باب:
الزكاة من
الإسلام.
34. Zekat İslam Dandır
-وقوله
عز وجل: {وما
أمروا إلا
ليعبدوا الله
مخلصين له
الدين
ويقيموا
الصلاة
ويؤتوا الزكاة
وذلك دين
القيمة}
/البينة: 5/.
Ve Yüce Allah'ın şu sözü: "Onlara ancak, dini yalnız O'na
has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve
zekat vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.[Beyine, 5]
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك بن
أنس، عن عمه
أبي سهيل بن
مالك، عن
أبيه، أنه سمع
طلحة بن عبيد
الله يقول:
جاء
رجل إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من أهل
نجد، ثائر
الرأس، يسمع
دوي صوته ولا
يفقه ما يقول،
حتى دنا، فإذا
هو يسأل عن
الإسلام، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (خمس
صلوات في
اليوم
والليلة)
فقال: هل علي
غيرها؟ قال:
(لا إلا أن
تطوع). قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (وصيام
رمضان). قال هل
علي غيره؟
قال: (لا إلا أن
تطوع). قال: وذكر
له رسول الله
صلى الله عليه
وسلم الزكاة، قال:
هل علي غيرها؟
قال: (لا إلا أن
تطوع). قال: فأدبر
الرجل وهو
يقول: والله
لا أزيد على
هذا ولا أنقص،
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (أفلح
إن صدق).
[-46-] Talha b. Ubeydullah'tan rivayet edilmiştir:
Necidlilerden saçı başı dağınık bir adam Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e
geldi. Sesinin mırıltısı duyuluyor, ancak ne dediği anlaşılmıyordu. Yaklaştı
nihayet bir de baktık ki İslam hakkında soru soruyor. Nebi (sallallahu aleyhi
ve sellem) şöyle buyurdu: Bir gün ve gecede beş vakit namaz." dedi.
Adam: "Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan namaz var
mıdır?" diye sordu. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayır. Ancak
dilersen nafile olarak yaparsın" buyurdu. Daha sonra Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem) Ramazanda oruç tutmak" dedi.
Adam: Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan oruç var mıdır?
diye sordu. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayır. Ancak dilersen nafile
olarak tutabilirsin" buyurdu. Daha sonra Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) zekat'tan bahsetti.
Adam: "Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan zekat var
mıdır?" diye sordu. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Hayır. Ancak
dilersen nafile olarak verirsin" buyurdu.
Adam "Vallahi bunlardan ne fazla ne de eksik yaparım"
diyerek döndü ve gitti. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:
"Doğru söylediyse kurtuldu.
Tekrar: 1891, 2678, 6956.
AÇIKLAMA: Konu başlığında yer
alan ayet başlığa açık olarak delalet etmektedir. Çünkü ayetteki "sağlam
din" ifadesi İslam dinidir. Sağlam'dan kasıt da doğru yoldur. "Saçı
başı dağınık": Bu ifade söz konusu olayın heyetlerin Nebi s.a.v.'e geldiği
dönemlere yakın olduğunu göstermektedir.
Adam'ın sesinin mırıltı gibi gelmesi, adam'ın uzaktan bağırması
sebebiyledir. "İslam'dan soruyor": İslam'ın hükümlerinden soruyor
demektir. İslam'ın hakikatini soruyor da denilebilir.
Hadiste kelimei şehadeti zikretmemesinin sebebi Nebi s.a.v.'in o
adamın bu sözü bilmesidir veya o adamın fiilî hükümler hakkında soru sorduğunu
bilmesidir. Yahut Nebi s.a.v. bunu zikrettiği halde bu, rivayet edilmemiştir.
Haccın zikredilmemesinin sebebi, ya o sırada haccın farz
kılınmamış olması, yahut da hadisi rivayet eden kişinin bunu zikretmemesidir.
İkinci ihtimali Buharî'nin kitabu's-Savm da rivayet ettiği şu hadis
desteklemektedir: "Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) ona İslam'ın hükümlerini bildirdi." Buna hadiste
belirtilmeyen diğer farzlar ve hatta menduplar da girer.
"Beş vakit namaz": İsmail b. Cafer'in rivayetine göre
adam sorusunda şöyle demiştir: "Allah'ın namaz konusunda bana neyi farz
kıldığını bana anlat". Nebi s.a.v. Beş vakit namaz" buyurmuştur.
Böylece cevabın soruya uygun olduğu anlaşılmış olmaktadır.
İmam Malik'in rivayetinden; vitri, sabahın sünnetini, kuşluk
namazını, bayram namazını, akşamdan sonra kılınan iki rekatlık sünneti vacip
görenlerin aksine bir gün ve gecede beş vakit namaz dışında farz namaz
bulunmadığı anlaşılır.
Başlanan
Nafilenin Tamamlanması:
Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan var mıdır? Hayır ancak
dilersen nafile olarak yaparsın" ; Bu ifade, başlanan nafilenin
tamamlanması gerektiğini gösterir."
Kurtubî şöyle demiştir: Bu hadis, kişinin kendiliğinden yaptığı
nafile dışında başka bir şeyin vacip olmadığını ifade etmektedir. Olumsuzdan
yapılan istisna olumluluk ifade eder. Oysa nafilenin vacip olduğunu kabul eden
yoktur. Geriye bir ihtimal kalmıştır, o da başlanılan nafileyi tamamlamanın
gerekli olmasıdır.
