MECMAU ZEVAİD |
DİRİLİŞ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şefaat
18486- Abdullah b. Amr
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk gazvesinin yapıldığı
yıl gece namaz kılmak için kalkınca ashabından bazıları onu korumak için
arkasında toplandılar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı
bitirip yanlarına gidince onlara şöyle dedi: "Bu gece bana, benden önce
kimseye verilmeyen beş şey verildi. Ben bütün insanlara peygamber olarak
gönderildim; benden öncekiler ise sadece kendi kavmine gönderilmişti. Daha bir
aylık mesafedeyken düşmanlara salınan korkusu ile bana nusret verildi. Ganimet
malı bana helal kılındı. Benden öncekiler onu yemeyi günah sayar ve yakarlardı.
Tüm yeryüzü benim için mescit ve temiz kılındı. Namaz vakti bana nerede gelirse
abdest alıp namazı kılarım. Benden öncekiler ise bunu günah sayarlar ve
namazlarını kiliselerinde ve manastırlarında kılarlardı. Beşincisi ise şudur:
Bana: ‘‘Dile; her peygamber isteğini söyledi’‘ denildi. Ben ise dileğimi
Kıyamet günü için beklettim. (Bekletmiş olduğum) dileğim sizin ve Allah'tan
başka ilah olmadığına şahadet edenler içindir."
*Ahmed rivayet etti. Ravileri güvenilirdir.
18487- Ubade b. es-Samit
anlatıyor: Sahabe, Resulullahlı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaybetti. Sahabe
konakladıklarında O'nu (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ortalarına alırlardı. Hz.
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göremeyince Allah'ın Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlardan başka dost bulduğunu zannettiler. Bu
sırada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karaltısını gördüler ve onu
görünce tekbir getirerek: "Ya Resulallah! Allah'ın, sana bizden başka dost
bulmuş olmasından korktuk" dediler.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır! Siz benim dünyada ve ahirette
dostlarımsınız. Yüce Allah beni uyandırdı ve şöyle buyurdu: ‘‘Ey Muhammed!
Hangi peygamberi gönderdiysem benden bir şey istedi ve ben de ona istediğini
verdim. Ey Muhammed iste! İstediğin sana verilecektir.’‘ Ben: ‘‘Benim isteğim,
Kıyamet günü ümmetime şefaat etmemdir’‘ dedim" buyurdu.
Ebu Bekr: "Ya
Resulallah! Şefaat nedir?" diye sorunca; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ben: ‘‘Ya Rabbi! yanında sakladığım şefaa tim (i isterim)''
diyeceğim. Yüce Allah: ‘‘Evet’‘ deyip ümmetimin kalan kısmını (şefaatimle)
Cehennemden çıkarıp Cennete sokacak" buyurdu.
*Ahmed ve Taberani rivayet ettiler. Ahmed'in ravileri
bazılarında olan zayıflığa rağmen güvenilirdir.
18488- Muaz b. Cebel ile
Ebu Musa bildiriyorlar: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde
konakladığında onun yakınında Muhacirler konaklardı. Bir yerde konakladık.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve biz uyuduk. Ben ve Muaz gece uyanıp
baktığımızda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göremedik ve onu aramak
için çıktık. Bu sırada değirmen sesi gibi bir ses duyduk. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve (bize) bakıp: "Neyiniz var?"
dedi. (Oradakiler): "Uyandık ve seni yerinde göremedik ve başına bir şey
gelmesinden korkup seni aramaya çıktık" dediler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Rüyamda bana birisi geldi ve ümmetimin yarısının
Cennete girmesiyle şefaat arasında beni muhayyer bıraktı. Ben onlar için şefaati
tercih ettim" buyurdu. Biz: "İslam'ın ve aramızdaki sohbetin hakkı
için bizi de şefaatine dahil etmeni istiyoruz" dedik. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şefaatimiz için dua etti.
(Ravi) Dedi ki: Halk
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başına toplanıp bizim isteğimizin
aynısını O'ndan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) istediler ve (böylece
etrafındaki) insanlar çoğaldı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şefaatimi Allah'a ortak koşmadan ölenler için yaptım" buyurdu.
*Ahmed rivayet etti. Taberani buna benzer bir rivayette
bulundu.
18489- Ahmed'deki bir
rivayet ise şöyledir: (Muaz b. Cebel ve Ebu Musa) şöyle dediler: "Ya
Resulallah! Bizi de şefaatine dahil etmesi için Allah'a dua et." Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz ve Allah'a ortak koşmadan
ölen herkes şefaatime dahildir" buyurdu.
*Asım b. Ebi'n-Nücud dışındaki ravileri, Sahih'in
ravileridir. O da güvenilir bulunmuştur. Kendisinde zayıflık vardır.
18490- Ebu Musa
bildiriyor: Gazvelerinden birinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraberdik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konaklamamızı söyledi ve
konakladık. Ben Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görmek için
konakladığı yere gittim ve onu bulamayınca aramaya başladım. Bu sırada
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birisi de benim gibi onu
arıyordu. İkimiz onu ararken Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bize doğru gelmekte olduğunu gördük ve: "Ya Resulallah! Sen savaşın olduğu
bir yerdesin; bu yüzden sana bir şeyolmaması konusunda emin değiliz. Bir
ihtiyacın olduğunda ashabından birisine söylesen ve o da seninle gitse"
dedik.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Değirmen sesi gibi - veya - an vızıltısı gibi bir ses
duydum. Rabbimden bana birisi geldi ve beni ümmetimin üçte birini Cennete
sokmak ve şefaat arasında muhayyer bıraktı. Ben ümmetim için şefaati tercih
ettim ve şefaatimle daha çok kişinin Cennete gireceğini öğrendim" buyurdu.
(Ebu Musa ve diğer
sahabi) dediler ki: "Ya Resulallah! Bizi şefaatine dahil olanlardan
kılması için Allah'a dua et." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onlar için dua etti. İkisi de gidip sahabeye, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) söylediklerini haber verdiler. Bunun üzerine sahabe gelip: "Ya
Resulallah! Bizi şefaatine dahil olanlardan kılması için Allah'a dua et"
demeye başladılar ve O da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlar için dua etti.
Oradakilerin hepsi Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başında
toplanıp aynı şeyi isteyince: "(Şefaatim) Allah'tan başka ilah olmadığına
şahadet ederek ölenler içindir" buyurdu.
*Ahmed ve Taberani rivayet ettiler.
18491- Bir rivayette
ifade şöyledir: Sabah vakti yaklaşana kadar yolumuza devam ettik. Sabah vakti
yaklaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konakladı ve biz de
etrafında toplandık. Biz daha önce de böyle yapardık (Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yakınında konaklardık) Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) devesini bağladı ve yanağını yulara dayayarak uyudu ve biz de dağıldık.
(Bir müddet sonra) ben başımı kaldırdığımda O'nu yerinde göremedim. Bu durum
beni endişelendirdi. Kalktığımda vadi tarafından değirmen sesi gibi bir ses
duydum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mutlu bir şekilde geldiğini
gördüm ve:
"Ya Resulallah!
Neredeydin?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Beni yerimde göremediğinde korkmuş gibisin" dedi. Ben: "Ya
Resulallah! Vallahi korktum" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Biraz önce Cibril bana geldi ve şefaat ile ümmetimin yarısına
mağfiret etmek arasında beni muhayyer bıraktı. Ben şefaati tercih ettim"
buyurdu. Sahabe, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip:
"Ya Resulallah! Bize şefaat et" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Şefaatim sizin içindir" buyurdu. Etrafında
toplananlar çoğalınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim ona
ortak koşmadan Allah'a kavuşursa Cennete girer" buyurdu.
