MECMAU ZEVAİD |
TÖVBE |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Allah'ın Rahmetinin
Genişliği ile Büyük Günahları Bağışlaması
17605- Abdullah b. Amr
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bir gün yanımıza çıkıp
şöyle dedi: "Allah'a affettiği hiçbir günah büyük gelmez. Sizden önce,
doksan sekiz kişiyi öldüren bir kişi vardı. Bu adam, bir rahibe gidip: ‘‘Ben
doksan sekiz kişiyi öldürdüm. Benim için tövbe var mı?’‘ diye sordu. Rahip:
‘‘Sen haddi aşmışsın (çok adam öldürmüşsün. Bu sebeple tövben kabul edilmez)''
dedi. Bunun üzerine adam kalkıp rahibi de öldürdü.
Sonra başka bir rahibe
gidip: ‘‘Ben doksan dokuz kişiyi öldürdüm. Benim için tövbe var mı?’‘ diye
sordu. Rahip: ‘‘Sen haddi aşmışsın (çok adam öldürmüşsün. Bu sebeple tövben
kabul edilmez)'' dedi. Bunun üzerine adam kalkıp, onu da öldürdü.
Sonra başka bir rahibe
gidip: ‘‘Ben yüz kişiyi öldürdüm. Benim için tövbe var mı?’‘ diye sordu. Rahip:
‘‘Sen haddi aşmışsın, bu sebeple tövbenin kabul edilip edilmeyeceğini
bilmiyorum, ama şurada iki köy var. Birine Basara, diğerine Kefara denir.
Basara halkı, kendilerini Cennete götürecek ameller yapıyorlar. O köyde
onlardan başkası ikamet etmiyor. Kefara halkı ise Cehennemliklerin amelini
yapıyorlar. Orada da onlardan başkası ikamet etmiyor. Sen, Basara halkının
yanına git. Eğer orada ikamet edersen, orasının halkı gibi amel eder ve
tövbende şüpheye düşmezsin’‘ dedi.
Adam, Basara'ya gitmek
için yola çıktı. İki köyün arasına geldiği zaman eceli geldi ve vefat etti.
Melekler, Rabblerine onun halini (cennetlik mi yoksa Cehennemlik mi olduğunu)
sorunca, Allah: ‘‘Hangi köye daha yakın olduğuna bakınız ve hangisine daha
yakınsa, o köyün halkından yazınız’‘ buyurdu. Ölçtüklerinde, adamın, Basara
köyüne bir parmak boğumu kadar daha yakın olduğunu gördüler ve adamı Basara
halkından yazdılar. "
*Taberani rivayet etti. Abdurrahman b. Ziyad b. En'um
dışındaki ravileri, Sahih'in ravileridir. Onu da bazıları zayıf bulmuş, birden
çok kişi de güvenilir olduğunu söylemiştir.
17606- Ebu Abdurab Ubeyde
b. el-Muhacir, Muaviye'nin minberde, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şu hadisini aktardığını nakleder: "(Adam öldürme) konusunda haddi
aşan bir kişi, bir adama gidip: ‘‘Ben doksan dokuz kişiyi haksız yere öldürdüm.
Benim tövbem kabul edilir mi?’‘ diye sordu. Adam: ‘‘Hayır’‘ deyince, onu da
öldürdü ve başka birine gidip: ‘‘Ben yüz kişiyi haksız yere öldürdüm. Benim
tövbem kabul edilir mi?’‘ diye sordu. Adam:
"Sana, Allah'ın, tövbe
edenin tövbesini kabul etmeyeceğini söylersem yalan söylemiş olurum. Şurada
Allah'a ibadet eden bir topluluk vardır. Yanlarına git ve onlarla birlikte
Allah'a ibadet et’‘ dedi.
Adam, o topluluğun
yanına giderken yolda vefat etti. Rahmet melekleri ile azab melekleri adamın
başında toplandı. Allah, onlara bir melek gönderdi. Melek onlara: ‘‘Geldiği
yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir’‘ dedi.
Melekler iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin, bir parmak boğumu
daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine Allah ta o adamı bağışladı.''
*Taberani iki isnadla rivayet etti. Birisinin, güvenilir bir
ravi olan Ebu Abdurab dışındaki ravileri Sahih'in ravileridir. Ebu Ya'la yakın
metinle rivayette bulundu.
17607- Benı Cumah'ın
azatlısı Ebu Kays anlatıyor: Ağacın altında, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) biat edenlerden olan Ebu Zem'a elBelevı, (sahabi) Abdullah b. Amr'ın
tavizsiz olduğunu duymuştu. Bir gün (Kahire'deki) Fustat mescidine gidip
mescidin ortasında durup şöyle dedi:
"İnsanlara İslam'ı
zor laştırma yınız. Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
dediğini duydum: "İsrail oğullarından bir kişi doksan yedi kişiyi öldürdü.
