باب: ما
جاء في
الإصلاح بين
الناس.
1. İNSANLARIN ARASINI DÜZELTMEK
وقول الله
تعالى: {لا خير
في كثير من
نجواهم إلا من
أمر بصدقة أو
معروف أو
إصلاح بين
الناس ومن
يفعل ذلك
ابتغاء مرضاة
الله فسوف
نؤتيه أجرا
عظيما}
/النساء: 114/.
Allah Teala, "Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır
yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını
düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah'ın rızasını elde etmek
için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz" [Nisa 114]
buyurmuştur.
وخروج
الإمام إلى
المواضع
ليصلح بين
الناس بأصحابه.
Devlet başkanı, erkanıyla birlikte insanların arasını düzeltmek
için bazı yerlere gider.
حدثنا
سعيد بن أبي
مريم: حدثنا
أبو غسان قال:
حدثني أبو
حازم، عن سهل
بن سعد رضي
الله عنه: أن
أناسا من بني
عمرو بن عوف،
كان بينهم
شيء، فخرج
إليهم النبي
صلى الله عليه
وسلم في أناس من
أصحابه يصلح
بينهم، فحضرت
الصلاة ولم
يأت النبي صلى
الله عليه
وسلم، فجاء
بلال، فأذن بلال
بالصلاة ولم
يأت النبي صلى
الله عليه
وسلم، فجاء
إلى أبي بكر،
فقال: إن
النبي صلى
الله عليه
وسلم حبس، وقد
حضرت الصلاة،
فهل لك أن تؤم
الناس؟ فقال:
نعم، إن شئت.
فأقام
الصلاة،
فتقدم أبو
بكر، ثم جاء النبي
صلى الله عليه
وسلم يمشي في
الصفوف، حتى
قام في الصف
الأول، فأخذ
الناس بالتصفيح
حتى أكثروا،
وكان أبو بكر
لا يكاد يلتفت
في الصلاة،
فالتفت فإذا
هو بالنبي صلى
الله عليه
وسلم وراءه،
فأشار له
بيده، فأمره
أن يصلي كما
هو، فرفع أبو بكر
يده فحمد
الله، ثم رجع
القهقرى
وراءه حتى دخل
في الصف،
وتقدم النبي
صلى الله عليه
وسلم فصلى
بالناس، فلما فرغ
أقبل على
الناس فقال:
(يا أيها
الناس، ما لكم
إذا نابكم شيء
في صلاتكم
أخذتم
بالتصفيح، إنما
التصفيح
للنساء، من
نابه شيء في
صلاته فليقل
سبحان الله،
فإنه لا يسمعه
أحد إلا التفت،
يا أبا بكر،
ما منعك حين
أشرت إليك لم
تصل بالناس).
فقال: ما كان
ينبغي لابن
أبي قحافة أن
يصلي بين يدي
النبي صلى
الله عليه وسلم.
[-2690-] Sehl İbn Sad'dan nakledilmiştir: Amr İbn Avf
oğulları'ndan bazı şahıslar arasında bir anlaşmazlık olmuştu. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem arkadaşlarıyla birlikte onların arasını düzeltmek için oraya
gitti. Namaz vakti geldiğinde Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem henüz
dönmemişti. Bilal namaz için ezan okudu ama halen dönmemişti. Bilal, Ebu
Bekir'in yanına giderek "Namaz vakti geldi ama Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) henüz dönemedi. İnsanlara namazı kıldırırmısın?" dedi. Ebu Bekir
"İstiyorsan, elbette kıldırırım" dedi. Bunun üzerine Bilal kamet
getirdi ve Ebu Bekir öne geçti. Sonra Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
safların arasından ilerleyerek ilk safta durdu. İnsanlar alkış tutmaya başladılar.
Öyle alkışladılar ki, namazda iken hiç etrafına bakınmayan Ebu Bekir dönüp
baktı. Bir de ne görsün! Hz. Nebi arkada duruyordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ona eliyle işaret ederek namazı kıldırmasını istedi. Ama Ebu Bekir elini
kaldırarak Allah'a hamdettikten sonra geri geri arkaya çekilip birinci safa
girdi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem öne geçerek cemaate
namazı kıldırdı.
Namazı bitirdikten sonra insanlara yönelerek şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Namazda başınıza bir iş geldi diye alkış tutmaya başladınız.
(Namazda) alkış tutmak kadın/ara özgüdür. Namazda bir durum ile karşı karşıya
kaldığınızda "SübhanAllah!" deyiniz. Bu sözü kim duyarsa yönelip
bakar. EbU Bekir! Sana cemaate namazı kıldırman için işaret verdiğim halde niye
kıldırmadın?" buyurdu.
