MECMAU

ZEVAİD

ZÜHD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Uzlet

 

18189- İmran b. el-Husaynı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Kim Allah'a yönelirse, Allah onun her türlü ihtiyacını giderir ve hesap etmediği yerden kendisini rızıklandırır. Kim dünyaya yönelirse, Allah onu dünyaya bırakır.''

 

*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden Fudayl'ın dostu ibrahim b. el-Eş'as zayıftır. ibn Hibban onu güvenilir raviler arasında zikretmiş: "Hata eder, ğarib hadisler rivayet eder ve güvenilir olan ravilerden farklı rivayetlerde bulunurdu" demiştir. Diğer ravileri güvenilirdir.

 

 

 

18190- Ümmü Meysere, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Size insanların en hayırlısını bildireyim mi?" Sahabe: "Olur ya Resulallah" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), eliyle doğuyu işaret ederek dedi ki: "Allah rızası için, atının yularını eline almış, düşmana saldırmayı veya düşmanın kendisine saldırmasını bekleyen kişidir. Size bundan sonra insanların en hayırlısını haber vereyim mi?" Sahabe: "Olur ya Resulallah!" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), eliyle Hicaz tarafını işaret ederek: "Refah içindeyken namazını kılan, zekatını veren, Allah'ın malının üzerindeki hakkını bilen ve kötü insanların kötülüğünden uzak duran kimsedir" buyurdu.

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri güvenilirdir, Ancak ibn ishak müdellistir,

 

 

 

18191- Adese et-Tai bildiriyor: ŞirM'tayken Abdullah (b. Mes'üd) yanımızda konakladı. Ailem beni bazı şeylerle yanına gönderdiler. Gençlerimiz, dört günlük bir mesafeden deve gütmekten gelmişler ve beraberlerinde kuş getirmişlerdi. Ben gençlerin getirdiği kuşu ona götürdüm. Kuşu kendisine verdiğimde: "Bu kuşu bana nereden getirdin?" diye sordu. Ben: "Dört günlük mesafede deve güdenler getirdi" dedim. Abdullah: "Kuşun avlanıldığı yerde yaşamak isterdim. Allah'a kavuşuncaya kadar, hiç kimseyle konuşmam, hiç kimse de benimle konuşmazdı."

 

*Taberani rivayet etti, Adese et-Tai dışındaki ravileri, Salıfh'in ravileridir. O da güvenilirdir.

 

 

 

18192- Abdullah b. Amr'dan naklediliyor: Abdullah b. Amr, evinin kapısında durmuş, kendi kendiyle konuşurmuş gibi eliyle işaretler eden Muaz b. Cebel'e rastladI. Abdullah b. Amr: "Neyin var ey Ebu Abdirrahman! Kendi kendine konuşuyorsun?" diye sorunca, Muaz:

"Allah'ın düşmanı (Şeytan) beni Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duyduğum şeyden çevirmek istiyor ve bana şöyle diyor: ‘‘Zamanını evinde geçiriyorsun, halkın oturduğu meclislere çıkmaz mısın?’‘ Ben ise Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu duydum: "Kim Allah yolunda çıkarsa, o kişi Allah'ın kefaleti altındadır. Kim bir hastayı ziyaret ederse o kişi Allah'ın kefaleti altındadır. Kim sabah veya akşam mescide giderse, Allah'ın kefaleti altındadır. Kim bir idarecinin yanına girip yanlışlarını söylerse Allah'ın kefaleti altındadır. Kim evinde oturup kimsenin gıyabında kötü konuşmazsa, Allah'ın kefaleti altındadır."

Allah'ın düşmanı, beni evimden, halkın bulunduğu meclislere çıkarmak istiyor."

 

*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında ve buna yakın metinle muhtasar olarak M. ell-Kebır'de rivayette bulundu. Bezzar da rivayet etti. Ahmed'in, ibn Lehia dışındaki ravileri Sahıh'in ravileridir. Onun da zayıflığına rağmen hadisleri hasendir.

