MECMAU ZEVAİD |
MENKIBELER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Osman b. Ebi'l-As -
Osman b. Huneyf - Cerir - Vail b. Hucr - Ala b. el-Hadramı - Cubeyr b. Mut'im -
Sevban
******************
Osman b. Ebi'l-As
******************
15990- Osman b. Ebi'ı-As
anlatıyor: Sakif kabilesi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
geldiklerinde, ben de onlarla geldim. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kapısının önünde kaftanlarımızı giydik. Sakifliler: "Develerimizi
kim tutacak?" deyince oradakilerin hepsi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına girmek istediğinden buna yanaşmadılar. Ben en küçükleriydim.
Dedim ki: "Çıktığmız zaman, benim de girip çıkmam için beni beklerseniz,
develerinizi ben beklerim." Onlar bunu kabul ettiler ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiler. Çıktıkları zaman: "Haydi
gidiyoruz" dediler. Ben: "Nereye?" deyince: "Ailene"
dediler.
Bunun üzerine:
"Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girmek için
ailemden ayrıldım. Şimdi kapının yanına gelince girmeden geri mi döneceğim?
Bildiğiniz gibi sizin bana verilmiş sözünüz vardır" dedim. Bana:
"Acele et, biz ona sormadık bir şey bırakmayarak senin yanına girmene
ihtiyaç bırakmadık" dediler.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girerek: "Ya Resulallah! Beni dinde
fakih kılması ve bana öğretmesi için Allah'a dua et" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne dedin?" deyince söylediğimi tekrar
ettim. Buyurdu ki: "Benden arkadaşlarından hiçbirinin istemediği şeyi
istedin. Git, sen beraberinde gelenlerin ve kavminin emırisin."
*Taberani rivayet etti. Güvenilir bir ravi olan Hakım b.
Hakım b. Abbad dışındaki ravileri Sahlh'in ravileridir.
15991- Muhtasar olan başka
bir rivayette ibare şöyledir: ''O zaman, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına girip, ondan yanında bulunan bir Mushaf'ı istedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu bana verdi.''
15992- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), elinde bir kitapla
minbere çıkıp dedi ki: ''Bu kitabı, Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve
Resulü'nün de kendisini sevdiği birisine vereceğim. Kalk! Ey Osman b.
Ebi'l-As.'' Osman kalktı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kitabı
ona verdi.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden
ismail b. Ya'la Ebu Umeyye zayıftır.
15993- Ebu Nadre
bildiriyor: Hac mevsiminde, Osman b. Ebi'ı-As'ın yanına gittim. O, evinin
odalarından birini gelen ziyaretçilere ayırmıştı. Orada sohbet edilir, hadisler
okunurdu Biz orada oturuyorken kapının önünden yanında bir koçla birisi geçti.
Osman onu çağırtarak "Bu koçu kaç paraya aldın?" diye sordu. O da
"On iki dirheme aldım" diye cevap verdi. Bunun üzerine ben "Eğer
on iki dirhemim olsaydı ben de bir koç alır, kurban ederek çoluk-çocuğuma
yedirirdim" dedim. Ben oradan ayrılırken, Osman b. Ebi'ı-As'ın gönderdiği
birisi yetişip bana içinde elli dirhem olan bir kese verdi. Onun; muhtaç
olduğum bir sırada Allah rızası için bana vermiş olduğu bu keseden daha
bereketli bir param olmamıştır.
*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.
*********************
Osman b. Huneyf
*********************
15994- Nevfel b. Musahik
anlatıyor: (Bir bölgenin) valilik görevini yürüten Osman b. Huneyf, Ömer b.
el-Hattab'la konuşurken onu kızdırınca, Ömer yerden çakıl alarak Osman'ın
üzerine fıdattı. Çakıllardan birisi Osman'ın alnına gelince onu yaraladı ve
kanlar sakalına akmaya başladı. Ömer pişman olarak: "Sakalındaki kanı sileyim"
deyince, Osman: "Ey Müminlerin emiri! Bu seni korkutmasın. Vallahi beni
görevlendirdiğin şey (valilik) bana yaptığın bu hareketten daha
korkunçtur" dedi. Bu sözler Ömer'in hoşuna giderek ona verdiği şeyleri
arttırdı.
