SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU FEDAİLU’L-KUR’AN

<< 1776 >>

DEVAM: 21. SİZİN EN HAYIRLINIZ KUR'AN’I ÖĞRENEN VE ÖĞRETENDİR

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن علقمة بن مرثد، عن أبي عبد الرحمن السلمي، عن عثمان بن عفان قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم:     (إن أفضلكم من تعلم القرآن وعلمه).

 

[-5028-] Osman bin Affan (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, o Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir:

 

"Sizin en faziletliniz Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."

 

 

حدثنا عمرو بن عون: حدثنا حماد، عن أبي حازم، عن سهل بن سعد قال:

 أتت النبي صلى الله عليه وسلم امرأة فقالت: إنها قد وهبت نفسها لله ولرسوله صلى الله عليه وسلم، فقال: (ما لي في النساء من حاجة). فقال رجل: زوجنيها، قال: (أعطيها ثوبا). قال: لا أجد، قال: (أعطها ولو خاتما من حديد). فاعتل له، فقال: (ما معك من القرآن). قال: كذا وكذا، قال: (فقد زوجتكها بما معك من القرآن).

 

[-5029-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir hanım geldi. Ona kendisini Allah'a ve Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hediye ettiğini söyledi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

'Benim kadınlara ihtiyacım yok' buyurdu. Hemen ordan biri

 

'(Ey Allah'ın Resulü!) Onu benimle evlendir' dedi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

'Ona (mehir olarak) bir elbise ver' deyince adam 'hayır, buna gücüm yetmez' diye karşılık verdi. Bu defa Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

'Demirden bir yüzük dahi olsa ona bir şeyler ver' dedi. Adamcağız bir şey veremediği için mahzun oldu. Son olarak Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona,

 

'Kur'an'dan bildiğin ayet var mı?' diye sordu. O da, 'şunu, şunu biliyorum' diyerek öğrendiği Kur'an surelerini saydı. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

'Bildiğin bu Kur'an surelerini bu kadına öğretmen karşılığında, onu seninle evlendirdim,' buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir." hadisindeki hayırlı olma vasfı, öğrendikten sonra öğretmekten ileri gelir. Başkasına öğreten, sadece amel edenin aksine çevresine de yarar sağlar. Hatta amellerin en değerlisi, başkasına bir şey öğretmektir. Başkasına bir şöy öğretenin, öğreteceğini önce kendisinin öğrenmesi gerekir. Başkasına öğretmek, bir ameldir, çevreye fayda verecek bir davranıştır.

 

Hayırlı olmak, başkasına fayda verecek davranışta bulunmaksa, başkasına her hangi bir bilgi öğretenin bu hadisin kapsamına gireceği söylenemez. Çünkü Kur'an, ilimierin en şereflisidir. Dolayısıyla onu öğrenen ve başkasına öğreten de, Kur'an dışında başka bir şeyi öğrenip öğretenden daha değerlidir.

 

Hem Kur'an öğrenen, hem de onu öğreten kendisini ve başkasını kemale yöneltmiştir. Sadece kendisine fayda sağlamakla çevresine yarar sağlamayı başarmıştır. Bu yüzden en faziletli kişi olur. Bu kimseler, Hak Teala'nın şu ayetinde kastettiği insanlar arasına girer: "İnsanları Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve 'ben müslümanlardamm' diyenden kimin sözü daha güzeldirf"(Fussılet 33) Allah'a davet etmek çeşitli şekillerde gerçekleşir. Kur'an Öğretmek de bunlar arasında yer alır. Hatta, bunların en faziletlisidir. İnsanların en kötüsü ise, başkalarının Müslüman olmasına mani olan kimsedir: "Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kimse olur mu?"(En'am 157)

 

Bu anlattıklarımızdan, karinin fakih'ten daha faziletli olduğu sonucunu Çlkaranlara karşı şunu deriz: Bu, doğru değildir. Çünkü bu hükme muhatab olan sahabe, tabiatıarı gereği fakih idiler. Çünkü onlar, Kur'an'ın nazil olduğu dili iyi biliyorlardı. Selikaları sayesinde Kur'an'ın manasını kendilerinden sonra gelen ve sonradan kazandıkları bir takım yeteneklerle Kur'an'ın manasını anlayan kimselerden daha iyi idrak ediyorlardı. Fıkıh onlar için bir karaktere dönüşmüştü, Onların bu özelliğini taşıyan kimseler, onlarla aynı kategoriye girer. Yoksa okuduğu veya okutluğu ayetlerin manasını hiç anlamayan kar i veya Kur'an öğreten kimseler, sırf bu özelliklerinden dolayı bu sınıfa dahil değildirler.

 

Karinin, cihad, serhatlarda görev yapma ve emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i anillmünker yapma gibi İslam dinine daha çok hizmet edenlerden daha faziletli olması gerektiği ileri sürülmüştür. Kanaatimize göre, kimin daha faziletli olduğu çevresine verdiği yararla ölçülür. Kim daha fazla yarar veriyorsa, o daha üstündür.

 

باب: القراءة عن ظهر القلب.

