DEVAM: 8. CENNETİN ÖZELLİKLERİ VE YARATILMIŞ OLDUĞU HAKKINDA
NAKLEDİLEN RİVAYETLER
حدثنا
عبد العزيز بن
عبد الله قال:
حدثني مالك بن
أنس، عن صفوان
بن سليم، عن
عطاء بن يسار،
عن أبي سعيد
الخدري رضي
الله عنه، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (إن
أهل الجنة
يتراءون أهل
الغرف من
فوقهم، كما
تتراءون
الكوكب الدري الغابر
في الأفق، من
المشرق أو
المغرب، لتفاضل
ما بينهم).
قالوا: يا
رسول الله تلك
منازل الأنبياء
لا يبلغها
غيرهم، قال:
(بلى، والذي
نفسي بيده،
رجال آمنوا
بالله وصدقوا
المرسلين).
[-3256-] Ebu Said el-Hudri'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennetlikler, yükseklerdeki özel
odalarda kalanları (ehl-i guraf) gözlerini yukarıya dikerek gıptayla
seyrederler. Tıpkı, ufukta doğudan veya batıdan geçip giden inci gibi parlak
yıldızları seyreder gibi. Aralarındaki derece ve üstünlük farkı dolayısıyla
özel oda sahipleri diğer cennetliklerden daha yukarıdadırlar." Bunun
üzerine sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü! Bu söylediğiniz, Nebiler için
ayrılan yerler olmalı! Oraya zaten başkaları ulaşamaz!" dediler. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise:
"Aksine! Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, o özel
odalarda kalanlar Allah'a iman edip Nebileri tasdik eden kimselerdir!"
buyurdu.
AÇIKLAMA: Cennetin yaratılmış
olması şu anda var olması demektir. İmam Buhari kullandığı bu başlık ile
Mutezile mezhebine mensup bazı kimselerin aksi yöndeki görüşlerini reddettiğini
vurgulamaktadır. Mutezile'ye göre cennet şu anda mevcut değildir, kıyamet
gününde var edilecektir. İmam Buhari başlıkta ifade ettiği hükmün doğruluğunu
göstermek Üzere delilolarak pek çok hadis nakletmiştir. Bu hadislerden bir
kısmı cennetin şu anda var olduğunu gösterirken bir kısmı da cennetin
özellikleri ile ilgilidir. Bununla birlikte cennetin yaratıldığını ve şu anda
var olduğunu burada nakledilen hadislerden daha açık bir şekilde gösteren başka
bir rivayet bulunduğunu söylemek isteriz. Ahmed İbn Hanbel ve Ebu Davud'un Ebu
Hureyre r.a.'den naklettikleri sağlam (kavi) bir hadiste Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala cenneti
yarattığı zaman Cebrail'e: 'Git ve cennete bak!' dedi ... "
İmam Buhari'nin bu başlık altında zikrettiği on altı hadis
içerisinde başlıkta vurgulanan hükme en açık şekilde işaret eden rivayet,
Abdullah İbn Ömer tarafından nakledilen ve ayrıntılarını Cenaze konusunun
sonlarında verdiğimiz hadistir. (bilgi 1379 nolu hadis) Bu hadiste kişi öldüğü
zaman nereye gideceğinin kendisine sabah ve akşam gösterildiği anlatılmaktadır.
Cennetliklerin tükürme, sümkürme ve dışkı yapma gibi
ihtiyaçlarının olmaması hakkında İbnü'l-Cevzi şunları söylemiştir:
"Cennetliklere verilecek gıdalar ve yiyecekler dille anlatılamayacak kadar
hoş, latif ve düzgün olacaktır. Bu yüzden vücuttan dışarı atılmayı gerektirecek
artıkları ve posası olmayacak. Hatta bu yiyecekler dolayısıyla cennetliklerin
vücudundan en güzel kokular duyulacaktır."
Buhurdan anlamına gelen .... kelimesinin tekili. .... dır. Yakıldığında güzel koku veren ve öd,
amber ve buhur gibi ağaçlardan elde edilen maddeler veya parçalar, içerisine
konup köz ile tutuşturularak tütsülendiği için buhurluğa bu ad verilmiştir. Bu
rivayete bakılarak zihinlerde şöyle bir soru işareti oluşabilir: "Söz
konusu ağaçlardan alınan maddeler veya parçalar buhurdanın içindeki ateşe
konduğu zaman güzel koku saçmaktadır. Halbuki cennette ateş yoktur!?"
