
أَحْجَارٍ
أَوْ
نَسْتَنْجِيَ
بِرَجِيعٍ
أَوْ عَظْمٍ
Selman (r.a)'dan rivayet
olunduğuna göre, Kendisine: "Nebiiniz size abdest bozarken nasıl oturulacağına
kadar her şeyi öğretti (öyle) mi?" diye sorulmuş da; "Evet, salat ve
selâm üzerine olsun (Allah Resulü) bizleri büyük abdest bozarken, su dökerken
kıbleye yönelmekten, sağ elle, üçten az taşla, hayvan tezeği veya kemikle
taharetlenmekten men etti" diye cevap vermiştir.
Diğer tahric: Buharî,
vudu; Müslim, tahare; Tirmizî, tahare; Nesaî, tahare; İbn Mace, tahare; Dârîmî,
vudu; Ahmed b. Hanbel V/439.]
AÇIKLAMA: الْخِرَاءَةَ Hirae: Büyük abdest bozmak için oturmak ve büyük abdest bozmak
manalarına gelir. Hattabi bu kelimenin "ha" harfini fethalı (üstünlü)
olarak okuduklarını, fakat bu telaffuzun yanlış olduğunu söylemiştir.
Cevheri
ise, bu harfi fethalı olarak okumanın daha doğru olacağını ifade etmektedir.
İbnu'l-Esir
"Nihaye" isimli eserinde bu iki telaffuzun arasını şöyle te'rif
ediyor: "Bu kelime ilk harfinin fethalı olarak okunması halinde mastar,
kesre ile okunması halinde de isim olur.
"Gait"
çukur yer demektir. Hall-mahall alakasıyla mecazen necaset anlamına gelir. Hz.
Selman kazuratın ismini söylemeyi edebe aykırı gördüğünden necaset yerine bu
kelimeyi kullanmıştır. Bevl kelimesini söylemek ise ayıp sayılmadığından onu
açıkça zikretmekte bir sakınca görmemiştir.
Metinde
Hz. Selman'a yöneltildiğinden bahsedilen soru, aslında bir müşrik tarafından,
Hz. Selman'la alay etmek gayesiyle sorulmuştur. Hz. Selman onun maksadını çok
iyi anladığı halde mevzunun onun zannettiği kadar önemsiz olmadığını aksine çok
önemli ve ciddi olduğunu kendisine hissettirebilmek için bu yola başvurmamış,
fırsatı değerlendirerek mevzuyu olanca ciddiyetiyle ona anlatmayı ve
islamiyetin bu mevzuda koymuş oluduğu edeb kuralını açıklamayı daha uygun
bulmuş ve öyle yapmıştır.
Büyük
abdest bozarken kıbleye karşı yönelmedeki sakıncanın nereden kaynaklandığı
üzerinde ulema uzun uzun durmuştur.
Bir
kısmı bu sakıncayı Ka'be'ye saygıyla ilgili görürken, diğer bir kısmı da
kırlarda devamlı surette kıbleye karşı namaz kılan kullar bulunduğundan
onlardan birinin kıbleye yönelerek büyük abdestini bozan bir kimseyi o haliyle
arkasından görmesi tehlikesidir. Halbuki büyük abdestini bozan kimse, böyle bir
zamanda kıbleye önünü ya da arkasını döneceğine kıbleyi sağına ya da soluna
alırsa, obada, kırda namaz kılanlardan hiçbiri onu bu halde göremez. Onu ancak
ya sağ tarafından,ya da sol tarafından görebilirler.
Suraka
b. Malik'in rivayet ettiği Nebi s.a.v. "Biriniz abdest bozacağı yere
vardığı zaman Aziz ve Celil olan Allah'ın kıblesine saygı göstersin”[el-Menhei,
I, 39.] (de ona karşı yönelmesin) hadis-i şerifinin zahiri de bu sakınmanın
kıbleye saygıyla ilgili olduğunu söyleyenlerin görüşünü desteklerken, İsa
el-Hennat'ın Nafi senediyle İbn Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiği "Ben
Resulullah s.a.v.'i etrafı kapalı bir tuvalette kıbleye yönelmiş bir halde iken
gördüm."[İbn Mace tahare] mealindeki hadis-i şerifi ise, ikinci görüşün
sahiplerini desteklemektedir.
Nitekim
bu iki hadisle ilgili olarak İsa el-Hennat şöyle demiştir:
'Ben
Şa'bi'ye ibn Ömer'den rivayet edilen bu İkinci hadis-i şerifle zahiren ona
aykırı gibi görünen: "Sizden biriniz helaya vardığında önünü veya arkasını
kıbleye çevirmesin" mealindeki (8 numaralı) Ebu Hureyre hadisini sordum.
