MECMAU ZEVAİD |
BİRR VE SILA |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İyilik Hakkında Bir
Bölüm
13411. Enes, Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Daha önce gelip geçmiş insanlardan Üç kişi ailelerini ziyaret etmek üzere
yola çıktılar. Derken gökyüzü onları bırakmadı, (hava oldukça bozdu) onlar da
bir mağaraya girdiler. O sırada büyük bir kaya düştü ve gelip onları mağaraya
kapattı. Çıkmak için hiç bir yol bulamayınca birbirlerine şöyle dediler: ‘‘Kaya
düştü, izler silindi. Sizin yerinizi Yüce Allah'tan başka kimse bilmiyor.
Haydi, en sağlam bulduğunuz amelinizle Yüce Allah'a dua edin!’‘ Onlardan biri
dedi ki: ‘‘Allahım! Muhakkak sen biliyorsun ki benim anne babam vardı, ben
onlar için kabına süt sağar kendilerine götürürdüm. Onları yatıp uyumuş
bulduğumda adetlerini bozmak istemediğim için onlar uyanana kadar başlarında
beklerdim. Ne zaman uyanırlarsa uyansınlar bunu yapardım. Allahım! Eğer bunu
senin rahmetini umduğum ve azabından korktuğum için yaptıysam, bizi bu sıkıntıdan
kurtar!’‘
Bunun Üzerine kayanın
üçte biri kadar yer açıldı. Diğeri de şöyle dua etti: ‘‘Allahım! Muhakkak sen
biliyorsun ki ben bir işi yapsın diye bir işçi tutmuştum. Ben kızgın bir halde
iken o işçi gelip benden ücretini istemiş, ben de onu kovmuştum. O da ücretini
almadan gitmişti. Ben onun ücretini toplayıp çalıştırdım. Sonunda malın tamamı
onun oldu. Daha sonra ücretini istemek üzere bana geldi; ben de malın tamamını
(kazancıyla birlikte) ona verdim. Dileseydim ona sadece ilk ücretini
verebilirdim. Allahım! Eğer bunu senin rahmetini umduğum ve azabından korktuğum
için yaptıysam, bizi bu sıkıntıdan kurtar!’‘
Bunun üzerine kayanın
üçte biri daha açıldı. Üçüncüsü de şöyle dua etti: ‘‘Allahım! Muhakkak sen
biliyorsun ki bu adam bir kadını beğenmiş ve ona başlık parasını da
belirlemişti. Ona sahip olmaya imkan bulmuşken ve onu kendine kaçırmışken ve
başlık parasını da vermişken ona dokunmadı. Allahım! Eğer bunu senin rahmetini
umduğum ve azabından korktuğum için yaptıysamı bizi bu sıkıntıdan kurtar!’‘.
Bunun üzerine kaya yerinden kaydı ve (sevinçten) kucaklaşarak çıkıp yollarına
devam ettiler.''
*Gördüğün gibi Ahmed
bunu merfu olarak rivayet etmiştir. Ebu Ya'la ve Bezzar da bunu rivayet
etmiştir. Abdullah da bunu Enes'ten onun sözü olarak vermiştir. Ahmed ile Ebu
Ya'la'nın ricali, Sahih ricalidir.
13412. Nu'man b. Beşir,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ashab-ı Rakim'i şöyle anlattığmı
dinlemiştir:
"Üç kişi bir
mağarada iken dağ çöküp mağaranın kapısını kapattı. İçlerinden biri dedi ki: ‘‘Hatırlayın
bakalım, hanginiz bir iyilik işledi. Belki Yüce Allah bu sayede bize rahmetiyle
muamele eder.’‘ Bunun üzerine içlerinden biri şöyle dedi:
"Ben bir keresinde
bir iyilik işledim. Şöyle ki; benim çalışan işçilerim olurdu. Yine bir
defasında işçilerim geldi. Onlardan her birini belli ücret karşılığında tuttum.
