SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1390 >>

29. "KENDİLERİNE AİT PUTLARA TAPMAKTA OLAN BİR TOPLULUĞA RASTGELDİLER."[A'raf, 138]

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن يونس، عن ابن شهاب، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن: أن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال:

 كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم نجني الكباث، وإن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (عليكم بالأسود منه، فإنه أطيبه). قالوا: أكنت ترعى الغنم؟ قال: (وهل من نبي إلا وقد رعاها).

 

[-3406-] Cabir b. Abdullah r.a dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte 'kebas (denilen misvak çubuklarının alındığı erak ağacının meyvesini)' topluyor idik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Bunun siyah olanını toplamaya gayret gösteriniz. Çünkü onun en lezzetli olanı o türüdür. Ashab: Ey Allah'ın Resulü, sen koyun otlatıyor muydun, diye sordular. O: Koyun otlatmamış bir Nebi var mı ki? diye buyurdu."

 

Tekrarı: 5453

 

 

AÇIKLAMA:     "el-Kebas" ince dallarından misvak yapılan erak ağacının meyvesidir. Bu meyvenin olgun olanına bu isim verilmektedir. Nevevi dilcilerden böylece nakletmiş bulunmaktadır.

 

Cabir r.a.'ın rivayet ettiği bu hadisin Musa aleyhisselam kıssası ile ilgisi, Allah Resulünün: "Koyun otlatmamış bir Nebi var mıdır?" buyruğunun umumi bir ifade olması cihetiyledir. Bunun kapsamına Musa aleyhisselam da girmiş olmaktadır. Hatta bu hadisin bazı rivayet yollarında şu ifadeler de zikredilmektedir: "Musa'ya Nebilik verildiğinde kendisi koyun otlatmakta idi." Bu rivayet Nesai'nin Tefsir'de zikrettiği Ebu İshak Nasr b. Hazm yoluyla gelmiş olan bir rivayet olup, buna göre Nasr b. Hazm şöyle demiştir: "Deve sahipleri ile koyun sahipleri birbirlerine karşı öğündü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Musa'ya Nebilik verildiğinde o bir koyun çobanı idi, diye buyurdu." Senedindeki raviler sikadırlar.

 

Önder alimlerin dediklerine göre; enbiyanın koyun çobanlığı yapmalarındaki hikmet, kendilerini tevazuya alıştırmaları, kalplerinin halveti itiyat haline etirmesi ve koyunları idare etmekten ümmetleri idare etmek derecesine yükselmeleri içindir.

 

باب: {وإذ قال موسى لقومه إن الله يأمركم أن تذبحوا بقرة} الآية /البقرة:67/.

30. "BiR ZAMAN MUSA KAVMiNE: 'ALLAH SiZE BiR iNEK BOĞAZLAMANIZI EMREDİYOR' DEMİŞTİ." [Bakara, 67]

قال أبو العالية: العوان: النصف بين البكر والهرمة. {فاقع} /البقرة: 69/: صاف. {لا ذلول} لم يذللها العمل {تثير الأرض} /البقرة: 71/: ليست بذلول تثير الأرض ولا تعمل في الحرث. {مسلمة} من العيوب {لاشية} /البقرة:71/: بياض. {صفراء} /البقرة: 69/: إن شئت سوداء، ويقال: صفراء، كقوله: {جمالات صفر} /المرسلات: 33/. {فادارأتم} /البقرة:72/: اختلفتم.

Ebu'l-Aliye dedi ki: "el-avanu", genç ile yaşlı arası demektir. "Fakiun" alacası olmayan safi renk; "zelul olmayan" çalışmanın zelil kılmadığı (zayıf düşürmediği); "tusiru'l-ard" boyunduruğa koşulup yeri sürmemiş; "musellemetun" ayıplardan uzak kılınmış; "şiyetun" beyazlık;

 

"Sapsarı"[Bakara, 69] siyah da denilebilir. Sarı olduğu da söylenmiştir. "Her biri sapsarı develeri andırır"[Murselat, 33] buyruğunda olduğu gibi. "Fed'dare'tum" ihtilafa düştünüz, demektir.

