باب: القبة
الحمراء من
أدم.
42. DERİDEN KIRMIZI ÇADIR
حدثنا محمد
بن عرعرة قال:
حدثني عمر بن
أبي زائدة، عن
عون بن أبي
جحيفة، عن
أبيه قال:
أتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم وهو في
قبة حمراء من
أدم، ورأيت
بلالاً أخذ
وضوء النبي
صلى الله عليه
وسلم، والناس
يبتدرون
الوضوء، فمن
أصاب منه
شيئاً تمسح
به، ومن لم
يصب منه
شيئاً، أخذ من
بلل يد صاحبه.
[-5859-] Avn b. Ebi Cuhayfe'den, O babasından dedi ki:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem deriden kırmızı bir çadır içerisinde
bulunuyor iken huzuruna gittim. Bilal'in, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
abdest suyunu da alıp getirdiğini gördüm. İnsanlar da o abdest suyunu almak
için adeta birbirleriyle yarışıyarlardı. Ondan bir miktar ele geçiren onu
vücuduna sürünüY'Jrdu. Ondan hiçbir şeyele geçiremeyen ise arkadaşının elinin
ıslaklığından alıyordu."
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا
شُعَيب، عن
الزُهري:
أخبرني أنس بن
مالك (ح) وقال
الليث: حدثني
يونس، عن ابن
شهاب قال:
أخبرني أنس بن
مالك رضي الله
عنه قال:
أرسل
النبي صلى
الله عليه
وسلم إلى
الأنصار، وجمعهم
في قبة من أدم.
[-5860-] Enes b. Malik r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ensara haber gönderdi ve onları deriden bir çadır
içinde topladı."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Deriden kırmızı çadır." Başlıkta geçen
"edem" lafzı, tabaklanmış deri demektir. Muhtemelen çadır haline
getirilmeden önce kırmızıya boyanmış olmalıdır. Buhari bu başlık altında Ebu
Cuhayfe yoluyla gelen bu hadisin bir bölümünü zikretmiş bulunmaktadır. Bu hadis
daha önce bütünüyle ve şerhedilmiş olarak Namaz bölümünün baş taraflarında
(376.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.
باب: الجلوس
على الحصير
ونحوه.
43. HASIR VE BENZERİ ŞEYLER ÜZERİNE OTURMAK
حدثني محمد
بن أبي بكر:
حدثنا معتمر،
عن عبيد الله،
عن سعيد بن
أبي سعيد، عن
أبي سلمة بن
عبد الرحمن،
عن عائشة رضي
الله عنها:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان
يحتجر حصيراً
بالليل
فيصلي،
ويبسطه
بالنهار
فيجلس عليه،
فجعل الناس
يثوبون إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فيصلون
بصلاته حتى
كثروا، فأقبل
فقال: (يا أيها
الناس، خذوا
من الأعمال ما
تطيقون، فإن
الله لا يمل
حتى تملوا،
وإن أحب
الأعمال إلى الله
ما دام وإن قل).
[-5861-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem geceleyin bir hasırı hücre edinir, namaz kılardı.
Gündüzün. de onu yayar, üzerine otururdu. Bu sefer insanlar da Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in yanına gitmeye ve ona uyarak namaz kılmaya başladılar.
Nihayet sayıları çoğaldı. Bunun üzerine onlara dönerek şöyle buyurdu:
Ey insanlar, amellerden güç yetirebileceğiniz kadarını alın.
Şüphesiz Allah sizler usanmadığınız sürece (size sevap yazmaktan) vazgeçmez.
Hiç şüphesiz Allah'ın ameller arasında en sevdiği, az dahi olsa devamlı
alanıdır."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Hasır ve benzeri şeyler üzerine oturmak." Hasır ne
olduğu bilinen bir şeydir.
Hasır, se af denilen çubuklardan ve benzerlerinden yapılır.
"Ve benzeri" lafzından maksadı ise yere serilen, pek
değerli olmayan şeylerdir.