*Taberani'nin isnadlarından birisinin ravileri güvenilirdir.
M. es-Sağir'de ise yakın metinle bir rivayet mevcuttur.
18492- Mus'ab el-Eslemi
anlatıyor: Bizden bir çocuk Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip:
"Senden bir şey isteyeceğim" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "O nedir?" deyince, çocuk: "Beni, kıyamet günü
şefaat edeceğin kişilerden yapmanı istiyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sana bunu kim söyledi?" -veya- "Sana bunu
kim öğretti?" - ya da - "Sana böyle demeni kim tavsiye etti?"
diye sorunca, çocuk: "Bunu bana kimse söylemedi. Ben kendiliğimden
söyledim" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sen, kıyamet günü kendisine şefaat edeceğim
kişilerdensin" buyurdu. Çocuk sevinçli bir şekilde durumu ailesine
bildirmek için giderken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu
bana geri çağırın" dedi. Çocuk hakkında bir şey (nazil) oldu korkusuyla
üzüntülü bir şekilde geri getirdiklerinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Secdelerin çokluğuyla bu konuda bana yardımcı ol" buyurdu.
*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.
18493- Avf b. Malik
el-Eşcai bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir sefere
çıktık. Bir yerde konakladık. Gece olunca uykum kaçtı. Kalktığımda ordudaki
bütün bineklerin yatmış olduğunu gördüm. O anda aklıma binbir türlü şey geldi.
Kendi kendime: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip sabaha
kadar onu koruyayım" deyip çıktım ve çadırların arasından geçerek O'nun
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bulunduğu çadırın yanına geldim. Ancak
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çadırında olmadığını gördüm.
Çadırların arasından geçerek askeri karargahtan ayrıldığımda bir karaltıyla
karşılaştım. Karartıya doğru yöneldiğimde Ebu Ubeyde ve Muaz b.
Cebelolduklarını gördüm. Bana:
"Neden ordugahtan
ayrıldın?" dediklerinde ben: "Sizin ayrılmanıza sebep olan şey benim
de ayrılmama sebep oldu" dedim.
Bize yakın bir bahçe
vardı. Biz de bu bahçeye doğru yürüdüğümüzde oradan arı vızıltısı gibi rüzgar
esintisine benzer bir vızıltı duyduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ebu Ubeyde b. el-Cerrah burada mı?" diye sorunca biz:
"Evet" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sefer:
"Mu az b. Cebel de mi?" diye sordu. Biz: "Evet" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Avfb. Malik te mi?" diye
sordu. Biz yine: "Evet" dedik.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi; eşyalarının yanına varıncaya kadar ne biz ona
bir şey sorduk, ne de o bize bir şey sordu. (Oraya varınca): "Biraz önce
Rabbimin beni ne ile muhayyer bıraktığını söyleyeyim mi?" diye sorunca,
biz: "Evet ya Resulallah!" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ümmetimin üçte ikisinin hesaba çekilmeden ve azab görmeden
Cennete girmesi ile şefaat arasında muhayyer bıraktı" buyurdu. Biz:
"Ya Resulallah! Sen hangisini tercih ettin?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben şefaati tercih ettim" buyurdu.
Hepimiz: "Ya
Resulallah! Bizi şefaat edeceğin kişilerden yap" dediğimizde, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şefaatim her Müslüman
içindir" buyurdu.
18494- Avf'tan gelen
başka bir rivayette ifade şöyledir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile bir yerde konakladık. Ben gecenin bir bölümünde uyandım, ancak deve kuyruğu
uzunluğunda dahi olsa ayakta dikilen hiçbir şey yoktu. Tüm askerler develeriyle
birlikte uykuya daImışlardı. Kalktım ve çadırların arasından geçe geçe
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuduğu yere geldim. Ancak Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağında yoktu. Elimi yatağa
koyduğumda yatağın soğuk olduğunu fark ettim. Kalkıp: ''İnna lillah ve inna
ileyhi raciun (= Biz Allah'tan geldik yine Ona döneceğiz)" diyerek
askerlerin arasında dolaşmaya başladım.
Ravi bir önceki hadisin
benzerini aktarır; ancak Resulullah'ın: liBeni Ümmetimin yarısını Cennete
sokmakla şefaat arasında muhayyer bıraktı'' buyurduğunu zikreder.
18495- Bir rivayette ise
Ebu Ubeyde yerine Ebu Musa'yı söylemiştir. Tirmizi rivayet etti. ibn Mace bir
bölümünü rivayet etti.
*Taberani değişik isnadlarla rivayet etti. Bazılarının
ravileri güvenilirdir.
18496-
Scihibu'l-Harir'in dostlarından biri olan Ebu Ka'b bildiriyor:
Nadr b. Enes'e:
"Bana, Allah'ın kendisiyle beni faydalandıracağı bir hadis anlat"
dedim. Enes: "Sana, Medine'den bize yazılan bir hadisi anlatacağım. Bunu
hıfzediniz, çünkü bu çok değerli bir hadistir" dedi ve şöyle devam etti:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkmış olduğu bir gazvede gece
olana kadar yol aldı. Gece olunca konakladı. Halk ta onun etrafında karargah
kurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ümmü Süleym'in kocası Ebu
Talha, falan ve filan kişi uyudular. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanında uyuyanlar dört kişiydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) devesinin koluna yaslanıp uyudu. O dört kişi de yanında uyudular.
Gecenin bir kısmından sonra onlar uyandılar ve Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) göremediler. Kalkıp onu aramaya başladılar ve gelmekte olduğunu
görünce: "Allah bizi sana feda etsin; neredeydin? Seni göremeyince (sana
bir şeyolmasından) endişelendik" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Gördüğünüz yerde uyurken rüyamda değirmen sesi gibi bir ses
duydum, korkarak uyandım ve gittim. Beni Cibril karşıladı ve: ‘‘Ey Muhammed!
Yüce Allah; şimdi beni sana, ümmetinin yarısının Cennete girmesiyle Kıyamet
günü şefaat arasında muhayyer bırakmam için gönderdi’‘ dedi. Ben ümmetim için
şefaati tercih ettim" buyurdu.
Bu dört kişi: "Ey
Allah'ın Peygamberi! Bizi de şefaat edeceğin kişilerden yap" deyince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şefaatim size vacip oldu"
buyurdu.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve bu dört kişi geldiklerinde on kişiyle
karşılaştılar. (Bu on kişi) "Rahmet peygamberi olan peygamberimiz
nerede?" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olanları
onlara anlattı. Onlar: "Allah bizi sana feda etsin! Bizi de kıyamet günü
şefaat edeceğin kişilerden yap" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Şefaatim size vacip oldu" buyurdu. Hepsi birden halkın
toplu olduğu yere geldiler ve halka: "Bizim bu Peygamberimiz rahmet
peygamberidir" diyerek olanları anlattılar. Oradaki halkın hepsi:
"Allah bizi sana feda etsin! Bizi de kıyamet günü şefaat edeceğin
kişilerden yap" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa:
"Allah'ı ve bu sözümü duyan herkesi şahit tutarım ki; şefaatim Allah'a
ortak koşmadan ölen içindir" buyurdu.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
Ali b. Kurra b. Habib'i tanımıyorum. Diğer ravileri güvenilirdir.
18497- Abdurrahman b.
