MECMAU

ZEVAİD

MENKIBELER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Abdullah b. Abbas'ın Menkıbeleri

 

15513- İbn Abbas anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki dağ arasında arasında yürürken, babam Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitti ve: "Ey Muhammed! Rüyamda Ümmü'l-Fadl'ı deveye binmiş bir şekilde gördüm" dedi. Resulullah: "Umarım ki; Allah bizi bir erkek çocuğuyla sevindirir" buyurdu. (Ben doğunca) babam beni kundağa sarılmış bir şekilde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürdü. Hz. Peygamber, damağıma tükürüğünden sürdü.

Mücahid dedi ki: "Ondan başkasının damağma peygamberlik tükürüğünün sürüldüğünü bilmiyoruz."

 

*Taberani muttasıl olarak rivayet eti. Ravileri güvenilir sayılmıştır, ama kendilerinde zayıflık vardır. Yine Taberani kopuk bir isnadla kısa metinli olarak rivayet etti.

 

 

 

15514- İbn Abbas bildiriyor: (Annem) Ümmü'l-Fadl binti'l-Haris, bana şöyle nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hicr'deydi. Ben oradan geçerken, bana: "Ey ÜmmÜ'l-fadl!" dedi. Ben: "Buyur ya Resulallah!" dedim. "Sen bir oğlan çocuğuna hamilesin" buyurdu. Dedim ki: "Kureyş çocuk yapmamak için anlaştığı halde bu nasılolur?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana dediğim gibidir. Doğum yaptığında onu bana getir" buyurdu.

Onu doğurunca, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim. İsmini Abdullah koydu ve tükürüğünden damağına sürdü ve: "Onu al götÜr, gÜzel birisi olduğunu göreceksin" buyurdu. Abbas'a gidip olanları anlathm. Abbas tebessüm etti ve sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitti. Abbas yakışıklı ve uzun boyluydu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu görünce, ayakta karşılayıp iki gözünün arasından öptü ve sağına oturttu. Sonra: "Bu amcamdır. İsteyen amcasıyla iftihar etsin" buyurdu. Abbas: "Ya Resulallah!" diyerek (öyle deme manasında) bazı şeyler söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden demeyeyim; sen amcam ve atalarımdan geriye kalansın. Amca da baba gibidir" buyurdu.

 

*Taberani rivayet etti. Senedi hasendir.

 

 

 

******************

İlmi ve Kendisine Sorulan Sorular

*******************

 

15515- İbn Abbas, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), elini omuzlarına koyup şöyle dediğini nakleder: "Allahım! Bunu dinde fakih kıl ve te'vil'i öğret. "

 

*Derim ki: Bu hadisin Sahih'te: "Ona te'vil'i öğret" ibaresi yoktur.

Ahmed ve Taberani değişik isnadlarla rivayet etti. Bezzar ve Taberani'de: "Allahım!

Ona Kur'in'ın te'vilini öğret" şeklindedir.

"Ahmed, ravileri Sahih'in ravileri olan iki yolla nakletmiştir.

 

 

 

15516- İbn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana dua etti ve: "Sen, Kur'an'ın ne güzel tercümanısın" buyurdu. Cibril de bana iki defa dua etti.

 

*Taberani rivayet etti. Ravilerden Abdullah b. Hiraş zayıftır.

 

 

 

15517- Abdullah b. Abbas bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), elini İbn Abbas'ın omuzuna koyup: "Allahım! Buna hikmeti ve te'vili öğret" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra elini İbn Abbas'ın göğsüne koydu. İbn Abbas, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinin soğukluğunu göğsünde hissetti. Sonra Hz. Peygamber dedi ki:

"Allahım! Bunun içini ilim ve hilim doldur." (Ondan sonra) İbn Abbas, insanlardan hiç kimsenin meselesini çözmede zorluk çekmedi. Vefat edene kadar da bu ümmetin alimi olarak kaldı.

 

*Taberani rivayet etti. Ravilerden tanımadığım biri vardır.

