SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1753 >>

EK SAYFA – 1753-5

MÜDDESSİR SURESİ

قال ابن عباس: {عسير} /9/: شديد. {قسورة} /51/: ركز الناس وأصواتهم،

İbn Abbas şöyle demiştir: عسير  Asir (Müddessir 9) "zor" demektir. قسورة Kasvera (Müddessir 49-51) "insanların hışırtısı ve sesleri" anlamına gelir. Her türlü zorluğa "kasvera" denir.

 

وقال أبو هريرة: الأسد، وكل شديد قسورة وقسور. {مستنفرة} /51/: نافرة مذعورة.

Ebu Hureyre şöyle demiştir: قسورة Kasvera "aslan," ......rikz (Meryem 98) ise "ses" anlamına gelir. ‘'

 

AÇiKLAMA : İmam Buharı, Ebu Hureyre'nin bu yorumunu bundan başka iki senet ile Zeyd İbn Eslem ve İbn Seylan kanalıyla Ebu Hureyre'den nakletmiştir. Bu rivayetin senedi muttasıldır. Bu kanalla Bezzar da bu rivayeti nakletmiştir.

 

İbn Abbas'ın .......kasvera kelimesinin Habeşçe olduğunu söylediği naklediImiştir. İbn Cerir et-Taberı Yusuf İbn Mehran kanalıyla İbn Abbas'ın şöyle söylediğini nakletmiştir: "Aslana Arapçada esed, Farsçada şır, Habeşçede kasvera denir."

 

 

1. BAB

 

حدثنا يحيى: حدثنا وكيع، عن علي بن المبارك، عن يحيى بن أبي كثير:

 سألت أبا سلمة بن عبد الرحمن، عن أول ما نزل من القرآن، قال: {يا أيها المدثر}. قلت: يقولون: {اقرأ باسم ربك الذي خلق}. فقال أبو سلمة: سألت جابر بن عبد الله رضي الله عنهما عن ذلك، وقلت له مثل الذي قلت، فقال جابر: لا أحدثك إلا ما حدثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم، قال: (جاورت بحراء، فلما قضيت جواري هبطت، فنوديت، فنظرت عن يميني فلم أر شيئا، ونظرت عن شمالي فلم أر شيئا، ونظرت أمامي فلم أر شيئا، ونظرت خلفي فلم أر شيئا، فرفعت رأسي فرأيت شيئا، فأتيت خديجة فقلت: دثروني، وصبوا علي ماء باردا، قال: فدثروني وصبوا علي ماء باردا، قال: فنزلت: {يا أيها المدثر. قم فأنذر. وربك فكبر}).

 

[-4922-] Yahya İbn Ebı Kesir'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Ebu Seleme İbn Abdirrahman'a ilk olarak hangi Kur'an bölümünün indiğini sordum. O da .....

 

Ya eyyuhe'l-müddessir" diye cevap verdi. Ben, insanların "ikra' bismi rabbikellezi halakılın ilk inen ayetler olduğunu söylediklerini ifade ettim. Bunun üzerine o şöyle dedi:

 

Bu konuyu Cabir İbn Abdillah'a sordum ve senin bana söylediklerini ben de ona söyledim. Bunun üzerine Cabir şöyle dedi: Ben sana sadece Allah. Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bize anlattıklarını anlatıyorum. O şöyle buyurmuştu: Bir müddet Hira mağarasında itikafa girdim. İtikafımılamamlayınca dağdan indim. Birden bana seslenildi. Hemen sağıma baktım, fakat hiç kimseyi görmedim, sonra soluma baktım, yine hiç kimseyi görmedim, ardından önüme baktım, yine hiç kimseyi görmedim, daha sonra ardıma baktım yine hiç kimseyi görmedim. En sonunda başımı kaldırdım ve bir şey gördüm. Hemen Hatice'nin yanına gittim ve "Beni örtün! Üzerime soğuk su serpin!" dedim. Ev halkı beni örttü ve üzerime soğuk su serpti. İşte bunun üzerine şu ayetler indi: "Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar! Rabbinin büyüklüğünü an!" Müddessir 1-3

 

باب: {قم فأنذر} /2/.

2. "AYAĞA KALK VE İNSANLARI KORKUT" (Müddessir 2) AYETİNİN TEFSİRİ

 

4639 - حدثني محمد بن بشار: حدثنا عبد الرحمن بن مهدي وغيره قالا: حدثنا حرب بن شداد، عن يحيى بن أبي كثير، عن أبي سلمة، عن جابر ابن عبد الله رضي الله عنهما، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (جاورت بحراء). مثل حديث عثمان بن عمر، عن علي بن المبارك.

