SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-LİBAS

<< 1950 >>

باب: النعال السبتية وغيرها.

37.SEBTiYE DENiLEN TABAKLANMıŞ AYAKKABILAR VE DİĞERLERi

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حمَّاد، عن سعيد أبي مسلمة قال: سألت أنساً : أكان النبي صلى الله عليه وسلم يصلي في نعليه؟ قال: نعم.

 

[-5850-] Ebu Mesleme (künyeli) Said'den, dedi ki: "Ben Enes'e:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ayakkabıları ile namaz kılar mıydı, diye sordum. O, Evet dedi."

 

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن سعيد المقبري، عن عبيد بن جُرَيج:

 أنه قال لعبد بن عمر رضي الله عنهما: رأيتك تصنع أربعاً لم أر أحداً من أصحابك يصنعها، قال: ما هي يا ابن جُرَيج؟ قال: رأيتك لا تمس من الأركان إلا اليمانيين، ورأيتك تلبس النعال السبتية، ورأيتك تصبغ بالصفرة، ورأيتك إذا كنت بمكة، أهل الناس إذا رأوا الهلال، ولم تهل أنت حتى كان يوم التروية. فقال له عبد الله بن عمر: أما الأركان: فإني لم أر رسول الله صلى الله عليه وسلم يمس إلا اليمانيين، وأما النعال السبتية: فإني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يلبس النعال التي ليس فيها شعر ويتوضأ فيها، فأنا أحب أن ألبسها، وأما الصفرة: فإني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يصبغ بها، فأنا أحب أن أصبغ بها، وأما الإهلال: فإني لم أر رسول الله صلى الله عليه وسلم يهل حتى تنبعث به راحلته.

 

[-5851-] Ubeyd b. Cureyc'den rivayete göre, "O, Abdullah b. Ömer r.a.'a şöyle deiniştir:

 

Ben senin dört şey yaptığını gördüm, ama arkadaşlarından kimsenin onları yaptığını görmedim.

 

Abdullah b. Ömer: Bunlar nelerdir ey İbn Cüreyc, dedi. Ben:

 

Senin iki Yemani rüknün dışında Ka'be'nin rükünlerine el değdirmediğini gördüm. Senin sebtiye (denilen) tabaklanmış deriden yapılmış ayakkabılar giydiğini gördüm. Sarıya boyadığını gördüm. Eğer Mekke'de isen insanlar hilali gördükleri takdirde yüksek sesle telbiye getirdikleri halde, senin terviye günü gelinceye kadar yüksek sesle telbiye getirmediğini gördüm, dedi.

 

Bunun üzerine Abdullah b. Ömer ona şu cevabı verdi: Rükünler ile ilgili hususu açıklayayım: Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in iki Yemanı rüknün dışındaherhangi birisine elini değdirdiğini görmedim. Tabaklanmış deriden yapılmış ayakkabılara gelince, ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, üzerinde herhangi bir kıl bulunmayan ayakkabılar giyindiğini ve ayaklarından çıkarmadan abdest aldığını gördüm. Bu sebeple ben de onları giyinmeyi seviyorum. Sarıyla boyamaya gelince, ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sarı ile boyadığını gördüm. Bu sebeple ben de onunla boyamayı seviyorum. Telbiye getirmeye gelince, ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (Arafat'a gitmek üzere) bineği harekete geçmedikçe telbiye getirdiğini görmedim."

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن عبد الله بن دينار، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما قال:

 نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يلبس المحرم ثوباً مصبوغاً بزعفران أو ورس. وقال: (من لم يجد نعلين فليلبس خفين، وليقطعهما أسفل من الكعبين).

 

[-5852-] Abdullah b. Ömer r.a.'dan, dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramlı bir kimsenin zaferan yahut alaçehre ile boyanmış bir ihram giyinmesini nehyetti ve: İki nalın bulamayan bir kimse iki ayakkabı giyinsin. Ama topuktan aşağısından olmak üzere konçlarını kessin, buyurdu."

 

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن عمرو بن دينار، عن جابر بن زيد، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (من لم يكن له إزار فليلبس السراويل، ومن لم يكن له نعلان فليلبس خفين).

 

[-5853-] İbn Abbas r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem her kimin izarı yoksa sirval giyinsin. Nalını olmayan da ayakkabı giyinsin, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ayakkabı" anlamı verilen en-ni'al, na'l'in çoğuludur. İbnu'l-Arabı der ki:

Na'l, Nebilerin giydiğidir. İnsanlar yaşadıkları yerlerdeki çamur dolayısıyla başka ayakkabılar edindiler.

 

"Tabaklanmış deri." Ebu Ubeyd dedi ki: es-Sebtiye, tabaklanmış deri demektir. Delilolarak da İbn Ömer'in rivayet ettiği Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tabaklanmış deriden yapılmış ayakkabı giyindiğine dair hadisini ve bunu sevdiğini delil göstererek, durum ne olursa olsun bunları giyinmenin caiz olduğunu söylemiştir.

 

Ahmed der ki: Kabristanda bu tür ayakkabıları (nalın, terlik gibi) giyinmek, Beşir b. el-Hasasiye'nin rivayet ettiği hadis dolayısıyla mekruhtur. Beşir dedi ki:

 

"Ben kabristanda nalınlar ile yürümekte iken ansızın arkamdan bir adamın bana şöyle seslendiğini duydum: Ey iki sebtiye (tabaklanmış deriden yapılmış nalın) giyinen kişi, böyle bir yerde bulunduğun takdirde nalınıarını çıkart, diye sesleniyordu." Hadisi Ahmed ve Ebu Davud rivayet etmiş olup, Hakim sahih olduğunu belirtmiş ve denilen konuya bunu delil göstermiştir. Ancak et-Tahavı buna karşı şöyle demektedir: Burada bunları çıkarma emrinin onlardaki bir necaset dolayısıyla olma ihtimali de vardır. Hadiste de ölünün arkaya dönüp gittiklerinde onların ayakkabılarının seslerini duyduğu sabittir. Bu da kabristanda ayakkabı (nalın) giyinmenin caiz olduğuna delildir. Yine Tahavı dedi ki: Ayrıca Enes'in Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ayakkabıları ile namaz kıldığına dair hadisi de sabittir. Mescide ayakkabı ile girmek caiz olduğuna göre, kabristana böyıe girmek öncelikle caiz olmalıdır.

 

Derim ki: Bu yasağın kabirler üzerinde oturmaya dair nehyin varid oluşu gibi, ölüye ikram olma için söz konusu olma ihtimali de vardır.

 

Bu hadislerde nalın giyinmenin müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Müslim de Cabir'den merru' olarak şu hadisi rivayet etmiş bulunmaktadır: "Nalınıarı çokça giyininiz. Çünkü kişi nalın giyindiği sürece binekli olmaya devam eder." Yani zorlu ğu n ve yorgunluğun azlı ğı ile kişinin, yolun eziyetlerinden yana esenlikte olması bakımından biniciye benzer. Bu açıklamayı Nevevı yapmıştır.

 

Kurtubi dedi ki: Bu oldukça beliğ bir söz ve fasih bir ifadedir. Öyle ki bu türden bir söz söylenemez ve buna denk bir söz ifade edilemez. Bu da maslahata bir irşaddır ve meşakkati hafifleten şeye de dikkat çekmektir. Sürekli olarak çıplak ayakla yürüyen bir kimse, tökezlemek ve başka sebepler dolayısı ile yürümesini engelleyecek ve maksadına -binekli gibi- erişmesini engelleyecek acılar ve zorluklarla karşılaşır. Bundan dolayı ayakkabı giyineni binekli olana benzetmiştir.