SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

BED’UL-HALK

<< 1348 >>

DEVAM: 8. CENNETİN ÖZELLİKLERİ VE YARATILMIŞ OLDUĞU HAKKINDA NAKLEDİLEN RİVAYETLER

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال: حدثني مالك بن أنس، عن صفوان بن سليم، عن عطاء بن يسار، عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (إن أهل الجنة يتراءون أهل الغرف من فوقهم، كما تتراءون الكوكب الدري الغابر في الأفق، من المشرق أو المغرب، لتفاضل ما بينهم). قالوا: يا رسول الله تلك منازل الأنبياء لا يبلغها غيرهم، قال: (بلى، والذي نفسي بيده، رجال آمنوا بالله وصدقوا المرسلين).

 

[-3256-] Ebu Said el-Hudri'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennetlikler, yükseklerdeki özel odalarda kalanları (ehl-i guraf) gözlerini yukarıya dikerek gıptayla seyrederler. Tıpkı, ufukta doğudan veya batıdan geçip giden inci gibi parlak yıldızları seyreder gibi. Aralarındaki derece ve üstünlük farkı dolayısıyla özel oda sahipleri diğer cennetliklerden daha yukarıdadırlar." Bunun üzerine sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü! Bu söylediğiniz, Nebiler için ayrılan yerler olmalı! Oraya zaten başkaları ulaşamaz!" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise:

 

"Aksine! Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, o özel odalarda kalanlar Allah'a iman edip Nebileri tasdik eden kimselerdir!" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Cennetin yaratılmış olması şu anda var olması demektir. İmam Buhari kullandığı bu başlık ile Mutezile mezhebine mensup bazı kimselerin aksi yöndeki görüşlerini reddettiğini vurgulamaktadır. Mutezile'ye göre cennet şu anda mevcut değildir, kıyamet gününde var edilecektir. İmam Buhari başlıkta ifade ettiği hükmün doğruluğunu göstermek Üzere delilolarak pek çok hadis nakletmiştir. Bu hadislerden bir kısmı cennetin şu anda var olduğunu gösterirken bir kısmı da cennetin özellikleri ile ilgilidir. Bununla birlikte cennetin yaratıldığını ve şu anda var olduğunu burada nakledilen hadislerden daha açık bir şekilde gösteren başka bir rivayet bulunduğunu söylemek isteriz. Ahmed İbn Hanbel ve Ebu Davud'un Ebu Hureyre r.a.'den naklettikleri sağlam (kavi) bir hadiste Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala cenneti yarattığı zaman Cebrail'e: 'Git ve cennete bak!' dedi ... "

 

İmam Buhari'nin bu başlık altında zikrettiği on altı hadis içerisinde başlıkta vurgulanan hükme en açık şekilde işaret eden rivayet, Abdullah İbn Ömer tarafından nakledilen ve ayrıntılarını Cenaze konusunun sonlarında verdiğimiz hadistir. (bilgi 1379 nolu hadis) Bu hadiste kişi öldüğü zaman nereye gideceğinin kendisine sabah ve akşam gösterildiği anlatılmaktadır.

 

Cennetliklerin tükürme, sümkürme ve dışkı yapma gibi ihtiyaçlarının olmaması hakkında İbnü'l-Cevzi şunları söylemiştir: "Cennetliklere verilecek gıdalar ve yiyecekler dille anlatılamayacak kadar hoş, latif ve düzgün olacaktır. Bu yüzden vücuttan dışarı atılmayı gerektirecek artıkları ve posası olmayacak. Hatta bu yiyecekler dolayısıyla cennetliklerin vücudundan en güzel kokular duyulacaktır."