 

 

 

15518- İbn Abbas bildiriyor: Babamla beraber, Resulullah'ın yanındaydım. O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında konuştuğu bir adam vardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), babamı umursamaz gibiydi. O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından çıktık. Babam bana: "Eyoğlum! Amcan oğlunu görmedin mi? Sanki benden yüz çevirmiş gibiydi" deyince, ben: "Babacığım! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında konuştuğu bir adam vardı" dedim.

Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri döndük. Babam:

"Ya Resulallah! Abdullah'a şöyle şöyle dedim. Bana, yanında konuştuğun birisinin olduğunu söyledi. Yanında kimse var mıydı?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu gördün mü, ey Abdullah?" karşılığını verdi. Ben: "Evet" deyince: "O, Cibril'di. Benim sizinle ilgilenmeme mani olan oydu" dedi.

 

*Ahmed rivayet etti. Taberani değişik isnadlarla rivayet etti. Ravileri Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

15519- İbn Abbas bildiriyor: Üzerimde beyaz elbiselerle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına uğradım. Dihye b. Halife el-Kelbi ile konuşuyordu. O, (aslında) Cibril'di; ama ben bilmiyordum. Selam vermedim (ve geri döndüm). Cibril: "Ey Muhammed! Bu kimdir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu amcam oğlu, Abbas'ın oğludur" dedi. Cibril de: "Elbiseleri ne kadar beyazdır. Bunun soyundan gelenler, (kidenecektir) siyah olacaktır. Bize selam verseydi, selamına karşılık verirdik" dedi.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönünce: "Ey İbn Abbas! Neden bize selam vermedin?" diye sorunca, ben: "Anam babam sana feda olsun! Dihye b. HalIfe ile konuştuğunuzu gördüm. Konuşmanızı bölmek istemedim" karşılığını verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu gördün mü?" deyince, ben: "Evet" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Senin gözlerin kör olacak ve öldüğün zaman gözlerin sana geri verilecektir" buyurdu.

 

İkrime dedi ki: İbn Abbas vefat edip tabutuna konduğu zaman ateş kızılı bir kuş geldi ve kefeninin içine girdi. Halk kuşu çıkarmak için kefenini açmak isteyince İkrime: "Ne yapıyorsunuz? Bu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine verdiği müjdedir" dedi. Kabrine konduğu zaman, birisinin şu kelimeyi söylediğini kabrinin başında duran herkes duydu: "Eyemin ve mutmain ruh! Birbirinizden razı olarak Rabbine dön. Haydi, kullarımın içine gir. Cennetime gir." (Fecr, 30)

 

*Taberani rivayet etti. Ravilerden tanımadığım vardır.

 

 

 

15520- İbn Abbas anlatıyor: Abbas, (oğlu) Abdullah'ı bir iş için Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi. Abdullah, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bir adam gördü ve onunla konuşmadan geri döndü. Resulullah (sonra) İbn Abbas'a: "Onu gördün mü?" diye sordu. İbn Abbas: "Evet" deyince, Resulullah: "O Cibril'di. Bana ‘‘İbn Abbas, gözleri kör olmadan ve kendisine ilim verilmeden ölmeyecektir’‘ dedi" buyurdu.

 

*Taberani, el-Mu'cemu'1-evsattında değişik isnadlarla rivayet etti. Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

15521- İbn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman bir adama: "Gel Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına sorular sorup bir şeyler öğrenelim. Onlar şimdi çoklar" dedim. Bana:

"Sana şaşıyorum ey İbn Abbas! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bu kadar insan varken, insanların sana ihtiyacı olacağını mı zannediyorsun?" dedi. Ben işin peşini bırakmadım ve sahabeden bir şeyler öğrenmeye karar verdim.

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabını gözlemeye başladım.

O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birinde hadis olduğunu duyarsam, o öğle uykusuna yattığı sırada evinin kapısına gelir, yanıma çıkana kadar eşikte giysimi başımın altına yastık yaparak beklerdim. Rüzgar da üzerime savurabildiği kadar toz savururdu. Evinden çıktığında beni bu halde görünce: "Ey Resulullah'ın amcaoğlu! Niçin geldin?" derdi. Ben de: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklettiğin bir hadisi duydum. Onu senden dinlemek istedim" karşılığını verirdim. Adam: "Haber verseydin ben sana gelirdim" dediğinde, ben de şöyle cevap verirdim: "Benim sana gelmem daha münasiptir." O adam, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının bir bir gittiğini, insanların da bana ihtiyacı olduğunu görürdü ve şöyle derdi: "Sen benden daha bilgilisin."