*Taberani rivayet etti. Güvenilir bir ravi olan Nevfel b.
Musahik dışındaki ravileri Sahih'in ravileridir.
********
Cerir
********
15995- Cerır (b.
Abdillah) bildiriyor: Medine'ye yaklaştığımda devemi çökerttim. Heybemi indirip
kaftanımı giydim. Sonra Medine'ye girdiğimde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) hutbe verdiğini gördüm. Halk bakışlarmı bana çevirmişti. Yanına
oturduğum kişiye: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni andı
mı?" diye sorunca: "Evet, biraz önce seni en güzel kelimelerle andı.
Hutbe verirken: ‘‘Birazdan yanınıza bu kapıdan veya bu yönden Yemen'in en
hayırlılarından biri girecektir. Yüzünde krallık nişanesi vardır’‘
buyurdu" dedi.
Cerır: "Allah'a,
bana bahşettiği bu şeyden dolayı hamdettim" dedi.
*Ahmed, Taberani de, el-Mu'cemu'l-kebır'inde ve kısa metinle
M. el-Evsat'ta rivayet etti. Ahmed'in, Muğıre b. Şibl dışındaki ravileri,
Sahıh'in ravileridir. O da güvenilirdir.
15996- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şimdi
yanınıza Yemen'in hayırlılarından birisi gelecek. Yüzünde kırallık nişanesi
vardır" buyurdu ve Cerir b. Abdillah çıkageldi.
*Taberani rivayet etti. Ravilerden Muhammed b. es-Saib
el-Kelbı hadis uyduran biridir.
15997- Abdullah b. Damra
bildiriyor: çoğu, Yemenli olan sahabeyle birlikte Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanında otururken, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Yanınıza, şu tepenin arkasından Yemen'in en hayırlısı olan
birisi çıkacak" dedi. Orada bulunan herkes gelecek kişinin kendi
evailesinden olmasını temenni etti. Baktıklarında, tepenin arkasından Cerir b.
Abdillah çıktı ve gelip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve sahabeye
selam verdi. Orada bulunanların hepsi selama karşılık verdiler. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Cerir'e ridasını çıkarıp attı ve: "Ey Ebu
Amr! Alonu, üzerine otur!" buyurdu. Cerir onlarla bir müddet oturduktan
sonra gitti. Sahabe: "Bugün Cerir'e yaptığını gördüğümüz şeyi başkasına
yaptığını görmedik" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet, bu, kavminin büyüğüdür. Size bir kavmin büyüğü geldiği zaman, ona
gereken saygıyı gösterin" buyurdu.
*Taberani ve Bezzar rivayet ettiler. Ravilerden
tanımadıklarım vardır.
15998- Bera b. Azib,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle duyduğunu bildiriyor:
"Birazdan yanınıza bu yönden Yemen'in en hayırlılarından biri girecektir.
Yüzünde krallık nişanesi vardır"
Orada bulunanların hepsi
gelecek olan kişinin kendi ailesinden olmasını temenni etti. O sırada bineğine
binmiş birisi gelip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına varınca
bineğinden indi, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini tutup
onunla musafaha etti ve ona biat etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen kimsin?" deyince, "Cerir b. Abdillah el-Becli'yim"
dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onu yanına oturtarak eliyle, Cedr'in başını, yüzünü, göğsünü
ve karnını sıvazladı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona ve
zürriyetine bereket için dua ederken, Cerır, utancından ellerini ridasının
altına alacak kadar eğildi. Sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona
dua ederek başını ve sırtını sıvazladı.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden (erır
b. Eyyub el-Beceli metruktur.
15999- Cerir bildiriyor:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ya Resulallah! Hicret
etmek üzere sana biat edeyim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), her müslümana nasihat etmek üzere biat etmemi istedi. Ben de bunun
üzerine kendisine biat ettim.
