MECMAU ZEVAİD |
NÜBÜVVET ALAMETLERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Gayba Ait Bilgileri Vermesi
14063. Muhammed b. Cafer
b. ez-Zübeyr anlatıyor: Umeyr b. Vehb el-Cumahi, Safvan b. Ümeyye ile birlikte
Bedir'e katılan Kureyşlilerin başına gelenlerden sonra Hicir'de kısa bir müddet
oturdu, Umeyr b. Vehb, Kureyş şeytanlarından ve Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile ashabına eziyet edenlerdendi. O, Mekke'de iken ondan bir çok
meşakkat ve eziyetler gördüler. Oğlu Vehb b. Umeyr, Bedir'de esir alınanlar
arasındaydı. Bedir kuyusuna atılan ve musibete maruz kalan müşrikleri
anlatmasından sonra Safvan: "Vallahi onlardan sonra yaşamakta hayır
yoktur;" Umeyr b. Vehb ise: "Doğru söyledin! Vallahi eğer üzerimae
karşılığı olmayan bir borç ile benden sonra zayi olmasından endişe ettiğim
çoluk çocuğum olmasaydı, elbette atıma biner, Muhammed'de gider ve onu
öldürürdüm. Bedir'dekilerden önce oğlum, onların ellerinde esirdir" dedi.
Safvan da fırsatı ganimet bilerek şöyle dedi: "Borcunu ben öderim. Onu
ödemek bana aittir. Çoluk çocuğun da benimkilerle birlikte olur. Kaldıkları
sürece onlara ihsanda bulunurum. Elimize geçen nimeti onlarla paylaşırız. Onlar
maddi zorluk içinde iken ben rahat edemem." Bunun üzerine Umeyr, ona:
"Durumumuzu gizle'' dedi. O da: " Olur, gizlerim" dedi. Sonra
Umeyr, kılıcını getirmelerini emretti. Onu bileyip zehir sürdü. Bunları
yaptıktan sonra yola çıktı ve Medine'ye geldi. Bir ara Ömer b. el-Hattab,
Müslümanlardan bir cemaatle beraber, Bedir gününden söz ediyorlar, Allah'ın
kendilerine ikram ettiği ve düşmanlarından maruz kaldıklarını konuşuyorlardı. O
esnada Ömer, Umeyr b. Vehb'in, Mescid'in kapısı önünde, kılıcını kuşanmış
vaziyette bineğini çöktürdüğünü gördü ve şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim
ki Umeyr b. Vehb ancak kötülük için gelmiştir! O değil midir aramızı bozan ve
Bedir günü Kureyş için sayımızı takdir ve tahmin eden!" Daha sonra Ömer,
Resulullah'ın yanına gidip şöyle dedi:
"Ey Allah'ın
Resulü! Şu Umeyr b. Vehb kılıcını kuşanmış olarak geldi!" Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu içeri alt" dedi. Bunun üzerine
Ömer, dönüp gitti ve onun kılıcının kayışını tutup boynuna bağladı. Ensar'dan
yanında bulunan adamlara da: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına girin, yanında oturun ve bu köpeğe karşı tetikte olun. Çünkü bu,
güvenilir bir kişi değildir" dedi. Böyle dedikten sonra onu kılıcının
kayışından tutarak Resulullah'ın yanına getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onu böyle görünce dedi ki: "Ey Ömer! Onu serbest bırak! Ey
Umeyr, yaklaş!" O da yaklaştı ve şöyle dedi: "Bol nimetli iyi
sabahlar!" Cahiliye devri insanları, kendi aralarında böyle selamlaşırdı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle karşılık verdi: "Ey
Umeyr! Allah bize senin selamlaşmandan daha hayırlı bir selamlaşma ihsan
etmiştir. Ey Umeyr! Bu selam, cennetliklerin selamlaşması olan
"selam"dır." O da dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki ey
Muhammed, ben bu selamlaşmayı yeni işitiyorum." Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ey Umeyr! Seni buraya getiren sebeb nedir?" diye sordu.