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahlh'in ravileridir.

 

 

 

15522- Tavus der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından, yetmiş veya seksen ihtiyarla oturdum. Hiçbirinin İbn Abbas'a muhalefet ettiğini görmedim. Buluştukları zaman kendisine: "(Mesele) senin dediğin gibidir" veya: "Doğru söyledin" derlerdi.

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir,

 

 

 

15523- Ebu Bekr el-HuzelI bildiriyor: Hasan'ın yanına girip: "İbn Abbas, Kur'an bilgisinde belli bir seviyeye gelmiştir" deyince şu karşılığı verdi: "Ömer şöyle derdi: "(İbn Abbas) olgun birisidir. Onun soran bir dili, akleden bir kalbi vardır. Arefe gecesi şu minberimize çıkar Bakara ve Al-i İmran surelerini okur ve ayet ayet tefsirini yapardı. Yardım sever, yiğit ve çalışkandı."

 

*Taberani rivayet etti. Ebu Bekr el-Hüzeli zayıftır.

 

 

 

15524- İbn Abbas bildiriyor: (Bizans kıralı) Heraklius, Muaviye'ye mektup yazarak dedi ki: "Eğer onlarda peygamberlikten bir şey kaldıysa, kendilerine soracağım şeylere cevap versinler." Mektubunda; samanyolunu, gök kuşağım ve Güneş'in sadece bir an doğduğu yeri sordu. Mektup Muaviye'ye verilince: "Bu, daha önce sorulacağını tahmin etmediğim sorulardı" dedi ve Heraklius'un mektubunu dürerek İbn Abbas'a yolladı.

 

İbn Abbas, sorulara şöyle cevap verdi: "Gök kuşağı, yeryüzü halkının selden boğulmaması için bir emniyettir. Samanyolu ise, gökyüzünün nefes aldığı kapısıdır. Güneş'ın bir an doğduğu yer ise, İsrail oğullarının geçmesi için yarılan denizdir."

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahlh'in ravileridir.

 

 

 

15525- Dahhak b. Muzahim el-Hilali anlatıyor: Nafi b. el-Ezrak ve Necde b. Uveymir, ilim öğrenmek için Haricilerin ileri gelenlerinden bir grupla yola çıktılar. Mekke'ye geldiklerinde, İbn Abbas'ı Zemzem kuyusuna yakın bir yerde otururken gördüler. Üzerinde kırmızılı bir rida ve bir gömlek vardı. Halk ayakta durmuş, ona tefsirle ilgili soru soruyor ve: "Ey Ebu Abbas! Şu konuda ne dersin?" diyorlar; o da: "Bu mesele şöyledir" diye cevap veriyordu.

Nafi, ona: "Cevap vermede ne kadar cesaretlisin (haddini bilmiyorsun) ey İbn Abbas!" deyince İbn Abbas: "Annen seni kaybetsin ve bulamasın. Benden daha cesur (haddini bilmeyen) birini söyleyeyim mi?" karşılığını verdi. Nafi: "O kimdir ey İbn Abbas?" deyince:

"Bilmediği konuda konuşan kişiyle, bildiği halde yanındaki ilmi saklayan kişidir" dedi.

Nafi: "Doğru söyledin, ey İbn Abbas! Ben sana bazı sorular sormaya geldim" dedi. İbn Abbas: "Sor ey İbn Ezrak!" deyince Nafi şöyle sordu:

"Bana, Allah'ın: ''Yurselu afeykuma şuvazun min narin ve-nuhasun'' (Rahman, 35) ayetindeki şuvaz'ın ne olduğunu söyle." İbn Abbas:

"Dumanı olmayan alev" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, Umeyye b. Ebi's-Salt'ın şu şiirini duymadın mı?"