*Sahlh'te, hicret ve her müslümana nasihat üzerine hicret
şeklindedir.
Taberani değişik yalarla
rivayet etti. Bazılarının ravileri, Sahih'in ravileridir.
16000- Ali b. Ebi Talib,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cerfr bizden, Ehl-i
Beyt'tendir (Aramızdaki yakınlık) sırtın karna olan yakınlığı gibidir"
buyurduğunu bildiriyor. Bunu üç defa söyledi.
*Taberani rivayet etti. Ebu Bekr b. Hafs, Hz. Ali'ye
yetişememiştir. Süleyman b. ibrahım b. Cerır'i güvenilir bulanı görmedim. Diğer
ravileri güvenilirdir.
16001- Cerir dedi ki:
"Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elçiler geldiği zaman beni
çağırır ve onlara karşı benimle iftihar ederdi."
*Taberani rivayet etti. Ravilerd'en Halid b. Amr el-Umevı
metruktur. ibn Hibban güvenilir olduğunu söylemiştir.
16002- Cerir b.
Abdillah'ın oğullarından birisi bildiriyor: "Cerir'in ayakabısının
uzunluğu bir zira idi."
*Abdullah (b. Ahmed b. Hanbel) rivayet etti. (erir'in oğlunu
tanımıyorum. Diğer ravileri Sahıh'in ravileridir.
16003- Süleym
Ebu'l-Huzeyl dedi ki: "Cerir b. Abdillah'ın yanında terziydim. Cerir çıkıp
katırına biner ve çocuğunu terkisine bindirirdi."
*Taberani rivayet etti. Süleym ve Muhammed b. Mansur el-Kelbı'yi
tanımıyorum.
Diğer ravileri
güvenilirdir.
************
Vail b. Hucr
************
16004- Vail b. Hucr
anlatıyor: Biz büyük bir servet sahibi ve emrimiz altında bize itaat eden çok
kişi varken, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zuhurunu öğrendik. Ben
elimizde olan bu imkanları bırakarak Allah'ı ve Resul'ünü tercih ettim.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde, sahabeye benim
geleceğimi müjdelemişti. Yanına gelip selam verdim. Selamımı alıp oturmam için
ridasını açtı. Sonra minberine çıkıp beni de yanına oturttu ve ellerini açıp
Allah'a hamdü sena ederek Resulüne salavat getirdi. İnsanlar etrafında
toplanınca, onlara dedi ki: "Ey insanlar! Uzak memleketten Hadramevt'ten
kimsenin zorlaması olmadan kendi isteğiyle yanınıza bu gelen Vail b. Hucr'dur.
Allah'ı, Resulü'nü ve İslam'ı tercih etmiş ve sultan çocuklarının
sonuncularındandır."
Ben: "Ya
Resulallah! Bize haberin geldiği zaman büyük bir mülke sahiptik. Herkes bize
itaat ederdi. Ben Allah'ı, seni ve İslam'ı tercih ederek geldim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledin" dedi.
*Bezzar rivayet etti. Ravilerden Muhammed b, Hucr zayıftır.
16005- Vail b. Hucr
anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğimde dedi ki:
"Bu, Hucr b. Vail'dir. Sizden bir menfaat veya korktuğu için gelmedi.
Geliş sebebi Allah'a ve ResUlüne olan sevgisidir." Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona ridasını açıp üzerine oturttu ve onu
kucakladı. Sonra minbere beraberinde çıkararak dedi ki: "Ona iyi davranın.
Çünkü o, mülkü henüz yeni terk etmiş biridir." Vail dedi ki: ''Ailem,
benim olan şeyleri elimden aldılar." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ben sana onun iki katını vereceğim" buyurdu.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Vail b. Hucr, namaz kıldığın zaman
(tekbir getirirken) ellerini kulak hizasına getir. Kadın da ellerini göğüs
hizasına getirsin" dedi.
*Derim ki: Sahlhayn'de elleri kaldırma konusunda bu hadisten
başkası vardır. *Taberanı Meymune binti Hucr b. Abdullah el-Cebbar, halası Ümmü
Yahya binti Abdilcebbar yoluyla rivayet etti. Onu tanımıyorum. Diğer ravileri
güvenilirdir.
