باب: فرض
الجمعة.
1. CUM'A NAMAZININ FARZ OLUŞU
-لقول
الله تعالى:
{إذا نودي
للصلاة من يوم
الجمعة
فاسمعوا إلى
ذكر الله
وذروا البيع
ذلكم خير لكم
إن كنتم
تعلمون}
/الجمعة: 9/.
Cum'a
namazının farz oluşu "Ey iman edenler, Cum'a günü namaz'a çağırıldığı
(ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer
bilmiş olsanız, elbette bu sizin için daha hayırlıdır [Cuma, 9] ayetine
dayanmaktadır.
حدثنا
أبو اليمان قال:
أخبرنا شعيب
قال: حدثنا
أبو الزناد:
أن عبد الرحمن
بن هرمز
الأعرج، مولى
ربيعة بن
الحارث، حدثه:
أنه سمع أبا
هريرة رضي
الله عنه: أنه
سمع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يقول: (نحن
الآخرون
السابقون يوم
القيامة، بيد
أنهم أتوا
الكتاب من
قبلنا، ثم هذا
يومهم الذي فرض
عليهم
فاختلفوا
فيه، فهدانا
الله، فالناس
لنا فيه تبع:
اليهود غدا
والنصارى بعد
غد).
[-876-] Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştîr: "Bizler en son gelenleriz, fakat
kıyamet gününde herkesin önünde bulunan ilkler olacağız. Hem de bizim
dışımızdaki ümmetlere biz'den daha önce kitap verildiği halde... Aslında şu
içinde bulunduğumuz Cum'a gününü Allah onlara farz kılmıştı (onlar için kutsal
gün olarak belirlemişti), fakat onlar bu konuda görüş ayrılığına düştüler.
Allah bizlere bu gün'ü (mübarek gün olarak) lütfetti. Dolayısıyla diğer
ümmetler (kendileri için kutsal olan gün itibariyle) bize tabidirler. Şöyle ki;
Yahudilerin (kutsal günü olan Cumartesi) yarındır, Hıristiyanların (kutsal günü
olan Pazar ise) yarından sonraki gündür."
AÇIKLAMA: İmam Buhari bu
ayet-i kerîmeye dayanarak Cuma namazının farz olduğunu söylemiştir. Fakat ondan
daha önce İmam Şafiî el-Ümm'de bu ayetten yola çıkarak ve Ebu Hureyre'den
nakledilen hadisi de zikrederek Cuma namazının farz olduğunu ifade etmiştir.
İmam Şafiî'nin ifadesi şöyledir: "Hem Kur'an hem de sünnet Cuma namazının
farz olduğunu gösterir.
Şeyh Muvaffakuddîn şöyle demiştir; "Ayet-i kerîmede geçen
"koşun" emri Cuma namazının farz olduğunu göstermektedir. Çünkü bu
emir koşmanın farz olduğunu gösterir; bu da koşarak gidilen görevin farz olduğu
anlamına gelmektedir.
Cuma namazının ne zaman farz kılındığı konusunda farklı
düşünceler söz konusudur. Alimlerin çoğunluğuna göre Cuma namazı Medine'de farz
kılınmıştır. Zaten yukarıda zikredilen ayet-i kerîmenin gerektirdiği sonuç da
budur. Zira söz konusu ayet Medine'de inen Cuma sûresine aittir.
Hadîs-i şerîfte geçen "en son gelenleriz ve ilkler
olacağız" ifadeleri hakkında şu değerlendirme yapılmıştır; "Bu ifadeler
zaman bakımından en son gelen ümmetiz, fakat derece itibariyle herkesten önde
olacağız anlamına gelir. Zira bu ümmet her ne kadar zaman itibariyle yeryüzünde
diğer ümmetlerden sonra gelmiş olsa da, ahirette herkesten önde olacaktır.
Hatta ilk olarak haşredilen, ilk olarak hesaba çekilen, aralarındaki hükümler
ilk olarak karara bağlanan ve cennete iîk olarak giren Hz. Muhammed ümmeti
olacaktır.
İmam Müslim'in Hüzeyfe'den naklettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah
şöyle buyurmuştur; "Biz yeryüzünde yaşamış olan ümmetler içinde en
sonuncusuyuz, fakat kıyamet gününde bütün yaratılmışlardan daha önce haklarında
hüküm verilen ilkler olacağız"
Bazı alimlere göre "önce gelen ilkler" olmak Cuma
gününün zaman bakımından diğer günlerden daha önce gelmesiyle alakalıdır; yani
bu ümmet daha önce gelen ve bu yönüyle diğer günlerden daha üstün olan Cuma
gününe sahip olmak suretiyle öne geçmiştir.
Bizden önceki ümmetlere verilen kitaplar Tevrat ve İncil'dir.
Hadiste geçen Cenab-ı Hakk bizlere bu günü (mübarek gün olarak)
lütfetti İfadesinin iki anlama gelmesi İhtimal dahilindedir:
a. Cenab-ı Hakk bizler için Cuma gününü kutsal gün olarak kesin
bir şekilde tayin etti.
b. Cenab-ı Hakk bu ümmetin ictihad yoluyla Cuma gününü kutsal
gün olarak belirlemelerini murad etti. Abdürrezzak'ın sahih bir senedle
naklettiği bir rivayet bu ikinci görüşü desteklemektedir. Bu rivayete göre
Muhammed İbn Sîrîn şöyle demiştir: "Medineliler Resûlullah (s.a.v.)