Gün ortasında da bir adam geldi, onu da arkadaşlarının ücretiyle tuttum. Diğer
işçiler gün boyu çalıştığı halde o, günün kalan kısmında çalıştı. Ben de işinde
gayret gösterdiği için arkadaşlarına verdiğim ücretten az vermemeyi boynumun
borcu bildim. Bunun üzerine işçilerden biri dedi ki: ‘‘Buna da bana verdiğin
kadar mı veriyorsun?’‘ Ben de şöyle cevap verdim: ‘‘Ey Allah'ın kulu! Senin
şartından ben bir şey eksiltmedim. Bu ancak benim paramdır, dilediğim şekilde
hükmederim.’‘ Bu söz üzerine adam öfkelendi ve ücretini bırakarak gitti. Ben de
onun hakkını evin bir kenarına koydum. Allah'ın dilediği kadar bir zaman geçti.
Sonra bir sığıra rastladım ve o parayla sütten kesilmiş bir sığır yavrusu aldım.
O yavru Allah'ın dilediği miktar kadar çoğaldı. Bir zaman sonra zayıf bir
ihtiyara rastladım. Kendisini tanımıyordum.
‘‘Benim sende hakkım
var’‘ dedi. Bana kendini tanıtınca onu tanıdım ve dedim ki: ‘‘Ben de seni arıyorum
zaten. İşte hakkın.’‘ Böyle deyip hepsini ona takdim ettim. O ise: ‘‘Ey
Allah'ın kulu, benimle dalga geçme. Bana sadaka vermesen de hakkımı ver’‘ dedi.
‘‘Vallahi seninle dalga geçmiyorum. Muhakkak ki o senin hakkındır. Onda benim
hiçbir hakkım yoktur’‘ dedim. Böylece hepsini ona verdim. Allahım! Eğer bunu
senin rızan için yaptıysam bizi kurtar!'' Bunun üzerine dağ yarılıp açıldı,
dışarıyı aralıktan görebildiler.
Diğeri de dedi ki: ''Ben
bir defasında şöyle bir sevap işlemiştim: Benim maddi durumum iyiydi, halk ise
kıtlığa maruz kalmıştı. Bir kadın gelipı benden maddi yardımda bulunmamı
istedi, ben ise: ‘‘Vallahi, kendini bana vermeden olmaz’‘ dedim. O ise bunu
kabul etmedi ve gitti. Sonra yine geldi ve Allah'ın adını vererek benden
istedi. Ben ise kabul etmeyip: ‘‘Hayıl'ı Vallahi kendini bana vermeden olmaz’‘
dedim. O yine bunu kabul etmedi ve gidip bunu kocasına söylemiş. Kocası da ona:
‘‘Kendini ona ver de aileni fakirlikten kurtar’‘ demiş. Bunun üzerine kadın
bana döndü ve Allah'ın adını vererek istedi. Ben yine kabul etmeyip: ‘‘Hayırı
Vallahi kendini bana vermeden olmaz’‘ dedim. Bu durum karşısında kadın kendini
bana teslim etti. Kadının örtüsünü kaldırıp üstündekileri aldıktan sonra onunla
ilişkiye yeltendiğimde kadın altımda titredi ‘‘Neyin var?’‘ dedim; ‘‘Alemlerin
Rabbi Allah'tan korkuyorum’‘ dedi. Ben de: ‘‘Sen darlık anında ondan korkarken
ben bolluk anında ondan korkınadım ha!’‘ deyip onu bıraktım. Üzerinden aldığım
ve benim hakkım olan şeyleri de geri verdim. Allahım! Eğer bunun senin rızan
için olduğunu kabul ediyorsan bizi buradan kurtar. ''Bunun üzerine dağ yarılıp
açıldı, dışarıdan gelen ışıkla yüzleri göründü, tanınır hale geldiler.