 

AÇIKLAMA: "Bir zaman Musa kavmine: 'Allah size bir inek boğazlamanızı emrediyor' demişti."[Bakara,67]  Buyruğunun dile getirdiği Bakara (inek kesme) kıssasını Adem b. Ebi İyas Tefsir'inde zikrederek şunları söylemektedir: Bize Ebu Cafer er-Raza, erRabi' b. Enes'ten, o Ebu'l-Aliye'den naklen yüce Allah'ın: "Allah size bir inek boğazlamanızı emrediyor" buyruğu hakkında şunları söylemiştir: İsrailoğullarından zengin birisi vardı. Bunun çocuğu yoktu. Ona mirasçı olacak bir yakın akrabası vardı. Bu yakın akrabası (bir an önce) ona mirasçı olmak için onu öldürdü, sonra da bir yol kavşağına bıraktı.

 

Musa'ya gelerek: Benim akrabam öldürüldü. Başıma büyük bir iş getirildi.

 

Ben ey Allah'ın Nebii, bana onun katilini kim olduğunu senden başka açıklayabilecek bir kimse bulamıyorum, dedi. Musa insanlar arasında şöyle seslendi: Buna dair bir bilgisi olan varsa onu açıklayıversin. Ancak aralarında bunu bilen kimse çıkmadı.

 

Yüce Allah ona şunu vahyetti: Onlara bir inek kesmelerini söyle. Bu işe hayret ederek dediler ki: Bu maktulü kimin öldürdüğünü biz bilmek istiyoruz. Nasılolur da bize bir inek kesmemiz emrolunuyor. Daha sonra yüce Allah'ın kıssa olarak anlattıkları oldu. Yüce Allah şöyle buyurdu: "O buyuruyor ki: 'O inek çok yaşlı da değildir, çok genç de değildir. "'[Bakara, 68] Yani bu kocamış yaşlı olmadığı gibi, yaşı küçük bir inek de değildir. "İkisi arasında dinç bir inektir." Yani dinç ile kocamış yaşlı arasında orta yollu bir inektir. "Rabbine bizim için dua et ki renginin nasılolduğunu bize iyice açıklasın dediler. O buyuruyor ki: Gerçekten o bakanlara ferahlık veren" bakanların beğendikleri "sapsarı" arı duru "bir inektir" dedi. Dediler ki: "Bizim için Rabbine dua et. O ineğin nasıl olduğunu bize iyice açıklasın. " [Bakara, 69-70] "Dedi ki: O şöyle buyuruyor: O işe koşuımamış" yani işe koşulmak dolayısıyla zelil edilmemiş "arazi sürmemiş" araziyi çifte koşularak sürmemiş, alt üst etmemiş "ve ekin sulamamıştır" ekinde de çalıştırılmamıştır, "kusursuzdur. Hiçbir alacası yoktur. Dediler ki: işte şimdi hakkı getirdil."

 

(Ebu'l-Aliye devamla) dedi ki: Eğer ilk emrolundukları zaman herhangi bir inek kesmeye razı olmuş olsalardı bu onlar için yeterli olurdu, fakat onlar işi zora koştular ve iş de onlar aleyhine zorlaştırıldı. Eğer inşaallah diyerek istisna etmemiş olsalardı yani: "Allah dilerse gerçekten biz hidayete ereriz. "[Bakara, 70] dememiş olsalardı, kesmeleri istenen ineği ebediyen bulamayacaklardı.

 

Bize ulaştığına göre onlar böyle bir ineği ancak oldukça yaşlı bir kadının yanında bulabildiler. O da onlardan oldukça yüksek bir para istedi. Musa onlara dedi ki: Siz kendi aleyhinize olmak üzere işi ağırlaştırdınız. Bu kadına istediği parayı veriniz.

 

İneği alıp kestiler. İnekten bir kemik alıp, o kemik ile maktule vurdular. O da canlandı ve onlara kendisini kimin öldürdüğünü söyledi. Sonra olduğu yerde öldü. Musa aleyhisselam katili olan ve ona mirasçı olmak isteyen akrabası olan o kimseyi yakaladı ve Allah'ın emri gereği kötü işinin bir cezası olarak da onu öldürdü.

 

 

SONRAKİ