20. BAB
حدثنا
محمد بن سنان:
حدثنا فليح:
حدثنا هلال. وحدثنا
عبد الله ابن
محمد: حدثنا
أبو عامر: حدثنا
فليح، عن هلال
بن علي، عن
عطاء بن يسار،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان يوما
يحدث، وعنده
رجل من أهل
البادية: (أن
رجلا من أهل
الجنة استأذن
ربه في الزرع،
فقال له: ألست
فيما شئت؟
قال: بلى،
ولكني أحب أن
أزرع، قال:
فبذر، فبادر
الطرف نباته
واستواؤه
واستحصاده،
فكان أمثال
الجبال،
فيقول الله:
دونك يا ابن
آدم، فإنه لا
يشبعك شيء).
فقال
الأعرابي: والله
لا تجده إلا
قرشيا أو
أنصاريا،
فإنهم أصحاب
زرع، وأما نحن
فلسنا بأصحاب
زرع، فضحك النبي
صلى الله عليه
وسلم.
[-2348-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir gün, yanında bir bedevi var iken şunları anlatmıştır: "Cennette olan
bir kimse Rabbinden orada, ziraatte bulunmak üzere izin istedi.
Allah ona, "İstediğin şeyleri elde etmedin mi?" buyurdu.
Adam, "Evet, ama ziraat yapmak istiyorum" dedi. Bunun
üzerine araziye tohum attı. Tohumlar hemencecik filizlendi, dağ gibi büyüdü ve
hasat edilecek duruma geldi.
Allah ona, "İşte al. Ey Adem-oğlul Hiçbir şey senin gözünü
doyurmaz" dedi."
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında bulunan bir
bedevı, "Bu kişi, olsa olsa ya Kureyş'ten ya da ensardan bir kimsedir.
Ziraatçi olan onlardır" dedi. Bu söz üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem gülümsedi.
Tekrar: 7519
AÇIKLAMA: İbnü'l-Münır şöyle
demiştir: "Buharı, bu hadisle,
araziyi kiraya vermeyle ilgili yasaklamanın, haram kılma anlamında olmadığına,
sadece elden geldiği kadar kaçınmak gerektiğini ifade ettiğine dikkat çekmek
istemiştir. Çünkü insanoğlu bir şeye hırs gösterdiği zaman, genellikle onu
sürekli yapmak ister. Söz konusu adamın, cennette bile ziraatle uğraşmak
istemesi onun, bu hal üzere öldüğünü gösterir. Eğer araziyi kiraya vermenin
haram olduğuna inansa idi, artık bu hususta hırslı davranmaz ve ziraat yapma
düşüncesi zihninde bu kadar yer etmezdi."
Hadisten Çıkarılan Sonuçlar
İnsan, cennette iken, dünya hayatında bulunan şeylerden neyi arzulasa
buna ulaşması mümkün olacaktır.
Mihleb "Bu hadiste, insanlar genel adetlerine göre
nitelendirilmiştir" demiştir. İbn Battal da aynı şekilde düşünür.
Nefislerin yaratılışında çokça dünya malı toplama arzusu
bulunmaktadır. Kanaatkar olmak çok faziletli bir davranıştır. Oburluk ve
açgözlülük ise yerilen bir özelliktir.
Gelecekte meydana gelecek şeyler geçmiş zaman (mazi) kipi ile
anlatılabilir.
باب: ما
جاء في الغرس.
21. AĞAÇ DİKME İLE İLGİLİ RİVAYETLER
حدثنا
قتيبة بن
سعيد: حدثنا
يعقوب، عن أبي
حازم، عن سهل
بن سعد رضي
الله عنه أنه
قال: إنا
كنا نفرح بيوم
الجمعة، كانت
لنا عجوز، تأخذ
من أصول سلق
لنا، كنا
نغرسه في
أربعائنا، فتجعله
في قدر لها،
فتجعل فيه
حبات من شعير -
لا أعلم إلا
أنه قال - ليس
فيه شحم، ولا
ودك، فإذا صلينا
الجمعة
زرناها فقربته
إلينا، فكنا
نفرح بيوم
الجمعة من أجل
ذلك، وما كنا
نتغدى
ولا نقيل إلا
بعد الجمعة.