Benden Hassan 'a haber götürecek yok mu? Ukaz panayırında bir karışıklık var

Baban içimizde bir köle değil miydi? Köleler korunmayacak kadar değersizdir.

Yemanı, ateşin körüğünü vurup duruyor. Ve dumansız ateşin alevlerini üflüyor.

Nafi: "Doğru söyledin. Allah'ın: "Ve-nuhasin fefa tentesirani" (Rahman, 35) ayetindeki nuhas nedir?" diye sorunca, İbn Abbas: "Ateşi olmayan dumandır" ded( Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas: "Evet, Benı Zabyan'lı Nabiğa'nın dediğini duymadın mı?" dedi.

 

İçinde nebati yağ olan kandil gibi ışık veriyor. Allah onda duman yaratmamıştır.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana, Allah'ın: ''Emşacin nebtelihi'' (insan, 2) ayetindeki emşacin nebtelihi kelimesinin ne manaya geldiğini söyler misin?" deyince; İbn Abbas: "Erkeğin ve kadının suyu rahimde birleştiği zaman meşic olur" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, Ebu Zueyb el-Huzeli'yi şöyle derken duymadın mı?"

Sanki bu uçan ve gıdaklayan kendisidir.

Bu tüylerin arasında kamçının şaklaması vücuduyla birleştiği zaman.

Nafi: "Doğru söyledin. Allah'ın: ''Velteffeti's-saku bis-saki'' (Kıyame, 29) ayetinde es-saku bi's-saki nedir?" diye sordu. İbn Abbas: "Savaş" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, Ebu Zueyb'in şu sözünü duymadın mı?"

Savaşla kardeştir. Eğer savaş onu sıkıştırırsa kendisi de savaşı sıkıştırır. Savaş paçalarım sıvadığında o da sıvardı.

 

Nafi: "Doğru söyledin. Allah'ın: ''Benine ve hafedeten'' (Nahl, 72) ayetinde benine ve hafedeten ne demektir?" deyince; İbn Abbas: "Benuke: devamlı senden bir şey isteyenler; " Hafedetuke" ise; senin hizmetçilerindir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, sen Umeyye b. Ebi's-Salt'ın şu sözünü duymadın mı?"

Çocuklar etraflarında toplanıp hizmet ettiler. Yüklerin ağırlığı ellerinde iz bıraktı.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana, Allah'ın: ''İnnema ente mine'l-musahharin'' (Şu'ara, 153) ayetinde musahharfn kelimesinin manasını anlatır mısın?" dedi. İbn Abbas: el-Meshurun yaratılmışlar, demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, sen Umeyye b. Ebi'sSalt'ın şu sözünü duymadın mı?" dedi:

 

Sen bizim kim olduğumuzu soruyorsan Biz yaratılmış bu halktan olan kuşlam.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana, Allah'ın: ''Fe-nebeznahum fil-yemmi vehuve mulim" (Zariyat, 40) ayetinde muZim'den kastının ne olduğunu söyler misin?" diye sordu. İbn Abbas: "Günah işleyen demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, sen Umeyye b. Ebi'sSalt'ın şu sözünü duymadın mı?"

Sen fenalıklardan uzaksın, kötülük yapamazsın Kötü olan kişi günah işleyen kişidir.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Kul euzu birabbil-felak" (Felak, 1) ayetindeki felak'ın ne olduğunu söyler misin?" deyince; İbn Abbas:

"Sabah vaktidir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Lebid b. Rabia'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Dertleri giderenin askerleri çalışmaktadır Gece karanlığına sabah ışığını göstermek için. Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Likeyla te'sev ale ma-fatekum vefa tefrahO bima atakum'' (Hadıd, 57) ayetindeki ese'e ne demektir, söyler misin?" diye sorunca, İbn Abbas: "Üzülmeyiniz" demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Lebid b. Rabia'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Zamanın kendisinden başkasına verdiklerine üzülmezdi. Övülmeye layık güzel vasıfları olan ve beğenilen biriydi Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''innehu zanna en len yahur" (inşikak, 14) ayetindeki yahurun ne olduğunu söyler misin?" dedi. İbn Abbas:

 