 

Buhurdan anlamına gelen .... kelimesinin tekili. ....  dır. Yakıldığında güzel koku veren ve öd, amber ve buhur gibi ağaçlardan elde edilen maddeler veya parçalar, içerisine konup köz ile tutuşturularak tütsülendiği için buhurluğa bu ad verilmiştir. Bu rivayete bakılarak zihinlerde şöyle bir soru işareti oluşabilir: "Söz konusu ağaçlardan alınan maddeler veya parçalar buhurdanın içindeki ateşe konduğu zaman güzel koku saçmaktadır. Halbuki cennette ateş yoktur!?" İsmailı bu hadisi naklettikten sonra şu açıklamayı yapmıştır: "Cennette ateş olup olmadığı konusu incelendiğinde şu ihtimallerden söz etmek mümkün olur:

 

1. Buhurdanlar ateş dışında başka bir şeyle tutuşacak, kişinin "Ol!" demesiyle koku vermeye başlayacaktır.

 

2. Buhurdana ... denmesi dünyadaki kullanımı bakımındandır.

 

3. Zarar vermeyen ve yakıcı olmayan bir ateşle tutuşturulacaktır.

 

4. Bu buhurdan tutuşmaksızın tütecektir."

 

Tirmizi'nin Abdullah İbn Mes'ud'dan merfu olarak naklettiği hadis de ateş içermesi yönüyle bu rivayete benzemektedir. Tirmizi'nin naklettiği hadiste Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennetlik olan bir kimse cennette iken canı kuş eti çekecek ve bu arzusunun hemen peşinden bir kuş kızarmış olarak önüne konacaktır." Bu hadis için de yukarıdaki ihtimaller geçerlidir. İbnü'I-Kayyim, Hadi'l-ervah adlı eserinin kırk ikinci babında buna yakın açıklamalar yapmış fakat kuş ile ilgili olarak "Kuşun cennet dışında bir yerde kızartılması ve kuşun pişmesini sağlayacak farklı sebepler yaratılması" gibi ihtimallerden söz ettikten sonra şunları söylemiştir: "Müttakilere vad olunan cennetin durumu şuna benzer: Bahçelerinin içinden ırmaklar akar: Meyveleri gibi gölgeleri de devamlıdır. İşte, haramlardan korunan müttakilerin akıbeti! Kafirlerin akıbeti ise ateştir"[Ra'd 35] ayet i de zihinlerde oluşturduğu soru işaretleri bakımından buna benzer özellikler taşımaktadır. Zira cennette güneş olmadığı halde gölge olacaktır."

 

Kurtubi cennete ilk girecek grupla ilgili hadiste geçen ifadelere bakılarak bir takım soru işaretlerinin oluşabileceğini söylemiştir: "Cennetlikler gencecik insanlar olacaklar ve saçları da asla kirlenmeyecek. Buna rağmen tarağa niçin ihtiyaç duysunlar ki! Ayrıca kendi kokuları miskten daha güzel kokacağı halde buhur ve tütsüye ne gerek olabilir?! gibi sorular akıllara takılabilir. Bu sorulara şöyle cevap vermek mümkündür: 'Cennetliklere verilecek yiyecek, içecek, giyecek ve güzel koku gibi nimetler açlık, susuzluk, çıplaklık veya kötü ko ku gibi sebeplerle olmayacak. Bu nimetler ardı arkası kesilmeksizin cennetliklere lutfedilen lezzetlerdir. Onlara böyle nimetler verilmesinin özünde yatan nükte şudur: Cennetlikler dünyada kendilerine lutfedilen nimetlere benzer nimetlerle cennette de karşılaşacaklardır. "

 

İmam Nevevi: "Ehl-i sünnetin cennetliklere ihsan edilecek nimetler konusundaki görüşü şudur: Cennetlikler, dünyadakine benzer şekilde nimetlerini alacaklardır. Fakat dünyadaki nimetler ile cennetteki nimetler arasında lezzet bakımından büyük farklar olacaktır. Kur'an ve sünnet ayrıca cennetteki nimetlerin asla kesintiye uğramayacağını göstermektedir."

 

Cennete ilk girecek grupta yer alanların her birine verilecek iki eş, dünya kadınlarındandır. Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu kadınlarla ilgili benzetmesi (vücutlarındaki etin ötesinden kemiklerinin ilikleri görünür) onların çok güzel, parlak ve pürüzsüz bir tene sahip olacaklarını anlatır.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem cennetliklerin kalplerinin tek bir kalp gibi olacağına dair sözünü "Onlar arasında hiçbir anlaşmazlık, çekişme ve kin olmaz" ifadesi açıklığa kavuşturmaktadır. Bu da cennetliklerin kalplerinde kötü ahlaka dair en ufak bir kırıntının bile olmayacağını, kalplerinin bu tür kötü özelliklerden arındırılacağını göstermektedir.