Diğeri de şöyle dedi:
''Ben bir defasında şöyle bir sevap işlemiştim: Benim ihtiyar bir annem ve bir
babam vardı. Bir de koyunlarım vardı. Anne babamı yedi ri rı içirirı sonra
koyunlarımın yanına dönerdim. Bir gün yağmura tutuldum. Yağmur beni alıkoydu,
akşama kadar beklemek durumunda kaldım. Akşam olunca ailemin yanına geldimı
daha koyunlar ayakta iken süt kabımı alıp hemen süt sağdım ve anne babama
götürdüm. Ancak onları uyumuş bir halde buldum. Koyunlarımı bırakmak ağır
geldiği gibi onları uyandırmak da bana ağır geldi. Süt kabım elimde olduğu
halde oturarak bekledim. Ta ki sabah onları uyandırdı, ben de sütlerini
içirdim. Allahım! Eğer bunu senin rızan için yaptıysam bizi kurtar. ''
Hadisin ravisi Nu'man
diyor ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''Dağ çekildi, Allah
onları kurtardı, çıkıp gittiler'' dediğini hala duyar gibiyim.
*Bu hadisi Ahmed ve el-Mu'cemu'l-evsat ile
el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiştir, Bezzar da benzer ifadelerle
birkaç kanaldan rivilyet etmiştir, Ahmed'in ravileri, güvenilir ravilerdir.
13413. Nu'man b. Beşir
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şunu anlattı: Üç kişi sağanak
yağmurda yürürken bir mağaraya rastladılar ve: "Şu mağaraya
sığınaZım" diyerek oraya sığındılar. Onlar mağarada ikenı Allah korkusuyla
yuvarlanan bir kaya dağdan kopup geldi ve mağarayı kapattı. Bunun üzerine birbirlerine
dediler ki: "Herkesin en iyi ameliyle dua etmesinden daha üstün bir çare
bulamazsınız." Hemen dua etmeye başladılar. İçlerinden biri dedi ki:
"Allahım! Ben çiftçilik yapan biriydim. Benim işçilerim vardı. Onların
arasında biri vardı ki iki kişinin işi gibi iş yapıyordu. Diğer işçilere
verdiğim gibi ona da ücretini verdim; ancak o: ‘‘Ben iki kişinin işini
yapıyorum. Sen ise bana bir kişinin ücretini veriyorsun’‘ dedi ve kızarak çekip
gitti. Ücretini de bende bıraktı. Ben o parayı bir kenara ayırarak ekin ektim
ve neticede Ücret katlandı. Sonra yine ektim; yine katlandı. Sonra yine ektim;
yine katlandı. Sonunda mahsÜL çoğaldı ve yığınlar oluştu. Derken adam muhtaç
hale düşüp bana geldi ve (almadığı) Ücretini istedi. Ben de dedim ki: ‘‘Şu
yığınlara gitı işte senin Ücretin onlardır.’‘ Adam ise: ‘‘Bana haksızlık ediyor
ve benimle dalga geçiyorsun ha’‘ dedi. ‘‘Seninle dalga geçmiyorum’‘ dedim. Adam
gidip o yığınları aldı. Allahım! Eğer bunu senden korkarak ve senin rızanı
umarak yaptıysam bizi bu sıkıntıdan kurtar!" Sonunda kaya dağıldı ve ondan
büyük bir yarık ortaya çıktı."
Hadisin devamı bundan
öncekine benzer şekilde anlatılmıştır.
*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri, Sahih ricalidir.
13414. Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattı: "Üç kişi
ailelerini ziyaret etmek üzere yola çıktılar. Yolda yağmura yakalanıp bir
mağaraya sığındılar. Mağaranın ağzından bir kaya düşüp mağaranın ağzını onların
üzerine kapattı. Bunun üzerine o kişiler birbirlerine dediler ki: ‘‘Kaya düştü
ve izimiz de silindi. Yerinizi Allah'tan başka kimse bilmiyor. Haydi, gelin de
sizden her biri Yüce Allah için işlemiş olduğu en sağlam ameli ileri sürerek
dua etsin. Belki bu vesileyle yerinizden kurtulup çıkarsınız.’‘
İçlerinden biri dedi ki:
‘‘Allahım! Sen biliyorsun ki ben anne babama iyi davranan biriydim. Ben
geceleyin koyunlarımı bırakır, anne babama süt sağar ve onlar yataklarına
yatmışken kendi ellerimle sütlerini içirirdim. Yine bir gece yanlarına varıp
içeceklerini götürdüm; ancak onları uyumuş bir halde buldum. Onları
uyandırmaktan hoşlanmayıp uyumalarını istedim. İçeceği geri götürmeyi de hoş
bulmadım. Belki uyanırlar da beni yanlarında bulamazlar diye olduğum yerde
başlarında ayakta ta sabaha kadar bu halde bekledim. Allahım! Eğer bunu senin
rızanı kazanmak için yaptığımı kabul ediyorsan bizi buradan kurtar’‘ dedi ve
kayanın üçte biri açılarak kaydı (veya buna benzer bir kelime kullandı.)