Ebu Bekiı, "İbn Ebi Kuhafe'nin, Hz. Nebi'in önünde namaz
kıldırması yakışık almaz" dedi.
حدثنا
مسدد: حدثنا
معتمر قال:
سمعت أبي: أن
أنسا رضي الله
عنه قال: قيل
للنبي صلى
الله عليه
وسلم: لو أتيت
عبد الله بن
أبي، فانطلق
إليه النبي صلى
الله عليه
وسلم وركب
حمارا،
فانطلق
المسلمون
يمشون معه،
وهي أرض سبخة،
فلما أتاه
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
إليك عني،
والله لقد آذاني
نتن حمارك،
فقال رجل من
الأنصار منهم:
والله لحمار
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أطيب
ريحا منك،
فغضب لعبد
الله رجل من
قومه، فشتمه،
فغضب لكل واحد
منهما
أصحابه، فكان
بينهما ضرب
بالجريد
والأيدي
والنعال،
فبلغنا أنها
نزلت: {وإن
طائفتان من
المؤمنين
اقتتلوا فأصلحوا
بينهما}.
[-2691-] Enes r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
"Abdullah b. Ubeyy'in yanına bir gidiverseniz" denildi. O da bir
merkebe binerek onun yanına gitmek üzere yola koyuldu. Ashab-ı kiram da onunla
birlikte gittiler. İbn Ubeyy'in evi çorak bir arazinin üzerindeydi. Hz. Nebi
yanına gelince Abdullah: "Uzak dur benden. Allah'a yemin ederim ki merkebinin
kokusu beni rahatsız etti" dedi. Bunun üzerine Medineli ashabtan biri:
"Allah'a yemin ederim ki Allah Resulü'nün merkebinin kokusu senin kokundan
iyidir" dedi. Abdullah'ın adamlarından biri onun bu sözüne sinirlendi ve
birbirine sövdüler. Her ikisinin de arkadaşları bu duruma çok öfkelendiler ve
sopalarla, elleriyle ve ayakkabılarıyla birbirine vurmaya başladılar.
"Eğer mu'minlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını
düzeltin" [Hucurat 9] ayetinin bu olay üzerine indirildiğini öğrendik.
AÇIKLAMA: Ara bulmanın
(sulhun) çeşitleri vardır: Müslümanla gayrimüslimin arasını bulmak; karıkocanın
arasını bulmak; haksız grupla haklı grubun arasını bulmak; karıkoca gibi birbirine
öfkelenmiş iki kişinin arasını bulmak; mal karşılığı affetrnek gibi yaralama
suçlarında ara bulmak; özel mülkiyet davaları ve yol gibi ortak haklarda,
davanın tarafları anlaşamadığında anlaşmazlığı sonlandırmak için ara bulmak.
Fıkıh bilginlerinin incelediği ara bulma (sulh) bu sonuncudur. Ancak Buhari bu
başlıkla ara bulma çeşitlerinin çoğunu kastetmiştir.
Buhari'nin başlıkta zikrettiği ayet, ara bulmanın üstünlüğünü
ifade etmek konusunda açıktır.
Enes'in naklettiği hadiste adı geçen Abdullah b. Übey, Hazreç
kabilesinden münafıklığı ile ünlü İbn Selul'dür.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
Bu hadis Hz. Nebi'in affedici, öfkesini yenen, Allah yolunda,
Allah'a davette ve kalpleri ısındırmada her türlü sıkıntıya katlanan biri
olduğunu göstermektedir.
Yine bu hadis, merkebe binmenin büyükler için utanmayı
gerektirecek bir davranış olmadığını göstermektedir.
Yine bu hadis, sahabenin Allah Resulü'ne duydukları saygı ve
sevgiyi, ona karşı nasıl edepli bir tavır takındıklarını gösterir.
Hadisten anlaşılan bir diğer sonuç, büyük birine bir iş
yapmasını söylemek isteyen kişinin bunu buyurma kipiyle değil, teklif kipiyle
söylemesi gerektiğidir.
Yine bu hadis, övgüde abartıya kaçmanın caiz olduğunu gösterir.
Çünkü sahabi, merkebin kokusunun Abdullah b. Übey'in kokusundan daha iyi
olduğunu söylemiş ve Hz. Nebi (s.a.v.) onun bu sözüne karşı bir tepki
göstermemiştir.