بَاب
الْوُضُوءِ
مِنْ لُحُومِ
الْإِبِلِ
71. Deve Eti Yemekten
Dolayı Abdest Gerekir Mi?
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
حَدَّثَنَا
الْأَعْمَشُ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ
الرَّازِيِّ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبِي
لَيْلَى عَنْ
الْبَرَاءِ
بْنِ عَازِبٍ
قَالَ سُئِلَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَنْ
الْوُضُوءِ
مِنْ لُحُومِ
الْإِبِلِ
فَقَالَ
تَوَضَّئُوا
مِنْهَا وَسُئِلَ
عَنْ لُحُومِ
الْغَنَمِ
فَقَالَ لَا
تَوَضَّئُوا
مِنْهَا
وَسُئِلَ
عَنْ
الصَّلَاةِ
فِي مَبَارِكِ
الْإِبِلِ
فَقَالَ لَا
تُصَلُّوا فِي
مَبَارِكِ
الْإِبِلِ
فَإِنَّهَا
مِنْ الشَّيَاطِينِ
وَسُئِلَ
عَنْ
الصَّلَاةِ
فِي
مَرَابِضِ
الْغَنَمِ
فَقَالَ
صَلُّوا فِيهَا
فَإِنَّهَا بَرَكَةٌ
Bera' b. A'zib
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e
“Deve etlerin (i yemek)den dolayı abdestin bozulup bozulmadığı" soruldu.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem); "Deve eti yemeden dolayı abdest
alınız" buyurdu. "Koyun etinden dolayı bozulup bozulmadığı"
soruldu. "Bundan dolayı abdest almayınız" buyurdu. "Deve
yataklarında namaz kılınıp kilınmayacağı" soruldu. "Oralarda namaz
kılmayınız, çünkü develer şeytan (tabiatlı hayvan) lardandır." dedi.
"Koyun ağıllarında namazın hükmü" soruldu. "Oralarda namaz
kılınız çünkü onlar berekettir." buyurdu.
AÇIKLAMA: Hadisin zahirinden,
deve eti yemenin abdesti bozduğu anlaşılmaktadır. Ancak buradaki abdest'ten
maksat, Dini ve Şer'i manada olan abdest midir yoksa, sözlük manası olan el
yıkamak mıdır?
Ahmed
b. Hanbel ile birlikte İshak b. Rahuye, Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Münzir ve
ibn Huzeyme maksadın namaz abdesti olduğu görüşündedir. Müslim'in Cabir'den yaptığı rivayet de bu
görüşü desteklemektedir. Beyhaki, İmam Şafii'nin; "Eğer deve eti
hakkındaki hadis sahih ise, benim görüşüm de odur" dediğini nakleder.
Şah
Veliyyullah ed-Dihlevi, meşhur eseri Huccettullahi'l-baliğa'da, deve etinin
abdesti bozduğu kabul edilirse, bunun hikmetinin şu olabileceğini söylemektedir;
"Deve eti, Tevrat'ta haram kılınmıştır, İsrail-oğulları Nebilerinin tümü,
onun haram oluşunda ittifak etmişlerdir. Cenab-ı Allah onu, Muhammed Ümmetine
helal kılınca, iki hikmete binaen abdesti farz kılmıştır.
Bu
nlar; a-) Haram iken helal kıldığı için Allah'a şükretmek. b-) Bazı gönüllerde deve etinin mübahhğı
hususunda bir tereddüt olabilir. Çünkü, insanlar bunun evvelki ümmetler için
haram olduğunu biliyordu. Abdest, bu tereddüdü def ve kalbin huzuru için son
derece etkilidir.”
Hanefi,
Şafii ve Maliki mezhepleri ile Hulefa-i Raşidin, Sahabi ve Tabiinin çoğunluğuna
göre: Deve eti yemenin abdeste zararı yoktur. Bunlar, üzerinde durduğumuz
hadisdeki vudu'un Şer'i manasında değil, temizlenmek manasına gelen "el
yıkamaktan ibaret olduğunu söylemişlerdir. Bunun için de Hattabi, buradaki
"vudu'yu el yıkama'ya hamletmiştir.
Buradaki
vudu'u, Abdest almak manasına alacak olursak, Ebu Davud'da 192 numarada gelecek
olan ve Tirmizi, Nesai ve ibn Mace'nin de rivayet ettikleri; Rasulullah'ın son
tatbikatının, ateşte pişen şeyden dolayı abdest almadığı şeklinde olduğunu
ifade eden "Cabir Hadisi" ile nesh edilmiş olduğunu söylemek gerekir.