Tîbî bu görüşü şu şekilde eleştirmiştir: Kurtubî'nin dayandığı
bu delil bir demagojiden ibarettir. Çünkü burada istisna, cinsten
yapılmamaktadır. Zira nafile için "senin üzerine vardır" ifadesi
kullanılmaz. Nebi s.a.v. şöyle demiş
olmaktadır: "Sana başka bir şey farz değildir. Ancak istersen nafile
olarak yapabilirsin. Buradan nafilenin vacip olmadığı anlaşılır. Dolayısıyla
bunlar dışında hiçbir şey farz değildir."
Burada tartışma "ancak. şeklindeki İstisna noktasında
düğümlenmektedir. Bu istisnanın bitişik istisna olduğunu söyleyenler asla
dayanmışlardır. Bu istisnanın ayrık istisna olduğunu söyleyenler delil getirmek
zorundadır. Bu görüşte olanların aleyhine delil Nesai ve diğer hadis
imamlarının rivayet ettiği şu hadistir: "Nebi s.a.v. bazen nafile oruca
niyet eder sonra da orucunu bozardı. Buharî'deki bir hadis'e göre Nebi s.a.v.
Cüveyriye bintü'l-Haris'e Cum'a günü oruca başladığı halde orucunu bozmasını
emretmiştir. Bu, oruç konusundaki bu nassın kendisi ve diğer nasslara yapılan
kıyas gereği nafile ibadete başlamanın tamamlamayı gerektirmediğini
göstermektedir.
Şayet bu görüş hac konusunda reddedilmektedir, denilirse, deriz
ki: Hac, fasid olduğu zaman bile devam edilmesi bakımından diğer ibadetlerden
ayrılırken sahih hac da nasıl devam gerekli olmasın? Yine hac, tıpkı farzında
olduğu gibi nafilesinde de keffaretin gerekli olması bakımından diğer
ibadetlerden ayrılmaktadır. "Vallahi": Bu söz, önemli işlerde yemin
etmenin caiz olduğunu göstermektedir.
"Doğru söylediyse kurtuldu": Müslim'deki rivayet şu
şekildedir: "Ana-babasının hakkı için doğru söylediyse kurtuldu",
"Ana-babasının hakkı için doğru söylediyse cennete girdi".
Şu sorulabilir: Babalar üzerine yemin etmenin yasaklanması ile
yukarıdaki ifadeleri nasıl bağdaştırabiliriz?
Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Yukarıdaki hadis, söz konusu
yasaktan öncedir. Yahut bu söz yemin maksadıyla olmaksızın söyleniveren bir
sözdür. Nitekim kişinin dilinden bazen eşi için "Allah boynunu
devirsin", "Allah boğazını kessin" gibi sözler çıkıverir. Yahut
da bu sözde gizli bir "Rab" kelimesi bulunmaktadır, yani sözün aslı
"ana-babasının Rabbi için" şeklindedir. Bunun yalnızca Nebi s.a.v.'e
özgü olduğu da söylenmiştir, ancak bu delile muhtaç bir görüştür. Bu konuda en
güçlü cevap İlk ikisidir.
İbn Battal şöyle demiştir: "Doğru söylediyse kurtuldu"
sözü, üstlendiği şeyleri yapmazsa kurtulmayacağını göstermektedir. Bu ise
Mürcie'nin görüşüne muhaliftir.
Şu sorulabilir: Bu hadiste yasaklardan bahsedilmediği halde nasıl
sadece bunları yapmakla kurtulabileceği söylenmiştir?
İbn Battal buna söz konusu hadisin, yasakların inmesinden önce
söylenmiş olabileceğini söyleyerek cevap vermiştir. Bu tuhaf bir görüştür.
Çünkü onun da kesin olarak belirttiği gibi soruyu soran Dimam'dır. Onun Nebi
s.a.v.le görüştüğü tarih hakkında en erken rivayet, hicretin beşinci yılıdır.
Daha sonra görüştüğü de söylenmiştir. Bu dönemde yasakların çoğunluğu gelmişti.
Bu konuda doğru cevap şudur: Yasaklar, ona İslam'ın hükümlerini bildirdi, sözünde
yer almaktadır.
Şu sorulabilir: Hadiste sayılanlardan daha az yapmaması halinde
kurtulmasını anladık. Fakat bunlardan fazla yapmaması halinde kurtulması nasıl
doğru olabilir?
Nevevî buna şöyle cevap vermiştir: O kişi İçin kurtuluş olduğu
söylenmiştir, çünkü o üzerine düşeni yapmıştır. Hadiste, üzerine düşenden
fazlasını yapması halinde kurtulamayacağına dair bir husus yoktur. Çünkü kişi
farz olanı yapmakla kurtuluyorsa, farzın yanında nafileyi de yapmakla haydi
haydi kurtulur.
Şu sorulabilir: Nebi s.a.v. yapmayacağına dair yemin eden
kişinin bu yeminini çirkin kabul etmiş olduğu halde bu hadisteki kişinin
yeminini nasıl kabul etmiştir?
Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Bu, durumlara ve kişilere
göre değişir. Bu konuda temel prensip, farzları terk etmeyen kişi için günahın
söz konusu olmamasıdır. Başkaları kurtulma bakımından daha önde olsa bile, bu
kişi de neticede kurtulur.
Tîbî şöyle demiştir: Bu söz ondan tasdik ve kabulde mübalağayı
İfade etmek için sadır olmuş olabilir. Yani adam "sözünü soru yönünden
daha fazlasına, kabul yönünden daha eksiğine ihtiyaç olmayacak şekilde kabul
ettim" demek istemiştir.
İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Fazlalık ve noksanlık tebliğle ilgili
olabilir. Çünkü bu kişi İslam'ı öğrenmek, daha sonra da öğretmek üzere kendi kavmi
tarafından Nebi s.a.v.'e gönderilmişti.