Ebi Akil bildiriyor: Bir heyetle beraber Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gittim. O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına varınca gidip kapıda
develerimizi çökerttik. İnsanlar içinde; yanına geldiğimiz bu kişi (Resulullah
Sallallahu aleyhi ve Sellem ) kadar nefret ettiğimiz kimse yoktu. Yanından
çıktığımızda ise, insanlar içinde bizim için yanına girdiğimiz kişiden daha
sevgilisi yoktu. Bizden bir kişi: "Ya Resulallah! Rabbinden Hz. Süleyman'ın
mülkü gibi mülk istemedin mi?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) güldükten sonra şöyle dedi: "Rabbinizin katında;
dostunuz için Süleyman'ın mülkünden daha kıymetli bir şey vardır. Allah hangi
peygamberi gönderdiyse ona (kabul edilecek) bir dua verdi. Kimisi o duayla
dünyalık istedi ve dünyalık ona verildi. Kimisi, kendisine isyan ettiklerinde
kavmine beddua etti; onlar da o bedduayla helak edildiler. Rabbim bana da bir
dua verdi. Ben onu kıyamet günü ümmetime şefaat için Rabbimin katında sakladım.
"
*Taberani ve Bezzar rivayet ettiler. Ravileri güvenilirdir.
18498- Ebu Said,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Her peygambere bir hediye (kabul edilecek bir dua) verilmiştir ve o
peygamber bunu (dünyadayken) kullanmıştır. Ben ise bu hediyemi (duamı) kıyamet
gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım."
*Bezzar, Ebu Ya'la ve Ahmed rivayet ettiler. Tariklerinin
çokluğu sebebiyle senedi hasendir.
18499- Ebu Zer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Benden önce kimseye verilmeyen şu beş şey bana verildi: Yeryüzü benim
için temiz ve mescit kılındı. Benden önce hiçbir peygambere ganimet alması
helal kılınmamışken bana helal kılındı. Bir aylık yoldan düşmana korku vermekle
yardım olundum. Her kırmızıya ve siyaha (bütün insanlara) peygamber olarak
gönderildim. Bana şefaat yetkisi verildi; onu ümmetim için sakladım. Şefaatim
ümmetimdeni Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen herkese isabet edecektir.
"
*Ebu Davud: "YeryÜzÜ benim için temiz ve mescit
kılındı" kısmını rivayet etti.
Bezzar rivayet etti.
Ravileri Sahih'in ravileridir. Ancak Mücahid, Ebu Zer'den dinlememiştir. Allah
en doğrusunu bilir.
18500- İbn Abbası
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
''Benden önce kimseye verilmeyen şu beş şey bana verildi: Her kırmızıya ve
siyaha (bütün insanlara) peygamber olarak gönderildim. Benden önce her
peygamber kendi kavmine gönderilirdi. Yeryüzü benim için mescit kılındı ve
temiz sayıldı. Bir aylık yoldan (düşmana) korku vermekle yardım olundum. Benden
önce hiçbir peygambere ganimet alması helal kılınmamışken bana helal kılındı.
Bana şefaat yetkisi verildi; onu ümmetim için sakladım. Şefaatim ümmetimdeni
Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen herkese isabet edecektir. ''
*Bezzar hasen olan iki isnadla rivayet etti. Bu hadisin;
Teyemmüm ve
Peygamberliğin
Alametleri kitaplarında farklı kanalları geçmişti.
18501- Ümmü Seleme,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ümmetimin benden sonra yapacaklarını gördüm ve kıyamet günü onlar için
şefaati tercih ettim."
*Taberani ve Ebu Ya'la rivayet ettiler. Ravilerden Musa b.
Ubeyde ez-Rebezı zayıftır. Fitneler kitabında bu hadisin başka tarikleri
geçmişti.
**********
Şefaat
***********
18502- Abdullah b. Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kişi insanlardan o kadar çok dilenir ki; kıyamet günü (Allah'ın huzuruna)
geldiğinde yüzünde bir parça dahi et kalmaz."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devamla şöyle dedi: "Kıyamet günü Güneş o kadar yaklaşır
ki, ter insanın kulaklarının ortasına kadar ulaşır. Onlar bu durumdayken Hz.
Adem'den yardım isterler. Adem: ‘‘Ben buna yetkili değilim’‘ der. Sonra
Musa'dan yardım isterler; o da aynı cevabı verir. Sonra Muhammed'e giderler ve
ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara şefaat eder ve Allah
yaratılmışlar arasında hükmünü verir. ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gidip Cennetin (kapısının) kulpunu tutar. O gün Yüce Allah, Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerin hepsinin övdüğü Makam-ı MahmÜd'a
gönderir."
*Bu hadisten Sahıh'te: "Yüce Allah, yarattıkları
arasında hüküm verir" kısmından sonraki bölüm, muhtasar olarak yer
almıştır.
Taberani,
el-Mu'cemu'l-evsat'ında Muttalib b. Şuayb kanalıyla Abdullah b. Salih'ten
rivayet etti. ikisi de kendilerinde bulunan zayıflığa rağmen güvenilir
bulunmuştur. Diğer ravileri, Sahıh'in ravileridir.
18503- Selman bildiriyor:
Güneş, kıyamet günü on yıllık sıcaklığı bir anda verir; sonra insanların
beyinlerine yaklaşır.
(Selman) hadisin
devamını zikretti ve şöyle dedi: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelirler ve: "Ey Allah'ın Peygamberi! Yüce Allah (haşri) seninle açtı,
geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladı. İçinde bulunduğumuz durumu görüyorsun.
Bizim için Rabbinden şefaat dile" derler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bunu sizin için yapacak olan da benim" buyurur ve çıkıp
insanları önünde sürerek Cennetin kapısına gelir. Cennetin altından olan
kulpunu tutup kapıyı çalar. "Kim o?" dendiğinde Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhammed" der. Kıyamet günü Yüce
Allah'ın huzuruna gelene kadar bütün kapılar açılır. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Allah'ın huzurunda secdeye varır. Kendisine: "Başını
kaldır. Dilediğini dile istediğin verilecektir. Şefaatte bulun, şefaatin kabul
edilecektir" diye seslenilir.
*Taberani rivayet etti, Ravileri Sahih'in ravileridir,
18504- Ebu'n-Nadr
anlalıyor: İbn Abbas, Basra'da minberde hutbe verirken şöyle dedi: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hiçbir peygamber yoktur ki,
kendisine mahsus bir duası olup ta onu dünyadayken istemiş olmasın. Sadece ben,
kıyamet günü ümmetime şefaat için duamı beklettim. Ben Adem oğullarının
efendisiyim. Bunu böbürlenmek için söylemiyorum. Kabri ilk açılacak olan benim.
Bunu böbürlenmek için söylemiyorum. (O gün) hamd sancağı benim elimdedir. Adem
ve ondan sonra gelenler benim sancağım altındadır. Bunu böbürlenmek için
söylemiyorum. Kıyamet günü insanlar için uzun ve zor olacaktır ki, insanlar
birbirlerine: ‘‘Gelin insanlığın babası olan babamız Adem'in yanına gidelim;
Rabbimiz katında aramızda hüküm vermesi için bize şefaatçi olsun’‘ derler.
Adem'e giderler ve: ‘‘Ey Adem! Aramızda hüküm vermesi için Rabbin katında bizim
için şefaatçi ol’‘ derler. Hz. Adem: ‘‘Ben şefaate yetkili değilim. Çünkü hatam
sebebiyle Cennetten çıkarıldım. Bu gün sadece kendim ile meşgulüm. Siz NÜh'a
gidiniz’‘ der.
Hz. NÜh'a gidip:
‘‘Aramızda hüküm vermesi için Rabbin katında bizim için şefaatçi ol’‘ derler.