[-2349-] Sehl İbn Sa'd r.a. şöyle anlatır: Biz cuma günleri çok sevinirdik.
Çevremizde yaşlı bir kadın vardı. Silk denilen çöğür kökünü toplardı. Biz küçük
nehir kenarında ağaç dikerdik. Yaşlı kadın bunları bir kaba koyar, içine bir
miktar da arpa atarak pişirirdi.
Ravi, "İçinde iç yağı veya et yağı olup olmadığını
bilmiyorum" demiştir.Cuma namazını kıldıktan sonra onu ziyaret ederdik. O
da bize hazırladığı yemeği ikram ederdi. Bundan dolayı biz, cuma gününün
gelmesine çok sevinirdik. Cuma namazı kılmadan önce yemek yemez, kaylule (öğle
uykusu) yapmazdık.
حدثنا
موسى بن
إسماعيل:
حدثنا
إبراهيم بن
سعد، عن ابن
شهاب، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال: يقولون:
إن أبا هريرة
يكثر الحديث،
والله
الموعد، ويقولون:
ما للمهاجرين
والأنصار لا
يحدثون مثل أحاديثه؟
وإن أخوتي من
المهاجرين
كان يشغلهم الصفق
بالأسواق،
وإن إخوتي من
الأنصار كان
يشغلهم عمل
أموالهم،
وكنت امرأ
مسكينا، ألزم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على ملء
بطني، فأحضر
حين يغيبون،
وأعي حين
ينسون، وقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوما: (لن
يبسط أحد منكم
ثوبه حتى أقضي
مقالتي هذه،
ثم يجمعه إلى
صدره فينسى من
مقالتي شيئا
أبدا). فبسطت
نمرة ليس علي
ثوب غيرها،
حتى قضى النبي
صلى الله عليه
وسلم مقالته،
ثم جمعتها إلى
صدري، فوالذي
بعثه بالحق،
ما نسيت من
مقالته تلك
إلى يومي هذا،
والله لولا
آيتان في كتاب
الله، ما
حدثتكم شيئا
أبدا: {إن
الذين يكتمون
ما أنزلنا من
البينات - إلى
قوله - الرحيم}.
[-2350-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Derler ki Ebu Hureyre çok hadis
rivayet ediyor. Eğer ben bu konuda bile bile yanlış hadisler aktarıyorsam
Allah, benden ve benim hakkımda kötü zan besleyen kimselerden hesap soracaktır.
Yine derler ki, "onun rivayet ettiği kadar ne muhacirler ne de ensar hadis
rivayet etmektedir". Muhacir kardeşlerim çarşı pazarda alım satımla
meşguloluyordu. Ensar kardeşlerim ise (ziraat) vb. işleri ile uğraşıyordu. Ben
ise miskin bir kimse olarak karın tokluğuna Resulullah'a bağlanmıştım, ondan
hiç ayrılmazdım. Onlar yok iken dahi ben Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte bulunurdum. Onlar unuttukları zaman, Efendimiz'in söylediklerini ben
ezberlerdim.
Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), "Sözlerimi
bitirinceye kadar elbisesini yere serip, sözümü tamamladıktan sonra onu
göğsünde toplayan kimse asla sözlerimi unutmayacaktır" buyurdu.
Bunun üzerine ben, yün elbisemin (bir kısmını) yere serdim.
Üzerimde başka bir elbise bulunmuyordu. Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
sözünü bitirince elbiseyi alıp göğsümde topladım. Resulullah'ı Sallallahu
Aleyhi ve Sellem hakk üzere gönderen Allah'a yemin olsun ki, Efendimiz
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in O sözlerinden sonra bir daha hiçbir sözünü
unutmadım. Vallahi, eğer şu ayetler olmasaydı size hiçbir hadis rivayet
etmezdim: "İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta, insanlara açıkça
gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler
lanet eder. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya
koyanlar başkadır. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeyi çokça
kabul eden ve çokça esirgeyenim. " [Bakara, 159-160]