İsmailı bu hadisi naklettikten sonra şu açıklamayı yapmıştır: "Cennette
ateş olup olmadığı konusu incelendiğinde şu ihtimallerden söz etmek mümkün
olur:
1. Buhurdanlar ateş dışında başka bir şeyle tutuşacak, kişinin
"Ol!" demesiyle koku vermeye başlayacaktır.
2. Buhurdana ... denmesi dünyadaki kullanımı bakımındandır.
3. Zarar vermeyen ve yakıcı olmayan bir ateşle tutuşturulacaktır.
4. Bu buhurdan tutuşmaksızın tütecektir."
Tirmizi'nin Abdullah İbn Mes'ud'dan merfu olarak naklettiği
hadis de ateş içermesi yönüyle bu rivayete benzemektedir. Tirmizi'nin
naklettiği hadiste Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Cennetlik olan bir kimse cennette iken canı kuş eti çekecek ve bu
arzusunun hemen peşinden bir kuş kızarmış olarak önüne konacaktır." Bu
hadis için de yukarıdaki ihtimaller geçerlidir. İbnü'I-Kayyim, Hadi'l-ervah
adlı eserinin kırk ikinci babında buna yakın açıklamalar yapmış fakat kuş ile
ilgili olarak "Kuşun cennet dışında bir yerde kızartılması ve kuşun
pişmesini sağlayacak farklı sebepler yaratılması" gibi ihtimallerden söz
ettikten sonra şunları söylemiştir: "Müttakilere vad olunan cennetin
durumu şuna benzer: Bahçelerinin içinden ırmaklar akar: Meyveleri gibi
gölgeleri de devamlıdır. İşte, haramlardan korunan müttakilerin akıbeti!
Kafirlerin akıbeti ise ateştir"[Ra'd 35] ayet i de zihinlerde oluşturduğu
soru işaretleri bakımından buna benzer özellikler taşımaktadır. Zira cennette
güneş olmadığı halde gölge olacaktır."
Kurtubi cennete ilk girecek grupla ilgili hadiste geçen
ifadelere bakılarak bir takım soru işaretlerinin oluşabileceğini söylemiştir:
"Cennetlikler gencecik insanlar olacaklar ve saçları da asla
kirlenmeyecek. Buna rağmen tarağa niçin ihtiyaç duysunlar ki! Ayrıca kendi
kokuları miskten daha güzel kokacağı halde buhur ve tütsüye ne gerek olabilir?!
gibi sorular akıllara takılabilir. Bu sorulara şöyle cevap vermek mümkündür:
'Cennetliklere verilecek yiyecek, içecek, giyecek ve güzel koku gibi nimetler
açlık, susuzluk, çıplaklık veya kötü ko ku gibi sebeplerle olmayacak. Bu
nimetler ardı arkası kesilmeksizin cennetliklere lutfedilen lezzetlerdir.
Onlara böyle nimetler verilmesinin özünde yatan nükte şudur: Cennetlikler
dünyada kendilerine lutfedilen nimetlere benzer nimetlerle cennette de
karşılaşacaklardır. "
İmam Nevevi: "Ehl-i sünnetin cennetliklere ihsan edilecek
nimetler konusundaki görüşü şudur: Cennetlikler, dünyadakine benzer şekilde
nimetlerini alacaklardır. Fakat dünyadaki nimetler ile cennetteki nimetler
arasında lezzet bakımından büyük farklar olacaktır. Kur'an ve sünnet ayrıca
cennetteki nimetlerin asla kesintiye uğramayacağını göstermektedir."
Cennete ilk girecek grupta yer alanların her birine verilecek
iki eş, dünya kadınlarındandır. Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu
kadınlarla ilgili benzetmesi (vücutlarındaki etin ötesinden kemiklerinin
ilikleri görünür) onların çok güzel, parlak ve pürüzsüz bir tene sahip olacaklarını
anlatır.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem cennetliklerin kalplerinin tek
bir kalp gibi olacağına dair sözünü "Onlar arasında hiçbir anlaşmazlık,
çekişme ve kin olmaz" ifadesi açıklığa kavuşturmaktadır. Bu da
cennetliklerin kalplerinde kötü ahlaka dair en ufak bir kırıntının bile
olmayacağını, kalplerinin bu tür kötü özelliklerden arındırılacağını
göstermektedir.