Koyun
eti yemekten dolayı ise ittifakla abdest almak gerekmez.
Hadisin
devamında, Rasulullah insanları deve yataklarında namaz kılmaktan men etmiş ve
bu yasağa, develerin şeytanlardan olduğunu sebep göstermiştir.
İbn
Mace'nin rivayetinde; "Develerin şeytanlardan yaratıldığı değil, onların
şeytanın işini yaptıkları" bildirilmektir. Çünkü, develer çok ürkek ve azgın
olurlar. Namaz kılanın gönlüne vesvese vererek, huşu'una mani olabilirler.
Ayrıca namaz kılan kişinin, hayvanların ürkmesinden dolayı zarar görebileceği
gibi kaçıp gitmeleri halinde ise, namaz kılanın namazını terketmesine de sebep
olabilir. Namaz kılanın gönlüne vesvese vermek veya ona namazı terkettirmek,
şeytanın işi olduğundan; Rasulullah Efendimiz bunlara sebep olan deveyi
şeytanlardan saymış ve onların yataklarında namaz kılmayı men etmiştir.
Hadisin
zahiri, bu gibi yerlerde namaz kılmanın haram olmasını gerektirir. Zahirilerle
Hanbeliler bu görüştedirler.
Diğer
mezheplere göre: Deve yataklarında namaz kılmak, mekruhtur. Ancak namaz
kılacağı yerde necaset varsa, orada namaz kılınması caiz değildir.
Aynı
hadiste, Koyun ağıllarında (necaset olmayan yerinde) namaz kılınmasına izin
verilmiştir. Oralarda namaz kılmanın mubah oluşunun sebebi, koyunların
bereketli ve sakin olması; develerdeki tehlikenin koyunlarda bulunmamasıdır.
Rasulullah da böyle vasıflandırmıştır.
Nehai,
Evzai, Zühri, Hakem, Sevri, Ata, İmam Malik, Ahmed b. Hanbel ve Şafii'lerden
ibn Huzeyme bu hadise dayanarak, koyunların idrar ve terslerinin temiz olduğuna
hükmetmişler ve: "Rasulullah koyun ağıllarında namaz kılmaya cevaz verdiğine göre, onların
idrar ve tersleri temizdir. Çünkü ağıllarda idrar ve tersin bulunmamasına imkan
yoktur" diyerek davalarını isbat yönüne gitmişlerdir. Bu görüş sahiplerine
göre; deve ve sığır gibi eti yenen hayvanların necasetleri de koyunun necaseti
gibidir. Deve yataklarında namazın men edilmesine sebep, onların necaseti
değil, vesvese ve tehlikeden korunmak, huşuu muhafaza edebilmektir.
Ayrıca
bunlar, Rasulullah'ın Urenilere yakalandıkları bir hastalık üzerine "deve
idrarını sütleri İle beraber İçmelerini emretmesinin de, deve idrarının
temizliğine delil olduğunu söylerler.
Ancak
Hanefiler, Şafiüerin çoğunluğu, Cumhur-u ulema bu görüşü kabul etmemiş ve her
türlü idrar ve tersin pis olduğuna kail olmuşlar ve: Rasullah'ın; "Deve
Idrarını içmelerini emretmesi" onun temiz oluşundan değil, zarurete
binaendir. Nitekim zaruret halinde ölü etini yemek caizdir, demişlerdir.
Ureniler de o gün için bir hastalığa tutulmuşlardı. Hastalık, benizlerini
sarartıyor, karınlarını şişiriyordu. Tedavisi de mümkün değildi.
Rasuluüah,"sadece o hadiseye ışık tutmuş, Allah'tan aldığı ilham ile o
günün tedavisini vermiştir. Buna göre idrarın içilmesi bir zarurete binaendir.
Zaruretler de kendi miktarlarınca takdir olunduklarına göre; buradaki idrar
içmeyi hadisenin dışına da taşırarak helal olduğuna kail olmak gerekmez. Böyle olunca
da eti yenen ve yenmeyen bütün hayvanların idrar ve pisliği necis demektir.
Ebu
Hureyre'nin merfu olarak rivayet ettiği "İdrardan korununuz, çünkü kabir
azabının çoğu ondandır." Hadisi bu görüş sahiplerinin delilidir. Ayrıca
Buhari ve Müslim'in ve Ebu Davud'un 20 no'Iu hadiste rivayet ettikleri;
"Rasulullah (s.a.v.) İki kabre uğradı. Bunlar azap görüyorlar «ma büyük
bir şeyden dolayı değil. Şu birisi idrardan korunmazdı..." hadis-i şerifi
de bunlar için delildir.