NÜh: ‘‘Ben size şefaate yetkili değilim. Ben bir dua ettin (o dua sebebiyle)
yeryüzü halkı boğuldu. Bugün sadece kendim ile meşgulüm. Siz Rahman'ın dostu
İbrahim'e gidiniz’‘ der.
Hz. İbrahim'e giderler
ve: ‘‘Ey İbrahim! Aramızda hüküm vermesi için Rabbin katında bizim için
şefaatçi ol’‘ derler. Hz. İbrahim: ‘‘Ben size şefaate yetkili değilim. Müslüman
olarak üç defa yalan söyledim.’‘ Biri Yüce Allah'ın haber verdiği şu
ayetlerdedir: "Ben hastayım, dedL" (Saffat, 89) Diğeri: "Belki
onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" (Enbiya, 63)
Üçüncüsü ise krala söylediği (hanımı için: "kardeşimdir" demesi)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İbrahim bunları
söylerken sadece Allah'ın dininin yüceliğini kasdetmişti." Hz. İbrahim
devamla şöyle dedi: ‘‘Ben bugün sadece kendimle meşgulüm. Siz Allah'ın risalet
ve onunla konuşmakla üstün tuttuğu Musa'ya gidiniz.’‘ Hz. Musa'ya giderler ve:
‘‘Ey Musa! Aramızda hüküm vermesi için Rabbin katında bizim için şefaatçi ol’‘
derler. Hz. Musa: ‘‘Ben buna yetkili değilim. Ben bir kişiyi öldürdüm. Bugün
sadece kendimle meşgulüm. Ama siz Allah'ın ruhu ve kelimesi olan İsa'ya
gidiniz’‘ der. Hz. İsa'ya giderler ve: ‘‘Ey İsa! Aramızda hüküm vermesi için
Rabbin katında bizim için şefaatçi ol’‘ derler. Hz. İsa: ‘‘Ben buna yetkili
değilim. Çünkü halk Allah'tan başka beni ilah edindi. Bugün sadece kendimle
meşgulüm. Ama sizce, ağzı kapalı olan bir kapta herhangi bir eşya varsa, kabın
ağzı açılmadan o eşya elde edilebilir mi?’‘ der. İnsanlar: ‘‘Hayır’‘ cevabını
verince, Hz. İsa: ‘‘Muhammed, peygamberlerin sonuncusudur ve gelmiştir. Yüce
Allah onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır (Ona gidiniz)'' der.
Bana gelirler ve: ‘‘Ey Muhammed! Aramızda hüküm vermesi için Rabbin katında
bizim için şefaatçi ol’‘ derler. Ben de: ‘‘Yüce Allah dilediğine izin verip de
razı olduktan sonra ben bunu yapanm’‘ derim.
Allah yarattıkları
arasında hüküm vermek istediği zaman bir münadi: ‘‘Ahmed ve ümmeti nerede?
Ahmed ve ümmeti nerede? Gelsinler’‘ der. Biz ilkler ve sonlarız. Son olarak
diriltilecek ve hesaba çekilecek kişileriz. Ümmetler bize yol açacaklar ve
abdest azalan parlak bir şekilde geçeriz. Ümmetler: ‘‘Neredeyse bu ümmetin
tamamı peygamber olacakmış’‘ derler."
*Ebu Ya'la ve Ahmed rivayet ettiler. Ravilerden Ali b. Zeyd
zayıf olmasına rağmen güvenilir bulunmuştur. Diğer ravileri Sahıh'in
ravileridir. Ahmed şu ilaveyi yaptı:
"Cennetin kapısına
gideriz ve ben kapının halkasını tutup çalarım. Bana: ‘‘Sen kimsin?’‘ denir.
Ben: ‘‘Ben Muhammed 'im’‘ derim. Bana kapı açılır ve Kürsi'sinin veya Divanının
Üzerinde olan Hammad emin değil- Rabbimin huzuruna varıp secdeye kapanırım ve
benden önce hiç kimsenin yapmadığı ve sonra da kimsenin yapmayacağı hamdlerle
Ona hamd ederim. Bana: ‘‘Ey Muhammed! Başını kaldır. Ne arzu ediyorsan iste,
talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘
buyuracak. Ben de başımı kaldırıp: ‘‘Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!’‘
diyeceğim. Rabbim: ‘‘Kalbinde şu kadar iman olanı çıkar’‘ diyecek. -ravi Hammad
ne kadar olduğunu hatırlamıyor- Sonra tekrar dönüp secdeye kapanacağım ve daha
önce söylediklerimi söyleyeceğim. Bana: ‘‘Başını kaldır. Ne arzu ediyorsan
iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘
buyrulacak. Ben: ‘‘Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!’‘ diyeceğim. Bana:
‘‘Daha öncekilerden başka şu kadar imanı olanı çıkar’‘ denecek. Sonra yine
dönüp secdeye kapanacağım ve daha önce söylediklerimi söyleyeceğim. Bana:
‘‘Başını kaldır. Söyle, sözün dinlenecektir! Ne arzu ediyorsan iste, talebin
yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘ buyrulacak.
Ben: ‘‘Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!’‘ diyeceğim. Bana: ‘‘Daha
öncekilerden başka şu kadar imanı olanı çıkar’‘ denilecek. "
18505- Enes,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Cennetin kapısını çalarım ve bana kendisi altından, halkaları ise
gümüşten olan bir kapı açılır ve beni büyük nur karşılar, Ben secdeye kapanır
ve daha önce hiç kimsenin sena etmediği övgülerle Allah'a sena ederim. Bana:
‘‘Başını kaldır. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Söyle,
sözün dinlenecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘ buyrulur,
Ben: ‘‘Ümmetimi istiyorum!’‘ derim. Bana: ‘‘Kalbinde bir arpa tanesi kadar
imanı olan senindir’‘ buyurulur,"
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devamla şöyle dedi: "Sonra ikinci defa secdeye varırım
ve aynı şeyleri söylerim. Bana da aynı şeyler söylenir. Ben: ‘‘Ümmetimi
istiyorum!’‘ derim. Bana: ‘‘Kalbinde bir hardal tanesi kadar imanı olan
senindir’‘ buyurulur. Sonra üçüncü defa secdeye kapanırım. Bana aynı şeyler
söylenir. Sonra başımı secdeden kaldırıp: ‘‘Ümmetimi istiyorum!’‘ derim. Bana:
‘‘Samimiyetle "La ilahe illallah" diyen senindir’‘ buyurulur."
*Enes'in Sahih'te ve başka yerlerde bu ve başka hadisleri
vardır, "'* Ebu Ya'la rivayet etti, Ravilerden Yezıd er-Rakkaşi zayıftır.
18506- Enes,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Ben Ümmetimin Sırat'tan geçmesini beklerken Hz. İsa gelir ve: ‘‘Bütün
peygamberler, içinde bulundukları sıkıntıdan dolayı bütün ümmetlerin arasını
ayırması için Allah'a dua etmek üzere senin yanında toplanıyorlar. Ter halkın
ağzına kadar gelmiş. Mümin için bu durumun zorluğu nezleye tutulmuş birisi
gibidir. Kafiri ise ölüm her taraftan kuşatmıştır’‘."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) İsa'ya: "Sana dönme kadar burada bekle" buyurur.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip Arş'ın altında durdu ve ne
seçilmiş hiçbir meleğin, ne de gönderilmiş peygamberin göremeyeceği şeylerle
karşılaştı. Yüce Allah Cibril'e şöyle vahyetti:
"Muhammed'e git ve:
‘‘Başını kaldır. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte
bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘ de."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devam etti: "Ümmetimden doksan dokuz kişiden birisi için
şefaat etmeme izin verildi."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Rabbime yalvarmaya devam ederim.
