DEVAM: 157. SAVAŞ HİLE / TAKTİKTİR
وسمى
الحرب خدعة.
[-3028-] "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaş hud'adır (yani
hiledir) dedi."
(3027’nin devamıdır, sened için oraya bakabilirsiniz)
حدثنا
أبو بكر بن
أصرم: أخبرنا
عبد الله:
أخبرنا معمر،
عن همام بن
منبه، عن أبي
هريرة رضي الله
عنه قال: سمى
النبي صلى
الله عليه
وسلم الحرب
خدعة.
[-3029-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem savaşı hile ve taktik diye niteledi."
حدثنا
صدقة بن
الفضل: أخبرنا
ابن عيينة، عن
عمرو: سمع
جابر بن عبد
الله رضي الله
عنهما قال: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (الحرب
خدعة).
[-3030-] Cabir İbn Abdullah şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem: "Savaş hiledir" dedi.
AÇIKLAMA: İmam Nevevı şöyle
demiştir: "Savaş sırasında nasılolursa olsun düşman güçlerini
hileye/çeşitli taktiklere başvurarak aldatmanın caiz olduğu konusunda alimler
arasında görüş birliği bulunmaktadır. Fakat verilen sözün ve yapılan anlaşma
şartlarının çiğnenmemesi gerekir. Şayet yapılan hile verilen sözü veya
emanı/güvenceyi bozan bir nitelikte ise kesinlikle caiz değildir."
İbnü'l-fuabı de konu hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur:
"Savaşta hile; pusuya yatmak, gizli planlar yapmak, üstü kapalı imalı
sözler söylemek gibi yollarla olur."
Bu hadis-i şerif savaş stratejisini çok iyi bilmek gerektiğini
gösterir. Buna göre savaş sırasında bilgiyi ve akıl gücünü kullanmak cesaretle savaşmaktan
daha iyi sonuç verir. Zaten hadisteki ifade, "Hac Arafat'ta vakfe
yapmaktır" hadisine benzemektedir ve adeta savaşın taktik ve stratejiden
ibaret olduğu vurgulanmıştır.
İbnü'l-Müneyyir bu hadisle ilgili olarak şunları söylemiştir:
"Savaşan taraflar açısından en iyi sonucu doğuran savaş şekli, düşmanla
yüz yüze çarpışmak değildir. Strateji ve taktik iyi belirlendiği takdirde fiili
mücadeleye gerek kalmaksızın ve herhangi bir riske girmeksizin düşman bertaraf
edilebilir."
باب:
الكذب في
الحرب.
158. SAVAŞ SIRASINDA SAVAŞLA İLGİLİ KONUDA YALAN SÖYLEMEK
حدثنا
قتيبة بن
سعيد: حدثنا
سفيان، عن
عمرو، بن
دينار، عن
جابر بن عبد
الله رضي الله
عنهما: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
لكعب بن الأشرف،
فإنه آذى الله
ورسوله). قال
محمد بن سلمة:
أتحب أن أقتله
يا رسول الله؟
قال: (نعم). قال:
فأتاه: فقال:
إن هذا - يعني
النبي صلى
الله عليه
وسلم - قد
عنانا وسألنا
الصدقة، قال:
وأيضا، والله
لتملنه، قال:
فإنا قد
اتبعناه
فنكره أن
ندعه، حتى
ننظر إلى ما
يصير أمره،
قال: فلم يزل
يكلمه حتى
استمكن منه
فقتله.
[-3031-] Cabir İbn Abdullah r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bir defasında: "Şu Ka'b İbnü'l-Eşrefin icabına kim
bakacak. Zira o Allah'a ve Resulü'ne çok sıkıntı veriyor" buyurdu. Bunun
üzerine Muhammed İbn Mesleme: "Ey Allah'ın Resulü, onu öldürmemi ister
misin?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Evet"
dedi. Muhammed İbn Mesleme bu konuşmadan sonra Ka'b'ın yanına gitti ve ona
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kasdederek: "Şu adam var ya, bizi
gerçekten çok yoruyor ve bizden sadaka vermemizi istiyor" dedi. Ka'b hemen
atılarak: "Dahası da var. Allah'a yemin ederim ki bundan sonra O'ndan daha
çok bıkacaksınız" deyince Muhammed İbn Mesleme: "Bir kere ona uymuş
bulunduk işte. Onun neler yapacağını ve bu mücadelesinin ne şekilde
sonuçlanacağını görmek istediğimiz için de kendisini bırakmak istemiyoruz"
diye mukabelede bulundu. Bu şekilde konuşmaya devam ettiler ... ve sonunda
Muhammed İbn Mesleme ona iyice yaklaştı ve bir fırsatını bulup öldürdü.