Umeyr: "Elinizde bulunan şu esir için geldim. Onun fidyesini
ödeyeceğim" dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki
boynundaki kılıcın işi ne?" deyince: "Allah, kılıçların belasını
versin. Onlar bize ne sağladı ki?" dedi. Bu sefer: "Bana doğruyu
söyle, niçin geldin?" diye sordu. "Başka birşey için gelmedim. Sadece
bu iş için geldim" karşılığını verdi. Resulullah: "Hayır, aksine sen
ve Safvan b. Ümeyye, Hicir'de oturdunuz. Kureyşlilerden kuyuya atılanları
andınız. Sonra sen dedin ki: ‘‘Eğer üzerimde borç bulunmasa ve çoluk çocuğum
olmasa, elbette gider Muhammed'i öldürürdüm!’‘. Böylece Safvan, beni öldürmen
karşılığında senin borcunu ve çoluk çocuğunun bakımını üstlendi. Allah ise,
yapmayı tasarladığın bu işine mani olacaktır" dedi. Bunun üzerine Umeyr
dedi ki:
"Şehadet ederim ki
şüphesiz sen, Allah'ın Resulüsün. Ey Allah Resulü! Göğün haberinden bize
getirmiş olduğun şeylerde ve senin üzerine inen vahiyde biz seni yalanlıyorduk.
Bu meseleyi konuşurken ben ve Safvan'dan başka kimse yoktu. Allah'a yemin
ederim ki bu haberi sana ancak Allah bildirmiştir. Beni İslam'a kavuşturan ve
beni bu yere sevkeden Allah'a hamdolsun." Böyle dedikten sonra hak
şahadeti getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurdu:
"Kardeşinize dinini öğretin ve ona Kur'an okutun. Esirini de
salıverin." Ashab, bu emri yerine getirdi. Sonra Umeyr şöyle dedi:
"Ya Resulallah! Ben Allah'ın nurunu söndürmeye gayret eden ve Allah'ın
dini üzere olan kimselere şiddetli eziyet veren birisi idim. Ben istiyorum ki,
bana izin veresin de Mekke'ye gideyim ve onları Allah'a ve İslam'a davet
edeyim. Umulur ki Allah, onları hidayete kavuşturur. Yoksa daha önce senin
ashabına dinleri hususunda eziyet verdiğim gibi onlara eziyet veririm.''
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona izin verdi. Dönüp Mekke'ye gitti.
Safvan, Umeyr b. Vehb
Mekke'den çıkıp Medine'ye gitmekte iken Kureyşlilere şöyle demişti: "Şimdi
bir kaç gün içinde gelecek olan vak'a ile müjdeleniniz. O, size Bedir vak'asını
unutturacaktır." Safvan, kafilelere Umeyr'i sorup duruyordu. Nihayet bir
süvari geldi ve onun İslam'a girdiğini haber verdi. Bunun üzerine Safvan onunla
asla konuşmamaya ve ona asla menfaat sağlamamaya yemin etti. Umeur, Mekke'ye
geldiğinde İslam'a davette bulunarak orada ikamet etti ve kendisine muhalefet
eden kimselere şiddetli eziyetler verdi. onun vasıtasıyla çok kimse Müslüman
oldu.
*Taberani mürselolarak rivayet etmiştir, isnadı ceyyiddir.
14064. Urve b. Zübeyr'den
buna benzer bir rivayet yer almışlli. O hadiste Urve der ki: "Müslümanlar,
Allah ona hidayet verdiği zaman çok sevindiler. Ömer b. el-Hattab da dedi ki:
"O geldiği sırada bir domuz bana ondan daha sevimliydi; ancak bugün o,
bana bana oğullarımdan daha sevimlidir."
*isnadı hasendir.