"Geldiklerini", döndüklerini ... Yine bu hadisin
açıklaması İman bölümünde geçmiş bulunmaktadır.
"Şüphesiz Allah'ın ameller arasında en sevdiği, az dahi
olsa devamlı alanıdır." Yani amelde bulunan kimsenin hayatı boyunca devam
edenidir.
باب: المزرر
بالذهب.
44. ALTIN DÜGMELERLE İLİKLENEN (ELBİSE)
وقال الليث:
حدثني ابن أبي
مليكة، عن
المسور بن
مخرمة: أن
أباه مخرمة
قال له:
يا
بني، إنه
بلغني أن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قدمت عليه أقبية
فهو يقسمها،
فاذهب بنا
إليه، فذهبنا
فوجدنا النبي
صلى الله عليه
وسلم في
منزله، فقال لي:
يا بني ادع لي
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فأعظمت
ذلك، فقلت:
أدعو لك رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
فقال: يا بني،
إنه ليس
بجبار، فدعوته،
فخرج وعليه
قباء من ديباج
مزرر بالذهب،
فقال: (يا
مخرمة، هذا
خبأناه لك).
فأعطاه إياه.
[-5862-] Misver b. Mahreme'den rivayete göre,
"Babası Mahreme kendisine şöyle demiştir:
Oğulcuğum, bana Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e birtakım
kaftanIarın geldiği ve onun da bunları paylaştırmakta olduğu haberini aldım.
Haydi gel, beraber ona gidelim.
Biz de kalkıp gittik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i evinde
bulduk. Bana:
Oğulcuğum, git bana Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i çağır, dedi.
Ben böyle bir iş yapmayı ağır buldum. Bunun üzerine: Sana Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i mı çağırayım, dedim. O:
Oğulcuğum (evet çağır). Çünkü o zorba birisi değildir, dedi.
Ben de gittim, onu çağırdım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem,
üzerinde altın düğmeler• ile kapatılmış kalın ipekten bir kaftan olduğu halde
dışarı çıktı ve:
Ey Mahreme, işte biz bunu sana sakladık deyip, o kaftanı ona
verdi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Altın dÜğmelerle iliklenen" elbise? Bu hadisenin
ipeğin haram kılınışından önce meydana gelmiş olma ihtimali vardır. Erkeklere
ipek ve altın kullanmak haram kılınınca artık bunları herhangi bir şekilde
mubah kabul eden kimseler lehine bu hadiste delil olacak bir taraf kalmamış
olur.
Olayın bunların haram kılınışından sonra gerçekleşmiş olma
ihtimali de vardır. Bu durumda ona (Mahreme'ye) bu kaftanı yararlansın,
geçindirmekle yükümlü olduğu hanımlara giydirerek yahut satarak faydalansın,
diye vermiş olur. Nitekim başkasının başından da benzeri olaylar geçmiş bulunmaktadır.
Bu durumda hadisteki: "Üzerinde kaftan bulunduğu halde
dışarı çıktı" ifadesi, eli üzerinde olduğu halde, demek olur. Böylelikle
bütünün, parçasını anlatmak için kullanıldığı (mecazi) ifadelerden biri olur.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in böyle yapmakla Mahreme'nin gönlünü hoş
tutmak istediği ve Mahreme'nin bir parça huysuzluğunun bulunduğu da geçmiş
bulunmaktadır.
Bu rivayette geçtiği üzere Mahreme'nin oğluna: "Bana onu
çağır" demesi üzerine oğlunun bu isteğine tepki göstermek sadedinde: "Sana
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i mi çağırayım" demesi üzerine babasının
ona: "Oğlum, o bir zorba değildir" demesi, Mahreme'nin imanının ne
kadar sadakatli olduğunu göstermektedir.
Bu hadisten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mütevaziliği,
ashabına son derece lütufla ve güzel bir şekilde muamele ettiği de
anlaşılmaktadır.