AÇIKLAMA: Savaş sırasında
yalan söylenebileceği hakkında bundan daha açık olan bir rivayet Tirmizı
tarafından nakledilmiştir. Tirmizı'nin Esma binti Ebu Yezıd'den naklettiği
merfu bir hadise göre Resulullah sallaııiihu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: "Şu üç yer dışında yalan söylemek helal değildir: Bir kimse
hanımının gönlünü hoş etmek için yalan söyleyebilir, savaş sırasında yalan
söylenebilir ve iki kişinin arasını bulup barıştırmak için yalan söylemek
mümkündür."
İmam Nevevı bu konu hakkında şunları söylemiştir: "Bu hadis
söz konusu üç yerde açıkça yalan söylenebileceğini ifade etmektedir. Fakat
açıkça yalan söylemek yerine imalı ve farklı anlamlara çekilebilecek sözler
söylemek daha iyidir."
İbnü'l-Arabi'nin konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyledir:
"Yalan söylemek aslında haram olduğu halde savaş sırasında yalan
söylenebileceğine dair nass vardır. Dolayısıyla savaş sırasında yalan
söylenebilmesi istisnai bir hükümdür. Bunun sebebi ise Müslümanların
ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara kolaylık sağlamaktır. Yalanın haram olduğu
konusunda aklın herhangi bir fonksiyonu yoktur. Bu hususta aklın bir rolü
bulunsaydı haram olan bir hükmün helale dönüşmesi mümkün olmazdı. "192
Ahmed İbn Hanbel, İbn Hibban ve Nesaı'nin Haccac İbn AllM ile ilgili olarak
Enes İbn Malik'ten naklettikleri ve Hakim'in sahih olduğunu söylediği rivayet
de bu görüşü desteklemektedir. Bu rivayete göre Haccac Mekkeli müşriklerin
elinde bulunan mallarını kurtarabilmek için Hz. Nebi (s.a.v.) aleyhine
konuşabilmek için izin istemiş ve Resulullah (s.a.v.) da ona izin vermiştir. O
da Mekkelilere giderek Hayber Yahudilerinin Müslümanları yendiğini söylemiş ve
malını kurtarmıştır. Bu rivayet, Nesaıinin Mus'ab İbn Sa'd yoluyla Sa'dldan
naklettiği rivayetle çelişmez. Sa'dlın naklettiği bu rivayet Abdullah İbn Ebu
Serh hakkındadır. Abdullah İbn Ebu Serh, Mekke fethedildiği zaman Resulullah'ın
(s.a.v.) haklarında "nerede bulursanız bulun öldürün!" dediği
kimselerden birisi idi. Abdullah İbn Ebu Serh Mekke fethedilince saklanmış ve
bir yolunu bularak Nebi s.a.v.'in yanına gelip bey'at etmek istemişti. Nebi
s.a.v. ise üç kez onun bey'atini reddetmişti. Amacı ise yanında bulunan ashabın
onu fark edip öldürmelerini sağlamaktı. Ancak hiç kimse bunu fark etmemişti.
Ensar'dan birisi:
"Hiç olmazsa gözünüzle işaret etseydiniz icabına
bakardık" deyince Resulullah (s.a.v.) şu cevabı verdi: "Haince bir
bakış / göz ile işaret yoluyla da olsa aldatıp kandırmak hiçbir Nebie yakışmaz.
"
İşte Haccac hakkındaki rivayet ile bu rivayet arasını şöyle
uzlaştırmak mümkündür: "Nebi s.a.v.'in yalan söylemeye izin verdiği durum
savaş haliyle ilgilidir. Halbuki İbn Ebi Serh kıssasında savaş hali söz konusc
değildir. Burada Hz. Nebi (s.a.v.) insanlardan beyat almaktadır Beyat almak ise
savaştan tamamen farklıdır."
Fakat bu açıklama tartışmaya açıktır. Çünkü Haccac İbn Allat
kıssasında de savaş hali söz konusu değildir. Bu konuda verilebilecek en doğru
cevap şudur: "Hangi durumda olursa olsun yalan söylemek Resulullah'a
(s.a.v.) haramdır, yasaktır. Bu mutlak yasak Hz. Nebi'e (s.a.v.) has özelliklerden
biridir. Dolayısıyla başkalarına serbest/mübah olsa bile bu tür yalanlare
başvurmak Hz. Nebi (s.a.v.) için mümkün değildir. Ayrıca daha önce nakledilen
ve Resulullah'ın (s.a.v.) asıl sefer düzenleyeceği yeri gizlemek maksadıyla
başka bir yere savaşa çıkılacağı izlenimi vermesi bu açıklama ile çelişmez.
Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.v.) asıl savaşa çıkacağı yeri gizler ve açıklamazdı.
Bunun için de mesela doğu tarafına sefere çıkacaksa batıya doğru sefer
düzenleme konusunda sorular sorardı. Sonra da savaş hazırlıklarına başlardı.
Onu görenler ve duyanlar da batıya sefer düzenleneceğini sanırlardı. Batı
yönüne setere çıkılacağını açıkça söyleyip doğuya sefere Çıktığı ise asla
görülmemiştir. Her şeyin en doğrusunu sadece Allah bilir."
باب:
الفتك بأهل الحرب.
159. AZILI DÜŞMANLARI TAKTİK GEREĞİ ONLARLA AYNI DÜŞÜNCEYİ
PAYLAŞIYOR GİBİ GÖRÜNEREK ÖLDÜRMEK
حدثني
عبد الله بن
محمد: حدثنا
سفيان، عن
عمرو، عن
جابر، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
لكعب بن
الأشرف). فقال:
محمد ابن
مسلمة: أتحب أن
أقتله؟ قال:
(نعم). قال: فأذن
لي فأقول،
قال: (قد فعلت).
[-3032-] Cabir İbn Abdullah r.a.'ın nakletliğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bir defasında: "Şu Ka'b İbnü'l-Eşrefin icabına kim
bakacak" buyurdu. Bunun üzerine Muhammed İbn Mesleme: "Ey Allah'ın
Resulü, onu öldürmemi ister misin?" diye sordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) de: "Evet" dedi. Muhammed İbn Mesleme: "Öyleyse kendi
hakkımda ve sizinle ilgili olarak konuşmama izin vermelisiniz" deyince
Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Tamam, izin verdim"
buyurdu.
AÇIKLAMA: İmam Buhari burada
Cabir İbn Abdullah'ın, Ka'b İbnü'l-Eşref'in öldürülmesiyle ilgili olarak
naklettiği rivayetin bir kısmını zikretmiştir. Muhammed İbn Mesleme, Ka'b'ı bir
bakıma kandırarak öldürmüştür. Ka'b, verdiği sözde durmadığı, Resulullah'a
(s.a.v.), karşı açılan savaşa destek verdiği ve Hz. Nebi'i (s.a.v.) alaya alıp
O'nun hakkında küstahça bir tavırla hakaret dolu sözler kullandığı için
öldürülmüştür. Aslında bu şekilde sadece azı lı düşmanlar öldürülmüştür ve asla
karşı tarafa açık (sarih) bir ifade ile emniyette olduğuna ve güvence altına
alındığına dair sözler söylenmemiştir. Bunun yerine karşı tarafın güvende
olduğunu hissetmesini sağlayacak imalı ifadeler kullanılmış ve ortak bir
noktada buluşup kendisine iyice yaklaşabilme amacı güdülmüştür. Bu
başarıldıktan sonra da öldürülmüştür.
باب: ما
يجوز من
الاحتيال
والحذر، مع من
تخشى معرته.
160. CAİZ OLAN HİLE VE TAKTİKLER, KÖTÜLÜĞÜNÜN DOKUNMASINDAN
KORKULAN KİMSELERDEN UZAK DURMAK
قال
الليث: حدثني
عقيل، عن ابن شهاب،
عن سالم بن
عبد الله، عن
عبد الله بن
عمر رضي الله
عنهما أنه قال: انطلق
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ومعه أبي
بن كعب، قبل
ابن صياد،
فحدث به في
نخل، فلما دخل
عليه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
النخل، طفق
يتقي بجذوع
النخل، وابن
صياد في قطيفة
له فيها رمرمة،
فرأت أم ابن
صياد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فقالت: يا صاف
هذا محمد،
فوثب ابن
صياد، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لو
تركته بين).
[-3033-] Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ubey İbn Ka'b ile birlikte İbn
Sayyad'ın yanına gitti. Bir hurmalıkta etrafındakilerle konuşuyordu. Resul-i
Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem hurmalığa girip ağaçların arkasına gizlendi.
İbn Sayyad o sırada üzerine nakışlı bir kadife örtü serilmiş döşeğine uzanmıştı.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gizlendiği yerden İbn Sayyad'ı dinlemeye
çalışırken İbn Sayyad'ın annesi O (yani Nebi) Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i
gördü ve oğluna: "Ey Safi, işte Muhammed orada!" dedi. Bunun üzerine
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Eğer annesi onu uyarmasaydı her şeyi
açıklayacak ve her şey ortaya çıkacaktı" buyurdu.
Not: (Ayrıntılı bilgi:
cihad ve's-siyer, 178. bab da)