14065. Enes anlatıyor:
Vehb b. Umeyr, Uhud'a kafir olarak katılmış ve orada yaralanmış ve ölülerin
arasında kalmıştı. Ensar'dan biri oradan geçerken onu tanıdı ve kılıcını karnına
sokup sırtından çıkardı. Sonra onu öylece bıraktı. Vehb, gece olup soğuk
bastırınca kalkıp Mekke'ye gitti ve zamanla iyileşti. Safvan b. Ümeyye ile
Hicir'de otururken ona dedi ki: "Eğer çoluk çocuk ile üzerimdeki borç
olmasaydı, Muhammed'i öldüren kimse bizzat ben olmak isterdim!" Safvan:
"Bunu nasıl yapacaksın?" dedi. O da: "Ben koşucu biriyim; bana
yetişemezler. Gidip ona gizlice yanaşınm, kılıcımla vurur ve dağa kaçarım.
Kimse de bana asla yetişemez" der. Safvan bunun üzerine: "Öyleyse
çoluk çocuğunu ve borcunu ben üstleniyorum" dedi.
Nihayet harekete geçti,
kılıcını biledi ve zehir sürdü. Çıkıp Medine'ye gitti. Muhammed (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i öldürmekten başka maksadı yoktu. Medine'ye gelince Ömer b.
el-Hattab onu gördü ve içine endişe düştü. Bu ona ağır geldi ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına dedi ki: "Doğrusu ben Vehb'in
gelmiş olduğunu gördüm. Onun gelişi beni endişeye düşürdü, O, ihanet edici
biridir; haydi kalkın Peygamberiniz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafına
çember yapın!'' Müslümanlar hemen kalkıp Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in etrafını çevrelediler, Vehb gelip Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in önünde durdu ve: "Bol nimetli iyi sabahlar, ey
Muhammed!" dedi, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle
karşılık verdi: "Ey Umeyr! Allah onu daha hayırlı bir selamlaşma ile
değiştirmiştir." O da dedi ki: "Bu selamlaşmayı söylediğini senden
yeni işitiyorum."
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Seni buraya getiren sebeb nedir?"
diye sordu. O da: "Esirlerinize fidye vermek için geldim" dedi.
"O halde senin boynundaki kılıcın işi ne?" diye sordu. "Biz
onları Bedir günü taşıdık da ne oldu ki? Ne kurtulduk, ne de başarılı olduk?!"
dedi. Resül-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki öyleyse, sen ve
Safvan Hicir'de otururken ona dediğin şey neydi? Ona: ‘‘Eğer çoluk çocuk ile
üzerimdeki borç olmasaydı, Muhammed'i öldüren kimse bizzat ben olmak
isterdim!’‘ demedin mi?!," diyerek (onun gizli) durumu(nu) haber verdi.
Vehb de: "Ha! Nasıl dedim?" diyerek tekrar ettirdi ve şöyle dedi:
"Bize yeryüzü ahalisinin haberini verirdin; biz seni yalanlardık. Şimdi
görüyorum ki sen, sema ahalisinin haberini veriyorsun. Şehadet ederim ki
Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki sen, Allah'ın
Resulü'sün."
Ardından: "Ya
Resülallah! Bana sarığını verir misin?" dedi. Resülullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de ona sarığını verdi. Sonra da Mekke'ye dönmek üzere yola
çıktı.
Hz. Ömer dedi ki:
"And olsun o geldiğinde benim gözümde bir domuzdan daha sevimsizdi;
döndüğünde ise, çocuğumdan daha sevimli hale geldi."
*Taberani rivayet etmiştir. Ra'(ileri Sahzh ravileridir.