16006- Vail b. Hucr
anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zuhurunu öğrendiğimizde,
ben kavmimin elçisi olarak Medine'ye geldim. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) önce sahabeyle karşılaştım. Bana: "Sen gelmeden üç gün önce
Resulullah bizi seninle müjdeledi ve: ‘‘Vail b. Hucr yanınıza geliyor’‘
buyurdu" dedi.
Sonra, Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buldum, beni iyi karşıladı. Kendine yakın bir yere ridasını
açarak beni oraya oturttu. Sonra halkı çağırıp minbere çıktı. Beni de yanına
çıkardı. Ben onun arkasında durmuştum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Allah'a hamdederek dedi ki:
"Ey insanlar! Uzak
memleketten Hadramevt'ten kimsenin zorlaması olmadan kendi isteğiyle yanınıza
bu gelen Vail b. Hucr'dur. Allah'ı, ResÜlü'nü ve İslam'ı tercih etmiş ve
sultanların oğullarının sonuncularındandır. Ey Vail! Allah, sana ve çocuklarına
bereket versin. "
Sonra minberden indi ve
beni Medine'nin bir ucundaki bir yerde konuk etti. Muaviye'yi de beni oraya
götürmesi için görevlendirdi. Muaviye ile beraber yola çıktık. Yolun bir
kısmına gelince bana dedi ki:
"Yerin sıcaklığı
ayaklarımın altını yaktı, beni bineğinin terkisine bindir." Ben:
"Senden bu deveyi esirgemem, ama sen kralların terkisine binecek
kişilerden değilsin. Bunu yaparsam, seni bindirdiğim için kınanmaktan
korkarım." Muaviye: "O zaman, bana ayakkabını ver onu giyip
ayaklarımı sıcaktan koruyayım" dedi.
Ben: "Bu iki deri
parçasını senden esirgemem. Ama sen kralların giydiğini giyecek biri değilsin.
Bunu yaparsam senin, ayakkabımı giymen dolayısıyla kınanmaktan korkarım"
dedi.
Kavmime dönmek istediğim
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim içiD üç mektup yazdırdı.
Birisi, beni kavmimden üstün tuttuğunu bildiren bana ait bir mektup, benim ve
Hadramevt'teki ailem ve mallarımızIa alakalı bir mektup, kavmim ve benimle
alakalı bir mektup.
Sadece bana ait olan
mektupta şöyle yazıyordu:
"Bismillahirrahmanirrahim!
Allah'ın Resulü Muhammed'den, Muhacir b. Ebi Umeyye'ye, Vail sadakaları
toplamakla görevlendirilmiş ve Hadramevt'te nerede olurlarsa olsunlar, oradaki
kıralların lideri yapılmıştır."
Benim ve ailem ıçın
yazılan mektupta şunlar yazılıydı: "Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ın
Resul'ü Muhammed'den, Muhacir b. Ebi Umeyye ve Ma'şer oğullarına, idareleri
altında olan Dim'ac oğullarına! Uzak, yakın, kendilerine ait olan mülkler,
binalar, göller, tuz madenleri, taşlı yerler, elde ettikleri mallar, su
kaynakları ve değerli veya değersiz, Hadramevt'te kendilerine ait olan bütün
mallar benim zimmetim ve korumam altındadır. Allah onların koruyucusudur.
Müslümanlar da bu konuda yardımcıdır."
Bana ve kavmime yazılan
mektupta ise şu vardı: "Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ın ResÜl'ü
Muhammed'den Vail b. Hucr ve Hadramevt'teki Ayahile idarecilerine.
Namazlarınızı kılınız. Deve, koyun ve keçi sürülerinin zekatını veriniz. Zekatı
verenin geri kalan malı kendisinindir. Zekatı toplayan kişi, topladıklarından
kendi şahsı için bir şeyalamaz. Şiğar nikahı da yasaklanmıştır. Zekat vermemek
için sürüyü dağıtmak veya iki sürüyü toplamak caiz değildir. Yük taşıyabilecek
her on deve için, hurma torbalarını taşıyabilecek bir deve zekat verilir.