 

Cennetliklerin sabah ve akşam Allah'ı tesbih etmeleri ile ilgili olarak Kurtubi şunları söylemiştir: "Bu tesbih, herhangi bir yükümlülük ve zorunluluktan kaynaklanan bir ödev değildir. İmam Müslim'in naklettiği rivayette Cabir bu tesbihin nasılolacağını açıklamıştır. Buna göre: "Cennetlikler, nefes alıp vermek nasıl vücudun bir fonksiyonu olarak kendiliğinden meydana geliyorsa tesbih ve tekbiri de aynı kolaylıkla yerine getireceklerdir." Burada cennetliklerin her nefes alıp vermelerinin adeta bir tesbih olacağı anlatılmaktadır. Çünkü cennetliklerin kalpleri marifetullah ile nurIanmış ve Allah'ın muhabbeti ile dolmuştur. Zaten bir kimse kimi veya neyi seviyorsa en fazla onu anar.

 

Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerine özelodalar tahsis edilecek cennetliklerle ilgili hadisinde Allah'a inanıp Nebileri tasdik edenlerden söz edilmektedir. Burada anlatılmak istenen Nebileri hakkıyla, gereği gibi tasdik etmektir. Yoksa Allah'a iman ve Nebileri tasdik eden herkesin bu dereceye ulaşacağı sonucu çıkar. Fakat durum böyle değildir. Bununla birlikte .... kimselerdir! karşılığı verilen .... kelimesinin elif-Iam takısı ..... almaksızın nekra olarak gelmesi, söz konusu özelliklere sahip çok özel bir grubun bu derecelere ereceğini de gösterebilir. Bu yorum esas alındığında, hadiste işaret edilen özellikleri taşıyan herkesin aynı dereceye ulaşacağı sonucu da çıkmayacaktır. Çünkü bu durumda o özel odalarda ağırlanacak cennetliklerin daha üstün ve farklı özelliklerinin bulunabileceği ihtimali söz konusu olmaktadır. Öyleyse Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sanki onları bu dereceye erdirecek özelliği açıkça söylememiş gibidir. Bu durumda şöyle bir incelik ve nükteden söz edebiliriz: "Cennetteki özelodalarda ağırlanacak kimseler çok nitelikli ve özel bir amel sayesinde bu dereceye erebilecekleri gibi herhangi bir ameli olmayan bazı kimseler de Allah'ın rahmeti ve ihsanı sayesinde aynı dereceye ulaşacaklardır."

 

Tirmizi'nin Hz. Ali'den merfu olarak naklettiği bir hadiste Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennette öyle odalar vardır ki içinden dışı, dışından da içi görünür!" Orada bulunan bir köylü: "Peki ey Allah'ın Resulü, bu odalar kimlere verilecek?" diye sorunca Resulullah (s.a.v.): "Tatlı dilli olan, devamlı oruç tutan ve insanlar uykuda iken geceleri namaz kılan kimselere ... " diye cevap verdi."

 

 

9. CENNET KAPıLARıNıN ÖZELLİĞİ

 

وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (من أنفق زوجين دعي من باب الجنة). [ر: 1798]

Nebi s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Kim Allah yolunda bir çift malını infak ederse cennetin kapısından çağırılacaktır."

 

فيه عبادة عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Bu konuda Ubade İbnü's-Samit'ten nakledilen bir rivayet daha bulunmaktadır.

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم: حدثنا محمد بن مطرف قال: حدثني أبو حازم، عن سهل بن سعد رضي الله عنه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (في الجنة ثمانية أبواب، فيها باب يسمى الريان، لا يدخله إلا الصائمون).

 

[-3257-] Sehl İbn Sa'd Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Cennette sekiz kapı vardır. Bu kapılardan birisinin adı da Reyyan'dır. Bu kapıdan sadece oruçlu olanlar cennete girecektir."

 

 

SONRAKİ