DEVAM: 19. ABDULLAH B. SELAM R.A.'IN MENKIBELERİ
حدثني عبد
الله بن محمد:
حدثنا أزهر
السمان، عن
ابن عون، عن
محمد، عن قيس
بن عباد قال:
كنت
جالسا في مسجد
المدينة،
فدخل رجل على
وجهه أثر
الخشوع،
فقالوا: هذا
رجل من أهل
الجنة، فصلى
ركعتين تجوز
فيهما، ثم
خرج، وتبعته
فقلت: إنك حين
دخلت المسجد
قالوا: هذا رجل
من أهل الجنة،
قال: والله لا
ينبغي لأحد أن
يقول ما لا
يعلم،
وسأحدثك لم
ذاك: رأيت
رؤيا على عهد
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقصصتها
عليه، ورأيت
كأني في روضة -
ذكر من سعتها
وخضرتها -
وسطها عمود من
حديد، أسفله
في الأرض
وأعلاه في
السماء، في
اعلاه عروة،
فقيل لي:
ارقه، قلت: لا
أستطيع،
فأتاني منصف،
فرفع ثيابي من
خلفي، فرقيت
حتى كنت في
أعلاها،
فأخذت بالعروة،
فقيل لي:
استمسك.
فاستيقظت
وإنها لفي يدي،
فقصصتها على
النبي صلى
الله عليه
وسلم، قال:
(تلك الروضة
الإسلام،
وذلك العمود
عمود
الإسلام،
وتلك العروة
عروة الوثقى،
فأنت على
الإسلام حتى
تموت). وذلك
الرجل عبد الله
بن سلام.
وقال لي
خليفة: حدثنا
معاذ: حدثنا
ابن عون، عن محمد:
حدثنا قيس بن
عباد، عن ابن
سلام قال: وصيف
مكان منصف.
[-3813-] Kays b. Ubad dedi ki: "Medine mescidinde
oturuyorken yüzünde huşu'un izleri görülen bir adam mescide girdi. Bu, cennet
ehlinden bir adamdır, dediler. Hafifçe iki rekat namaz kıldı, sonra çıktı. Ben
de arkasından giderek dedim ki: Sen mescide girdiğinde bu cennet ehlinden bir
adamdır dediler.
Şu cevabı verdi: Allah'a yemin ederim kimsenin bilmediği bir şeyi
söylememesi gerekir. Ben sana bunun sebebini anlatayım. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem döneminde bir rüya gördüm. Ben de o rüyamı ona anlattım. Kendimi bir
bahçedeymişim gibi gördüm. -Bahçenin genişliğini, yeşilliğini de zikretti-
ortasında alt tarafı yerde, üst tarafı semada olan demirden bir direk vardı.
Üst tarafında da bir kulp vardı. Bana, ona çık denildi. Ben, buna gücüm yetmez
dedim. Daha sonra yanıma bir hizmetçi geldi, arkamdan elbiselerimi kaldırdı.
Ben de o direğe yükseldim ve nihayet onun en üst tarafına kadar çıktım. O kulpu
yakaladım. Bana, iyice tutun denildi. Uyandığımda hala o kulp elimde idi.
Rüyamı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlatınca şöyle buyurdu:
O gördüğün bahçe İslamdır, direk İslamın direğidir, o kulp ise
sapasağlam olan kulptur, sen ölene kadar İslam üzere kalacaksın."
İşte sözü geçen o adam Abdullah b. Selam'dır.
Kays b. Ubad'dan, o İbn Selam'dan: (Hizmetçi demek olan)
"Minsafi yerine "vasıf' lafzını kullanmıştır.
Tekrar: 7010 ve 7014
حدثنا
سليمان بن
حرب: حدثنا
شعبة، عن سعيد
بن أبي بردة،
عن أبيه:
أتيت
المدينة،
فلقيت عبد
الله بن سلام
رضي الله عنه،
فقال: ألا
تجيء فأطعمك
سويقا وتمرا
وتدخل في بيت،
ثم قال: إنك
بأرض الربا
بها فاش، إذا كان
لك على رجل
حق، فأهدى
إليك حمل تبن،
أو حمل شعير،
أو حمل قت،
فلا تأخذه
فإنه ربا.ولم
يذكر النضر
وأبو داود
ووهب، عن
شعبة: البيت.