Bir rahibe giderek: ‘‘Ben doksan yedi kişiyi öldürdüm. Benim tövbem kabul
edilir mi?’‘ diye sordu. Rahip: ‘‘Hayır’‘ deyince, adam, rahibi de öldürdü.
Sonra başka bir rahibe
giderek: ‘‘Ben doksan sekiz kişiyi öldürdüm. Benim tövbem kabul edilir mi?’‘
diye sordu. O rahip te: ‘‘Hayır’‘ cevabını verince, adam onu da öldürdü.
Sonra bir üçüncüye
gidip: ‘‘Doksan dokuz kişiyi öldürdüm. Bunlardan ikisi rahipti. Benim tövbem
kabul edilir mi?’‘ diye sorunca, rahip: ‘‘Sen kötü bir şey yaptın. Ama ben,
Allah affedici ve merhametli değildir dersem yalan söylemiş olurum. Sen Allah'a
tövbe et’‘ dedi.
Adam: ‘‘Senin bu
sözünden sonra, ben senden ayrılmam’‘ deyip, onun sözünden çıkmamak şartıyla
yanında kaldı ve ona hizmet etmeye başladı. Bir gün, halkın hakkında kötü
sözler söylediği bir kişi ölüp defnedilince, bu adam mezarının başına oturup
hıçkırarak ağlamaya başladı. Daha sonra, hakkında güzel sözler söylenen birisi
vefat edip defnedilince, yine mezarının başına oturarak kahkahalarla gülmeye
başladı. Arkadaşları bu durumu garip karşılayıp, liderlerinin yanında toplanıp:
‘‘Bu adamı, birçok kişiyi öldürdüğü ve gördüğün gibi (ölülerin ardından bazen
ağlayıp bazen) yaptığı (güldüğü) halde nasıl yanında barındırıyorsun?’‘
dediler. Liderleriyle (adamın hizmetinde olduğu rahip), ona şikayette
bulunanların içinde adama karşı bir sıkıntı oluştu. Adam, bir arkadaşıyla,
liderlerinin (rahibin) yanına gidip (içlerinde olan sıkıntı konusunda) konuştu
ve: ‘‘Bana ne yapmamı emredersin?’‘ diye sordu. Lider (rahip): ‘‘Git ve tandırı
yak!’‘ dedi. Adam tandırı yakıp lidere haber verince, lider: ‘‘Git ve kendini
yanan tandırın içerisine at!’‘ dedi. Rahip, (başka şeylerle meşguliyetinden)
adamı unuttu, diğeri de gitti. Adam gidip kendini tandıra attı. Rahip adamı
hatırlayınca: ‘‘Zannedersem, benim sözümle kendini tandıra attı’‘ deyip tandıra
gidince, adamın, tandırın içinde canlı ve terlemiş olduğunu gördü. Elinden
tutup onu tandırdan çıkararak: ‘‘Senin bana hizmet etmene gerek yoktur. Ben
sana hizmet edeceğim. İlk ölen kişi için ağlaman ve ikincisinde ise gülmenin
sebebini bana söyle’‘ dedi. Adam: ‘‘Birincisi defnedildiği zaman, yaptığı
kötülükler söylenince, günahlarımı hatırlayıp ağladım. Diğerinin ise yaptığı
iyilikler söylenince güldüm’‘ dedi. Bu adam, ondan sonra İsnifl oğullarının
ileri gelenlerinden biri oldu. "
*Taberani rivayet etti. Ravilerden ibn Lehia zayıftır.
17608- İbn Mes'ud der
ki: "Biri salih, diğeri zalim olan iki köy vardı.
Adam, zalim olan köyden
çıkıp salih olan köye gitmek için yola çıktı. Yolda vefat edince, melek ile
şeytan, adam için münakaşa ettiler. Şeytan: ‘‘Vallahi! Bu adam bana hiç isyan
etmedi’‘ dedi. Melek ise: ‘‘Adam tövbe etmek için zalim olan köyü terk etti’‘
dedi. Aralarında, hangi köye daha yakın olduğuna bakmaları şeklinde hüküm
verildi. Ölçtüklerinde halkı salih olan köye bir karış daha yakın olduğunu
gördüler ve adama mağfiret edildi." )
Ma'mer ekledi:
"Allah'ın, salih olan köyü adama yaklaştırdığını söyleyenler vardır."
*Taberani sahabi sözü olarak rivayet etti. Ravileri Sahıh'in
ravileridir.
Tövbe kitabının baş
taraflarında, çocuklarına öldüğü zaman kendisini yakmalarını emreden kişiyle
ilgili hadis geçmişti. Şefaat konusunda tuhaf olan başka bir yolla rivayeti
gelecektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Allah, Kullarına
Karşı, Annenin çocuğuna Olan Merhametinden Daha Fazla Merhametlidir