"Geri dönmek, demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Lebid b. Rabia'nın şöyle dediğini duymadın mı?" İnsan şimşek ve ışığı gibidir. Dünya üzerinde yaşadıktan sonra ufalanıp küle döner.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Yatufuna beyneha ve beyne hamimin an" (Rahman, 44) ayetindeki an'ın ne olduğunu söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Sıcaklığı biten, demektir" karşılığını verdi. Nafi:

"Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Beni Zabyan'lı Nabiğa'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

Eğer Eba Kubeys canını almak için üzerine gelirse Canın bedeninden kolaylıkla çıkar Gadreden ve ihanet eden sakal boyanır Renklerin soğuk kızıllığına Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Fe-asbahat kessarim" (Kalem, 20) ayetindeki sarim'in ne olduğunu söyler misin?" diye sorunca, İbn Abbas:

"Karanlık gece, demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Beni Zabyan'lı Nabiğa'nın şöyle dediğini duymadın mı?

 

Utanmayan kişiyi boşuna azarlamayın Çünkü onun karanlığa karanlık katan gece gibi almada benzeri yoktur Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "İlla ğasaki'l-leyli'' (isra, 78) ayetindeki

ğasaku'l-leyl'in ne olduğunu söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Gecenin karanlığının çöktüğü an, demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'eKitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas: "Evet, yoksa sen, Beni Zabyan'lı Nabiğa'nın şöyle dediğini duymadın mı?" dedi.

Söyledikleri ve vaad ettikleri sanki ciddiydi.

Halbuki içkinin etkisi onun gecenin karanlığı gibi üzerine çökmüştü.

 

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Ve kanellahu ala külli şey'in mukita'' (Nisa, 85) ayetindeki mukit iin ne olduğunu söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Gücü yeten'dir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Beni Zabyan'lı Nabiğa'nın şöyle dediğini duymadın mı?

 

Kızgın olduğum anda ona bir şey yapmadım. Halbuki ona kötülük yapmaya gücüm vardı.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: 'Vel-leyli iza as'ase" (Tekvır, 17) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Gecenin kararmaya başlaması" karşılığını verdi. Nafi: "Muhammed'eKitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, İmriu'l-Kays'ın şöyle dediğini duymadın mı?"

Yaklaştı, hatta isteseydi yanıma kadar gelirdi Ben ise onun kötü biri olmasından dolayı kızgınım Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Ve-ene bihi za'im" (Yusuf, 72) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Za'fm, kefil demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen İmriu'l-Kays'ın şöyle dediğini duymadın mı?"

Eğer ben tekrar köle olursam Kuğuların kötülük göreceği yolculuğa kefilim.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve fumiha'' (Bakara, 61) ayetindeki fum'un ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Buğday" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Ebu Zueyb el-Huzell'nin şöyle dediğini duymadın mı?"

Ben kendimi en zengin kişi zannederdim Medine'ye buğdayekmekten gelen birisi girene kadar.

 

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Vel-ezlam'' (Maide, 90) ayetindeki ezlam'ın ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Ateş yakılan çakmak" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Hatia'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

Kuşlar uğurlu bir şekilde insanın yanından uçtuklarında kınanmazlar Ve onun için şans okları çekilmez Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve ashabu'I-meş'emeti ma ashabu'l meş'emeh'' (Vakıa, 9) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Amel defteri soldan verilenlerdir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Züheyr b. Ebi Sulma'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Sol tarafa yakın aklar düştü Asalet yönünden ise düşkün ve hakirdir.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve ize'l-biharu succirat'' (Tekvır, 6) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Deniz suyunun yeryüzündeki suyla karışmasıdır" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Züheyr b. Ebi Sulma'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

Cuzma'daki Rabia, Ka'b, Rabia'nın dayısı ve Dirar'ın oğulları anladılar ki;

 

Soy yönünden eski ve benimle onların soyunun karıştığı biriyle münakaşa ettiniz.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve's-semai zati'l-hubuk'' (Zariyat, 7) ayetindeki hubuk'un ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Yollar, demektir" karşılığını verdi. Nafi: "Muhammed'eKitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Züheyr b. Ebi Sulma'nın şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Yıldızların ipleriyle bağlanmış Kuzey rüzgarı onu yolları olmayan yerlere savuruyor.

