SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1712 >>

İSRA SURESİ

باب: {عسى أن يبعثك ربك مقاما محمودا} /79/.

11. "RABBİNİN, SENİ ÖVGÜYE DEĞER BİR MAKAMA GÖNDERECEĞİ UMULUR, "(İsra 79) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثني إسماعيل بن أبان: حدثنا أبو الأحوص، عن آدم بن علي قال: سمعت ابن عمر رضي الله عنهما يقول:

 إن الناس يصيرون يوم القيامة جثا، كل أمة تتبع نبيها يقولون: يا فلان اشفع، حتى تنتهي الشفاعة إلى النبي صلى الله عليه وسلم، فذلك يوم يبعثه الله المقام المحمود.

 

[-4718-] İbn Ömer'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Kıyamet günü insanlar grup grup toplanırlar. Her ümmet Nebiinin peşine düşer. Herkes:

 

"Ey falanca şefaat et!", "Ey filanca şefaat et!" der. En sonunda Hz. Nebi'den şefaat istenir. İşte o gün, Allah Teala onu övgüye değer bir makama - makam-ı mahmCıda ulaştırmıştır.

 

 

حدثنا علي بن عياش: حدثنا شعيب بن أبي حمزة، عن محمد ابن المنكدر، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (من قال حين يسمع النداء: اللهم رب هذه الدعوة التامة، والصلاة القائمة، آت محمدا الوسيلة والفضيلة، وابعثه مقاما محمودا الذي وعدته، حلت له شفاعتي يوم القيامة).

رواه حمزة بن عبد الله، عن أبيه، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-4719-] Cabir İbn Abdillah'tan rivayet edildiğine göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuşıur:

 

Ezanı işittiği zaman "Allahumme Rabbe hdzihi'daaveti't-tamme ve's-salati'l-kaime ati Muhammeden vesflete ve'l-fadilete ve'b'ashü makamen mahmude ellezi vaadtehlEy büyük Allahım! Bu tam çağrının ve kılınacak namazın Rabbi! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver. Onu söz verdiğin makam-ı mahmuda ulaştır," şeklinde dua eden kimseye kıyamet günü şefaatim helal olur.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nesaı sahıh bir senetle Huzeyfe'den şu hadisi nakletmiştir: "İnsanlar düz bir alanda bir araya gelecekler. İlk olarak Muhammed çağrılacak. Bunun üzerine o şöyle diyecek: 'Buyur ey Rabbim, emrine amadeyim. Hayır Senin elindedir. Şer ise Sana nispet edilmez. Senin doğru yola ilettiklerin şüphesiz doğru yolu bulmuştur. Ben senin kulunum ve kulunun çocuğuyum. Ancak seninle varım ve sana dönerim. Senden başka sığınılacak kimse yok. Senden kurtulacak bir yer de yok. Sen yüceler yücesi ve büyükler büyüğüsün!' İşte bu, 'Rabbinin, seni övgüye değer bir makama göndereceği um ulur,' ayeti ile anlatılan husustur."(Nesai, kübra, VI, 381) Hakim de bu rivayeti sahıh kabul etmiştir. Bu rivayet ile yukarıdaki başlığın altında zikredilen İbn Ömer hadisi arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu konuşması şefaat için bir giriş mahiyetindedir.

 

"Kitabu'z-zekat"ta makam-ı mahmud ile Hz. Nebi'in Cennet kapısının halkasını tutmasının kastedildiğini açıklamıştık. Makam-ı mahmud, Hz. Nebi'e livau'l-hamdin verilmesi olarak da açıklanmıştır. Bu konudaki geniş açıklama "Kitabu'r-rikak"ta yapılq.caktır.

 

باب: {وقل جاء الحق وزهق الباطل إن الباطل كان زهوقا} /81/.

12."YİNE DE Kİ: HAK GELDİ, BATIL YIKILIP GİTTi. ZATEN BATIL YIKILMAYA MAHKUMDUR," (İsra 81) AYETİNİN TEFSİRİ

 

يزهق: يهلك

 يزهق Yezheku "yok olur" anlamına gelir.

