SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MERDE

<< 1918 >>

DEVAM: 19. HASTANIN ÖLÜMÜ TEMENNİ ETMESİ

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري قال: أخبرني أبو عبيد مولى عبد الرحمن بن عوف: أن أبا هريرة قال:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (لن يُدخِل أحداً عملُه الجنة). قالوا: ولا أنت يا رسول الله؟ قال: (لا، ولا أنا، إلا أن يتغمَّدني الله بفضل ورحمة، فسدِّدوا وقاربوا، ولا يتمنينَّ أحدكم الموت: إما محسناً فلعله أن يزداد خيراً، وإما مسيئاً فلعله أن يستعتب).

 

[-5673-] Ebu Hureyre'den, dedi ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:

 

Hiç kimseyi kendi ameli cennete sokmaz.

 

Ashab: Sen de buna dahil misin ey Allah'ın Rasulü, dediler.

 

O: Allah'ın beni bir lütuf ve bir rahmete daldırması hali müstesna, evet ben de buna dahilim. Binaenaleyh doğruyu araştırıp, doğru işleyiniz. Allah'a yakınlaşmaya çalışınız ve hiçbiriniz sakın ölümü temenni etmesin. Çünkü (hayatta kalırsa) ya ihsan edici birisidir, belki daha çok hayır elde eder ya kötülük iş]eyen birisidir, tevbe etmesi umulur, buyurdu."

 

 

حدثنا عبد الله بن أبي شيبة: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن عبَّاد بن عبد الله بن الزبير قال: سمعت عائشة رضي الله عنها قالت:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم وهو مستند إلي يقول: (اللهم اغفر لي وارحمني وألحقني بالرفيق).

 

[-5674-] Abbad b. Abduııah b. ez-Zubeyr'den, dedi ki: "Aişe r.anha'yı şöyle derken dinledim:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i (ölüm hastalığı esnasında) bana dayanmış iken:

 

Allah'ım, bana mağfiret buyur, bana merhamet eyle ve beni refik-i a'la'ya kavuştur, derken işitmişimdir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hasta olanınölümü temenni etmesi." Yani bu mutlak olarak yasak mıdır?

 

Yoksa bazı hallerde caiz midir?

 

"Sakın sizden bir kimse kendisine isabet eden bir zarardan ötürü ölümü temenni etmesin." Hitab ashab-ı kiram'adır. Maksat ise onlar ve onlardan sonra gelecek olan genelolarak bütün Müslümanlardır.

 

"Kendisine isabet eden bir zarar" ibaresini seleften bir topluluk dünyevi zarar diye yorumlamışlardır. Eğer dini hakkında fitneye maruz kalmaktan korkmak sureti ile uhrevı bir zarardan çekinecek olursa, bu korkuyla ölüm dileği yasağın kapsamına girmez. Bu hükmün İbn Hibban'ın rivayetinden çıkartılması da mümkündür: "Sakın sizden herhangi bir kimse dünyada ona gelip çatan bir zarar dolayısıyla ölümü temenni etmesin." Böyle bir açıklama buradaki " .. da: fi"nin bu hadiste sebeplilik anlamına kabul edilmesi halinde uygun düşer. Yani dünyevi bir husus sebebiyle temenni etmesin, demek olur. Ashab-ı kiram'dan bir topluluk bu işi (ölüm temenni etme işini) yapmıştır. Muvatta'da, Ömer'den şöyle dediği nakledilmektedir: "Allah'ım, yaşım ilerledi, gücüm zayıfladı, raiyyetim dört bir tarafa yayıldı. Üzerime düşen vecibelerden herhangi birisini ihmal etmeden ve bir kusur işlememiş olarak beni yanına al!"

 

Bu hususta bundan da daha açık ifadeler Ebu Davud'un rivayet ettiği, Hakim'in de sahih olduğunu belirttiği, Muaz'ın naklettiği hadiste zikredilmektedir. Bu hadise göre herbir namazın arkasında söylenecek sözler arasında şunlar da vardır: "Ve eğer bir kavim hakkında bir fitne murad edecek olursan, fitneye maruz kalmamış olarak ruhumu kabzederek yanına aL."

 

" ... desin." Bu da ölümü temenni etme yasağının bu şekil ve kayıtlar ile yapılmaması hali ile ilgili olduğunu göstermektedir. Çünkü mutlak olarak ölümü temenni etmekte bir çeşit itiraz ve kesin olarak belirlemiş olan bir kadere karşı çıkmak söz konusudur. Emrolunan bu şekilde ise iş, bir bakıma Allah'a havale edilmekte ve kaza ve kadere teslimiyet arz edilmektedir.

 

"Bu toprağa yaptığı harcama dışında şüphesiz Müslüman infak ettiği her bir şey karşılığında ecir alır." Yani bina ve inşaat için harcanan para bundan müstesnadır. Bu da ihtiyaç duyulandan fazlası için yapılan bina harcamaları hakkında yorumlanmıştır.

"Hiç 'kimseyi am eli cennete sokamaz." Bu hadis ile ilgili açıklamalar ileride Rikaak bölümünde (6463.hadiste) gelecektir.

 

"Ya ihsan edicidir, hayrını daha da artırması umulur ya da kötülük yapan birisidir, tevbe etmesi umulur." Yani tevbesi kabul edilerek kendisinden razı olunması gereken işleri yapmaya döner.