 

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve ennehu teale ceddu rabbina mettahaze sahibeten'' (Cin, 3) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Yüceliğinin çok yüksek olması demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Tarafe b. elAbd'ın Nu'man b. Münzir'e şöyle dediğini duymadın mı?"

Zırhlıları vuran kral Saçlarının ağarması ondan bir şey eksiltmemiştir Dedeni yüceltir misin? Ki ben öyle bir kişiyim ki; Savaş bana zaferi de hezimeti de tattırdı.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: "Hatta tekAne harada'' (Yusuf, 85) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Harada; eski demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Tarafe b. el-Abd'ın şöyle dediğini duymadın mı?"

Leyla gurbete gittiği için mi onu anınca Aklı olmayan kuşlar gibi dolaşmaktayım Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''Ve entum samidun'' (Necm, 61) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas:

"Oyalanmak demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Huzeyle binti Bekr'in Ad kavmi için ağlarken şöyle dediğini duymadın mı?"

Sama için Ad'a başsağlığı dilendi. Sa 'd dalgın bir şekilde geldi Kalk ve şu nlara bak ve oyalanmayı bırak, dendi.

Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''ize'tteseka'' (inşikak, 18) ayetindeki itteseka'nın ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas:

 

"Toplanmak" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Ebu Sırma el-Ensari'nin şöyle dediğini duymadın mı?"

Bizim güçlü kıymetli develerimiz vardır. Eğer onları güdecek güvenilir birini bulurlarsa.

NMi: "Doğru söyledin. Bana: "el-Ahad es-Samed" (ihlas,1,2) ayetindeki ahad'ın ne manaya geldiğini biliyoruz. Samed ne demektir?" dedi. İbn Abbas: "Bütün işlerde Allah'a ihtiyaç duymaktır" dedi. Nafi:

"Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, el-Esediyye'nin şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Amr b. Mes 'ad'un ve kimseye ihtiyacı olmayanların efendisi ve Benı Esed'den olanın ölüm haberini veren erken davranmadı mı?

NMi: "Doğru söyledin. Bana: ''Yekka esama" (Furkan, 68) ayetindeki esama'nın ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Ceza" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Bişr b. Ebi Hazım el-Esedi'nin şöyle dediğini duymadın mı?"

Bizim konumumuz onlar için dua etmemizi gerektirir Kıyamet günü onlara yaptıklarının karşılığı verildiğinde NMi: "Doğru söyledin. Bana: "Ve-huve kazim" (Nahl, 58 ve Zuhruf, 17) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas:

"Susmuş" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Zuheyr b. Huzeyme el-Absınin şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Rahatsızlığından dolayı suskun isen Benim bugün dilim konuşuyor.

NMi: "Doğru söyledin. Bana: "Ev tesmau lehum rikza" (Meryem, 98) ayetindeki rikza'nın ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas:

"Ses" dedi. Nafi: "Muhammed'e Kitab inmeden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Hiraş b. Züheyr'in şöyle dediğini duymadın mı?"

 

Bir atın yüksek bir yerden veya sarp bir araziden indiğini görürseniz Sesinizi kısınız ve sessiz olunuz Nafi: "Doğru söyledin. Bana: ''iz tahussunahum bi-iznihi'' (Al-i-İmran, 152) ayetinin ne manaya geldiğini söyler misin?" dedi. İbn Abbas: "Allah'ın izniyle onları öldürürseniz, demektir" dedi. Nafi: "Muhammed'eKitab inıneden önce Araplar bunu biliyor muydu?" diye sorunca; İbn Abbas dedi ki: "Evet, yoksa sen, Utbe el-Leysı'nin şöyle dediğini duymadın mı?"