 

حدثنا الحميدي: حدثنا سفيان، عن ابن أبي نجيح، عن مجاهد، عن أبي معمر، عن عبد الله بن مسعود رضي الله عنه قال:

 دخل النبي صلى الله عليه وسلم مكة، وحول البيت ستون وثلاثمائة نصب، فجعل يطعنها بعود في يده ويقول: {جاء الحق وزهق الباطل إن الباطل كان زهوقا}. {جاء الحق وما يبدئ الباطل وما يعيد}.

 

[-4720-] Abdullah İbn Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'de iken onun yanına gelmişti. O esnada Ka'be'nin etrafında 360 adet put vardı. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem elindeki bir çubuk ile onlara dürtüyor ve şu ayetleri okuyordu: "Hak geldi, batı i yıkılıp gitti. Zaten batı i yıkılmaya mahkumdur. "(İsra 81) "Hak geldi, artık batıl ne bir şeyi başlatabilir, ne de geri' getirebilir. "(Sebe' 49)

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Ebu Ubeyde ........tezheku enfusuhum ve hüm karihCın ifadesi hakkında şöyle demiştir: Buradaki tezhegu fiili, "çıkar, ölür ve yok olur" gibi anlamlara gelir. Arapçada ........zeheka ma ındek denildiğide bu, "Elinde ne varsa tükendi," anlamına gelir.

 

İbn Ebi Hatim'in, Ali İbn Ebi Talha kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre, ......inne'l-batile kane zehCıka ayetinde geçen zehCıka kelimesini "yok olur-gider" şeklinde izah etmiştir.

 

İmam Müslim'in ve Nesai'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri hadise göre, yukarıdaki İbn Mes'ud hadisindeki olay, Mekke'nin fethi esnasında vuku bulmuştur. Bu hadisin baş tarafında Mekke'nin fethi anlatılmakta, sonunda da şu ifadeler yer almaktadır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi ve Ka'be'yi tavaf etti. Ardından o putların yanına gitti ve yayın ucu ile onları itmeye başladı. Bu sırada da "Hak geldi, batıl yıkılıp gitti," ayetini okuyordu.

 

Bu hadis oldukça uzundur. Bunun açıklaması ise, -Allah'a hamd olsun- "Gazvetu'l-feth" başlığı altında yapılmıştı.

 

Hadiste geçen .......nusub kelimesi, birçok nüshada sonunda elif olmadan geçmektedir. Said İbn Mansur rivayetinde de bu şekilde geçmiştir. Ama ........ nusub yerine .......sanem kelimesi yer almaktadır. Tercih edilen görüşe göre, bu kelimenin temyiz olarak mansub gelmesi gerekirdi. Eğer bu kelime merfu' okunursa, bu durumda sıfat olur. Ancak tekil bir kelime, çoğul bir kelime için sıfat olarak gelmez. Bu kelimenin, mahzuf bir mübtedEmın haberi olması ihtimali de vardır. Bu durumda sonraki cümle onun sıfatı olur. Ya da bu kelime mansubdur. Ama bazı lehçelere uygun olarak elif olmadan yazılmıştır.

 

باب: {ويسألونك عن الروح} /85/.

13. "SANA RUH HAKKINDA SORU SORARLAR," (İsra 85) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا عمر بن حفص بن غياث: حدثنا أبي: حدثنا الأعمش قال: حدثني إبراهيم، عن علقمة، عن عبد الله رضي الله عنه قال:

 بينا أنا مع النبي صلى الله عليه وسلم في حرث، وهو متكئ على عسيب، إذ مر اليهود، فقال بعضهم لبعض: سلوه عن الروح؟ فقال: ما رابكم إليه؟ وقال بعضهم: لا يستقبلكم بشيء تكرهونه، فقالوا: سلوه، فسألوه عن الروح، فأمسك النبي صلى الله عليه وسلم فلم يرد عليهم شيئا، فعلمت

أنه يوحى إليه، فقمت مقامي، فلما نزل الوحي قال: {ويسألونك عن الروح قل الروح من أمر ربي وما أوتيتم من العلم إلا قليلا}.