14066. Eban b. Selman,
babası Selman'dan rivayet ediyor: Kubas b. Eşyem el-Leysi'nin İslam'a girişi
şöyle oldu: Araplardan birtakım kimseler ona gelerek dediler ki:
''Abdulmuttalib'in oğlu Muhammed çıkmış bizim dinimizden başka bir dine
çağırıyor!'' Kubas da bunun üzerine kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yanına vardı. Huzuruna girince Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: ''Otur, ey Kubas!" dedi. Kubas da çekingenlik gösterdi ve
kuşkuya düştü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: '' ‘‘Kureyş'in
kadınları topyekün çıkarsa Muhammed ve ashabını püskürtür!’‘ diyen sen misin?''
diye sordu. Kubas: ''Seni Hak ile gönderen zata and olsun ki ben bunu kimseye
söylememiştim. Dilim hareket etmemiş ve dudaklarım oynamamıştı. Bunu benden
kimse duymamıştı. Sadece kendi içimden söylemiştim. Şehadet ederim ki Allah'tan
başka hiçbir ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resulü'dür.
Senin getirdiğin de haktır.''
*Bu hadisi M. el-Kebır'de ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani
rivayet etmiştir.
Senedinde tanımadığım
raviler vardır.
Ben derim ki: Mevzu ile
ilgili Abbas'ın kıssası, Bedir gazvesinde geçmişti. Cevşen sahibinin kıssası da
Fetih gazvesinde geçmişti.
Cabir b. Abdillah'ın,
Hz. Hatice'nin kervanında bulunan Huzeyme b. Sabit kıssasıyla ilgili hadisi ise
''Mahlukatın Acaiplikleri'' kitabındadır.
Abdullah b. Busr hadisi,
onun menkıbeleri bölümündedir.
Ve konuyla ilgili daha
başka bölümlerde de bilgiler mevcuttur.
14067. İbn Ömer dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Yüce Allah
dünyayı bana arz etti; ben de ona ve kıyamet gününe kadar onun içinde
alacaklara nazar ettim. Avucuma bakıyormuş gibi onları gördüm. İşte bunlar,
Allah'ın peygamberine açtığı tecellilerdir. Ki daha önceki peygamberlere de
bunu açıp göstermiştir."
*Taberani rivayet etmiştir. Said b. Sinan er-Rehavı oldukça
zayıf bir ravi olmakla beraber ravileri güvenilir görülmüştür.
14068. Ebu Bekre
anlalıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olunca, (Pers
kralı) Kisra; Yemen ve ona yakın Arap topraklarındaki valisine bir elçi
gönderdi. Valinin adı Bazam idi. Ona şu talimatı verdi:
"Bana ulaştığına
göre, senin tarafında peygamber olduğunu iddia eden bir adam ortaya çıkmış! Ona
bundan vazgeçmesini söyle. Aksi takdirde onu ve kavmini öldürmek üzere bir ordu
göndereceğim!"
Bunun üzerine Bazam'ın
elçisi Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip bunları
söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle karşılık verdi:
"Eğer bu, benim kendi tarafimdan icad ettiğim bir şey olsaydı,
vazgeçerdim. Ancak beni Yüce Allah gönderdi." Elçi, Resul-i Ekrem'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında kaldı. Hz. Peygamber ona dedi ki:
''Şüphesiz benim Rabbim, Kisra'yı öldürdü. Bu günden sonra Kisra yoktur. Kayser
de öldürüldü. Bu günden sonra Kayser de yoktur. "
Elçi, Resul-i Ekrem'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü o esnada yazdı. O sözü söylediği günü ve
ayı kaydetti. Sonra Bazam'ın yanına döndü; gördü ki Kisra ölmüş, Kayser de
(Bizans kralı da) öldürülmüş.
*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri, güvenilir bir ravi olan
Kesır b. Ziyad hariç, Sahih ravileridir. Bu hadisin bir bölümünü rivayet
etmiştir. Aynı şekilde Bezzar da tahrk etmiştir.