22. KUR'AN'I EZBERE OKUMAK

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن، عن أبي حازم، عن سهل بن سعد:

 أن امرأة جاءت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالت: يا رسول الله، جئت لأهب لك نفسي، فنظر إليها رسول الله صلى الله عليه وسلم، فصعد النظر إليها وصوبه، ثم طأطأ رأسه، فلما رأت المرأة أنه لم يقض فيها شيئا جلست، فقام رجل من أصحابه فقال: يا رسول الله، إن لم يكن لك بها حاجة فزوجنيها، فقال: (هل عندك من شيء). فقال: لا والله يا رسول الله، قال: (اذهب إلى أهلك فانظر هل تجد شيئا). فذهب ثم رجع فقال: لا والله يا رسول الله ما وجدت شيئا، قال: (انظر ولو خاتما من حديد). فذهب ثم رجع فقال: لا والله يا رسول الله ولا خاتما من حديد، ولكن هذا إزاري - قال سهل: ما له رداء - فلها نصفه، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما تصنع بإزارك، إن لبسته لم يكن عليها منه شيء، وإن لبسته لم يكن عليك شيء). فجلس الرجل حتى طال مجلسه، ثم قام فرآه رسول الله صلى الله عليه وسلم موليا، فأمر به فدعي، فلما جاء قال: (ماذا معك من القرآن). قال: معي سورة كذا وسورة كذا وسورة كذا، عدها، قال: (أتقرؤهن عن ظهر قلبك). قال: نعم، قال: (اذهب فقد ملكتكها بما معك من القرآن).

 

[-5030-] Sehl İbn Sa'd'dan şöyle rivayet edilmiştir:

 

"Bir kadın Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip 'Ey Allah'ın Elçisi! Kendimi size hediye etmek için geldim' dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona baktı ve onu baştan aşağı süzdü. Sonra başını öne eğdi. Kadın, onun kendisi hakkında bir karara varmadığını görünce oturdu. Derken ashabın içinden biri çıkıp

 

'Ey Allah'ın Elçisi! Eğer ona ihtiyacın yoksa, onu benimle evlendir' dedi. Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'ona (mehir olarak vereceğin) bir şeyin var mı?' diye sordu. Adam,

 

'Ey Allah'ın Elçisi!' diye cevap verdi. Bu defa Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'ailene git, bak bakalım bir şey bulabilecek misin?' dedi. Adam ailesinin yanına gitti. Bir müddet sonra döndü ve 'Ey Allah'ın Elçisi! Bir şey bulamadım' dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'bak bakalım, demirden bir yüzük de olsa yeter' dedi. Adam yine gitti. Bir müddet sonra çıkageldi ve 'bulamadım Ey Allah'ın Elçisi! Ancak şu izarım var' dedi. Sehl dedi ki:

 

Adamın ridası bile yoktu. Sadece üzerinde o gün giyilen elbisenin yarısı (izar) vardı.

 

Hz. Nebi 'izarını ne yapacaksın? Eğer izarını sen giyersen o kullanamaz, yok o giyerse, senin üzerinde bir şey kalmaz' dedi. Adamcağız çöktü kaldı. Uzun süre yerinden kımıIdamadı. Sonra kalktı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun arkasını dönüp gittiğini fark etti. Emredip onu çağırttı. Adam gelince

 

'Kur'an'dan ne biliyorsun?' diye sordu. Adam 'şu, şu sureleri' deyip bildiği sureleri saydı. Bu defa Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'onları ezbere biliyor musun?' diye sordu. Adam 'evet' dedi. Son olarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Hadi git! Bildiğin sureleri ona öğretmen karşılığında, onu sana verdim, (onunla seni evlendirdim}."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari bu konuda kendisini Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hediye eden kadına ilişkin Sehl'den rivayet edilen hadisi nakletti. Bu hadisin konu başlığı ile ilişkisi gayet açıktır. Çünkü bu hadiste 'onları ezbere biliyor musun?' ifadesi geçmektedir. Bu da, ezbere Kur'an bilmenin faziletini gösterir. Çünkü, ezbere Kur'an bilmek, başkasına öğretmeye zemin hazırlamıştır.

 

İbn Kesir şöyle der: "İmam Buhari bu hadis ile ezbere Kur'an okumanın Mushaf'a bakarak okumaktan daha faziletli olduğunu kastediyorsa, bu eleştirilir. Çünkü yüzüne Kur'an okumak görerek yapılan bir ameldir. Belki de, hadisteki sahabi yazmayı bilmeyen biriydi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onun bu durumunu bilmekteydi. Dolayısıyla bu durum, ezbere Kur'an okumanın okuryazar olan ve olmayan için efdal olduğunu göstermez."

 

İmam Buhari bu tür iddialardan hiç birini reddetmemiştir. Çünkü o "Kur'an'ı Ezbere Okumak" başlığı ile bunun din tarafından uygun görüldüğünü ve mü stehap bir am el olduğunu ifade etmek istemiştir. Dolayısıyla hadis, kendisi için konan başlığa uygundur. Bunun için ezbere okumanın, yüzüne bakarak okumaktan daha faziletli olduğu tezinden hareketle bu başlık eleştirilemez. Bir çok alim, açıkça mushafa bakarak okumanın ezbere okumadan daha faziletli olduğunu söylemiştir.

 

Ebu Ubeyd "Fezailu'l-Kur'an" adlı eserinde İbn Mes'ud kanalıyla mevkuf olarak şu hadisi nakletmiştir: "Mushafa bakmaya devam ediniz!" Bu rivayetin isnadı sahihtir. Mana açısından da Mushaf'a bakarak okumak hataya düşmekten daha çok korur. Ancak ezbere okumak riyadan uzak bir davranıştır. Huşo.ıu olmayı sağlar. Doğrusu hangisinin daha efdal olduğu, kişiden kişiye değişir.