 

[-4721-] Abdullah'tan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Ben Hz. Nebi'le bir bahçede idim. O sırada Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hurma dalından yapılmış bir değneğe yaslanıyordu. Derken Yahudiler geldi ve onlardan biri diğerlerine;

 

"Ona ruh hakkında soru sorun!" dedi. Bunun üzerine içlerinden biri:

 

"Bunu ona sormaya ne dersiniz?" diye sordu. Bir diğeri:

 

"O, size hoşunuza gitmeyecek bir cevap vermez," dedi. Akabinde birbirlerine;

 

"O'na sorun!" dediler.

 

Nihayet Hz. Nebi'e ruhu sordular. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir müddet sustu. Onlara hiç cevap vermedi. Bu durumdan ona vahiy geldiğini anladım ve yerimden kalktım. Vahiy geldikten sonra Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu ayeti okudu: Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size acak az bir bilgi verilmiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Hadiste geçen ..........asıb "üzerinde yaprak olmayan hurma dalı" anlamına gelir.        '

İbnu't-Tın şöyle demiştir:

 

"Bu rivayette geçen ve hakkında soru sorulan ruh'un ne olduğu konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

 

a)İnsan ruhu. b)Canlıların ruhu. c)Cebrail. d)İsa. e)Kur'an. f)Vahiy. g)Kıyamet günü tek başına saf tutacak olan melek. h) Bir yüzü ve onbir bin kanadı olan melek."

 

Tefsır alimlerinin, sadece bu ayet [İsra 85) değil, genel olarak Kur'an'da geçen ruh kelimesinin anlamları hakkında ileri sürdükleri görüşler bu kadardır. Ruh kelimesinin geçtiği ayetleri ve anlamlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

 

a)....(Onu "güvenilir ruh" (Cebrail) indirdi,)(Şuara 193) ayetinde Cebrail.'         "

 

b)....(İşte böylece sana da emrimizle ruhuIKur'an'ı vahyettik,) (Şura 52) ayetinde'Kur'an. '

 

c)....(Kullarından dilediğine emriyle vahyi indirir, ) (Mu'min 15) ayetinde vahiy.

 

d)....(Katından bir ruh ile onları desteklemiştir,)(Mücadele 22) ayetinde güç .

 

e)....(Ruh ve melekler saf saf olup durduğu gün,)(Nebe' 38) ayetinde Cebrail veya başka bir melek.

 

f) ....(O gece melekler ve ruh iner,) (Kadr 4) ayetinde Cebrail veya başka air melek.

 

"Ruhullah" tabiri Hz. İsa için kullanılır. İbn İshak tefsirinde sahih bir senetle İbn Abbas'ın şöyle söylediğini nakletmiştir: "RCıh Allah'tandır. Allah'ın yarattığı bir mahluktur. İnsanlar gibi bir surettir. Bir melek ancak beraberinde bir ruh olduğu halde iner."

 

İbn Abbas'ın bu ayette [İsra 85] geçen ruhu tefsır etmediği sabittir.

 

Bu konuda Hattabı ise şöyle demiştir: "Ayette geçen ruh kelimesi ile neyin kastedildiği konusunda bir çok görüş ileri sürülmüştür. Yahudilerin bu kelime ile neyi sorduğu konusundaki bu görüşleri şu şekilde sıralayabiliriz:

 

a)- CebralL.

b)- Dilleri bulunan melek.

c)- Bedene hayat veren ruh. Çoğunluk bu görüşü benimsemiştir.

d)- Ruhun insan vücuduna karışması ve onda hareket etme niteliği. Bu ehl-i nazarın görüşüdür.

