EK SAYFA – 1386-2
{ولوطا إذ قال
لقومه أتأتون
الفاحشة
وأنتم تبصرون.
أئنكم لتأتون
الرجال شهوة
من دون النساء
بل أنتم قوم
تجهلون. فما
كان جواب قومه
إلا أن قالوا
أخرجوا آل لوط
من قريتكم
إنهم أناس يتطهرون.
فأنجيناه
وأهله إلا امرأته
قدرناها من
الغابرين.
وأمطرنا
عليهم مطرا
فساء مطر
المنذرين}
/النمل: 54 - 58/.
15. "LUT'U DA (NEBİ GÖNDERDİK). HANİ O KAVMİNE DEMİŞTİ Kİ: 'SİZ
BU FUHŞU BİLE BİLE Mİ İŞLERSİNİZ? SİZ KADINLARI BIRAKIP, ŞEHVETLE ERKEKLERE Mİ
YAKLAŞIRSINIZ? DOĞRUSU SİZ CAHİLLİK EDEN BİR KAVİMSİNİZ.' KAVMİNİN CEVABI:
'LUT''U DA, AİLESİNİ DE MEMLEKETİNİZDEN ÇIKARIN. ÇÜNKÜ ONLAR TEMİZLİK TASLAYAN
KİMSELERDİR' DEMELERİNDEN BAŞKA BİR ŞEY OLMADI BİZ DE ONU VE AİLESİNİ
KURTARDIK. KARISI MÜSTESNA. ONUN KALANLARDAN OLMASINI TAKDİR ETMİŞTİK .. BİZ
ÜZERLERİNE BİR YAĞMUR YAĞDIRDIK. KORKUTULANLARIN YAĞMURU NE KÖTÜDÜR!"
[Neml, 54-58] AYETİ
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب:
حدثنا أبو الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يغفر الله للوط،
إن كان ليأوي
إلى ركن شديد).
[-3375-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu: "Allah Lut'a mağfiret buyursun. Şüphesiz o pek güçlü
bir yere (zaten) sığınıyordu."
AÇIKLAMA: "Lut'u da
(Nebi gönderdik). Hani o kavmine demişti ki: 'Siz bu fuhşu bile bile mi
işlersiniz? .. Korkutulanların yağmuru ne kötüdür!"[Neml, 54-58]
Denildiğine göre Lut, Haran'ın, o Tareh (Taruh)'in oğludur.
İbrahim aleyhisselam'ın kardeşinin oğludur. Yüce Allah onun kavmi ile kıssasını
A'raf, Lut, Şuara, Nemi, Saffat ve daha başka Surelerde bize anlatmış
bulunmaktadır. Bu kıssanın hulasası şudur: Onlar erkeklerle ilişki kurma
sapıklığını başlatmışlardı. Lut kendilerini tevhide ve bu hayasızlıktan
vazgeçmeye davet etti. Onlar ise vazgeçmemekte ısrar ettiler. Onlardan kimse de
Lut'a yardımcı olmadı. Şehirleri Sedum diye adlandırılıyordu. Bu şehirler Şam
(Suriye) topraklarında Gor Zahar'da bulunmaktadır. Yüce Allah onları helak
etmek isteyince Cibril, Mikail ve İsrafil'i İbrahim'e gönderdi. Ona misafir oldular
ve Hud Suresinde Allah'ın anlattıkları meydana geldi. Daha sonra Lut'un yanına
gittiler. Ona da misafir oldular. O kavminin bunlara zarar vereceğinden korktu,
onlara dair haberi saklamak istedi. Ancak hanımı, ona misafirlerinin gelmiş
olduğu haberini kavmine ulaştırdı. Kavmi yanına gelerek misafirlerin durumunu
gizlediğinden ötürü ona çıkıştılar. Onları ele geçireceklerini sandıklarında
yüce Allah Cibril vasıtası ile onları helak etti. Lut -karısı dışında- ailesi
halkıyla onların yanından çıkıp gitti. Karısı ise kavmi ile birlikte geride
kaldı, yahut da Lut ile beraber çıkmakla birlikte azap ona yetişti. Cibril
şehirleri kanadının bir ucuyla alt üst etti. Şehirlerinin üstü altına geldi.
Şehirlerinin bulunduğu yerde, suyundan ve çevresinde bulunan hiçbir şeyden
yararlanmaya imkan bulunmayan kötü kokan bir göloldu.
"Allah Lut'a mağfiret buyursun. (Zaten) o şüphesiz pek
güçlü bir yere sığınıyordu." O esasen yüce Allah'a sığınıyordu. Nebi
(s.a.v.) bu sözleriyle yüce Allah'ın şu buyruğuna işaret etmektedir:
"Keşke size yetecek gücüm olsaydı yahut güçlü bir yere
sığınabilseydim!" [Hud, 80]
Denildiğine göre Lut kavmi arasında onunla aynı soyda birleşen
hiç kimse yoktu. Onlar Sedum'lu idiler. Burası da Şam bölgesindendir. İbrahim
ile Lut'un asıl menşeleri ise Irak'tır. İbrahim Şam'a hicret edince onunla
beraber Lut da hicret etti. Yüce Allah da Lut'u Sedumlulara Nebi gönderince
şöyle demişti:
Keşke beni koruyacak kimselerim, akrabalarım ve aşiretim
olsaydı. Misafirlerimi savunmaları için size karşı onların yardımını
isteyecektim.
Nevevi der ki: Misafirlerinin durumu dolayısıyla dehşete
kapılınca bu sözleri söylemiş olması yahut da o, içten içe Allah'a sığınmakla
birlikte misafirlerine karşı mazeret olsun diye bu sözleri açıktan söylemiş
olması da mümkündür.
Aşirete burada rükün (mealde: yer) denilmesinin sebebi, rükne
dayanılmasından ve onunla korunulmasından dolayıdır. Bununla aşireti, güçleri
ve koruyuculukları dolayısıyla dağın rüknüne benzetmiş olmaktadır.
باب:
{فلما جاء آل
لوط المرسلون.
قال إنكم قوم
منكرون}
/الحجر: 62/.
16. "NİHAYET LUT'A ELÇİLER GELİNCE, DOĞRUSU SİZ TANINMADIK
KİMSELERSİNİZ DEDİ."
حدثنا محمود:
حدثنا أبو
أحمد: حدثنا
سفيان، عن أبي
إسحاق، عن
الأسود، عن
عبد الله رضي
الله عنه قال: قرأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (فهل من
مدكر).
[-3376-] Abdullah r.a.'dan dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem: "Fe hel min muddekir: O halde var mı ibret alıp
düşünen?" diye okumuştur.