SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 661 >>

باب: الصلاة على الشهيد.

72. ŞEHİD İÇİN CENAZE NAMAZI KILMAK

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: حدثنا الليث قال: حدثني ابن شهاب، عن عبد الرحمن بن كعب بن مالك، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال:

 كان النبي صلى الله عليه وسلم يجمع بين الرجلين من قتلى أحد في ثوب واحد، ثم يقول: (أيهم أكثر أخذا للقرآن). فإذا أشير له إلى أحدهما قدمه في اللحد، وقال: (أنا شهيد على هؤلاء يوم القيامة). وأمر بدفنهم في دمائهم، ولم يغسلوا، ولم يصل عليهم.

 

[-1343-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud şehitlerinden ikişer kişiyi bir elbise ile kefenliyor sonra "Bunların hangisi Kur'an'ı daha çok öğrenmiştir?" diye soruyordu. Onlardan birine işaret edilirse onu lahde daha önce koyardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  daha sonra şöyle buyurdu: "Ben kıyamet gününde bunlara şahidim."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud şehitlerinin kanları ile gömülmesini emretti. Onlar yıkanmadı, namazları da kılınmadı.

 

Tekrar: 1345, 1346, 1347, 1348, 1353, 4079

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: حدثنا الليث: حدثني يزيد بن أبي حبيب، عن أبي الخير، عن عقبة بن عامر:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يوما، فصلى على أهل أحد صلاته على الميت، ثم انصرف إلى المنبر فقال: (إني فرط لكم، وأنا شهيد عليكم، وإني والله لأنظر إلى حوضي الآن، وإني أعطيت مفاتيح خزائن الأرض، أو مفاتيح الأرض، وإني والله ما أخاف عليكم أن تشركوا بعدي، ولكن أخاف عليكم أن تنافسوا فيها).

 

[-1344-] Ukbe İbn Amir r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün çıkarak (Uhud dağına gidip), Uhud şehitleri için cenaze namazı gibi namaz kıldı. Sonra (Medine'ye gelerek) minbere çıktı ve şöyle buyurdu: "Ben sizin öncünüzüm (ahirete sizden önce gideninizim). Ben sizin için şahidim. Vallahi ben şu an havuzuma bakıyorum. Bana yeryüzünün hazineleri (yahut anahtarları) verildi. Vallahi ben sizin benden sonra şirk'e düşeceğinizden korkmuyorum, ancak sizin (dünya için) birbiriniz ile rekabet etmenizden korkarım.

 

Tekrar: 3596, 4085, 6590

 

 

AÇIKLAMA:     Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Buharî konu başlığı ile "şehit için cenaze namazı kılmanın hükmü"nü kasdetmiştir. Bu sebeple bu konuda, şehit için cenaze namazı kılınmayacağını gösteren Cabir hadisi ile, cenaze namazı kılınacağını gösteren Ukbe hadisini rivayet etmiştir. Buharî burada şunu da kasdetmiş olabilir: İki hadisten de ilk anda anlaşılan anlama göre amel etmek suretiyle, şehitlerin namazı onların defninden önce değil, kabirlerinde iken kılınır. Yıkanmayan ve namazı kılınmayan şehitten kasıt, kafirlerle yapılan savaşta, savaş meydanında ölen müslümandır.

 

Buharî'nin daha sonraki "şehidin yıkanacağını kabul etmeyenler" ifadesinde kasdedilen şehit de böyledir. Bu konuda kadın - erkek, küçük-büyük, hür-köle, salih olan ile olmayan arasında bir fark yoktur.

 

 

Şehid Kim’e Denir:    

 

Şehit, kafirlerle yapılan savaşta, savaş meydanında ölen müslümandır. Bu tarifteki "savaş meydanında ölen" ifadesi ile, savaş sırasında yaralanan, bundan sonra bir süre yaşayan kimseler, "kafirlerle yapılan savaşta" ifadesi ile isyankar Müslümanlarla yapılan savaşta ölen Müslüman kimseler tarifin dışında bıra­kılmıştır. Bu tarif, belirtilen şekilde ölmediği halde şehit sayılan kişileri de hükmün dışında bırakmaktadır. Söz konusu kişilere ahiretteki sevap açısından şehit denilmektedir. Bu söylediklerimiz, alimlerden nakledilen sahih görüşlere uygun olan açıklamalardır.