 

Ancak bu konu, Allah'ın sadece kendisine tahsis ettiği bilgilerdendir." Kurtubı de şöyle demiştir: "Tercih edilen görüşe göre Yahudiler, Hz. Nebi'e insan ruhunu sormuşlardır. Çünkü onlar, Hz. İsa'nın Allah'ın ruhu olduğunu kabul etmiyorlardı. Cebrail'in de melek, meleklerin de ruh olduğunu ise zaten biliyorlardı. "

 

Bu konuda Faruddin er-Razı ise şöyl demiştir: "Tercih edilen görüşe göre, Yahudiler Hz. Nebi'e yaşam vesilesi olan ruhu sormuşlardır. Cevap da en güzel şekilde gelmiştir."

 

Ayet-i kerimede, "Ruh, Rabbimin emrindendir," buyurulmuştur. İsmam bu konuda şöyle demiştir: "Bu ifade, sorulan sorunun cevabı olabilir. Bu durumda mana şu şekilde ortaya çıkar: Ruh, Allah'ın işleri arasındadır. Yani bunun bilgisini Allah sadece kendisine ayırmıştır. Hiç kimse bu konuda soru soramaz." İbn Kayyim ise bu konuda şunları söylemiştir: "Buradaki emr kelimesi ile talep manası kastedilmemiştir. Bu hususta ittifak vardır. Burada emredilen şey kastedilmiştir. Nitekim emr kelimesi, ........halk (yaratma) sözcüğünün ......mahluk (yaratılmış) anlamına geldiği gibi emredilf!n şeyanlamında kullanılır. Mesela şu ayette böyle bir kullanıma sahiptir: ...(Rabbinin emrettiği (azab) gelince)."

 

İbn Battal da şunları söylemiştir: "Ruhun hakikatini ancak Allah Teala bilir.

 

Bu ayet de buna delildir. Ruhun kapalı bırakılmasının hikmeti ise şöyledir: Ruh müphem bırakılmak suretiyle insanlara idrak edemedikleri konuları bilemeyecekleri ve bu tür konularda bilgiyi Allah'a havale etmeleri gerektiği öğretiimiştir." Kurtubi ise bunun hikmetini şu şekilde açıklamıştır: "Ruhun müphem bırakılması, kişiye aczini gösterir. Eğer bir kimse bir şeyin var olduğunu kesin olarak bilmekle birlikte, onun hakikatini bilemiyorsa, hakkın hakikatini hiç bilemez."

 

İbn Kayyim "Kitdbu'r-ruh" adlı eserinde ayette geçen ve hakkında sru sorulan ruhun, "Ruh ve melekler saf saf olup durduğu gün" ayetinde geçen ruh ile aynı olduğu görüşüne meyletmiştir. Bu konuda şunu söylemiştir: "İnsanların taşıdığı ruhtan, Kur'an-ı Kerim'de sadece ........nefs kavramıyla söz edilmiştir." İbn Kayyim aynen böyle söylemiştir. Ancak onun bu tercihini destekleyecek herhangi bir delili yoktur. Doğrusu bu konuda tercih e şayan görüş, ilk görüştür.

 

İbn Mende "Kitdbu'r-ruh" adlı eserinde sahabe döneminden müdehid imamların dönemine kadar fıkhi konulardaki ihtilaflara vakıf olan Muhammed İbn Nasr Mervezi'nin ruhun mahluk olduğu konusunda icma' bulunduğunu söylediğini nakletmiştir. Ruhun ezeli' olduğuna dair bir görüş, aşırı Rafizi'1er ile mutasavvıflardan nakledilmiştir. Ruhun yeniden dirilmeden önce, alemin yok olmasıyla birlikte yok mu olacağı ya da devam mı edeceği konusunda ise ihtilaf vardır. Bu konuda doğru olanı en iyi Allah bilir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Rahatsızlık vermeyecekse, yürüyen veya ayakta duran alim birine soru sorulabilir.

 

2- Sahabenin Hz. Nebi'e karşı göstermiş olduğu yüce edep ortaya

çıkmıştır.

 

3- Zann-ı galib ile amel edilir.

 

4- Nas bekleyen kimse idihad ile cevap vermek yerine tevakkuf eder.

 

5- Bazı meseleleri n iç yüzünü bilmeyi Allah Teala sadece kendisine ayırmıştır. 6- Emr kelimesi taleb anlamının dışında da kullanılır.