بَاب
مَا يَقُولُ
الرَّجُلُ
إِذَا
تَوَضَّأَ
65. Abdest Alırken
Okunacak Dualar
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ سَعِيدٍ
الْهَمْدَانِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
سَمِعْتُ
مُعَاوِيَةَ
يَعْنِي
ابْنَ
صَالِحٍ يُحَدِّثُ
عَنْ أَبِي
عُثْمَانَ
عَنْ جُبَيْرِ
بْنِ
نُفَيْرٍ
عَنْ
عُقْبَةَ
بْنِ عَامِرٍ
قَالَ كُنَّا
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خُدَّامَ أَنْفُسِنَا
نَتَنَاوَبُ
الرِّعَايَةَ
رِعَايَةَ
إِبِلِنَا
فَكَانَتْ
عَلَيَّ رِعَايَةُ
الْإِبِلِ
فَرَوَّحْتُهَا
بِالْعَشِيِّ
فَأَدْرَكْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
يَخْطُبُ
النَّاسَ فَسَمِعْتُهُ
يَقُولُ مَا
مِنْكُمْ
مِنْ أَحَدٍ
يَتَوَضَّأُ
فَيُحْسِنُ
الْوُضُوءَ ثُمَّ
يَقُومُ
فَيَرْكَعُ
رَكْعَتَيْنِ
يُقْبِلُ
عَلَيْهِمَا
بِقَلْبِهِ
وَوَجْهِهِ
إِلَّا قَدْ
أَوْجَبَ
فَقُلْتُ
بَخٍ بَخٍ مَا
أَجْوَدَ
هَذِهِ فَقَالَ
رَجُلٌ مِنْ
بَيْنِ
يَدَيَّ
الَّتِي
قَبْلَهَا
يَا عُقْبَةُ
أَجْوَدُ
مِنْهَا
فَنَظَرْتُ
فَإِذَا هُوَ
عُمَرُ بْنُ
الْخَطَّابِ
فَقُلْتُ مَا
هِيَ يَا
أَبَا حَفْصٍ
قَالَ
إِنَّهُ
قَالَ آنِفًا
قَبْلَ أَنْ تَجِيءَ
مَا مِنْكُمْ
مِنْ أَحَدٍ
يَتَوَضَّأُ
فَيُحْسِنُ
الْوُضُوءَ
ثُمَّ
يَقُولُ
حِينَ يَفْرُغُ
مِنْ
وُضُوئِهِ
أَشْهَدُ
أَنْ لَا إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ
وَحْدَهُ لَا
شَرِيكَ لَهُ
وَأَنَّ
مُحَمَّدًا
عَبْدُهُ
وَرَسُولُهُ
إِلَّا
فُتِحَتْ
لَهُ
أَبْوَابُ
الْجَنَّةِ
الثَّمَانِيَةُ
يَدْخُلُ
مِنْ
أَيِّهَا
شَاءَ قَالَ
مُعَاوِيَةُ
Ukbe b. Amir demiştir
ki: "Biz Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanında iken kendi
işimizi kendimiz görürdük, kendi develerimizi de sırayla güderdik. (Bir gün)
deve gütme sırası bende idi. Develeri akşamleyin ağıllarına götürdüm. Resul-i
Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)'e halka hitap ederken yetiştim. (Şunları)
söylediğini işittim:
"Sizden biriniz
abdesti güzelce alır, sonra kalbi ve yüzüyle yönelerek iki rekat namaz kılarsa
(Allah celle celaluhu o kimsenin cennete girmesine) kesinlikle hükmeder."
Ben, "Oh oh ne güzel şey" dedim, önümde bulunan bir kimse de,
"Ey Ukbe bundan önceki bundan daha da güzeldi." dedi. Bir de baktım
ki bu Ömer (r.a.) dır. "Ey Ebu Hafs bundan öncekiler neydi?" dedim. O
da ''Sen gelmeden biraz önce (Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): Sizden
biriniz güzelce abdest alır, abdestini aldıktan sonra da: "Ben Allah'dan
başka ilah olmadığına, ortağı olmayıp tek olduğuna ve Muhammed'in Allah'ın kulu
ve Rasulü olduğuna şahitlik ederim" derse, o kimseye cennetin sekiz kapısı
(birden) açılır, istediğinden girer" buyurdu, diye cevap verdi.
Muaviye dedi ki; bu
hadisi bana (bir de) Rabia b. Yezid, Ebu İdris vasıtasıyla Ukbe b, Amir'den
rivayet etmiştir.
Diğer tahric: Müslim,
tahare; Tirmizî, tahare; Nesai, tahare
Ravi’ye Dair: Bu Hadiste geçen Ebu
Osman'ın kim olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları bu kimsenin Muaviye
b. Salih olduğunu bazıları da Rabia b. Yezid olduğunu söylemişlerdir. Ebu Ali
el-Gassani Takyadu'l-Muhmel adlı eserinde, "doğrusu bu zat, Muaviye b.