Hatta Rabbim bana: ‘‘Allah'ın yarattığı ümmetinden bir gün dahi samimiyetle
"La ilahe illallah" deyip o imanla ölenleri dahi şefaatinle cennete
sok!’‘ deyinceye kadar yerimden kalkmam."
*Ahmed rivayet etti. Ravileri Sahlh'in ravileridir.
18507- Ebu Bekr
es-Sıddik anlatıyor: Bir sabah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah
namazını kılıp oturdu. Kuşluk vakti olunca güldü. Sonra öğle, ikindi ve akşam namazını
kılana kadar oturup kaldı. Yatsı namazına kadar geçen bu sürede hiç konuşmadı.
Yatsı namazını kılınca evine gitti. Halk Ebu Bekr'e: "Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) neyi olduğunu sormayacak mısın? Bugün daha önce
hiç yapmadığı bir şey yaptı" dediler. Ebu Bekr, Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu
karşılığı verdi: "Dünyadan ve ahiretten olacak şeyler bana gösterildi.
Evvelkiler ve sonrakiler bir yerde toplandı. İnsanlar bundan korkup ağızlarına
kadar tere batmış bir şekilde Hz. Adem'e gittiler ve: ‘‘Ey AdemI Sen insanlığın
babasısın ve Allah seni üstün kılmıştır. Bizim için Rabbin katında şefaatçi
ol’‘ dediler. Hz. Adem şöyle dedi: "Ben de sizin karşılaştığınız şeyle
karşılaştım. Babanızdan sonra babanız olan Nuh'a gidiniz. "Gerçekten
Allah, Adem'i, Nuh'u ve ibrahim ailesiyle Imran hanedanını süzüp alemler
üzerine seçti." (Al-i İmran, 33)
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "İnsanlar Nuh'a gidip: ‘‘Bizim için
Rabbin katında şefaatçi ol. Allah seni üstün kılmış ve duanı kabul ederek
yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakmamıştır’‘ derler. Hz. Nuh: ‘‘İbrahim'e
gidiniz. Çünkü Allah onu dost edinmiştir’‘ der. İbrahim'e giderler. Hz. İbrahim
onlara: ‘‘Sizin istediğiniz bende değildir. Siz Musa'ya gidiniz. Çünkü Allah
onunla konuşmuştur. (Musa'ya gittiklerinde) Onlara der ki: ‘‘Sizin istediğiniz
bende değildir. Siz İsa b. Meryem'e gidiniz. Çünkü o, kör olanın gözlerini
açar, alaca hastalığı olanın hastalığını giderir ve ölüleri diriltirdi.’‘
(İnsanlar İsa'ya gittiklerinde) onlara der ki: ‘‘Sizin istediğiniz bende
değildir. Siz Adem'in çocuklarının en üstününe gidiniz. Kıyamet günü kabirden
çıkacak ilk kişi odur. Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidiniz. O
Rabbinizden sizin için şefaat dileyecektir.’‘ İnsanlar, böylece ResUlullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderler ve Cibril Rabbinin huzuruna varır ve
Yüce Allah:
‘‘(Muhammed'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin ver ve onu Cennetle müjdele’‘ buyurur. Cibril
huzurdan ayrılır (ve O'na (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söyler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hafta daha secdede kalır. YÜce Allah:
‘‘Başını kaldır. Söyle, sözÜn dinlenecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul
edilecektir!’‘ buyurur.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) başını secdeden kaldırır ve Rabbine nazar edince bir hafta
kadar daha secdeye kapanır. YÜce Allah: ‘‘Başını kaldır. Söyle, sözÜn
dinlenecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!’‘ buyurur."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devam etti: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir daha secdeye varmak istediğinde Cibril pazılarından tutar ve Allah ona
hiçbir insandan kabul etmediği duaları ondan kabul eder. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) der ki: ‘‘Ey Rabbim! Beni Ademoğullarının en ÜstÜnÜ olarak
yarattın. Bunu övÜnmek için söylemiyorum. Kıyamet gÜnÜ kabirden çıkacak ilk
kişi de ben'im. Bunu övÜnmek için söylemiyorum. Hatta Havz'a yanıma varacak
kimseler; San'a ile Eyle arası kadar bÜyÜklÜkte olan alanda bulunan insanlardan
daha fazladır.’‘ Sonra şöyle denir: ‘‘Sıddıkları çağırınız şefaat etsinler.’‘
Sonra: ‘‘Peygamberleri çağırın’‘ denir. Peygamberler, kimisi on kişiden daha
fazla insanla, kimi beş altı kişiyle; kimisi de tek başına gelirler. Sonra:
‘‘Şehitleri çağırın; dilediklerine şefaat etsinler’‘ denir.
Şehitler şefaat
ettiklerinde YÜce Allah: ‘‘Ben merhametlilerin en merhametlisiyim. Bana ortak
koşmayanı Cennetime sokun’‘ buyurur. Cennete girerler; sonra YÜce Allah:
‘‘Cehenneme bakınız; az da olsa hayır yapan kimseyi bulabilecek misiniz’‘
buyurur.
Cehennemde bir adamı
bulurlar ve: ‘‘Az da olsa bir hayır yaptın mı?’‘ diye sorarlar. Adam: ‘‘Hayır,
ama alışverişimde insanlara karşı müsamahakar davranırdım’‘ der. YÜce Allah:
‘‘Kullarıma müsamahakar davrandığı gibi bu kuluma müsamahakar davranınız’‘
buyurur.
Sonra bir adamı
Cehennemden çıkarırlar. (YÜce Allah) ona: ‘‘Az da olsa bir hayır yaptın mı?’‘
diye sorar. Adam der ki: ‘‘Hayır, ancak oğluma: "ÖldÜğÜm zaman beni
yakınız; sonra öğütünüz sürme gibi olduğumda (toz haline geldiğimde) beni
denize götürüp rüzgarda savurunuz. VaIlahi böylece Alemlerin Rabbi bana azab
edemez’‘ dedim." Yüce Allah: ‘‘Neden böyle yaptın?’‘ diye sorunca; adam:
‘‘Senden korktuğum için’‘ der. Allah: ‘‘En büyÜk kralın sahip olduklarına bak;
onların aynısı ve on katı senindir’‘ buyurur.
Adam: ‘‘Sen kendin
kralolduğun halde neden benimle alayediyorsun?’‘ der."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kuşluk vaktinden beri gÜlmemin sebebi işte budur"
dedi.
*Ahmed ve yakın metinle Ebu Ya'la ile Bezzar rivayet ettiler.
Hepsinin ravileri güvenilirdir.
18508- Ebu Eyyub
el-Ensari, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün yanlarına çıkıp
şöyle dediğini nakleder: "Rabbim beni, yetmiş bin kişinin affedilerek
hesaba çekilmeden cennete girmesiyle Ümmetim için katında sakladığı şeyarasında
muhayyer bıraktı." Sahabeden bazıları: "Ya Resulallah! Rabbin onu
saklıyor mu?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (evine)
girip sonra tekbir getirerek çıktı ve: "Allah benim için; hesapsız bir
şekilde Cennete girecek her bin kişiye yetmiş bin kişi ekledi. Sakladığı şey de
halfi katında durmaktadır" buyurdu.
Ebu Ruhm: "Ey Ebu
Eyyub! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için saklanan şey nedir?"
diye sorunca halk onu azarlayarak: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) için saklanan şeyden sana ne?" dediler. Ebu Eyyub şöyle dedi:
"Onu bırakınız. Size Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için
saklanan şeyi söyleyeyim. Zannedersem, hatta eminim diyebilirim; Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) için saklanan şey; Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Rabbim! Allahtan başka ilah olmadığına, Onun ortağı
bulunmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna diliyle ve
kalbiyle tasdik edip şahadet edeni Cennete sok’‘ demesidir."