 

Şehidin Cenaze Namazı Kılınır mı?

 

Savaş meydanında ölen şehidin cenaze namazının kılınıp kılınmamasi konusundaki görüş ayrılığı meşhurdur. Bu konuda Tirmizî şöyle der: Bazıları şehidin cenaze namazının kılınacağını kabul etmişlerdir ki, bunlar Kufeliler ve İshak'tır. Bazıları da şehidin cenaze namazının kılınmayacağı görüşünü kabul etmişlerdir. Bunlar da Medineliler ile Şafıî ve Ahmed İbn Hanbel'dir.

 

Şafiî el-Ümm'de şöyle demektedir: "Mütevatİr yollarla gelen haberler, bizlere gözümüzle görme ölçüsündeki kesinlikle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Uhud şehitleri için cenaze namazı kılmadığını göstermektedir. Nebi s.a.v.'in onların cenaze namazını kıldığı ve Hz. Hamza için yetmiş tekbir aldığına dair rivayet sahih değildir. Böyle bir rivayete dayanarak belirttiğimiz şekildeki sahih hadislere muhalefet edenin haya etmesi gerekir. Ukbe hadisine gelince, bizzat hadiste Nebi s.a.v.'in bu fiili sekiz yıl sonra yaptığı söylenmektedir. Oysa muhalif görüşte olanlar, ölünün gömülmesinin üzerinden uzun süre geçtiğinde onun cenaze namazının kılınmayacağı görüşünü benimsiyorlar. Nebi bu fiili ile sanki ecelinin yaklaştığını öğrenince onlara veda eder tarzda onlar için dua ve istiğfar etmiştir. Bu, daha önceki sabit hükmün neshedildİğinİ göstermez. Şafiî'nin söz ettiği "sekiz yıl" geçmesi ve "Hz. Nebi'in veda etmesi" konusunu Buharî de rivayet etmektedir. "Şafıîlerdeki en sahih görüşe göre bu konudaki görüş ayrılığı onların cenaze namazının kılınmasının yasak olması ile ilgilidir. Diğer bir görüşe göre ise görüş ayrılığı onların cenaze namazını kılmanın müstehap olup olmadığı İle İlgilidir. Hanbelîler'den nakledilen de budur.

 

Maverdî, İmam Ahmed'in şu sözünü nakletmiştir: "Şehidin cenaze namazını kılmak daha iyidir. Bununla birlikte insanlar onun cenaze namazını kılmazlarsa bu da yeterli olur."

 

Yukarıdaki Cabir hadisi ile İlgili ele alınması gereken pek çok mesele bulunmaktadır. Biz bunları Megazî bölümünde ele alacağız.(4079. hadis.)

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- İki erkeğin zaruret sebebiyle bir kefenle kefenlenmesi caizdir. Bu ya onları bir arada kefenlemek, yahut da elbiseyi ikiye kesmek suretiyle olur.

 

2- İki kişiyi bir lahde defnetmek caizdir.

3- Lahde koyarken iki kişiden daha faziletli olanın önce konulması müstehaptır.

4- Savaş meydanında şehit olan kişi yıkanmaz.

5- Bu hadis, şehidin cenaze namazının kılınmasının meşru olduğuna delil getirilmiştir. Şafiî'nin buna cevabı yıkarıda geçmişti.

6- Tahavî şöyle der: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  Uhud şehitleri için cenaze namazı kılmasında şu üç ihtimalden biri söz konusudur:

 

a. Bu fiil, Hz. Nebi'in daha önceki"şehitlerin cenaze namazını kılmama" fiilini neshetmıştir (yürürlükten kaldırmıştır).