Bana, "Bunlardan ibn Ömer hadisi etrafı kapalı olan helalarda abdest bozan
kimselerle; Ebu Hureyre hadisi de kırlarda abdest bozan kimselerle ilgilidir,
çünkü Allah'ın kırlarda namaz kılan nice kulları vardır" cevabını verdi.
Her
ne kadar Isa el-Hennat bu mevzuda böyle demişse de, Darekutni, İsa el-Hennat'ın
zayıf bir ravi olduğunu söylemektedir. Binaenaleyh bu mevzudaki görüşlerden
birine göre bir kimsenin etrafındaki sütrelerden yararlanarak iyice
gizlendikten sonra kıbleye yönelip abdest bozmasında bir sakınca yoksa da;
diğerine göre, abdest bozarken kıbleye dönmek kıbleye saygısızlık olacağı için,
kişinin abdestini bozarken iyice örtünmüş olması onu bu saygısızlıktan
kurtaramaz.
Bu
mevzudaki ihtilafın ikinci yönünü de söz konusu sakıncanın mahalli teşkil
etmektedir. Bu yöndeki görüşler de temelde yine iki kısma ayrılır:
a.
Bu sakınca, abdest bozan kimseden bir takım pisliklerin çıkması ile ilgilidir.
b.
Kişinin abdestini bozarken avret mahallinin açık olması ile ilgilidir.
Bu
iki görüşten birincisine göre, bir kimsenin avret mahalli kapab iken kıbleye
dönük olarak hanımıyla cinsi münasebette bulunmasında bir sakınca yoksa da;
ikinci görüşe göre münasebet esnasında meni zuhur edeceği için kıbleye karşı
yönelerek cinsi münasebette bulunmak sakıncalıdır.
Metinde geçen .... kelimesinin başında bulunan ... harfinin zaid olduğu
anlaşılmaktadır. Çünkü Müslim ve Nesai'nin rivayetlerinde bu harf yoktur. Biz
de tercümeyi buna göre yaptık.
İstinca:
Büyük ve küçük abdestlerden sonra temizlenmek demektir, istinca sırasında taş
kullanmaya da "isticmar" denir. Buraya kadar verdiğimiz bilgileri bir
neticeye bağlamak istersek şöyle diyebiliriz:
İhtiyacı
olan kimse sol ayağı ile tuvalete girer, üzerinde evrak, yazılı ayet, yine ayet
yazılı yüzük varsa onları çıkarır. "Allah'ım pisliklerden sana
sığınırım" diye duada bulunur. İçerde fazla kalmaz, konuşmaz, öteye beriye
bakmaz, verilen selamı almaz, okunan ezanı takib etmez. İhtiyacını giderdikten
sonra temizliğe başlar. Su varsa sol elini yıkar. Ondan sonra yine sol elle
tenasül uzvunu yıkar. Ardından sol elin orta parmağı ile elin ayasına göre
biraz yukarı çıkık şekilde makat, yani dışkı yerini yıkar. Temizliğin
gerçekleştiği kanaatine varıncaya kadar yıkamaya devam eder. Temizlik yapan
oruçlu ise daha dikkatli olur ve yıkamayı mümkün olduğu kadar azda tutmaya
gayret eder. Çünkü bu yolla suyun vücuda kaçması ihtimali vardır.
Temizlendikten sonra bezle veya yazı için kullanılmayan kağıtla kurulanır.
Eller sabunla yıkanır. Dışarı çıkarken sağ ayakla çıkılır ve 'Ğufraneke' der.
'Durgun
ve akarsulara, çeşme ve su kenarlarına, meyve altlarına, ekin tarlalarına hacet
gidermek mekruhtur. Bu tür yerler insanların devamlı kullandıkları yerlerdir.
Ayakta idrar yapmak da mekruhtur. Bu durumda sidiğin insanın üzerine sıçraması
ihtimali vardır. Ayrıca oturulduğu zaman sidik torbası daha fazla sıkıştığından
tenasül uzvunda sidiğin kalması ihtimali de oldukça azalır.
Sol
eli olmayan kişi sağ eliyle istincada bulunabilir. Hasta olan kişi kadınsa
kocası, erkekse karısı kendisine istinca yaptırabilir. Yabancıların istinca
yaptırmaları pek doğru olmaz.
İstincanın
Hükümleri
1.