*Ahmed ve Taberani rivayet ettiler. Ravilerden, Benı Seri
kabilesinden Abdullah b.
Naşir'i tanımıyorum. ibn
Lehia'yı ise çoğunluk zayıf bulmuştur.
18509- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin Burre adında bir
hizmetçisi vardı. Bir adam onunla karşılaştı ve: "Ey Burre! Saçlarını ört.
Zira Allah katında Muhammed'in sana bir faydası olmaz" dedi. Burre
olanları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cübbesini ardında sürüyerek yanakları
kızarmış bir şekilde çıktı. Biz Ensar topluluğu, cübbesini sürüdüğü ve
yanakları kızardığı zaman öfkeli olduğunu anlardık. Silahları alıp yanına
gittik ve: "Ya Resulallah! Bize dilediğin şeyi emret. Seni hak olarak
gönderene yemin olsun ki; eğer annelerimizi, babalarımızı ve çocuklarımızı
(öldürmemizi) emretsen bu emrini yerine getirirdik" dedik. Resülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıktı; Allah'a hamdü sena ederek:
"Ben kimim?" diye sordu. Biz: "Sen Allah'ın Resülüsün"
deyince: "Evet, ama ben kimim?" dedi. Biz: "Sen, Muhammed b.
Abdillah b. Abdilmuttalib b. Haşim b. Abdimenaf'sın" dedik.
Resülullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben Ademoğullarının efendisiyim. Bunu böbürlenmek için
söylemiyorum. (Kıyamet günü kabirden kalkıp) başındaki toprağı ilk silkeleyecek
kişi benim. Bunu böbürlenmek için söylemiyorum. Cennete girecek ilk kişiyim.
Bunu böbürlenmek için söylemiyorum. Bazılarına ne oluyor da benim akrabalığımın
faydasının olmadığını iddia ediyorlar. Bu iş iddia ettikleri gibi değildir.
Muhakkak ki ben şefaat edeceğim. O kadar şefaat edeceğim ki; şefaat ettiğim
kişi şefaat etmek isteyecek ve onun da şefaati kabul edilecektir. Hatta İblis
bile şefaatten faydalanmak için uzanacaktır" buyurdu.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravileri,
Ubeyd b. ishak el-Attar ve Kasım b. Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Akıl
çok zayıf olmalarına rağmen güvenilir bulunmuştur.
18510- Ukbe b. Amir,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Allah, evvelkileri ve sonrakileri bir araya toplayıp aralarında hüküm
verdiği ve hesaba çekilme bittiği zaman müminler şöyle derler: ‘‘Allah aramızda
hüküm verdi. Rabbimize karşı bize şefaatçi olacak birisini bulalım. Beraber Hz.
Adem'e gidelim. Çünkü o bizim babamızdır ve Allah onu kendi eliyle yaratmış ve
onunla konuşmuştur.’‘ Hz. Adem'e giderler ve kendilerine şefaatçi olmasını
isterler. Hz. Adem: ‘‘Nuh'a gidiniz’‘ der. Nuh'a giderler. Nuh, İbrahım'e
gitmelerini söyler. İbrahım'e giderler, Hz. İbrahım Musa'ya gitmelerini söyler.
Musa'ya giderler. Hz. Musa, İsa'ya gitmelerini söyler. İsa'ya giderler, Hz.
İsa: ‘‘Ben size ümmi peygambere gitmenizi tavsiye ederim’‘ der. Bunun üzerine
bana gelirler, Allah bana kalkmak için izin verir. Kalktığımda oturduğum
yerden, güzel koku koklamış herkesin kokladığı kokudan daha da hoş bir koku
rüzgarı yayılır. Nihayet Rabbimin huzuruna geleceğim, benim şefaatimi kabul
edecek ve bana saçımdan ayağımın tırnağına kadar bir nur ihsan edecek. Sonra
kafirler şöyle diyecekler: ‘‘Müminler kendilerine şefaat edecek kimseyi
buldular, peki bize kim şefaat edecek? Bu, İblis'ten başkası olamaz. Bizi
saptıran odur’‘ diyecekler ve bunun üzerine İblis'in yanına gidecekler. İblis
ayağa kalkınca, oturduğu yerden koku koklamış herkesin şimdiye kadar kokladığı
en kötü koku yayılacak. Sonra onları Cehenneme sokacak ve o anda iş olup
bitince, şeytan: ‘‘Doğrusu Allah size gerçeği söz vermişti. Ben de size söz
verdim, ama sonra caydım’‘ (ibrahım, 22) diyecek.''
*Taberani rivayet etti. Ravilerden Abdurrahman b. Ziyad b.
En'um zayıftır.
18511- Abdullah b. Amr
b. el-As, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
bildiriyor: "Bu kıble ehlinden, sayılarını sadece Allah'ın bildiği kişi,
Allah'a isyan ettikleri ve günaha cüret ettikleri, taatten kaçındıkları için
cehenneme girer. Bana şefaat için izin verilir ve ayaktayken sena ettiğim gibi
secdede iken de (Rabbime) sena ederim. Bunun üzerine bana: ‘‘Başını kaldır. Ne
arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul
edilecektir!’‘ denir."
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır ve M. es-Sağır'inde rivayet
etti. isnadı hasendir.
18512- Ubade b.
es-Samİt, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
nakleder: "Canım elinde olana yemin ederim ki; ben kıyamet günü insanların
efendisiyim. Bunu böbürlenmek ve gösteriş için söylemiyorum. İnsanlardan hiç
kimse yoktur ki Kıyamet günü sancağımın altında ferahlamayı bekliyor olmasın.
Ben, Cennetin kapısına varana kadar elimde Hamd sancağı ile yürürüm ve insanlar
da benimle yürür. Cennetin kapısına varınca kapının açılmasını isterim; bana:
‘‘Kim o?’‘ denir. Ben: ‘‘Muhammed'im’‘ deyince, ‘‘Muhammed'e merhaba!’‘ denir:
Rabbimi gördüğüm zaman onun için şükür secdesine kapanırım. Bana: ‘‘Başını
kaldır. Ne arzu ediyorsan söyle, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun,
şefaatin kabul edilecektir!’‘ denir. Bu şekilde günahkarlar, Allah'ın rahmeti
ve benim şefaatimle cehennemden çıkarlar."
*Taberani rivayet etti. ishak b. Yahya Ubade'ye
yetişmemiştir. Diğer ravileri güvenilirdir.
18513- Ka'b b. Malik,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kıyamet günü insanlar haşrolduğunda, ben ve ümmetim bir tepe üzerinde
oluruz. Rabbim bana yeşil bir kaftan giydirir; sonra Allah'a layık olduğu
şekilde sena etmem ıçın izin verilir. İşte Makam-ı Mahmud budur."
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ında
rivayet etti. M. el-Kebir'in isnadlarından birinin ravileri Sahih'in
ravileridir.
18514- Huzeyfe,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kıyamet günü insanların efendisi benim. (Kıyamet günü) Rabbim beni
çağırır. Ben derim ki: Allahım! Emrindeyim ve emrine amadeyim. Hayır senin
elindedir. Sen noksanlıklardan münezzehsin ve Yücesin. Şefkatine yöneliyorum.