 

 

 

18193- Enes b. Malik, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Sizden önceki ümmetlerden birinde Muvarrik adında, kendini ibadete vermiş bir kişi vardı. Bir gün namaz kılarken, aklına kadınlar geldi, onları arzulayıp erkeklik organı dikleşince namazı kesti. Bu duruma kızarak yayını aldı, yayın kirişini keserek onunla hayalarını bağladı ve kirişin diğer ucunu ayaklarının altına aldı. Sonra ayaklarını gererek hayalarını kopardı. Sonra azığını ve ayakkabılarını alıp ne insanın, ne da yırtıcı hayvanların olmadığı bir yere giderek kendine bir gölgelik yaptı ve namaz kılmaya başladı. Artık her sabah yer yarılıyor oradan içinde yemek bulunan bir kapla birisi çıkıyor, adam doyana kadar yiyor, sonra yerden çıkan girip su dolu bir kapla çıkıyor ve adam suya kanana kadar içiyor, sonra yerden çıkan kişi tekrar yerine giriyor ve yer kapanıyordu. Akşam olduğu zaman da aynı şekilde yapıyordu. "

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Bir topluluk onun yakınından geçince, içlerinden iki kişi gece karanlığında yanına uğrayıp, gidecekleri yolu sordular. Adam eliyle işaret ederek: "Bu taraftan gideceksiniz" diyerek gitmek istedikleri yönü tarif etti. Adamlar kısa bir müddet gittikten sonra birisi: "Bu adamın yanına dönüp neden ıssız olan bu yerde ikamet ettiğini öğrensek" dedi. Adamın yanına dönüp: "Ey Allah'ın kulu! Neden ıssız olan bu yerde ikamet etmektesin?" diye sordular. Adam: "Beni rahat bırakın ve işinize gidin" deyince adamlar geri dönmeyip sebebini öğrenmek için ısrar ettiler. Bunun üzerine adam: "Burada bulunuş sebebimi size haber vereceğim. Ancak bunu gizleyip kimseye anlatmayana Allah dünya ve ahirette ikramda bulunsun. Kim bunu halka anlatırsa Allah onu dünyada ve ahirette zelil etsin" deyince, ikisi: "Tamam" dediler.

 

Adamların ikisi orada konakladılar. Sabah olunca yerden çıkan kişi, her zaman çıkardığı yemeğin üç mislini çıkardı. Doyana kadar yediler. Sonra girip her gün çıkardığı içeceğin üç mislini çıkardı. Kanana kadar içtiler. Sonra yerden çıkan kişi yerine girdi ve yer kapandı. İki kişiden biri arkadaşına bakıp: "Gitmek için neden acele ediyoruz? Yiyecek ve içecek mevcut, gideceğimiz yönü de öğrendik. Yatsıya kadar burada bekle" dedi ve yatsıya kadar orada beklediler. (Akşam olunca) sabah vakti çıkan yiyecek ve içecekler aynısıyla geldi. İki kişiden biri arkadaşına: "Sabah oluncaya kadar burada kalalım" dedi. Orada sabahladılar ve sabah vakti yerden aynı miktarda yemek ve içecek çıktı. Sonra bineklerine binip gittiler. Adamlardan biri kralın yanına girdi ve kralın has adamı ve yareni oldu. Diğeri ise ticaretine ve işine devam etti.

Kralın zamanında memleketinde yalan söyleyen kişinin yalanı ortaya çıkınca kralonu idam ederdi. Bir gece sohbette kralla sohbet edip gördükleri acayip şeyleri ona anlatırken, adam: "Ey kral! Sana öyle bir şey anlatacağım ki bundan daha acayip bir şey duymadın" deyip gördüğü adamı krala anlattı. Kral:

"Kesinlikle bundan daha büyük bir yalan duymadım. Vallahi! Ya bana bu şeyi ispatlarsın veya seni idam ederim" dedi. Adam: "Şahidim falan kişidir" deyince, kral: "Adamı gönül rızasıyla getiriniz" dedi. Adam gelince, kral: "Bu adam, sizin bir kişiye rastladığınızı ve ondan şöyle şöyle şeyler gördüğünüzü iddia ediyor" dedi. Adam: "Ey kral! Sen bunun yalan olduğunu ve böyle bir şeyin olamayacağını, sana böyle bir şeyanlatırsam beni asmanın senin için bir hak olduğunu bilmiyor musun?" deyince, kral: "Doğru söyledin ve iyi yaptın" deyip onu gördüklerini gizleyen adamı has adamlarından ve yarenlerinden yaptı. Diğeri için emir verdi ve adamı astılar.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ekledi: "Adamın durumunu gizleyen kişiye Allah dünyada ve ahirette ikramda bulundu. Fakat adamın durumunu açıklayan kişiyi ise dünyada zelil ettiği gibi ahirette de zelil edecek."