Salih'tir" demiş uzun uzadıya deliller getirerek onun Muaviye b. Salih
olduğunu isbat etmiştir.
AÇIKLAMA: Metinde geçen
"Bir gün deve gütme sırası bende idi" tabirinden Ukbe ile birlikte
birkaç deve sahibi birleşerek develerini bir yerde topladıkları ve nöbetle her
gün içlerinden birinin develeri otlattığı anlaşılmaktadır. Ukbe (r.a.) o gün
develeri gütmekle meşgul olduğundan, Resul-i Ekrem'in abdest dualarıyla ilgili
müjdelerinin ancak bir kısmına yetişebilmiş, yetişemediği kısımları ise Ömer b.
el-Hattab (r.a.)'dan öğrenmiştir.
Yine
Hadiste geçen "kalple yönelmek" ten maksat, akılla ve şuurla namaza
yönelmektir. Bu kelimelerle insanın bütün varlığıyla namaza yönelerek tam bir
şuur içinde kılması ifade ediliyor ki, huşu ile namaz kılmanın veciz bir
ifadesidir. Keza insanın yüzünü namaza çevirmesinden maksat da bütün varlığını
namaza yöneltmesidir. Bu bakımdan Ukbe (r.a.) hazretlerinin "Oh oh ne
güzel şey" sözünden, "bu ne kadar belig ve veciz bir söz" manası
da anlaşılabilir. Tabii ki, Ukbe (r.a.) Rasulullah'ın sözlerindeki betiğ ve
veciz ifade ile beraber abdest dualarındaki ecir ve sevap karşısında da
duygulanmış ve bütün bu duygularını "bu ne güzel şey" sözleriyle
ifade etmiştir.
Hadiste
öğretilen abdest duaları Allah-u Teala'nın varlığını, zatında, sıfatında ve
işlerinde tek olduğunu ifade eden kelimeler olduğu için bu duayı okuyan kimse
Kelime-i tevhidi okumuş gibi olur ki bu kelimeyi söyleyen kimsenin cennete
gireceğini müjdeleyen hadis [Buhari,
İman kitabı 33.bab] gereğince bu kimse
günahlarının cezasını çekince mutlaka cennete girecektir. Ancak cennetin
kapıları sekiz tanedir. Abdest alıp iki rek'at namaz kıldıktan sonra bu duaları
okuyan kimse istediği kapıdan girer. Bu kapıların açılmasından maksat, ya o
anda o kişiye cennet kapılarının gerçek manada açılarak o kimseyi beklemesidir.
Yahut kapının açılmasından maksat, o kimsenin cennetin kapılarının açılmasını
te'min edecek iş'i işlemiş olmasıdır. Bu kapıların isimleri şöyledir: 1.İman kapısı,
2. Salat (namaz) kapısı, 3. Oruç kapısı, 4. Sadaka kapısı, 5. Öfkesini yenenler
kapısı, 6. Allah'dan razı olanlar kapısı,7. Cihad (Allah yolunda savaş) kapısı,
8. Tevbe kapısı.
Ancak
Oruç kapısından sadece oruç tutanlar girecektir. Şayet bu duaları okuyan kimse
oruç tutanlardan ise oruçluların girdiği (Reyyan) kapısından da girmek hakkına
sahiptir. İsterse buradan girer, dilerse diğer kapıların, birinden girer.
Tirmizi
bu duanın sonuna şunları da ilave etmektedir: "Ey Allah'ım beni tevbe
edenlerden ve temizlenenlerden kıl."
Şevkani
bu hadisin izahını yaparken Neylul-Evtar isimli eserinde şunları söylemektedir:
"Bu hadis abdest'ten sonra, şu üzerinde durduğumuz duayı okumanın müstehap
olduğuna delalet eder."
Abdestle
ilgili diğer dualar ise, sahih rivayetlerle sabit değildir. Fakat Şafii
imamlarının zikrettikleri "Ey Allahım yüzümü ak çıkar.[el-Muttaki,
Kenz-ul-Ummal IX, 46, 467, 468.] gibi dualara gelince Şafii ve başkaları bu
duaların Rasulullah'dan işitilmediğini ancak Salih kişilerin okuya geldikleri
dualar olduklarını söylüyorlar. Hafız ibn Hacer, Telhis isimli eserinde
Nevevi'den naklen bunların Rasulullah'a dayanan bir senetle rivayet edilmediği,
Şafii (r.a.) hazretlerinin ve ekseri ulemanın bu duadan bahsetmediklerini
söylüyor.
Keza
İbn Kayyim el-Cevzi de; Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu duadan, (Yani bu Hadiste
öğretilen duadan) ve besmeleden başka abdest duası olarak bir dua
öğretmemiştir, demektedir. Bununla beraber abdestle ilgili duaların zayıf
senetlerle Hz. Ali'den rivayet edildiği söylenmektedir.