DEVAM: 97. Cünublükten
Ğusletmek (Yıkanmak)
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
الْوَاشِحِيُّ
وَمُسَدَّدٌ
قَالَا
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ
عُرْوَةَ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا
اغْتَسَلَ
مِنْ الْجَنَابَةِ
قَالَ
سُلَيْمَانُ
يَبْدَأُ فَيُفْرِغُ
بِيَمِينِهِ
عَلَى
شِمَالِهِ وَقَالَ
مُسَدَّدٌ
غَسَلَ
يَدَيْهِ
يَصُبُّ الْإِنَاءَ
عَلَى يَدِهِ
الْيُمْنَى
ثُمَّ
اتَّفَقَا
فَيَغْسِلُ
فَرْجَهُ
وَقَالَ
مُسَدَّدٌ
يُفْرِغُ عَلَى
شِمَالِهِ
وَرُبَّمَا
كَنَتْ عَنْ الْفَرْجِ
ثُمَّ
يَتَوَضَّأُ
وُضُوءَهُ لِلصَّلَاةِ
ثُمَّ
يُدْخِلُ
يَدَيْهِ فِي
الْإِنَاءِ
فَيُخَلِّلُ
شَعْرَهُ
حَتَّى إِذَا
رَأَى
أَنَّهُ قَدْ
أَصَابَ
الْبَشْرَةَ
أَوْ أَنْقَى
الْبَشْرَةَ
أَفْرَغَ
عَلَى
رَأْسِهِ
ثَلَاثًا
فَإِذَا
فَضَلَ
فَضْلَةٌ
صَبَّهَا عَلَيْهِ
(Ebu Davud'un Süleyman
b. Harb el-Vaşihi ve Müsedded'den rivayet ettiği hadiste) Aişe (r.anha) şöyle
demiştir: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) cünuplükten dolayı
guslet (mek iste)diği zaman -Süleyman b. Harb'in rivayetine göre,- önce sağ
eliyle sol eline su döker -Müsedded'in
rivayetine göre de- önce kaptan suyu sağ eli üzerine dökerek ellerini yıkar,-
sonra ikisinin ittifakla rivayetine göre- ve fercini yıkardı. (Bundan sonra
Müsedded): Suyu sol eline dökerdi. Aişe (r.anha) bazan ferci kinayeli olarak
söylerdi (sözlerini ilave etti).
(Hadis'in bundan sonraki
kısmında Süleyman ve Müsedded ittifak etmişlerdir:) Resulullah (s.a.v.) sonra
namaz için aldığı abdest gibi abdest alır, her iki elini de kab'a daldırıp (su
alır) suyun (başının) derisine ulaştığını bilinceye veya deriyi paklayıncaya
kadar saçlarını hilaller ve başına üç defa su dökerdi. Sudan artan olursa onu
da vücuduna dökerdi."
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel Müsned
AÇIKLAMA: Hadiste Resulullah'ın
gusle ellerinden başladığı ancak Süleyman'a göre sağ el'i ile sol eline su
döktüğü; Müsedded'e göre ise, kab'tan direkt olarak sağ eline su döktüğü
şeklinde beyan edilmektedir. Daha sonra her iki ravinin de ittifakı ile avret
mahallini -burada Müsedded'in beyanına göre sağ eliyle döküyor sol eliyle avret
yerini- yıkıyordu. Bunu müteakib namaz abdesti gibi abdest alıyor, sonra da iki
elini kab'a daldırarak su alıyor, saçlarını ve vücudundaki kılları ovalayarak
aralarına suyun nüfuz etmesini sağlıyordu. Suyun tenine değmesiyle oranın
temizlenmesine kanaat getirdiği an, üç defa başına su alarak bütün vücudunu
yıkıyordu. Artan su kalırsa hepsini birden vücuduna döküyordu.
Kadı
İyaz, bazı kişilerin, bu hadise dayanarak vücuttaki bütün kılların
ovalanmasının gerektiği görüşünü benimsediklerini söyler. Malikilere göre sık
otsun, seyrek olsun, vücuttaki bütün kılların ovalanması vacibtir. Şafii ve
Hanbelilere göre, ovalanmadığı takdirde su deriye ulaşıyorsa kılların ovalanması
mendub, ulaşmıyorsa vacibtir (Vacib lafzı Hanefi hariç farz anlamındadır).
Bu
meselede Hanefilerin görüşü de şöyledir: Ovalanmadan su deriye kadar ulaşırsa
saçın ve sakalın ovalanması müstehap, ovalanmadan deriye ulaşmazsa, farzdır.
Gusülde
bedenin ovalanmasını şart koşmayanlar bu hadisi delil gösterirler. Zira (....)
suyu akıtmak, dökmek anlamına gelmektedir, derler. Vücudu ovalamanın hükmü ile
ilgili görüşler, abdestle ilgili bahiste verilmiştir.