 

Sonra Bekr b. Abdillah el-Muzenl, Sümame b. Abdillah b. Enes'e bakarak: "Ey Ebu'l-Müsenna! Deden (Enes)in, bu hadisi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklettiğini duydun mu?" diye sorunca Sümame: "Evet" dedi.

 

*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında hocası Muhammed b. Şu'ayb'dan rivayet etti.

Onu tanımıyorum. Bazılarında bulunan hafif zayıflığına rağmen ravileri güvenilirdir.

 

 

 

18194- Eslem anlatıyor: Hz. Ömer, Hicri on altı yılında Remade senesi hac vazifesini yap(mak için yola çık)tı. Gece yarısı Arc ve Sukya denilen mevkiye gelince önüne bir yolcu çıkarak: "Ey kafile aranızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) var mı?" diye sordu. Ömer: "Sana yazıklar olsun! Aklın başında mı?" deyince adam: "Aklım beni sana getirdi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti mi?" diye sordu. Onlar: "Vefat etti" deyince adam ağladı ve etrafındakiler de onunla birlikte ağladılar.

 

 

Adam: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra idareyi kim aldı?" diye sorunca, onlar: "İbn Ebi Kuhafe" dediler. O: "Benu Temım'in hanifi mi?" diye sordu. Onlar: "Evet" deyince, adam: "O aranızda mı?" diye sordu. Onlar: "Hayır vefat etti" dediler. Adam Ebu Bekr'e dua etti, oradakiler de onunla dua ettiler.

Adam: "Ondan sonra idareyi kim ele aldı?" diye sordu. Onlar:

"Ömer" deyince, adam: "Beni Adiy'in kırmızı benizlisi mi?" diye sordu. Onlar: "Evet, seni konuşturan'da odur" deyince, adam: "Beni Ümeyye'nin beyaz tenlisi ve Beni Haşim'in saçsız olanını neden seçmediniz?" deyince, onlar: "Olan oldu sen ne istiyorsun?" dediler. Adam şöyle dedi: "Ben Ebu Akil el-Cu'ayli'yim. Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cu'ayl çukurunda (vadisinde) karşılaştım, ona biat ederek Müslüman oldum ve onunla birlikte un çorbası içtim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çorbanın ilkini içip kalan kısmını bana içirdi. Vallahi bu güne kadar, hala her acıktığımda o çorbanın tokluğunu, her susadığımda soğukluğunu her içim yandığında serinliğini hissediyorum. Sonra ben, hanımım ve kızlarımla şu davar gübresiyle dolu olan dağa çıktım. Bu seneye kadar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana öğrettiği gibi dağda her gece ve gündüz beş vakit namaz kılıyor, senede bir ay oruç tutuyor, Zilhicce'nin onunda kurban kesiyordum. Vallahi dün kurdun saldırdığı bir koyun dışında koyunumuz kalmadı. Koyunun bir kısmını kurt bir kısmını da biz yedik. Bize yardım ediniz."

Ömer: "Yardım sana yetişmiştir. Sabahleyin seninle suyun başında buluşalım" dedi. Ömer suyun yanına gidip beklemeye başladı ve adam için kervanın yola çıkmasını erteledi ama adam gelmedi. Ömer suyun sahibini çağırarak: "Ebu Akil el-Cu'aylfnin üç kızı ve hanımı var. Ben sana uğrayana kadar onların ihtiyacını karşıla" dedi. Ömer hac vazifesini yerine getirip döndüğünde suyun sahibini çağırdı ve: "Ebu Akil ne yaptı?" diye sordu. Adam: "Bana söylediğin günün ertesi bitkin bir şekilde geldi. Yanımda birkaç gece hasta yattı ve vefat etti. Şu da mezarıdır" dedi. Ömer arkadaşlarına dönerek: "Allah sizin düştüğünüz fitneye düşmesini istemedi" deyip namazını kıldı ve kızlarını ve hanımını himayesine alarak nafakalarını karşılamaya başladı.

 

*Taberani. el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden tanımadıklarım vardır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Korku ve Ümit