[-3814-] Said b. Ebi Burde, babasından rivayetle dedi ki:
"Medine'ye gittim. Abdullah b. Selam r.a. ile karşılaştım: Benimle gelmez
misin? Sana sevik ve hurma yedireceğim ve bir evin içerisine girmiş olacaksın,
dedikten sonra şunları ekledi:
Sen ribanın yaygın olduğu biryerde bulunuyorsun. Bir kimseden bir
alacağın var da o sana bir saman çöpü yahut bir arpa ağırlığı kadar bir şey ya
da bir yük alaf hediye edecek olursa şüphesiz ki bu bir ribadır. "
Tekrar: 7342
AÇIKLAMA: "Abdullah b.
Selam" b. el-Haris"in menkıbeleri" Kaynuka oğullarındandır.
Bunlar da es-Sıddik Yusuf aleyhissel€ım'ın soyundandırlar.
Cahiliye döneminde Abdullah b. Selam'ın adı el-Husayn idi. Nebi (s.a.v.) ona
Abdullah adını vermiştir. Bu rivayeti ibn Mace zikretmektedir. O Ensardan
el-Hazreclilerle antlaşması olan birisi idi. Nebi (s.a.v.)'in Medine'ye ilk
geldiği sıralarda islama girmiştir. ileride buna dair açıklamalar Hicretin baş
taraflarında gelecektir.(3938 numaralı hadiste) Abdullah b. Selam 43 h. yılında
vefat etmiştir.
" ... duymuş değilim." Bunun açıklaması zor
görülmüştür. Çünkü Nebi (s.a.v.), Abdullah b. Selam dışında daha başka kimseler
hakkında da cennet ehlinden olduklarını söylemiştir. Sa'd (b. Ebi Vakkas)'ın
bunu bilmemiş olması da uzak bir ihtimaldir. Ancak buna şöylece cevap
verilmiştir: O kendisini tezkiye etmekten hoşlanmamıştır.. Çünkü kendisi de bu
şekilde müjdelenen on kişiden birisidir.
Ancak buna şöyle cevap verilmiştir: Bu durum başkası hakkında
aynı şeyi işitmemiş olmasını gerektirmez. Bana göründüğü kadarıyla şu şekilde
cevap verilebilir: O bu sözünü cennetle müjdelenmiş kimselerin vefatından sonra
söylemiştir. Çünkü Abdullah b. Selam onlardan sonra yaşamış ve Sa"d ile
Said dışında cennetle müjdelenen on kişiden kimse onunla birlikte o tarihlere
kadar yaşamamıştır. Bu da Sa'd b. Ebi Vakkas'ın: "Yer üzerinde
yürüyen" ifadesinden anlaşılabilir.
İshak b. et-Tabba'ın, Malik'ten naklettiği ve Darakutnı'de yer
alan rivayette de şöyle denilmektedir: "Nebi (s.a.v.)'in hayatta olup, yeryüzünde
yürüyen herhangi bir kimse için "O cennet ehlindendir dediğini
işitmedim."
İbn Hibban da, Mus'ab b. Sa'd yoluyla babasından bu hadisin
vürud sebebini şu lafızla zikretmektedir: "Nebi (s.a.v.)'i şöyle
buyururken dinledim: Şimdi yanınıza cennet ehlinden birisi gelecektir. Hemen
Abdullah b. Selam girdi."
"Yanıma bir minsaf' yani hizmetçi "geldi"
"Sen ribanın yaygın olduğu bir yerdesin" sözleriyle
kastettiği Irak topraklarıdır.
"Şüphesiz ki o bir ribadır." Muhtemelen bu Abdullah b.
Selam'ın kendi görüşüdür. Yoksa fukaha ancak şart koşulması halinde bunların
riba olacağını söylemişlerdir. Ancak vera' (şüphe ihtimali bulunan şeylerden
kaçınmak) bu gibi hediyeleri kabul etmemeyi gerektirir.