Cennetliklerin sabah ve akşam Allah'ı tesbih etmeleri ile ilgili
olarak Kurtubi şunları söylemiştir: "Bu tesbih, herhangi bir yükümlülük ve
zorunluluktan kaynaklanan bir ödev değildir. İmam Müslim'in naklettiği
rivayette Cabir bu tesbihin nasılolacağını açıklamıştır. Buna göre:
"Cennetlikler, nefes alıp vermek nasıl vücudun bir fonksiyonu olarak
kendiliğinden meydana geliyorsa tesbih ve tekbiri de aynı kolaylıkla yerine
getireceklerdir." Burada cennetliklerin her nefes alıp vermelerinin adeta
bir tesbih olacağı anlatılmaktadır. Çünkü cennetliklerin kalpleri marifetullah
ile nurIanmış ve Allah'ın muhabbeti ile dolmuştur. Zaten bir kimse kimi veya
neyi seviyorsa en fazla onu anar.
Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerine özelodalar
tahsis edilecek cennetliklerle ilgili hadisinde Allah'a inanıp Nebileri tasdik
edenlerden söz edilmektedir. Burada anlatılmak istenen Nebileri hakkıyla, gereği
gibi tasdik etmektir. Yoksa Allah'a iman ve Nebileri tasdik eden herkesin bu
dereceye ulaşacağı sonucu çıkar. Fakat durum böyle değildir. Bununla birlikte
.... kimselerdir! karşılığı verilen .... kelimesinin elif-Iam takısı .....
almaksızın nekra olarak gelmesi, söz konusu özelliklere sahip çok özel bir
grubun bu derecelere ereceğini de gösterebilir. Bu yorum esas alındığında,
hadiste işaret edilen özellikleri taşıyan herkesin aynı dereceye ulaşacağı
sonucu da çıkmayacaktır. Çünkü bu durumda o özel odalarda ağırlanacak
cennetliklerin daha üstün ve farklı özelliklerinin bulunabileceği ihtimali söz
konusu olmaktadır. Öyleyse Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sanki onları bu
dereceye erdirecek özelliği açıkça söylememiş gibidir. Bu durumda şöyle bir incelik
ve nükteden söz edebiliriz: "Cennetteki özelodalarda ağırlanacak kimseler
çok nitelikli ve özel bir amel sayesinde bu dereceye erebilecekleri gibi
herhangi bir ameli olmayan bazı kimseler de Allah'ın rahmeti ve ihsanı
sayesinde aynı dereceye ulaşacaklardır."
Tirmizi'nin Hz. Ali'den merfu olarak naklettiği bir hadiste
Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennette
öyle odalar vardır ki içinden dışı, dışından da içi görünür!" Orada
bulunan bir köylü: "Peki ey Allah'ın Resulü, bu odalar kimlere
verilecek?" diye sorunca Resulullah (s.a.v.): "Tatlı dilli olan,
devamlı oruç tutan ve insanlar uykuda iken geceleri namaz kılan kimselere ...
" diye cevap verdi."
9. CENNET KAPıLARıNıN ÖZELLİĞİ
وقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (من أنفق
زوجين دعي من
باب الجنة). [ر: 1798]
Nebi s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Kim Allah yolunda bir çift
malını infak ederse cennetin kapısından çağırılacaktır."
فيه
عبادة عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
Bu konuda Ubade İbnü's-Samit'ten nakledilen bir rivayet daha bulunmaktadır.
حدثنا
سعيد بن أبي
مريم: حدثنا
محمد بن مطرف
قال: حدثني
أبو حازم، عن
سهل بن سعد
رضي الله عنه، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (في
الجنة ثمانية
أبواب، فيها
باب يسمى
الريان، لا
يدخله إلا
الصائمون).
[-3257-] Sehl İbn Sa'd Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu nakletmiştir: "Cennette sekiz kapı vardır. Bu kapılardan
birisinin adı da Reyyan'dır. Bu kapıdan sadece oruçlu olanlar cennete
girecektir."