14069. Hureym b. Evs
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu
işittim: "Bu beyaz Hire, bana arz olunup gösterildi. Şu Şeyma binti
Bukayle el-Ezdiye de doru bir katırın üzerinde idi, siyah bir baş örtüsü
örtmüştü." Ben: "Ya Resulallah! Eğer biz Hire'ye girersek ve Şeyma'yı
tavsif ettiğin şekilde bulursam o benim olsun mu?" dedim. ''O senin
olsun" buyurdu. Bilahare (Hz. Ebu Bekir'in hilafeti döneminde) irtidad
hadiseleri cereyan etti. Tay kabilesinden hiç kimse dinden dönmedi. Biz Kays
kabilesiyle İslam üzere savaşıyorduk. O kabilede Utbe b. Hısn vardı. Tuleyha b.
Hüveylid el-Fek'asi ile de savaşıyorduk. Halid b. Velid bizi medhediyor,
methiyesinde şöyle diyordu: "Allah, Tay kabilesine diyarında sevap versin.
Bahadırların savaştığı alanda onlara hayırlı mükafatlar versin.
Saba rüzgarı, bütün
çadırları eğip bükerken onlar müsamaha sancaklarının sahibidirler. Ta
karanlığın ve körlüğün çağrısına icabet etmelerinden sonra onlar, din üzere
Kayslılarla savaştılar. Onlara darbe indirdiler."
Sonra Halid b. el-Velid,
Müseylime üzerine yürüdü. Biz de onunla beraber yürüdük. Müseylime ve
taraftarlarının işini bitirdikten sonra Basra nahiyesine yöneldik. Orada Kazime
mıntıkasında yanında büyük bir ordu varken Hürmüz'le karşılaştık. Acemlerden
hiç kimse Hürmüz kadar Araplara düşman değildi.
(İsnadın ravilerinden)
Ebu's-Sikkin ekledi: "Hatta Hürmüz'ün bu kafirliği Araplar arasında darb-ı
meselolmuştur: ‘‘O adam Hürmüz'den bile daha kafir!’‘ deniLli
Halid b. el-Velid, çıkıp
onu düolloya davet etti. O da karşısına çıktı.
Halid onu öldürdü. Bu
haberi, Ebu Bekir es-Sıddik'a bir mektubla bildirdi. Hürmüz'ün üzerindeki
eşyayı çıkarıp ganimet olarak aldı. Hürmüz'ün tacı yüz bin dirhem idi.
İranlılar arasında bir adam, çok şerefli olup yüksek mevkilere geldiğinde tacı
yüz bin dirhem ederdi.
Sonra Taff yolu ile
gidip Hire'ye girdik. Oraya girişimizde bizi ilk karşılayan Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in de buyurduğu gibi doru bir katır üzerinde,
siyah bir başörtüsüne bürünmüş Şeyma binti Bukayle oldu. Hemen onu tuttum ve:
"Bu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bana hibe ettiği
kadındır" dedim. Halid b. el-Velid, benden bunun ispatını istedi. Ben de
ispatladım. Bunun üzerine Halid, Şeyma'yı bana verdi. Şeyma'nın kardeşi
Abdülmesih, barışmak ve sulh yapmak için yanıma geldi. Bana: "Kardeşimi
bana sat!" dedi. Ben de: "Vallahi ben onu on tane yüzden eksiğe
satmam" dedim. Bunun üzerine o, bana bin dirhem verdi; ben de Şeyma'yı ona
teslim ettim." Bana denildi ki: "Eğer sen yüz bin deseydin, yine
kardeşi sana onu verirdi." Ben de dedim ki: "Bin dirhemden daha fazla
bir sayı bulunduğunu sanmıyordum."
Başka bir hadisten
edindiğim bilgiye göre onun iki şahidi, Muhammed b. Mesleme ile Abdullah b.
Ömer'dir.
*Taberani rivayet etmiştir.
14070. Hz. Aişe
anlatıyor: Her senenin bir günü, Resul-i Ekrem'in hanımları onun yanında bir araya
toplanır, geceye kadar sohbet ederlerdi. İşte o günlerden birinde Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vefatımdan sonra sizin bana ilk kavuşacak
olanınız, kolu uzun olanınızdır" buyurdu. Bu cevap karşısında kol
uzunluklarını ölçmeye başladılar. Sevde binti Zem'a'nın kolu hepsinden uzun
geldi. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti. Sevde
ölünce anladık ki o, hayır ve sadakada kolu en uzun olanı imiş.