Doğru yolu bulan sadece senin hidayet verdiğin kişidir. Kulun Senin kudret elin
arasındadır. Senden ancak sana sığınılır. Senden kurtuluş, ancak yine sana
gelmekledir. Rabbim sen noksanlıklardan münezzeh ve Yücesin."
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
Leys b. Ebi Süleym müdellistir. Diğer ravileri güvenilirdir.
18515- Huzeyfe der ki:
Yüce Allah, (Kıyamet günü) insanları bir yerde toplar ve hiç kimse konuşamaz.
ilk olarak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşur ve der ki: ''Allahım!
Emrindeyim ve emrine amadeyim. Hayır senin elindedir. Kötülük sana ait
değildir. Doğru yolu bulan Senin hidayet verdiğin kişidir. Kulun senin kudret
elin arasındadır. Senin tarafindan yaratılmış olup, senin hükmüne
götürülecektir. Senden ancak sana sığınılır, senden kurtuluş, ancak yine sana
gelmekledir. Sen noksanlıklardan münezzehsin, yücesin, ey Beytullah'ın Rabbi,
seni takdis ederiz!" İşte: "Belki Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud'a
gönderecektir" (isra, 79) ayetiyle kastedilen budur.
*Bezzar mevkuf olarak rivayet etti. Ravileri Sahih'in
ravileridir.
18516- Harb b. Sureye
el-Bezzaz bildiriyor: Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. el-Hüseyn'e dedim ki:
''Kurban olayım sana, Irak halkının konuştuğu şu şefaat hakkında ne
düşünüyorsun? Gerçekten var mıdır?" ''Ne şefaatindan söz ediyorsun?"
deyince ben: ''Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şefaatı" dedim.
Şu karşılığı verdi: Amcam Muhammed b. Ali b. el-Hanefiyye'nin, babası Ali b.
Ebi Talib'den bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: ''Ümmetime şefaat ederim. Ta ki; Rabbim bana seslenip: ‘‘Ey Muhammed!
Razı oldun mu?’‘ der. Ben: ‘‘Razı oldum ya Rabbi!’‘ derim."
*Bezzar ve Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti.
Ravilerden Muhammed b. Ahmed b. Zeyd el-Medarl'yi tanımıyorum. Bazılarında
bulunan zayıflığa rağmen ravileri güvenilir bulunmuştur.
18517- Abdullah b. Busr
bildiriyor: Biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gölgeliğindeyken, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gülümseyerek ve sevinçli bir halde yüzü
parlayarak yanımıza çıkageldi. Biz onu karşıladık ve: "Ya Resulallah! Yüce
Allah seni hep mutlu kılsın! Yüzünün böyle neşeli ve güleç olması bizi pek
memnun ediyor" dedik.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Biraz önce Cibril geldi ve Yüce Allah'ın bana şefaat
yetkisini verdiğini müjdeledi" dedi. Biz: "Ya Resulallah! Şefaatin
Haşimoğullarına mı has?" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır" cevabını verdi. Biz: "Kureyş'e has mı?" diye
sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır" dedi. Biz:
"Ümmetine has mı?" deyince ise; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Şefaatimı ümmetimden günahkarlar ve ağır bir sorumluluk içinde
olanlar içindir" buyurdu.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ında
rivayet etti. Ravilerden Abdulvahid en-Nasrı, müteahhirundandır. EvzaTden hadis
rivayet eder ve onu tanımıyorum. Diğer ravileri güvenilirdir.
18518- Ebu Umame,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ümmetimin şerlileri için ben ne güzel biriyim." Kendisiyle
oturanlardan birisi: "Ya Resulallah! Hayırlılarına karşı nasılsm?"
diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah,
ümmetimin şerlilerini şefaatimle Cennete sokar. Hayırlılarını ise; Allah
amelleriyle Cennete sokar" buyurdu.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'inde rivayet etti. Ravilerden
Cemı b. Sevb er-Rahabi hakkında Buhari: "Hadisleri münkerdir"
demiştir. ibn Adiy: "Rivayetleri zayıf olduğuna işaret eder" dedi.
Diğer ravileri Sahih'in ravileridir.
18519- İbn Abbas;
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün şöyle dediğini nakleder:
"Şefaatim, ümmetimin büyük günah sahipleri içindir."
İbn Abbas ekledi:
"Hayırda ileride olan, hesaba çekilmeden Cennete girer. Ortada olan
Allah'ın rahmetiyle Cennete girer. Nefsine zulmeden ve A'raf ehli ise
Muhammed'in şefaatiyle Cennete girerleL"
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir ile kısa metinle M.
el-Evsat'ında rivayet etti. Ravilerden Musa b. Abdirrahman es-San'ani hadis
uydurmakla suçlanmıştır.
18520- Abdullah b. Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Şefaat etmekle ümmetimin yarısının Cennete girmesi arasında muhayyer
bırakıldım. Ben daha geniş ve kapsamlı olması sebebiyle şefaati tercih ettim.
Sizce şefaatim, günaha bulaşmamış kimseler için midir? Hayır; o, günaha
bulaşmış olan günahkarlar içindir."
(Ravi) Ziyad dedi ki:
"Şefaate mazhar olacak o zümre de bizleriz; ancak hadisi bize rivayet eden
kişi bu şekilde aktardı."
*Ahmed ve şu ifadelerle Taberani rivayet etti: "Şefaatim
muttaki olan müminler için değildir. Hayır! Günahkarların, hata işleyenlerin ve
kötülüklere bulaşmışların üzerİne olacak."
Taberaninin güvenilir
bir ravi olan Nu'man b. Kurad dışındaki ravileri Sahih'in ravileridir.
18521- Enes,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Şefaatim, ümmetimin büyük günah sahipleri içindir. "
*Bezzar, Taberani M. es-Sağır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet
etti.
18522- M. es-Sağır ile
M. el-Evsat'ta olan başka bir rivayette ifade şöyledir: "Bana şefaat
yetkisi, ümmetimden büyük günah sahipleri için verilmiştir. "
*Ravilerden Hazrec b. Osman'ı; ibn Hibban güvenilir bulmuş,
birden çok kişi ise zayıf olduğunu söylemiştir. Bezzar'ın diğer ravileri
Sahih'in ravileridir.
18523- İbn Ömer der ki:
Büyük günah işleyen kişinin affedilmeyeceğini söylerdik. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kıyamet günü, şefaatimi ümmetimden büyük günah
sahipleri için sakladım" buyurduktan sonra buna benzer birçok düşünceden
vazgeçtik ve Allah'ın onları affetmesini diledik.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
Harb b. Sureyc'i birden çok kişi güvenilir bulmuştur, ama kendisinde zayıflık vardır.
Diğer ravileri Sahıh'in ravileridir.
18524- Ümmü Seleme,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Amel yap; tevekkül edip ameli bırakma. Şefaatim, ümmetimden helak olanlar
(büyük günah işleyenler) içindir." .
*Taberani rivayet etti. Ravilerden Amr b. Muharram zayıftır.
18525- Büreyde
bildiriyor: Muaviye'nin yanına girdiğimde konuşan bir adam gördüm. Muaviye'ye:
"Ey Mu'aviye! Bana konuşmam için izin verir misin?" dedim. Muaviye:
"Olur" dedi. (Muaviye) Büreyde'nin diğer adam gibi konuşacağım
zannetti. Büreyde şöyle dedi:
"Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Kıyamet günü;
yeryüzündeki taşlar ve kezekler (toprak parçalan) sayısınca insana şefaat
edeceğimi umarım’‘ buyurduğunu duydum. Ey Muaviye! Sen bu şefaati umarsın da,
Ali ummaz mı?"
