SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1590 >>

EK SAYFA – 1590-2

باب: مرجع النبي صلى الله عليه وسلم من الأحزاب، ومخرجه إلى بني قريظة ومحاصرته إياهم.

30. NEBİ S.A.V.'İN AHZAB DÖNÜŞÜ, KURAYZA OĞULLARI ÜZERİNE ÇiKMASI VE ONLARI MUHASARA ETMESİ

 

حدثني عبد الله بن بن أبي شيبة: حدثنا ابن نمير، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 لما رجع النبي صلى الله عليه وسلم من الخندق، ووضع السلاح واغتسل، أتاه جبريل عليه السلام، فقال: قد وضعت السلاح؟ والله ما وضعناه، فاخرج إليهم. قال:(فإلى أين). قال: ها هنا، وأشار إلى بني قريظة، فخرج النبي صلى الله عليه وسلم إليهم.

 

[-4117-] Aişe r.anha dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek'ten geri dönüp silahlarıhı bırakıp, guslettikten sonra Cibril aleyhisselam ona gelerek dedi ki:

 

Sen silahını bıraktın. Fakat Allah'a yemin ederim biz silahı bırakmadık. Haydi onların üzerine çık, git dedi. Allah Resulü:

 

Nereye, diye sordu. Cibril: İşte buraya, diye buyurdu ve Kurayzahları işaret etti. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların üzerine gitmek üzere çıkt!."

 

 

حدثنا موسى: حدثنا جرير بن حازم، عن حميد بن هلال، عن أنس رضي الله عنه قال:

 كأني أنظر إلى الغبار ساطعا في زقاق بني غنم، موكب جبريل حين سار رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى بني قريظة.

 

[-4118-] Enes r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kurayza oğulları üzerine yürüdüğünde Ganm oğulları sokağında yükselen tozu ve Cibril'in binekli kafilesini (hala) görüyor gibiyim."

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد بن أسماء: حدثنا جويرية بن أسماء، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم الأحزاب: (لا يصلين أحد العصر إلا في بني قريظة). فأدرك بعضهم العصر في الطريق، فقال بعضهم: لا نصلي حتى نأتيها، وقال بعضهم: بل نصلي، ثم يرد منا ذلك. فذكر ذلك للنبي صلى الله عليه وسلم فلم يعنف واحدا منهم.

 

[-4119-] İbn Ömer r.a. dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ahzab günü: Hiç kimse Kurayza oğulları diyarı dışında bir yerde ikindiyi kılmasın, diye buyurdu. Bazıları yolda iken ikindi namazını kıldı. Bazıları: Onların diyarına varmadan namaz kılmayız, dedi. Diğerleri ise: Hayır namazımızı kılalım. Çünkü o bizden böyle bir şey istemedi, dediler. Durum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlatılınca onlardan hiç birisini azarlamadı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nebi saIlaIl€ıhu aleyhi ve seIlem'in Ahzabdan dönüşü" Yani ahzab ile çarpıştığı yerden Medine'deki evine dönüşü.

 

"O tozu görüyor gibiyim." Aradan geçen bunca uzun zamandan sonra hala olayı müşahhas bir şekilde görüyormuşcasına hatırlamakta olduğuna işaret etmektedir.

 

İbn İshak dedi ki: Nebi saIlaIl€ıhu aleyhi ve seIlem Hendekiten ayrılıp Medine'ye dönünce öğle vakti Cibril yanına gelerek dedi ki: Allah sana Kurayza oğullarının üzerine yürümeni emrediyor. Bunun üzerine Allah Resulü Bilaıle halk arasında şu ilanı yapmasını emretti: Kim dinleyip, itaat ediyorsa ikindiyi ancak Kurayza oğu.lları yurdunda kılsın.