Onları kılıçlarla öldürürüz Hatta sanki ebucehil karpuzunu keser gibi başlarını biçeriz

Nafi: "Doğru söyledin. Ayette ''Ya eyyuhe'n-nebiyyu iza tallaktumunnisa'' (Talak, 1) buyuruyor. Cahiliye döneminde talak bilinmekte miydi?" diye sordu. İbn Abbas: "Evet üç defayla, bain talak vaki olmaktaydı. A'şa b. Kays b. Sa'lebe'nin, hanımı tarafından olan yakınları onu kıskandıkları için şöyle dediler: "Sen bizim kardeşimize kötü davranıyorsun. Yemin ederiz ki; ya onu boşarsın veya sopayı sırtından eksik etmeyiz." A'şa, ciddi olduklarını ve kendisine zarar vereceklerini görünce dedi ki:

Ey komşum! Sen benden boşsun

İnsanlar sabah akşam böyle işlerle uğraşırlar

Hanımının yakınları: "Vallahi! Ya talakı açık bir şekilde söylersin ya da sopayı sırtından eksik etmeyiz" dediler. A'şa dedi ki: Ey ferci korunaklı olan iffetli kadın! Bain ol Benim sevgim, senin sevgin gibi değildir Hanımının yakınları yine: "Vallahi! Ya talakı açık bir şekilde söylersin ya da sopayı sırtından eksik etmeyiz" dediler.

 

A'şa: Bain talakla boş ol! Eoş olman sopadan daha iyidir Bu bain talak senin başında duracaktır. Sonunda A'şa hanımını bain talakla boşamış oldu.

 

*Taberani rivayet etti. Ravilerden Cuveybir zayıftır.

 

 

 

15526 .. İbn Abbas bildiriyor: Gecenin sonunda, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim ve arkasında namaz kıldım. Beni elimden tutarak hizasına getirene kadar çekti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaza döndüğünde ben geri çekildim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılmayı bitirince: "Sana ne oldu? Ben seni yanıma çekiyorum, sen geri çekiliyorsun?" deyince, ben: "Ya Resulallah! Seninle aynı hizada namaz kılmak kimin haddine? Sen Allah'ın kendisine peygamberlik verdiği kişisin" dedim. Sözüm Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hoşuna gitti ve benim ilmimi ve zekamı arttırması için Allah'a dua etti. - Hadis aslında devam ediyor. -

 

*Ahmed rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

15527- İbn Ebi Muleyke dedi ki: İbnu'z-Zübeyr ve İbn Abbas'la beraberken, İbnü'z-Zübeyr, İbn Abbas'a dedi ki: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolculuktan gelirken karşılamamızı hatırlar mısın?" İbn Abbas: "Evet, Beni ve Haşimoğullarından bir çocuğu kucağına almıştı ve seni bırakmıştı" karşılığını verdi.

Derim ki: Bu hadis, Sahih'te, Abdullah b. ez-Zübeyr ve Abdullah b. Cafer'in rivayetiyle mevcuttur. Bu ise, ibn Abbas'ın hadisidir.

 

*Ahmed rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

15528- İbn Büreyde el-Eslemi bildiriyor: Adamın biri, İbn Abbas'a sövdü. İbn Abbas: "Bende şu üç özellik olduğu halde sen bana sövüyorsun. Allah'ın Kitab'ını okurken öyle bir ayete geliyorum ki; bütün insanların, benim bildiğimi bilmesini istiyorum. Müslümanların hakimlerinden birisinin adaletle hükmettiğini duyduğumda, hiçbir zaman onun yanında muhakeme olmayacağımı bildiğim halde seviniyorum. Yağmurun, Müslüman topraklarından birine yağdığını duyduğum zaman, onunla sulayacağım bir şey olmadığı halde sevınırım.''

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

15529- Hassan b. Sabit bildiriyor: Biz Ensar'ın valiye bir işimiz düştü. Ondan istediğimiz şey, yerine getirilmesi zor bir şeydi. Yanımızda Kureyş'ten ve başka kabilelerden insanlarla valinin yanına gittik. Bizimle gidenler, valiyle konuşarak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim hakkımızdaki vasiyetini hatırlattılar. Vali, isteğimizin ne kadar zor olduğunu söyledi. Halk onu mazur gördü. İbn Abbas ise, isteğimizi yerine getirmesi için ısrar etti. Vallahi! Vali isteğimizi yerine getirmekten . başka çare bulamadı. Valinin yanından çıkıp mescide girdik. Halk mescidde toplanmış konuşuyorlardı.