Medine'ye hicret etmeden ve henüz Cuma namazıyla ilgili ayet inmeden önce Cuma
günleri bir araya geliyorlardı. Ensar şöyle demişti: Yahudilerin bir kutsal
günü var ve haftada bir gün bir araya geliyorlar. Hıristiyanların da aynı
şekilde bir kutsal güne sahip olduklarını biliyoruz. Hadi biz de bir gün
belirleyelim ve o günde bir araya gelip Rabbimizi zikredelim, namaz kılalım ve
Mevlamız'a şükredelim, işte ensar'ın bu teklifi üzerine Medineliler Cuma günü
bir araya gelmeye başladılar. Bu maksatla Es'ad İbn Zürare'yi imam olarak
seçtiler ve Es'ad İbn Zürare o gün ashaba namaz kıldırdı. Cuma namazını farz
kılan ayet-i kerîme ise daha sonra vahyedildi."
İbn Sîrîn'e ait bu söz mürsel olmasına rağmen bu görüşü
destekleyen hasen senedle nakledilmiş bir rivayet bulunmaktadır. İbn Hüzeyme
başta olmak üzere birçok hadis alimine göre Ahmed İbn Hanbel, Ebû Davûd ve İbn
Mace'nin naklettiği bu rivayet sahihtir. Söz konusu rivayete göre Ka'b İbn
Malik şöyle demiştir: "Resûlullah Medine'ye hicret etmeden önce bize ilk
olarak Cuma namazını kıldıran Es'ad İbn Zürare'dir."
İbn Sîrîn'den nakledilen mürsel rivayet söz konusu sahabîlerin
Cuma gününü ictihad yoluyla seçtiklerini göstermektedir. Fakat Resulullah
(s.a.v.)'in Mekke'de iken vahiy yoluyla bu uygulamadan haberdar olabileceği
ihtimal dahilindedir. Şayet Resûlullah (s.a.v.)'in Medine'deki bu uygulamadan
vahiy yoluyla haberdar olduğunu düşünürsek Cenab-ı Hakk bizlere bu günü hem
ictihad hem de Resûlullah (s.a.v.)'in açıklaması yoluyla lütfetmiş olur.
Ashab-ı kiramın niçin Cuma gününü seçtikleri hakkında şu
değerlendirmeler yapılmıştır:
1. Hz. Adem Cuma günü yaratılmıştır. İnsan ise sadece Allah
Teala'ya kulluk etmesi için yaratılmıştır. Dolayısıyla bu günde ibadetle meşgul
olmak günün anlamına çok uygun düşecektir.
2. Allah Teala bu günde bütün varlık alemini yaratmayı kemale
erdirmiş ve yine aynı günde insanı yaratmıştır. Bu varlık alemi her şeyiyle
insanın emrine ve istifadesine sunulmuştur. Dolayısıyla bu günde Allah'a ibadet
etmek suretiyle verdiği nimetlerin şükrünü ifa etmek günün anlamına çok uygun
bir tavır olacaktır.
Bu hadisin farklı rivayetlerinde Yahudi ve Hıristiyanların
kutsal günleri açık olarak zikredilmiştir. İbn Hüzeyme'nin Ebû Saîd el-Makburî
yoluyla Ebû Hureyre'den naklettiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur;
"Bu gün bize, Cumartesi günü Yahudilere, Pazar günü de Hıristiyanlara
aittir." Bu hadiste işaret edilen incelik şudur; Cuma günü bizlere Cenab-ı
Hakk'ın hidayeti ile nasip olmuştur, Yahudiler ve Hıristiyanlar ise günlerini
kendileri seçmişler ve içtihadlarında hata etmişlerdir.
Hadisten
Çıkarılan Sonuçlar
1. İmam Nevevî'nin de işaret ettiği gibi bu hadis Cuma namazının
farz olduğunu gösterir. Zira hadiste "Cuma gününü Allah onlara farz
kılmıştı (onlar için kutsal gün olarak belirlemişti), fakat onlar bu konuda görüş
ayrılığına düştüler. Cenab-ı Hakk bizlere bu günü (mübarek gün olarak)
lütfetti" buyurulmuştur. Buna göre anlam şöyle olur: "Bu gün hem
onlara hem de bize farz kılındı. Fakat onlar ihtilafa düşüp doğru yoldan
saptılar, biz ise doğruya hidayet edildik."
2. Ehl-i sünnet'in de kabul ettiği gibi hidayet doğru yola
iletmek ve dalalet doğru yoldan mahrum bırakmak Allah'tandır.
3. Sadece Hz. Muhammed ümmetinin icması hatadan korunmuştur.
4. Nass varken kıyasa baş vurmak fasiddir, geçerli olmaz.
5. Vahiy süreci devam ederken yani Resûlullah hala hayatta İken
ictihad etmek caizdir.
6. İslam Dinine göre / şer'i olarak haftanın ilk günü Cuma
günüdür.
7. Hz. Muhammed ümmeti diğer bütün ümmetlerden daha üstün ve faziletlidir.,
Cenab-ı Hakk faziletini daha da artırsın.