 

Bunu Taberani ve Delailuln-Nubuwe adlı eserinde Beyhaki Zühri'ye kadar ulaşan sahih bir senedIe rivayet etmişlerdir. Zühri de bunu Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik'ten, o da amcası Ubeydullah b. Ka'b'dan diye rivayet etmiştir. "Buna göre Resulullah s.a.v. Ahzabı takip etmekten geri dönüp silahlarını bırakıp, gusledip, kokusunu süründükten sonra Cibril ona görünerek dedi ki: Bir savaşçı olarak mazeretin ne olabilir?

 

Dehşetle yerinden kalktı ve insanlara Kurayza oğulları diyarına varmadan ikindi namazını kılmamalarını emretti. (Ubeydullah b. Kalb) dedi ki: Herkes silahını kuşandI.. Fakat güneş batmadan önce Kurayza oğulları diyarına varamadılar. Güneşin batmasına yakın kendi aralarında tartıştılar. Bir kısmı ikindi namazını kıldı. Bir kısmı ise kılmayarak: Biz Resulullah sallallfıhu aleyhi ve sellem'in emrine uyuyoruz. Bizim üzerimizde bir vebal olmaz, dedi. Allah Resulü her iki kesimden herhangi birisini azarlamadı."

 

Hadisten Çıkarılan Bazı Sonuçlar es-Suheyli ve başkaları der ki:

Bu hadisteki fıkhi inceliklerden bazıları:

 

1- Bir hadisin ya da bir ayetin zahirini kabul eden yahut da nastan onu tahsis edecek bir anlam istinbat eden bir kimse ayıplanamaz.

 

2- Ferlı meselelerden farklı görüşler ortaya koyan bütün müdehitler isabet etmiştir. Meşhur olan görüşe göre ise cumhur kat'i hususlarda isabet edenin yalnız bir kişi olduğu kanaatindedir. el-Cahız ve el-An berı ise bu hususta muhalefet etmişlerdir. Kat'i olmayan hususlar ile ilgili olarak yine cumhur, isabet eden bir kişidir demektedir. Bunu Şafii zikretmiş ve benimsemiş bulunmaktadır. Bazı Hanefi alimleri ile Şafii alimleri müdehidin idihadı ile isabet ettiğini söylemişlerdir. İsterse bizzat o hususta isabet etmemiş olsun. O takdirde o idihadında hata etmiş olmakla birlikte onun bir ecri vardır. Bu mesele ile ilgili geniş açıklamalar yüce Allah'ın izniyle Ahkam bölümündelll gelecektir.

 

Diğer taraftan bu kıssanın mutlak olarak her müctehidiri isabet ettiğine dair delil gösterilmesi açık bir delil değildir. Çünkü hadiste sadece bütün gayretini ortaya koyup, idihad eden kimsenin azarlanmadığından söz edilmektedir. Dolayısıyla buradan (hata eden müctehidin) günahkar olmayacağı anlaşılmaktadır.

 

İbnu'I-Kayyim, el-Hedy (Zadull-Me'ad fi Hedyi Hayru'l-İbad) adlı eserinde özetle şunları söylemektedir: Her iki kesim de maksadı dolayısıyla ecrini almıştır. Ancak (yolda) namazıarını kılanlar şu iki fazileti de elde etmişlerdir: Hızlı yürümek emrini yerine getirdikleri gibi, namazı vaktinde kılmaya dikkat etmek emrine de uymuşlardır. Özellikle bizzat bu namazın vaktinde kılınması teşvik edilmiş bulunmaktadır. Bu namazı vaktinde kılamayanların amellerinin boşa çıkacağı da ifade edilmiştir. Nebi sallallfıhu aleyhi ve sellem'in namazıarını geciktirenleri azarlamayışının sebebi ise, emri n zahirine sarılmak suretiyle mazur görülmelerinden dolayıdır. Diğer taraftan onlar idihad etmiş ve emre uymak için de namazıarını geciktirmişlerdi. Fakat bunlar idihadları ile diğer kesimin ictihadından daha doğru idihadta bulunma mertebesine ulaşamamışlardı.