 

[-4923-] Yahya İbn Ebi Kesir, Ebu Seleme kanalıyla Cabir İbn Abdillah'tan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

"Hira'da i'tikafa girdim."

 

باب: {وربك فكبر} /3/.

3. "RABBİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ AN!"(Müddessir 3) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا إسحاق بن منصور: حدثنا عبد الصمد: حدثنا حرب: حدثنا يحيى قال:

 سألت أبا سلمة: أي القرآن أنزل أول؟ فقال: {يا أيها المدثر}. فقلت: أنبئت أنه: {اقرأ باسم ربك الذي خلق}. فقال أبو سلمة: سألت جابر بن عبد الله: أي القرآن أنزل أول؟ فقال: {يا أيها المدثر}. فقلت: أنبئت أنه: {اقرأ باسم ربك}. فقال: لا أخبرك إلا بما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم، قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (جاورت في حراء، فلما قضيت جواري هبطت، فاستبطنت الوادي، فنوديت، فنظرت أمامي وخلفي، وعن يميني وعن شمالي، فإذا هو جالس على عرش بين السماء والأرض، فأتيت خديجة فقلت: دثروني وصبوا علي ماء باردا، وأنزل علي: {يا أيها المدثر. قم فأنذر. وربك فكبر}).

 

[-4924-] Yahya'nın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Ebu Seleme'ye; - İlk önce Kur'an'ın hangi bölümü indirildi? diye sordum. O da;

 

- Müddessir suresi, diye cevap verdi. Bunun üzerine;

 

- Bana ilk inen surenin Alak suresi olduğu haber verildi, dedim. O da şöyle dedi:

 

- Cabir İbn Abdillah'a ilk inen Kur'an ayetlerini sordum. O da "Müddessir suresi," diye cevap verdi. Ben de bana ilk inen surenin İkra suresi olduğunun haber verildiğini ifade ettim. Bunun üzerine Cabir şöyle dedi: Sana sadece Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediklerini haber veriyorum. O şöyle buyurmuştu: Hira mağarasında itikafa çeki/dim. İtikafzmz tamamlayınca oradan indim ve vadiye girdim. Birden bana ses/eni/di. Önüme, arkama, sağıma ve so/uma baktım. Bir de ne göreyim, gök ile yer arasında bir kürsü üzerinde oturuyor. Hemen Hatice'nin yanına gittim ve "Beni örtün ve üzerime soğuk su serpin!" dedim ve bana "Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa ka/k ve insan/arz uyar! Rabbinin büyüklüğünü an!"(Müddessir 1-3) ayet/eri indirildi.

 

 

AÇiKLAMA :

 

Müddessir suresinin ilk defa inmesi, fetret-i vahiy veya uyarının emredilmesi meselesi ile tahsis edilmiştir. İkra suresinin ilk inen sure olduğunu söyleyen kimse, mutlak olarak onun ilk inen sure olduğunu kastetmiştir. Müddessir Suresi'nin ilk inen sure olduğunu söyleyenler ise risalet görevinin başlaması bakımından bu surenin ilk inen sure olduğunu kastetmişlerdir.

 

باب: {وثيابك فطهر} /4/.

4. "ELBİSENİ DE TEMİZLE"(Müddessir 4) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب. وحدثني عبد الله بن محمد: حدثنا عبد الرزاق: أخبرنا معمر، عن الزهري: فأخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم، وهو يحدث عن فترة الوحي، فقال في حديثه: (فبينا أنا أمشي، إذ سمعت صوتا من السماء، فرفعت رأسي، فإذا الملك الذي جاءني بحراء، جالس على كرسي بين السماء والأرض، فجئثت منه رعبا، فرجعت فقلت: زملوني زملوني، فدثروني، فأنزل الله تعالى: {يا أيها المدثر. إلى: والرجز فاهجر}. قبل أن تفرض الصلاة، وهي الأوثان.

 

[-4925-] Cabir İbn Abdillah'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

Fetret-i vahiyden bahsederken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in konuşması esnasında şöyle buyurduğunu işittim:

 

Yürürken gökten bir ses duydum. Hemen başımı kaldırdım. Bir de ne göreyim, Hira mağarasında bana gelen melek gök ile yeryüzü arasında bir kürsü üzerinde oturuyor. Ondan çok korktum. Hemen eve dönüp "beni örtün, beni örtün!" dedim. Onlar da beni örttüler. Bunun üzerine "Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanlan uyar! Rabbinin büyüklüğünü an! Elbiseni tertemiz tut, maddf manevf kirlerden ann, pis ve murdar olan her şeyden kaçın!"(Müddessir 1-5) ayetleri indi.