Muaviye (daha sonraları)
hilafeti ele geçirince, Kureyş'ten, Busr b. Ebi Erta'a'yı göndererek dedi ki:
"(Şam) bölgesini senin idarene verdim. Ordunu alıp Şam'a gelince kılıcını
çıkar ve Medine'ye varana kadar bana biat etmeyenleri öldür. Sonra Medine'ye
gir ve bana biat etmeyenleri öldür. Eğer Vail b. Hucr'u diri yakalayabilirsen
onu bana getir."
Busr, denileni yaptı ve
Vail b. Hucr'u diri yakalayıp Muaviye'ye getirdi. Muaviye onun karşılanmasını
emretti ve onu divanında yanına oturtarak dedi ki: "Bu divanım mı, daha
iyi yoksa senin devenin sırtı mı?" Ben: "Ey Mü'minlerin emıri! O
zaman, küfür ve Cahiliye'den yeni kurtulup İslam'a girmiştim. O (davranışım)
Cahiliye'den kalma bir hareketti. Bugün Allah bize İslam'ıgönderdi ve İslam (önceki)
yaptıklarımı örttü."
Muaviye: "Osman
seni damadı yapmış ve sana güvenmişken neden onun öcünü almada bize yardım
etmedin?" dedi. Ben: "Osman'ın öcünü almada senden daha çok hak
sahibi olan birisiyle savaştın" dedim. Muaviye: "Neseb olarak ben
Osman'a daha yakınken nasıl o, benden daha yakın olur?" diye sorunca, ben:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ali ve Osman'ı kardeş ilan
etmişti. Kardeş amcaoğlundan daha yakındır. Ben muhacirlerle de savaşmam"
dedim.
Muaviye: "Biz
muhacir değil miyiz?" deyince: "Biz iki taraftan da uzak durmadık mı?
İkinci sebep ise: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
huzurundayken, başını doğuya doğru çevirdi, yanında büyük bir topluluk vardı.
Sonra bakışlarını tekrar bize çevirerek: ‘‘Gece karanlığı gibi fitneler size
gelecek’‘ dedi ve onun Müslümanlar için zor bir dönem olduğunu bildirerek o
fitneyi kötüledi. Ben topluluk arasından ona ‘‘Ya Resulallah! O fitneler
nedir?’‘ diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Ey Vail! Eğer
Müslümanların içinde iki grup ihtilafa düşüp birbirine kılıç çekerse sen
onlardan uzak dur’‘ dedi."
Muaviye: "Sen Şii
mi oldun?" deyince ben: "Hayır, fakat Müslümanlara nasihat eden biri
oldum" dedim. Muaviye: "Eğer bunları daha önce duyup bilseydim seni
buraya çağırmazdım" dedi. Ben:
"Muhammed b.
Mesleme'nin, Osman öldürüldüğü zaman kılıcını alıp bir kayanın yanına gidip
kılıcı kayaya vurarak parçaladığını görmedin mi?" deyince, Muaviye:
"Onlar bize saldırıyor ama" dedi.
Ben: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Ensar'ı seven onları beni sevdiği için sever.
Ensar'a buğzeden beni sevmemiş olur’‘ sözünü ne yapacağız?" diye sorunca,
Muaviye: "Hangi memleketi istersen seni araya vali tayin edeyim. Sen
Hadramevt'e dönmeyeceksin" dedi. Ben:
"Benim aşiretim
Şam'dadır. Ailem ise Kufe'dedir" dedim. Muaviye: " Ailenden bir kişi,
aşiretinden on kişiden daha hayırlıdır" deyince şöyle karşılık verdim:
"Hadramevt'e arasını sevdiğim için dönmedim. Hicret eden kişinin terk ettiği
yere ancak bir sebeple döner." Muaviye:
"Sebebin
nedir?" dediğinde ise: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
fitnelerle ilgili söylediği sözdür. Siz ihtilafa düşünce sizden ayrıldık. Bir
araya geldiğinizde ise yanmıza geldik. Sebebi budur" dedim.