 

Hassan dedi ki: "Ben onları duyarak güldüm. Vallahi o, hilafete en fazla hak edendi. Çünkü hilafet nübüvvete bağlı ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mirasıdır. İbn Abbas'ın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) soyundan olması ve huyunun Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benzemesi, onun doğru yolda kalmasına yardım eder." Halk: "Ey Hassan! Bize şiir söyle!" deyince, İbn Abbas: "Halk doğru söyledi. Senden güzel şeyler dinleyelim" dedi. Bunun üzerine Hassan, İbn Abbas'ı methetmeye başladı ve dedi ki: İbn Abbas 'ın yüzünü gördüğün zaman Her toplulukta onun üstünlüğünü görürsün Bir söz söylediğinde başkasına diyecek bir şey bırakmaz Kalpler için Kafi ve Şafi olur,

Şaka olsun, ciddi olsun dostlara söz bırakmaz. Yücelere zorlanmadan yükseldin,

Dünyada paha biçilmez zerrelere ulaştın.

Kişilik ve cömertliğin timsali ve beliğ yaratıldın, Korkak ve beceriksiz yaratılmadın.

Yali dedi ki: "Vallahi! Korkak derken benden başkasını kasdetmedi.

Allah ta bunu biliYOL"

 

*Taberani rivayet etti.

 

 

 

15530- Yahya b. Bukeyr der ki: "İbn Abbas, 80 yılında, yetmiş iki yaşında vefat etti. Sakalını sarıya boyardı." (İbn Abbas): "Hicretten üç yıl önce (Müslümanlara ambargo uygulandığı zaman) doğdum. Ben on üç yaşındayken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti" dedi.

 

*Taberani rivayet etti. isnadında kopukluk vardır.

 

 

 

15531- Habib b. Ebi Sabit der ki: "İbn Abbas'ı, saçları omuzlarına kadar dökülmüş bir halde gördüm."

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

15532- Muhammed b. İshak dedi ki: ''Abdullah b. Abbas, uzun boyluydu. Saçlarım kırmızı ve sarıya boyardı. İriyarı güzel ve güler yüzlüydü. Yüzünde iki gamze vardı."

 

*Taberani" rivayet etti. isnadında kopukluk vardır.

 

 

 

15533- Ebu İshak dedi ki: (Hac mevsiminde) Mina'da olduğumuz günlerde, İbn Abbas'ı gördüm. Uzun saçlıydı. Biraz uzun olan bir izar ve (üstüne) sarı renkli bir rida giymişti.

 

*Taberani rivayet etti. Senedi hasendir.

 

 

 

15534- İbn Abbas der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman, ben on beş yaşındaydım ve sünnet olmuştum."

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

15535- Said b. Cübeyr bildiriyor: Abdullah b. Abbas, Taif'te vefat ettiğinde cenazesinde hazır bulunduk. Daha önce hiç görmediğimiz beyaz renkli bir kuş gelip naşına girdi. Kuşun oradan çıktığı görülmedi. Defnedildiği zaman şu ayet okundu, ama kimin okuduğunu bilemedik:

"Ey huzur içinde olan can! O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön! Ey can! Iyi kullarımın arasına gir. Cennetime gir." (Fecr, 27-30)

 

*Taberani rivayet etti. Ravileri Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

15536- Abdullah b. Yamin babasından buna benzer bir rivayette bulundu, ancak "Beyaz renkli bir kuğu geldi" ifadesini verdi.

 

 

 

***********************

İbn Abbas ve Kardeşleri

**********************

 

15537- Abdullah b. el-Haris bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abbas'ın oğulları Abdullahı Ubeydullah ve KesıYi bir hizaya sokup şöyle derdi: "Kim bana daha önce yetişirse ona şunu şunu vereceğim." Ona doğru koşarlar ve sırtına tırmanırları Resulullah ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara sarılır ve öperdi.

 

*Ahmed rivayet etti. Senedi hasendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Abdullah b. Cafer ve Başkalarının Menkıbeleri