 

 

حدثنا ابن أبي الأسود: حدثنا معتمر. حدثني خليفة: حدثنا معتمر قال: سمعت أبي، عن أنس رضي الله عنه قال:

 كان الرجل يجعل للنبي صلى الله عليه وسلم النخلات، حتى افتتح قريظة والنضير، وإن أهلي أمروني أن آتي النبي صلى الله عليه وسلم فأسأله الذي كانوا أعطوه أو بعضه، وكان النبي صلى الله عليه وسلم قد أعطاه أم أيمن، فجاءت أم أيمن فجعلت الثوب في عنقي تقول: كلا والذي لا إله إلا هو لا يعطيكم وقد أعطانيها، أو كما قالت: والنبـي صلى اللـه عليه وسـلم يقـول: (لك ذلك). وتقـول: كلا والله، حتى أعطاها - حسبت أنه قال - عشرة أمثاله، أو كما قال.

 

[-4120-] Enes r.a. dedi ki: "(Hurma bahçeleri olanlardan) bir kimse Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bazı hurma ağaçlarını tahsis ederdi. Nihayet AlIah Kurayza ve Nadir oğulları diyarlarını fethetmeyi nasip etti. Benim aile haIkım da bana Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip daha önce kendisine verdikIerini ya da bir kısmını istememi emrettiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem da o payı Ümmü Eymen'e vermişti. Ümmü Eymen gelip eIbiseyi boynuma daIayarak dedi ki: Kendisinden başka hiçbir ilah oImayana yemin ediyorum ki asIa onu bana vermişken size (onu geri) vermeyecektir -ya da buna benzer bir söz söyIedi.- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise:

 

Sana şunu vereceğim, diyor. O, asla AlIah'a yemin ederim oImaz diyordu. Nihayet ona -zannederim- on mislini -ya da bana nasıl söyIediyse öyIe- verdL"

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Bu hadisin ifade ettiği şundan ibarettir: Ensar mahsullerinden yararlanmaIarı için hurma ağaçIarının bazlIarını muhacirlere vererek onIarı gözetmeye çalışmışIardı. Şanı yüce Allah önce Nadir oğulları, sonra da Kurayza oğulları diyarını fethetmeyi nasip edince onIardan alınan ganimetIerin pek çoğu muhacirIer arasında payIaştırıIdı. AlI ah ResuIü de onIara daha önce Ensara ait oIan mallarını geri vermeIerini emrettL Çünkü bunIara ihtiyaçIarı kalmamıştı. Ayrıca Ensar o hurma ağaçIarının kendilerini onIara müIk oIarak vermemişIerdi. Ancak Ümmü Eymen ağaçIara da malik oIduğunu düşünerek kendisine meyvesinden istifade etsin diye verilmiş oIan ağaçIarı geri vermeyi kabuI etmedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de üzerindeki dadılık hakkı doIayısı ile ona yumuşak davrandı ve nihayet elinde buIunana karşılık razı edecek kadarını ona verdi.

 

Hadisten malın kendisini değil de sadece menfaatini hibe etmenin meşru olduğu, Nebi sallalltıhu aleyhi ve sellern'in ileri derecede cömert olup, son derece tahammülkar ve iyiliğe karşılık veren birisi olduğu da anlaşılmaktadır.

 

Ayrıca Ümmü Eymen'in Nebi sallaHahu aleyhi ve sellern'in nezdindeki konumu da anlaşılmaktadır. Ümmü Eymen, Üsame b. Zeyd'in annesidir. Oğlu Eymen de aynı şekilde ashabdandır ve Huneyn'de şehit düşmüştür. Üsame'den yaşlı idi. Ümmü Eymen, Nebi sallalltıhu aleyhi ve sellern'den sonra kısa bir süre yaamıştır. Allah hepsinden razı olsun.