 

Bu ayetteki temizlik emri, henüz namaz farz kılınmadan önce verilmişti. Ayette geçen رجز pis ve murdar olan" lafzı ile putlar kastedilmiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari bu başlık altında Cabir'den nakledilen hadisi verdi. Bu hadisin sonunda, "Bu ayetteki temizlik emri, henüz namaz farz kılınmadan önce verilmişti. Ayette geçen '-*jl/pis ve murdar olan' lafzı ile putlar kastedilmiştir," ifadesi yer almaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, bununla Buhari, elbiselerin temiz tutulmasının namazın farz kılınmasından önce emredildiğine işaret etmiştir.

 

İbnu'l-Münzir, Muhammed İbn Sirin'in bu ayeti [Müddessir 4] şu şekilde açıkladığını nakletmiştir: "Su ile onları yıka!" İbn Ebi Hatim'in rivayetine göre, İbn Abbas da ayeti bu mana ile açıklamıştır. Yine İbn Ebi Hatim bir başka senet ile İbn Abbas'ın bu ayeti şu şekilde açıkladığını nakletmiştir: "Elbiseni günahtan arındır."

 

İbnu'l-Münzir Hasan-ı Basri'nin bu ayeti şu şekilde açıkladığını nakletmiştir:

"Ahlakını güzelleştir."

 

İmam Şafii de bu konuda şöyle demiştir: "Bir görüşe göre ...........ve siyabeke fetahhir ayeti 'temiz elbiselerle namaz kıl' manasına, bir diğer görüşe göre ise başka bir anlama gelmektedir. Ancak ilk yorum daha isabetlidir."

 

باب: قوله: {والرجز فاهجر} /5/.

5. "PİS VE MURDAR OLAN HER ŞEYDEN KAÇIN!"(Müddessir 5) AYETİNİN TEFSİRİ

 

يقال: الرجز والرجس العذاب.

رجز Ricz ve رجس rics kelimelerinin "azab" anlamına geldiği söylenir.

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: حدثنا الليث، عن عقيل: قال ابن شهاب: سمعت أبا سلمة قال: أخبرني جابر بن عبد الله:

 أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم، يحدث عن فترة الوحي: (فبينا أنا أمشي، سمعت صوتا من السماء، فرفعت بصري قبل السماء، فإذا الملك الذي جاءني بحراء، قاعد على كرسي بين السماء والأرض، فجئثت منه، حتى هويت إلى الأرض، فجئت أهلي فقلت: زملوني زملوني، فزملوني، فأنزل الله تعالى: {يا أيها المدثر. قم فأنذر - إلى قوله - فاهجر}. قال أبو سلمة: والرجز الأوثان - ثم حمي الوحي وتتابع).

 

[-4926-] Ebu Seleme'nin şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Cabir İbn Abdillah bana şöyle haber verdi:

 

Fetret-i vahiyden bahsederken Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:

 

Yürürken gökten bir ses duydum. Hemen bakışlarımı göğe çevirdim. Bir de ne göreyim, Hira mağarasında bana gelen melek gök ile yeryüzü arasında bir kürsü üzerinde oturuyor. Ondan öyle korktum ki, korkumdan yere yığıldım. Sonra ailemin yanına geldim ve "beni örtün, beni örtün!" dedim. Onlar da beni örttüler. Bunun üzerine

 

"Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa ka/k ve insanları uyar! Rabbinin büyüklüğünü an! Elbiseni tertemiz tut, maddf manevf kir/erden arın, pis ve murdar o/an her şeyden kaçın!"(Müddessir 1-5) ayetleri indi.

 

Ebu Seleme şöyle demiştir: ......Ricz "putlar" demektir. Fetret-i vahiyden sonra vahiy yeniden başladı ve peşpeşe geldi.

 

 

AÇiKLAMA

 

رجز Ricz ve رجس rics kelimeleri "azab" anlamına gelir," yorumu Ebu Ubeyde'ye aittir. Bir önceki rivayette ricz kelimesinin "putlar" anlamına geldiği ifade edilmişti. Bu açıklama şu anlamın tefsiridir: "Azabın nedeni olan putları terk et!"