 

b. Şehitler için geçerli uygulama, ancak gömülmelerinin üzerinden bu kadar bir zaman geçtikten sonra cenaze namazlarının kılınmasıdır.

 

c. Başkalarının cenaze namazını kılmak farz olduğu halde şehitlerin cenaze namazını kılmak   caizdir. Zamanımızda bu konuda tartışanlar, şehidin gömülmesinden önce namazının  kılınıp kılınmamasını tartışmaktadırlar. Şehitlerin gömülmesinden sonra cenaze namazlarını kılmak sabit olunca, gömülmeden önce namazlarını kılmak haydi haydi caiz olur.

 

Tahavî'nin zikrettiği bu ihtimallerin yanı sıra şu ihtimaller de bulunmaktadır:

 

a. Hz. Nebi'in şehitler İçin cenaze namazı kılması ona özgü bir özelliktir.

 

b. Bu, onlar için bir dua mahiyetindedir.

 

c. Bu, yalnızca bir defa gerçekleşmiş muayyen bir fiildir, genel bir uygulama değildir. Yerleşik bir hükmü def etme konusunda bu nasıl delil teşkil edebilir?

 

Alimlerden hiç kimse Tahavî'nin zikrettiği ikinci ihtimali kabul etmemiştir.

 

Nevevî ise bu konuda şunları kaydeder: Buradaki "salat" sözcüğünden kasıt namaz değil, duadır. Bu duanın, ölüler için yapılana benzemesinin anlamı, Hz. Nebi'in şehitlere, ölüler için yaptığı dualara benzer şekilde dua etmesidir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Vallahi ben şu an havuzuma bakıyorum" ifadesi ile bu sözden ilk anda anlaşılan anlam kasdedilmiştir. Sanki o bu sözü söylerken, havuz kendisine keşfolunmuştur. Havuz konusunda detaylı açıklama ileride gelecektir.[6575. hadis.]

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  "Ben sizin şirk koşmanızdan korkmuyo­rum" ifadesi, sizin tümünüzün şirke düşmesinden korkmuyorum anlamındadır. Çünkü ümmet içinden bazıları şirke düşmüştür.

 

Bu hadis Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  mucizelerindendir. Bu sebeple Buharîbu hadisi Peygamberlik Alametleri bölümünde de rivayet etmiştir. Bu hadisle ilgili diğer açıklamalar orada gelecektir.[3596. hadis]

 

 

باب: دفن الرجلين والثلاثة في قبر.

73. İki, Üç Erkeği Bir Kabre Gömmek

 

حدثنا سعيد بن سليمان: حدثنا الليث: حدثنا ابن شهاب، عن عبد الرحمن بن كعب:

 أن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما: أخبره أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يجمع بين الرجلين من قتلى أحد.

 

[-1345-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud şehitlerinden ikişer kişiyi bir kabre koydurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis, iki kadının bir kabre konulmasının da caiz olduğunu gösterir. Bir erkek ve kadının aynı kabre gömülmesine gelince, Abdürrezzak, Vasile ibn Eska'dan hasen bir senetle şunu rivayet etmiştir: "Erkek ve kadın bir kabre gömülür, önce erkek sonra da kadın konulurdu." Bu durumda aralarına topraktan bir engel yapılır. Özellikle de kadın ile erkek birbirine yabancı ise engel kesin olarak konulur.

 

 

باب: من لم ير غسل الشهداء.

74. Şehitlerin Yıkanması Görüşünü Kabul Etmeyenler

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا ليث، عن ابن شهاب، عن عبد الرحمن بن كعب، عن جابر قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (ادفنوهم في دمائهم). يعني يوم أحد، ولم يغسلهم.

 

[-1346-] Cabir r.a., Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (Uhud şehitleri hakkında) şöyle dediğini söylemiştir: "Onları (şehitleri) kanları ile defnediniz." Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları yıkattırmadı.