Vacip istinca: Cünüplük, hayız ve nifastan gusledileceği zaman, avret
yerlerindeki pisliklerin yıkanması vacib olduğu gibi, abdest aldıktan sonra az
da olsa pisliklerin avret yerlerine taşması halinde istinca yapmak vacip olur.
Yoksa temizlik yapılmış olmaz.
2.
Sünnet İstinca: Pislik, çıkış yerinin dışına taşmazsa içte kalırsa bu durumda
istinca sünnettir.
3.
Müstehab istinca: Yalnız küçük abdest alındığı zaman tenasül uzuvlarını yıkamak
müstehaptır.
4.
Bid'at İstinca: Yapılması lüzumsuz olandır. O yüzden bid'at kabul
edilmiştir.[53]
Bazı
Hükümler
Kıbleye
yönelik abdest bozmayı yasaklayan bu hadıs-ı şerifin hükmü üzerinde ulema
ihtilaf etmiştir. Bu mevzudaki görüşleri şu şekilde özetleyebiliriz:
1.
Kırda abdest bozarken kıbleye yönelmek haramdır. Fakat evlerde bulunan etrafı
kapalı helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmekte bir sakınca yoktur. İbn
Abbas ile Abdullah b. Ömer, Eş-Şa*bi, İshak b. Rahuye, İmam Malik, Şafii bu
görüştedirler. Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilen bir görüş de böyledir.
Delilleri ise yukarıda mealini sunduğumuz ibn Mace'nin rivayet ettiği İbn Ömer
hadisi ile ileride mealini sunacağımız (11) ve (13.) numaralı hadisler ve
(evlerde abdest bozarken) "Kabe'ye doğru yönelmeyi çirkin gören bir kavim
Resulullah s.a.v.'in yanında anıldı da "Bu kavmin hakikaten kıbleye
yönelmekten hoşlanmadığını sanıyorum. Benim abdest bozmak için oturduğum yeri
kıble cihetine çevirin" buyurdu. [İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel VI,
227.] Sözü geçen ulemaya göre bu
hadislerin hepsi de sahihtir ve evlerde bulunan helalarda abdest bozarken
kıbleye doğru yönelmenin caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.
2.
Gerek kırda ve gerekse evlerdeki helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmek
caiz değildir. Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.) ile Mücahid, Ebu Hanife de bu
görüştedirler. Bu görüş Ahmed b. Hanbel ile sahabe ve tabiinin bazılarından da
rivayet olunmuştur. Maliki ulemasından İbnu'l-Arabi de bu görüşü tercih
etmiştir.
Delilleri
ise mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle 8, 9, ve 10 numaralı hadis-i şerifler
ve "sakın hiç biriniz kıbleye karşı abdest bozmasın”[İbn Mace tahare] mealindeki hadis-i şeriftir. Bu ulemaya göre
birinci görüşün mesnedini teşkil eden hadisler zayıftır.
3.
Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmakta bir sakınca yoktur. Urve
b. Zübeyr ile İmam Matik'in şeyhi rabia b. Abdurrahman bu görüştedirler.
Delilleri:
"Ben
Nebi s.a.v.'i (sırtı kıbleye yönelik) Kudüs'e dönük bir halde (abdest bozarken)
gördüm" mealindeki 12 numaralı hadisle, birinci görüşü benimseyenlerin
delilini teşkil eden ibn Mace hadisidir.
Bu
görüşte otan ulemaya göre ikinci görüşte olanların delilini teşkil eden 9
numaralı hadis-i şerif şudur: "Resulüllah s.a.v. bizim kıbleye dönerek
abdest bozmamızı yasaklamıştı. Kendisini vefatından bir yıl önce kıbleye doğru
abdest bozarken gördüm."[ibn Mace tahare]
Fakat
şunu belirtmek isteriz ki, bu görüşü benimseyen ulemanın delil diye
sarıldıkları 9 numaralı hadis-i şerifte kendilerini destekleyen bir ifade
olmadığı gibi, ikinci delillerini teşkil eden İbn Mace hadisi de zayıf olduğu
için delil olma niteliğinden uzaktır.
Yasaklama
bildiren hadislerden sonra ruhsat bildiren İbn-i Ömer r.a. hadisini Nesh kabul
edenler olduğu gibi bu konudaki tüm hadislerin birbirini tamamladığını söyleyerek
bir nesh'in söz konusu olmadığını söyleyenlerde vardır. Nesh'i kabul
etmeyenlerin görüşleri şöyledir:
Hadis
usulünde mukarrer olduğuna göre zahiren birbirine aykırı gibi görünen
hadislerin arasını te'lif mümkün iken nesh yoluna gidilemez. Burada ise, bu
mevzudaki hadislerin arasını te'lif etmek mümkündür. Nesh'e gerek yoktur. Çünkü
bunların nasih kabul ettikleri Hz. Nebi'in bir fiili hadisidir. Onun Hz. Nebi'e
ait özel bir durumla ilgili olması mümkündür. Mensuh kabul ettikleri hadisler
ise, ümmeti muhatab alan hadislerdir. Binaenaleyh bu gibi fiili hadislerin,
ümmeti muhatab alan kavli hadisleri neshettiği görülmemiştir.