Muaviye: "Seni Küfe'ye
vali tayin ettim. Oraya git" dedi. Ben ise şöyle dedim:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra kimsenin idaresini
elime almadım. Ebu Bekr bana valilik teklif edince reddettim. Ömer teklif etti
reddettim. Osman teklif ettiği zaman da reddettim. Onlara biatten de geri
durmadım. Bizim yöremizdeki halk irtidada düşünce Ebu Bekr bize mektup yazdı.
Ben onlarla savaşılmadan İslam'a dönmelerini sağladım."
Muaviye, Abdurrahman b.
Ümmi'l-Hakem'i çağırarak dedi ki: "Seni Küfe'ye vali tayin ettim, oraya
git. Vail'le beraber git ve ona ikramda bulunarak ihtiyaçlarını gider."
Abdurrahman: "Ey mü'minlerin emiri! Sen kötü zanda bulundun. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in, Ömer'in Osman'ın ve senin ikramda
bulunduğun kişiye, benim ikramda bulunmamı emrediyorsun" dedi. Muaviye
bunlardan memnun oldu. Abdurrahman'la Küfe'ye geldim. Abdurrahman, Küfe'de kısa
bir müddet kaldıktan sonra vefat etti.
*Taberanı. el-Mu'cemu's-sağir ve el-Mu'cemu'l-kebir'inde
rivayet etti. Ravilerden Muhammed b. Hucr zayıftır.
******************
Ala b. el-Hadramı
******************
16007- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ala el-Hadraml'yi
Bahreyn'e gönderdiği zaman, onunla gittim. Onda hangisinin daha acayip olduğunu
bilmediğim üç özellik gördüm. Deniz sahiline vardığımız zaman: "Allah'ın
adını anarak (Besemele ile) giriniz'' dedi. Biz develerimizi denize sokup
sürerek denizi geçtik. Develerimizin ayaklarının altı bile ıslanmadı. Denizi
geçince kendisiyle beraber çorak bir yere vardık. Yanımızda su yoktu.
Durumumuzu kendisine bildirdik. Bize: "İki rekat namaz kılın" dedi.
Sonra dua etti. O sırada kalkan büyüklüğünde bir bulut gelip bize suyunu
bıraktı. Hem su içtik, hem develerimizi içirdik. Vefat ettiği zaman, onu kumların
içine defnettik. Bir aslan gelip onu yer diye düşünüp geri döndüğümüzde onu
yerinde bulamadık.
*Taberanı el-Mu'cemu'l-Kebir, el-Mu'cemu's-sağfr ve
el-Mu'cemu'l-evsat'ında rivayet etti. Ravilerden, ismail'in babası ibrahim b.
Ma'mer el-Herevi'yi tanımıyorum. Diğer ravileri güvenilirdir.
Kıssası, Dinden
Dönenlerle Savaş bölümünde, Bahreyn'de muhasaraya alınması ve onlara karşı
yardım görmesi anlatılırken geçmişti.
*******************
Cubeyr b. Mut'im
*******************
16008- Cubeyr b. Mut'im,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Mut'im b. Adiyy, şu iğrenç kişiler için gelip aracı olsa, bu isteğini
kabul ederdim.'' Cubeyr bu sözü duyunca Müslüman oldu.
*Bu hadis, Sahıh'te: "Bunun üzerine Cubeyr Müslüman oldı"
cümlesi olmadan yer almıştır.
Taberanı rivayet etti.
Senedi hasendir.
*****************
Sevban
*****************
16009- Taberanı dedi ki:
"Sevban'ın künyesi, Ebu Abdillah'tır. Yemenli ve Himyer'den olduğu
söylenir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin azatlısıdır.
Sevban köle edilip
satıldığında, onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) satın alıp azad
etti. Humus'ta ikamet ederken elli dört yılında vefat etti.''
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Hale - Hassan b.
Sabit - Ebu Hind el-Haccam - Muaviye b. Muaviye el-leysı