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Ahmed İbn Hanbel, bir başka yolla Cabir'den Uhud şehitleri ile ilgili olarak şunu rivayet etmiştir: "Onları yıkamayın. Çünkü onların her bir yarasından kıyamet günü misk fışkıracak." Onların namazı da kılınmadı. Bu rivayette şehitlerin yıkanmamasının hikmeti de açıklanmıştır.

 

Buharî, Cabir hadisini muhtasar olarak "onları yıkattırmadı" şeklinde rivayet etmiştir.

 

 

Cünüp ve Adetli Olarak Ölen Şehidin Yıkanması Meselesi

 

Bu hadisin genel ifadesi şehidin cünüp ve adetli bile olsa yıkanmayacağına delil getirilmiştir. Şafiîler'deki en doğru görüş de budur. Diğer bir görüşe göre cünüp olan şehit, ölüyü yıkama niyetiyle değil cünüplüğü sebebiyle yıkanır. Çünkü Hanzala ibnü'r-Rahib'le ilgili olayda, Uhud savaşında cünüp olarak şehit olması sebebiyle onu meleklerin yıkadığı söylenmiştir. Hanzala'nın olayı meşhur olup İbn İshak ve diğer alimler tarafından rivayet edilmiştir. Buna şu şekilde itiraz edilmiştir; "Şayet cünüp olan şehidi yıkamak farz olsaydı, meleklerin yıkaması ile yetinilmezdi. Bu, şehidi yıkama yükümlülüğünün onu defnetmekle uğraşan kişiden düştüğünü gösterir."

 

 

باب: من يقدم في اللحد.

75. Lahde Kim Önce Konulur?

 

-وسمي اللحد لأنه في ناحية، وكل جائر ملحد، {ملتحدا} /الكهف: 27/: معدلا، ولو كان مستقيما كان ضريحا.

Ölü, kabrin bir yönüne konduğu için buraya lahid denilmiştir. Bir yerden sapan kişiye "mülhid" denir. Sapma yerine "mültehad" denir. Şayet kabir düz olsaydı buna "darîh" denirdi.

 

حدثنا ابن مقاتل: (أخبرنا عبد الله:) أخبرنا ليث بن سعد: حدثني ابن شهاب، عن عبد الرحمن بن كعب بن مالك، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يجمع بين الرجلين من قتلى أحد قي ثوب واحد، ثم يقول: (أيهم أكثر أخذا للقرآن). فإذا أشير له إلى أحدهما قدمه في اللحد، وقال: (أنا شهيد على هؤلاء). وأمر بدفنهم في دمائهم، ولم يصل عليهم، ولم يغسلهم.

 

[-1347-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud şehitlerinden ikişer kişiyi bir elbise ile kefenliyor sonra "Bunların hangisi Kur'an'ı daha çok öğrenmiştir?" diye soruyordu. Onlardan birine işaret edilirse onu lahde daha önce koyardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem daha sonra şöyle buyurdu: "Ben kıyamet gününde bunlara şahidim."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud şehitlerinin kanları ile gömülmesini emretti. Onların namazını kılmadı, onları yıkattırmadı.

 

 

وأخبرنا الأوزاعي، عن الزهري، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول لقتلى أحد: (أي هؤلاء أكثر أخذا للقرآن). فإذا أشير له إلى رجل قدمه في اللحد قبل صاحبه. قال جابر: فكفن أبي وعمي في نمرة واحدة. وقال سليمان بن كثير: حدثني الزهري: حدثني من سمع جابر رضي الله عنه.

 

[-1348-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (birlikte kabre koyacağı) Uhud şehitleri hakkında: "Bunların hangisi Kur'an'ı daha çok öğrenmiştir?" diye sorar, kendisine birisi gösterildiği zaman onu diğerinden önce kabre koydururdu.