*Ahmed rivayet etti. Ebu israil el-Melal'nin çok zayıf
olmasına rağmen ravileri güvenilir bulunmuştur.
18526- Büreyde der ki:
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa: "Taşlar ve ağaçlar çok
mudur?" diye sordu. Biz: "Evet" deyince şöyle buyurdu:
"Canım elinde olana yemin ederim ki; şefaat edeceğim kişilerin sayısı
taşlardan ve ağaçlardan daha çoktur. "
*Taberani. el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
Sehl b. Abdullah b. Büreyde zayıftır.
18527- Uneys el-Ensarl,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kıyamet günü; yeryüzündeki taşlar ve kezekler (toprak parçaları)
sayısından daha çok insana şefaat edeceğim."
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
KalOrl olarak tanınan ve Ali b. el-Medını'nin dostu olan Ahmed b. Amr',
tanımıyorum. Diğer ravileri bazılarında bulunan zayıflığa rağmen güvenilir
bulunmuştur.
18528- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Cehenneme gidip kapısını çalacağım. Kapı bana açılacak ve içeriye girip
daha önce kimsenin etmediği, benden sonra da kimsenin etmeyeceği hamdler ile
Allah'a hamd edeceğim. Sonra samimi bir şekilde ‘‘La ilahe illallah’‘ diyeni
oradan çıkaracağım. Kureyş'ten bazıları kalkıp kendilerini bana nisbet
edecekler; ben de onların nesebini tanıyacağım; ama yüzlerini tanımayacağım ve
onları ateşte bırakacağım. "
*Taberani. el-Mu'cemu'l-evsat'ında hocası Ali b. Said
er-Razl'den rivayet etti. Onda gevşeklik vardır. Ayrıca isnadında tanımadığım
raviler vardır.
18529- Cabir,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Cennet ahalisi, dünyadayken tanıdıkları bazı kişileri arayacak ve
peygamberlere gidip onları zikrederek şefaat etmelerini isteyeceklerdir. Bunun
üzerine bunlara şefaat edilecek. (Cehennemden çıkarılıp salındıkları için)
orada bunlar ‘‘Tulaka’‘ ismiyle anılırlar ki, aslında hepsi de tulaka'dır.
Sonra bunların üzerine hayat suyu dökülür."
*Taberani, ef-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. isnadı
hasendir.
18530- Abdullah b.
Mes'ud, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Cehennemde azab edilen bir topluluk, Allah'ın rahmeti ve şefaat edenlerin
şefaatiyle Cennete gireceklerdir. "
*Taberani rivayet etti. Ravilerden tanımadıklarım vardır.
18531- Muğire b. Şu'be,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Cehennemden, cehennemlikler diye adlandırılan bir topluluk çıkar ve Allah'a
bu ismin değiştirilmesi için dua ederler. Allah bu ismi siler ve bunlar ateşten
çıktıklarında; tıpkı tüyün bitmesi gibi yeniden biterler (canlamrlar)"
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
Abdurrahman b. ishak zayıftır.
18532- Cabir b.
Abdillah, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
nakleder: "Ümmetimden bazı kimseler Cehenneme günahları sebebiyle girerler
ve Allah'ın dilediği kadar bir süre orada kalacaklardır. Sonra müşrikler onları
ayıplayarak: ‘‘(Dünyada iken) tasdikiniz ve imanınız gibi hususların size bir
fayda sağladığını görmüyoruz’‘ derler. Bunun üzerine yüce Allah, cehennemden
çıkarmadık hiçbir muvahhid bırakmaz."
Daha sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "inkar edenler, keşke müslüman olsaydık
temennisinde bulunacaklardır" (Hicr, 2) ayetini okudu.
*Cabir'in, Sahih'te başka ibarelerle hadisleri vardır.
Taberani,
el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Güvenilir bir ravi olan Bessam esSayraf! dışındaki
ravileri Sahih'in ravileridir.
18533- Enes b. Malik,
Resulunah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "La
ilahe illallah ehlinden bazıları günahları sebebiyle Cehenneme girerler. Lat ve
Uzza'ya tapanlar onlara: ‘‘La ilahe illallah demeniz size ne fayda verdi. Siz
de bizimle ateştesiniz?’‘ derler. Yüce Allah onlara öfkelenir ve (La ilahe
illallah ehlini) Cehennem'den çıkarıp hayat suyuna atar. Yanık izlerinden;
tıpkı tutulmuş Ay'ın kurtulması gibi kurtulurlar ve Cennete girerler. Cennet
ehli onlara ‘‘Cehennemlikler’‘ adını verir."
Bir adam: "Ey Enes!
Sen bunu bizzat Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duydun mu?"
diye sorunca Enes: "Resulunah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim
kasıtlı olarak benim adıma yalan söylerse Cehennemdeki yerini hazırlasın"
dediğini duydum. Eveti ben Resulunah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu
söylediğini duydum" karşılığını verdi.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
tanımadıklarım vardır.
18534- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Yüce Allah şöyle buyurur: ‘‘Kalbinde bir arpa tanesi kadar iman olanı
Cehennemden çıkarınız.’‘ Sonra: ‘‘Kalbinde bir hardal tanesi kadar imanı olanı
Cehennemden çıkarınız. İzzetim ve Celalime yemin ederim ki; bana gece veya
gündüz bir süre iman edeni, bana iman etmeyenle bir tutmam’‘ buyurur".
*Sahıh'te Enes'in Şefaat konusunda bundan daha kısa hadisleri
vardır. *Taberani M. es-Sağır'inde rivayet etti. Ravilerden Tarif b. Şihab metruktur.
18535- Abdullah b.
Mes'ud der ki: "İnsanlara o kadar şefaat edilecek ki; İblis bile şefaatten
faydalanmak için uzanacak."
*Taberani mevkuf olarak rivayet etti. Ravilerden Hasan-ı
Basri'nin dostu Kesır b. Yahya zayıftır.
18536- İbn Abbas,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Peygamberlere nurdan minberler konulur ve üzerlerine otururlar. Sadece
benim minberim boş kalır. Ben minberime oturmam ve benim Cennete gönderilip
ümmetimin geride kalmasından korkarak Rabbimin huzurunda ayakta dururum ve: ‘‘
Ya Rabbi! Ümmetimi istiyorum’‘ derim. Yüce Allah: ‘‘Ey Muhammed! Ümmetine ne
yapmamı istersin?’‘ diye sorar. Ben: ‘‘ Ya Rabbi! Bir an önce hesaplarını gör’‘
derim. Ümmetim çağrılır ve hesaba çekilirler. Kimisi Allah'ın rahmetiyle
Cennete girer. Kimisi de şefaatimle Cennete girer. Ta ki Cehenneme gönderilen
bazı kimseler hakkında Rabbimden bana huccet verilinceye kadar bu devam eder. O
kadar şefaat ederim ki; Cehennemin maliki olan Hazin: ‘‘Ey Muhammed! Rabbinin gazabından
Cehennem kendisinde senin ümmetinden kimseyi bırakmamış, kimse orada
kalmamıştır’‘ der."
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ında
rivayet etti. Ravilerden Muhammed b. Sabit el-Sunanı zayıftır.
18537- Huzeyfe,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Yüce Allah, kemikleri görülene kadar ateşin vücutlarını yaktığı, pis
kokulu bir topluluğu Cehennemden çıkarır. Onlar Cennete girdiklerinde
kendilerine ‘‘Cehennemlikler’‘ adı verilir."
*Ahmed iki yolla rivayet etti. Ravileri Sahıh'in ravileridir.
Allah'ın rahmeti konusunda bununla ilgili hadisler gelecektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: