SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1801 >>

EK SAYFA – 1801-2

باب: هل للمرأة أن تهب نفسها لأحد.

29. KADIN KENDİSİNİ HERHANGİ BİR KİMSEYE HİBE EDEBİLİR Mİ?

 

دثنا محمد بن سلام: حدثنا ابن فضيل: حدثنا هشام، عن أبيه قال: كانت خولة بنت حكيم من اللائي وهبن أنفسهن للنبي صلى الله عليه وسلم، فقالت عائشة: أما تستحي المرأة أن تهب نفسها للرجل، فلما نزلت: {ترجئ من تشاء منهن}. قلت: يا رسول الله، ما أرى ربك إلا يسارع في هواك. رواه أبو سعيد المؤدب، ومحمد بن بشر، وعبدة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة، يزيد بعضهم على بعض.

 

[-5113-] Hişam'dan, o, babasından dedi ki: "Hakim kızı Havle kendisini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hibe eden kadınlardandI. Aişe bunun üzerine şöyle demişti: Bir kadın kendisini bir erkeğe hibe etmekten utanmaz mı? Yüce Allah'ın: "Hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir, kimi dilersen yanına alabilirsin."(Ahzab, 51) buyruğu nazil olunca, Aişe: Ya Rasulullah, gördüğüm kadarıyla Rabbin hep senin arzu nu gerçekleştirmekte acele ediyor, dedi."

 

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (4788), Müslim 1464 (49, 50), İbn Mace (2000), Mesai, (5287, 8878 ile 11350.)Ahmed, Müsned (25026), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (6063, 6064, 6065) İbn Hibban (6367) rivayet etti.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadın kendisini kimseye hibe edebilir mi?" Bu sebeple de erkeğin onu nikahlaması helal olur mu, demektedir. Bu, iki şekilde olur: Birincisi mehir sözkonusu edilmeksizin mücerred hibe etmek, ikincisi ise hibe lafzıyla akdi yapmaktır. Birinci şekilde cumhur nikahın batıl olacağı kanaatindedir. Hanefiler ve Evzai bunu caiz kabul ederler. Fakat mehr-i mis il icap eder, demişlerdir. el-Evzai de şöyle demektedir: Eğer hibe lafzı ile evlenir ve mehir vermemek şartını koşarsa nikah sahih olmaz.

 

Cumhurun delili yüce Allah'ın: "Diğer mu'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helal kıldık. "(Ahzab, 50) buyruğudur. Onlar bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in özellikleri arasında saymışlardır ve onun hibe lafzı ile ister muaccel (peşin), ister müeccel (veresiye) mehir sözkonusu olmaksızın evlenebileceğini söylemişlerdir.

 

Bunun caiz olduğunu kabul edenler de buna şöyle cevap vermişlerdir: Ayetten kasıt, hibe edenin ona has olduğunu anlatmaktır. Mutlak olarak hibe kastedilmemiştir.

 

İkinci şekil ile ilgili olarak Şafiller ve bir grubun kanaatine göre nikah, ancak nikah ya da tezvlc (evlendirme) lafzı ile sahih olur. Çünkü Kur'an ve hadiste varid olan iki açık lafız bunlardır. Çoğunluğun görüşüne göre ise nikah kinaye laflZlarla da sahihtir. Tahavı bu görüşte olanların lehine talakın da kinaye lafızlar ile sözkonusu olacağına, kıyası delil göstermiştir. Çünkü talak, kastın da bulunmasıyla birlikte hem sari h laflZlarıyla, hem de kinaye laflZlarıyla caizdir.

 

"Gördüğüm kadarıyla Rabbin hep senin arzunu gerçekleştirmekte acele ediyor." Muhammed İbn Bişr yoluyla gelen rivayette: "Ben, Rabbinin hiç şüphesiz senin arzun doğrultusunda çabuk davrandığını görüyorum." Seni razı etmek hususunda, demektir. Kurtubı der ki: Bu ifadeler nazlanmanın ve kıskançlığın açığa vurdurduğu sözlerdir. Bu onun (İfk hadisinde) söylediği: "Ben ikinize hamdetmiyorum. Allah'tan başkasına hamdetmiyorum" sözleri kabilindendir. Yoksa arzu (heva) lafzının Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e izafe edilmesi, zahir anlamı üzere kabul edilemez. Çünkü o hevasından konuşmadığı gibi, hevasına göre de hareket etmez. Eğer seni hoşnut etmek, razı etmek için demiş olsaydı, daha yakışırdl. Fakat kıskançlık dolayısıyla bu gibi ifadeleri kullanması bağışlanır.