 

Cabir r.a. şöyle demiştir: "Babam ve amcam yünden bir bürde ile birlikte kefenlendiler."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu bölümde bir kabre birden fazla kimse konulacağında hangisinin lahde önce konulacağı ele alınmaktadır. Hadisler, Kur'an'ı daha çok öğrenmiş olanın lahde daha önce konulacağını göstermektedir. Bu, imamlık konusunda Kur'an'ı daha çok bilenin öne geçmesi gibidir.

 

Dilciler şöyle demişlerdir: "Lahid" kelimesi aslen bir şeyden meyletmek ve sapmak anlamına gelir. Dinden meyleden kişiye de "mülhid" denilir. Mezar için­de ölünün konduğu yere "lahid" isminin verilmesi, kabrin bir yönüne doğru yarılması, kabrin ortasından kıble yönüne doğru sapılması sebebiyledir. Kıble tarafına doğru ölünün sığacağı kadar bir oyuk açılır ve ölü buraya konulur, buranın kenarı tuğla ile örülür.

 

Buharî'nin "Şayet kabir düz olsaydı buna darîh denilirdi" sözü göstermek-dedir ki, darîh kabrin düz olarak yarılması ve Ölünün buraya defnedilmesidir. Bu hadisle ilgili diğer açıklamalar Megazî bölümünde gelecektir.[4079. hadis]

 

Hadis, Kur'an okuyan kişinin üstünlüğünü açık olarak göstermektedir. Fıkıh ve zühd ehli ile diğer fazilet sahipleri de Kur'an okuyan kimseler gibi değerlen­dirilir ve aynı hükümdedir.

 

 

باب: الإذخر والحشيش في القبر.

76. Kabirlere Ot Ve Izhır Koymak

 

حدثنا محمد بن عبد الله بن حوشب: حدثنا عبد الوهاب: حدثنا خالد، عن عكرمة، عن ابن عباس رضي الله عنهما، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (حرم الله مكة، فلم تحل لأحد قبلي ولا لأحد بعدي، أحلت لي ساعة من نهار، لا يختلى خلاها، ولا يعضد شجرها، ولا ينفر صيدها، ولا تلتقط لقطتها إلا لمعرف). فقال العباس رضي الله عنه: إلا الإذخر لصاغتنا وقبورنا؟ فقال: (إلا الإذخر).

وقال أبو هريرة رضي الله عنه، عن النبي صلى الله عليه وسلم: لقبورنا وبيوتنا؟وقال أبان بن صالح، عن الحسن بن مسلم، عن صفية بنت شيبة: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم: مثله.وقال مجاهد، عن طاوس، عن ابن عباس رضي الله عنهما: لقينهم وبيوتهم.

 

[-1349-] İbn Abbas r.a., Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şunu rivayet etmiştir: "Allah Mekke'yi haram kıldı. Ne benden önce ne de benden sonra hiç kimse için helal kılmadı. Benim için de yalnızca günün bir anında helal kıldı. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, avı ürkütülmez. Bulunan bir eşyası alınmaz, ancak tanıtmak için alınır."

 

Bunları duyan Abbas: "Dökümcülerin kullandığı ve kabirlerde kullandığımız izhir otu hariç" dedi. Nebi de: "İzhir otu hariç" buyurdu. Ebu Hureyre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den naklen"Kabirlerimiz ve evlerimiz için kullandığımız izhir otu hariç" demiştir.

 

İbn Abbas r.a.: "Demircilerin kullandığı ve evlerde kullanılan izhir otu hariç" diye rivayet etmiştir.

 

Tekrar: 1587, 1833, 1834, 2090, 2433, 2783, 2825, 3077, 3189, 4313

 

 

AÇIKLAMA:     Buharî, Mekke'nin haram kılınması ile ilgili rivayet ettiği İbn Abbas hadisinde şöyle demiştir: "Abbas, bizim dökümcülerimizin işlerinde kullandığı ve kabirlerimiz için kullanılan ızhır otu hariç, dedi." Bu hadisten çıkan hükümlerle ilgili açıklamalar Hac bölümünde gelecektir.[1833. hadis]

 

 

SONRAKİ