Aişe dedi ki:
"Zeyneb de yün eğirir, onları Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in müfrezelerine verirdi. Askerler o iplerle dikiş diker, gazalarında
istifade ederlerdi."
Yine Aişe dedi ki:
"O günde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
"Sizden birine Hav'eb suyunun köpekleri havladığı zaman hali nice olur
acaba?!"
*Ben derim ki: Bu hadisin bir bölümü, Sahih'te vardır.
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir
görülmüştür. Ancak bazılarında zayıflık vardır.
14071. Ümmü Seleme
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle evlenince dedi ki:
"Ey Ümmü Seleme! Ben Necaşi'ye misk ile elbise hediye gönderdim. Ancak
görüyorum ho vefat etmiştir; hediyem bana geri gönderilecektir."
Ümmü Seleme dedi ki:
Nitekim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dediği gibi de oldu. (Geri
gelen kokudan diğer) hanımlarına ukye ukye misk verdi. Elbise ile kalan kokuyu
da bana verdi.
*Taberani rivayet etmiştir. Musa b. Ukbe'nin annesini
tanımıyorum. Müslim b. Halid ez-Zenci'yi de ibn Main ve başkaları güvenilir
görmüştür. Diğer ravileri Sahlh ravileridir.
Ben derim ki: Ümmü
Gülsüm'ün bu kıssaya dair hadisi, Alışveriş Kitabının hediye bölümünde imam
Ahmed'in Müsned'inden ve başka kaynaklardan naklen geçer.
14072. Ebu Hureyre dedi
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Kisra ölecek ve
ondan sonra da Kisra olmayacak. Zira o: ‘‘Ben hükümdarlar hükümdarıyım!’‘
derdi. Kayser de ölecek ve ondan sonra Kayser olmayacak. O da: ‘‘Ben
hükümdarlar hükümdarıyım!’‘ derdi.''
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
Ravileri Sahıh ravileridir.
14073. Ebu Said el-Hudri
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Kisra ölünce
artık ondan sonra Kisra olmayacak. Kayser ölünce ondan sonra Kayser de
olmayacak. Nefsimi elinde tutan Zat'a and olsun ki, o iksinin hazinelerini
Allah yolunda harcayacaksınız.''
*Taberani bunu, hocası Ubeyd b. Kesır et-Temmar'dan M.
es-Sağır ve el-Mu'cemu'levsat'ta rivayet etmiştir. Ubeyd, metruk bir ravidir.
14074. İbn Abbas anlatıyor:
Başımızda bir bulut varken yanımıza Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
çıkageldi. Biz o buluttan yağmur bekliyorduk. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "Gnu veya bu bulutu sevk eden melek yanıma
gelip selam verdi ve onu şu vadiye sürdüğünü haber verdi."
*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir
kimselerdir.
14075. Rifi' anlatıyor:
Rahhal b. Ganmeveyh, Kur'an okumaya huşu ile devam eden ve hayır yapmaya
mülazemet eden biriydi. Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanımıza geldi. Bir grup olarak oturuyorduk, Rahhal da aramızdaydı. Buyurdu ki:
"Bu topluluğun içinden biri cehennemliktir!" Rafi dedi ki: Ben
oradakilere baktım; Ebu Hureyre ed-Devsı, Ebu Erva ed-Devsı, Tufeyl b. Amr
ed-Devsı ve Rahhal b. Ganmeveyh vardı. Şaşkın şaşkın bakıp "Bu bedbaht da
kim?'' demeye başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince
Hanife oğulları dinden döndü. Ben de: "Rahhal b. Ganmeveyh ne yaptı?"
diye sordum; "O da fitneye kapıldı, sonradan Müseylime'nin Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in işine ortak olduğuna (yani onun yalancı
peygamberliğine) şehadet etti!" dediler. Bunun üzerine ben:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir zamanlar buyurduğu
gerçektir!" dedim. Rahhal'ın şöyle dediği işitilmiş: "İki koç
birbirini süzdü; ancak bizim koçumuz bana daha sevimlidir."
