باب: قول الله
تعالى: {ألا
يظن أولئك
أنهم مبعوثون.
ليوم عظيم.
يوم يقوم
الناس لرب
العالمين} /المطففين:
4 - 6/.
47. ALLAH TEALA'NIN "ONLAR DÜŞÜNMEZLER Mİ Kİ BÜYÜK BİR
GÜNDE (HESAP VERMEK İÇİN) DİRİLTİLECEKLER! ÖYLE BİR GÜN Kİ İNSANLAR O GÜNDE
ALEMLERİN RABBİNİN HUZURUNDA DİVAN DURACAKLARDIR."(Mutaffıfin 4,5,6) SÖZÜ
وقال ابن
عباس:
{وتقطَّعت بهم
الأسباب}
/البقرة: 166/: قال:
الوُصُلات في
الدنيا.
İbn Abbas "fe tekattaat bihimu'l-esbabu = Nihayet
aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır"(Bakara 166) ayetindeki
"el-esbab" kelimesini dünyada birbirlerine olan bağlar, münasebetler
şeklinde açıklamıştır.
حدثنا
إسماعيل بن
أبان: حدثنا
عيسى بن يونس:
حدثنا ابن
عون، عن نافع،
عن ابن عمر
رضي الله عنهما،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (يوم
يقوم الناس لرب
العالمين).
قال: يقوم
أحدهم في رشحه
إلى أنصاف
أذنيه).
[-6531-] İbn Ömer'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem "yevme yekumu'n-nasu li Rabbi'l-alemin" ayetini
"Onlardan her biri kulaklannın yanlarına kadar kendi terleri içinde ayağa
kalkacaklar" şeklinde açıklamıştır.
حدثني عبد
العزيز بن عبد
الله قال:
حدثني سليمان،
عن ثور بن
زيد، عن أبي
الغيث، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يعرق الناس
يوم القيامة
حتى يذهب
عرقهم في
الأرض سبعين
ذراعاً،
ويلجمهم حتى
يبلغ آذانهم).
[-6532-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:
"Kıyamet günü insanlar mahşer yerinde terleyecektir. Öyle bir
derecede ki, dökülen ter yetmiş zira derinliğinde yere geçecek ve onlann
ağızlanna yükselip, gemliyecek hatta kulaklanna ulaşacaktır."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İbn Abbas "fe tekattaat bihimü'l-esb6bu = Nihayet
aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır." ayetindeki "el-esbab"
kelimesini dünyada birbirlerine olan bağlar, münasebetler şeklinde
açıklamıştır." Ebu Ubeyde şöyle demiştir: "elesbab" onların
dünyada birbirlerine iletişim kurdukları bağlar demektir. Kelimenin tekili
"vasla" şeklindedir. )
"Kıyamet günü insanlar mahşer yerinde terleyecektir." Şeyh
Ebu Muhammed b. Ebi Cemre şöyle demiştir: Hadisin zahiri herkesin bu durumda
olacağını göstermektedir. Fakat başka hadisler, söz konusu sıkıntının oradaki
bazı kimselere mahsus olduğunu göstermektedir ki bunlar çoğunluktadır. Bu
kimselerden Nebiler, şehitler ve Allahu Teala'ın dilediği kimseler/istisna
edilmiştir. En fazla terleyecek olanlar sırasıyla kafirler, büyük günah
işleyenler, sonra onların ardından gelenlerdir. Bunların içinde Müslümanların
oranı cehenneme gönderileceklerin konu edildiği hadiste açıklandığı üzere
kafirlere oranla azdır. İbn Ebi Cemre şöyle devam eder: Doğru olanı hadisteki
"zira=arşın" kelimesinden maksadın bilinen ve kullanılan "zira =
arşın" olduğudur. Bazıları bunun "zira-ı meleki" olduğunu söylemişlerdir.
Hadiste zikredilen durum üzerinde düşünen bir kimse o andaki korkunçluğun
büyüklüğünü anlayabilir. Şöylesine ki; ateş mahşer yerinin etrafını
çevreleyecek ve güneş ise başlara bir mil kadar yaklaşacaktır. Bu durumda
yeryüzünün harareti kaça çıkar ve yeryüzü ne kadar bir terle ıslanır ki bu ter
yetmiş arşına çıkar.
Halbu ki mahşer yerinde bulunan her bir fert, ancak kendi
ayağını bastığı yer kadar bir alan bulabilecektir. İnsanlarınfarklı olmalarıyla
birlikte.,ter içindeki durumları nasılolacaktır? Bu durum akılları baştan gideren
ve Allah'ın kudretinin büyüklüğünü gösteren, ahirete dair şeylere iman etmeyi
gerektiren şeylerdendir. Bu gibi meselelerde aklın yorum yapacak her hangi bir
alanı yoktur ve buna akıl, kıyas veya adetle itiraz etmek de mümkün değildir.
Bu haberler kabul edilir ve gayba iman prensibinin altına girer. Kim bunlara
inanmaz ve duraklarsa bu, onun hüsranadüştüğünü ve m::ıhrum olduğunu gösterir.
Bu şekilde haber verilmesinin faydası dinleyenin uyanması ve
kendisini bu korkunç durumlardan kurtaracak olan sebeplere yapışması, yaptığı
şeylerin sorumiuluğundan tövbeye koşması, selamet vesilelerine karşı yardım
etmesi için kerim ve bağışlayıcı olan Rabbine sığınması, daru'l-hevandan
(dünyadan) selamette olması, kendisini lütfuyla ve keremiyle keramet yurduna dahil
etmesi için Rabbine yakarması gerekir.