Aynı
şekilde bunların delilini teşkil eden İbn Ömer hadisi ile nasih kabul ettikleri
Cabir hadisinin, Hz. Nebi'in tamamen bir sütre içerisinde abdest bozmasıyla
ilgili olmaları da mümkündür. Nitekim Hz. Nebi'nin ahlakı da bunun böyle olması
ihtimalini son derece kuvvetlendirmektedir. Kıbleye yönelerek abdest bozmayı
yasaklayan hadislerin de kırda, açıkta, abdest bozmayla ilgili olduğu
düşünülürse, bu mevzudaki zahiren çelişkili görünen hadislerin arasını şu
şekilde te'lif etmek mümkündür: Kıbleye yönelerek abdest bozmayı yasaklayan
hadisler, açıkta kıbleye dönerek abdest bozmakla ilgilidir. Bunun caiz olduğunu
ifade eden hadisler de etrafı kapalı helalarda abdest bozmakla ilgilidir. Her
ne kadar İmam Ebu Hanife'den bu gibi helalarda da kıbleye dönülemeyeceğini
ifade eden bir rivayet varsa da caiz gördüğüne dair de bir rivayet vardır. Bu
mevzuda ibn Abidin şöyle diyor:
"Kıbleye
önünü dönmek mekruh olduğu gibi arkasını dönmek de mekruhtur. Sahih olan kavil
budur. İmam A'zam'dan bir rivayete göre arkasını dönmek helaldir."
Bu
mevzudaki diğer görüşleri şöyle sıralayabiliriz:
a.
Sadece binalar içerisinde kıbleye sırtını dönerek büyük abdest bozmak caizdir.
Hanefi imamlarından Ebu Yusuf bu görüştedir. Delili ise 12 numaralı İbn Ömer
hadisidir.
b.
Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmak caiz değildir. Fakat,
evlerde kıbleye sırtını dönerek bbdest bozmakta bir sakınca yoktur. İmam Ahmed
ile Ebu Hanife bu görüştedirler. Delilleri ise,mevzumuzu teşkil eden hadis-i
şeriftir.
c.
Kıbleye ve Kudüs'e karşı yönelerek veya sırtını dönerek büyük abdest bozmak
haramdır. İbrahim en-Nehai ile İbn Sirin bu görüştedirler. Delilleri ise, 10
numaralı hadis-i şeriftir. Bu görüş 10 numaralı hadisin şerhinde
değerlendirilecektir.
d.
Kıbleye karşı yönelerek ya da sırtını dönerek büyük abdest bozma yasağı sadece
Medinelilerle, kıblesi Medinelilerle aynı yönde bulunan memleketler halkına
aittir. el-Müzeni'nin arkadaşı Ebu Avane bu görüştedir. Delili ise 9 numaralı
hadis-i şeriftir. Bu görüşün zayıflığı meydandadır.
e.
Bu hadis-i şerifte geçen büyük abdest bozma esnasında kıbleye yönelme ve sırt
dönme ile ilgili nehiyler kerahet-i tenzihiyye içindir. Kasım İbn İbrahim bu
görüştedir. el-Müeyyed-Bulah ile, Ebu Talib'in de bu görüşte olduğunu
söylemiştir. imam Ebu Hanife ile İmam Ahmed, Ebu Sevr, Ebu Eyyub el-Ensari bu
görüştedirler. Binnci görüşüri delilini teşkil eden hadisler 12 ve 13 numaralı
hadislerle yukarıda mealini sunduğumuz Hz. Aişe validemizin hadisidir.
Bu
son görüşü benimseyen ulemaya göre, "Her ne kadar kıbleye yönelerek veya
sırt dönerek büyük abdest bozmayı yasaklayan hadis-i şerifler varsa da, sözü
geçen İbn Ömer, Cabir ve Hz. Aişe hadisleri nehiydeki haramlığı, kerahet-i
tenzihiyyeye çevirmişlerdir.”
4.
Sağ elle istinca yasaklanmıştır. Cumhur-u ulemaya göre bu yasağın hükmü
tenzihen mekruhtur.