*Bu hadisi Taberani rivayet etmiş ve onun adını Rahhal diye
vermiştir. Vakidı ve el-Medainı de böyle telaffuz etmiştir. Abdulganı b. Said
ise onlara tabi olmuş; ancak bu hususta yanılgıya kapılmıştır. Darekutni ve ibn
Makula gibi çoğunluk ise onun adını Cim harfi ile Raccal diye verir .. Bu
hadisin isnadında Vakidı vardır ki zayıf bir ravidir.
14076. Evs b. Halid
anlatıyor: Ebu Mahzure'ye uğradığımda bana bir adamdan sordu; o adama
uğradığımda da bana Ebu Mahzure hakkında sordu. Bunun üzerine Ebu Mahzure'ye:
"Sana uğradığımda bana filan kimseden sordun; o kimseye uğradığımda da
bana seni sordu. Bunun sırrı nedir?" deyince şöyle cevap verdi: "Ben,
Ebu Hureyre ve filan kimse bir evde bulunduğumuz sırada Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Son ölenin iz
cehennemdedir!"
Sonunda Ebu Hureyre
vefat etti, ardından Ebu Mahzure öldü, sonra da o adam öldü.
*Bunu Taberani rivayet etmiştir. Ali b. Zeyd'den başkası Evs
b. Halid'den rivayette bulunmamıştır. Bu ikisi hakkında eleştiri vardır. Diğer
ravileri, Sahih ravileridir.
14077. Ebu Uveys
anlatıyor: Ben Medine'ye ticaret için gitmiştim. Medine'ye vardığımda Ebu
Hureyre bana Semure b. Cündüb'ü sordu. Basra'ya gittiğimde de Semure bana Ebu
Hureyre'yi sordu. Ebu Hureyre bu durumu şöyle açıkladı: "Biz, yedi kişi
bir evde iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve:
"Son öleniniz ateştedir!" buyurdu. İşte şimdi ben ve Semure'den başka
kimse hayatta kalmadı.
*Ben derim ki: Belki Resul-i Ekrem, dünya ateşini
kastetmiştir; çünkü Semure müslüman olarak ölmüştür. Doğrusunu Allah bilir.
Taberani bunu
el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. Senedinde Ali b. Zeyd b. Cüd' an vardır
ki güvenilir görülmüştür; ancak ondan zayıflık vardır. Diğer ravileri, Sahih
ravileridir.
14078. Cabir b.
Semure'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Andolsun zaman gelecek, deve üstünde bir kadın, Medine'den çıkıp Yüce Allah'tan
başka kimseden korkmadan ta Hire'ye varacak!" buyurdu.
*Taberani ve Bezzar rivayet etmiştir. Bezzar'ın ravileri,
güvenilir bir ravi olan Ahmed b. Yahya el-Evdı hariç, Sahih ravileridir.
14079. Ebu Cuhayfe dedi
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünya size
öyle açılacak ki Kabe'nin döşendiği gibi evleriniz dayanıp döşenecek!" Biz
de: "Biz o zaman dinimiz üzere mi olacağız?" diye sürduk,
"Evet!" buyurdu. Yine biz: "O gün bugünden hayırlı mıdır?"
diye sürduk; şöyle buyurdu: "Bilakis bugün sizı o günden daha
hayırlısınız. "
*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.
14080. Huzeyfe dedi ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Ümmetim içinde öldükten sonra konuşan bir kişi olacaktır. "
*Ben derim ki: Nu'man b. Beşır'in, öldükten sonra dört
halifenin halifeliği hakkında konuşanlarla ilgili hadisi daha önce geçmişti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Kurtların Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Nübüvvetini Haber Vermesi