SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 214 >>

بَاب فِي الْإِكْسَالِ

83. İnzalsiz (meni gelmeyen) Cima'ın Hükmü

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي عَمْرٌو يَعْنِي ابْنَ الْحَارِثِ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِي بَعْضُ مَنْ أَرْضَي أَنَّ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ السَّاعِدِيَّ أَخْبَرَهُ أَنَّ أُبَيَّ بْنَ كَعْبٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّمَا جُعِلَ ذَلِكَ رُخْصَةً لِلنَّاسِ فِي أَوَّلِ الْإِسْلَامِ لِقِلَّةِ الثِّيَابِ ثُمَّ أَمَرَ بِالْغُسْلِ وَنَهَى عَنْ ذَلِكَ قَالَ أَبُو دَاوُد يَعْنِي الْمَاءَ مِنْ الْمَاءِ

 

Ubeyy b. Ka'b (radiyallahu anh) şöyle haber vermiştir; "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) İslam'ın ilk yıllarında elbisenin azlığından dolayı inzalsiz cima neticesinde insanlara yıkanmamayı bir ruhsat kıldı. Daha sonra ise guslü emretti. Ruhastı kaldırdı."

 

Ebu Davud şöyle der; Ubeyy, bununla; "Sudan dolayı suyu" kasdetmiştir. (Bu da meninin gelmesinden dolayı guslün gerektiğini ifade etmektedir.)

 

 

Diğer tahric: ibn Mace tahare, Tirmizî, tahare; Ahmed b. Hanbel

 

AÇIKLAMA:     Ubeyy (r.a.)'in haberinden anlaşıldığına göre, İslam'ın ilk devirlerinde, müslümanlar fakir, elbiseleri az olduğu için, sık sık yıkanmaktan dolayı bir zarara uğramamaları bakımından, meni gelmediği müddetçe cinsi temastan dolayı bir ruhsat ve kolaylık olarak gusül emredilmemişti. Bazı rivayetlerde "Elbiseler" kelimesinin yerine "Sebat" sözü kullanılmıştır. Buna göre, müslümanlar henüz İslam'a yeni girdikleri için dini emirlere olan sebatları azdı. Bu yüzden kendilerini İslam'a ısındırmak ve kolaylık göstermek bakımından meni gelmeyen temastan dolayı gusül gerekmiyordu; anlamı çıkar.

 

İhtimal ki Ubeyy, sonraları bu meselenin konuşulup, o şekilde fetva verildiğini duymuş ve onun İslam'ın ilk zamanlarına mahsus bir ruhsat olduğunu,şimdi ise hükmün değişip meni gelmese bile sünnet mahallerinin birbirine temasından dolayı guslün vacip olduğunu anlatmak istemiştir.

 

Hadis, ister meni gelsin, ister gelmesin mutlak manada cinsi temasın, guslü gerektirdiğine işaret etmektedir. Ancak ulema bu meselede ihtilaf etmiştir.

 

Ebu Eyyub el-Ensari, Ebu Sa'ıd el-Hudri, İbn Mes'ud, Sa'd b, Ebi Vakkas, Ubeyy b. Ka'b, Rafi b. Hadic, Zeyd b. Halid, Ata b. Ebi Rebah, Ebu Seleme, Süleyman el-A'meş ve Zahiri'ye göre, meni gelmeden, cinsi münasebet guslü gerektirmez. Bunlar Müslim'in, Ebu Sa'id el-Hudri'den, Buhari'nin, Halid el-Cüheni'den ve Tahavi'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri hadislere istinad etmişlerdir ki,bu hadisler guslün ancak meni gelmesinden dolayı farz olduğuna işaret etmektedirler.

 

İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde, "bilmiş ol ki, bugün müslümanlar, meni gelmese bile, mücerret temasdan dolayı guslün farz olduğunda ittifak etmişlerdir. Ashaptan bazıları, meni olmadan guslün farz olmadığı görüşünde idiler. Onlardan bir kısmı görüşlerinden döndü ve icma' meydana geldi..." demektedir.

 

Cumhur, biraz sonra gelecek olan 216. hadis ile, Buhari ve Müslim'in Ebu Hureyre'den, Müslim'in Hz. Aişe'den ve Tahavi'nin Ebu Salih'den rivayet ettikleri ve "meni gelmese bile temastan dolayı guslün farz olduğunu" ifade eden hadislere dayanmışlardır. Bunlar, evvelki hadislerin guslü emreden hadislerle neshedildiğini söylemektedirler.

 

İbn Abbas, Guslün şart olmasını meninin gelmesine bağlamanın ihtilamla ilgili olduğunu söyler.

 

Subulu's-Selam'da bu konuda şunlar söylenmektedir; "Hadis nesh hususunda açıktır. Nesh olmasa bile bu hadis "Su sudandır" hadisine tercih edilir. Çünkü, bu "mantuk" öbürü "mefhum" dur.

 

"Usul-ü fıkıhta, mantuk mefhum üzerine tercih edilir. ayet-i kerime de bu mantuk'u desteklemektedir. Maide Suresinin 6. ayetinde "Cünup olursanız tertemiz paklanınız" buyuruluyor. İmam Şafii der ki; "Arap dili, cenabet kelimesinin hakikat olarak cinsi münasebet manasına gelmesini gerektirir, isterse, meni çıkmasın. Çünkü, birisine, filanca falan kadından cünup oldu deseler, meni inmese bile hemen, o kadın ile cinsi münasebette bulunduğunu anlar. Bu suretle sadece içeriye girmenin guslü icap etmesi babında kitab ile Sünnet birbirini desteklemiş oluyor.”

 

 

DEVAM