Diğerine: "Haydi,
sen de dua et!" dediler. İkincisi şöyle dua etti: "Allahım!
Sen biliyorsun ki ben
çok aşırı bir sevgiyle amcamın kızını sevmiştim. Ben aileme onu istetmiştim;
ancak vermemişlerdi. Sonunda onu razı edecek miktarı (başlık parasını) ortaya
koyup onu çağırdım. Onunla baş başa kalıp erkeğin kadına karşı aldığı vaziyeti
aldım. Amcamın kızı ise dedi ki: ‘‘Hakkın olmadan mührü sökmen sana helal
olmaz.’‘ Böyle diyerek iki büklüm oldu. Ben de hakkını da, kendini de ona
bağışladım. Allahım! Eğer bunu senin rızanı kazanmak için yaptığımıkabul
ediyorsan bizi buradan kurtar". Kaya iyice açıldı. -veya buna benzer bir
kelime kullandı-.
Üçüncüsüne de:
"Haydi, sen de dua et!" dediler. Üçüncüsü şöyle dua etti:
"Allahım! Sen
biliyorsun ki bir işçi bana bir ölçek (sa') kadar tahıla çalışıp karşılığını
almadan gitmişti. Bu tahıl benim yanımda uzun bir süre kaldı. Ben bunun
yiyeceğini ekip dikmeye azmettim. Bundan birçok sığır, koyun ve mal birikti.
Bir zaman sonra o işçi bana gelip bir sa' tahılını istedi. Ben de dedim ki:
‘‘Senin o bir sa' tahılın, birçok mal, birçok koyun ve birçok sığır oldu.
Bunların hepsini al. Çünkü bunlar senin o bir ölçek tahılından birikti.’‘ O
ise: ‘‘Benimle alay mı ediyorsun?’‘ dedi. Ben: ‘‘Hayır, Vallahi alayetmiyorum.
İşin gerçeği böyledir’‘ dedim. Nihayet bütün malları sürerek gitti. Allahım!
Eğer bunu senin rızanı kazanmak için yaptığımı kabul ediyorsan bizi buradan
kurtar!" Nihayet kaya yarıldı ve çıkıp gittiler."
*Bezzar ve birtakım isnadlarla Taberani rivayet etmiştir.
Bezzar'ın ricali ile Taberani'nin isnadlarından birinin ricali, Sahih
ricalidir.
13415. Hz. Ali dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu kıssayı anlattı: ''Üç kişi bir
ihtiyaçları için yola çıktılar ve bir dağa sığındılar. Derken dağ üzerlerine
kapandı. Birbirlerine. ‘‘En güzel amelinizi düşünün ve onunla Allah'a dua edin;
belki bu sayede Allah sizi kurtarır’‘ dediler.
İçlerinden biri dedi ki:
‘‘Allahım. Bir defasında benim bir kız arkadaşım vardı. Ona sık sık gidip
gelmeyi sürdürüyordum. Ancak senden korkarak ve rızanı umarak onu terk ettim.
Eğer sen bunu böyle kabul ediyorsan bizi kurtar.’‘
Resul-İ Ekrem
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ekledi: "Bunun Üzerine dağ yarıldı,
çıkacaklarını umdular; ama çıkamadılar.
İkincisi dedi ki:
"Allahım! Benim için çalışan işçilerim vardı. Bunlardan her biri Ücretini
aldı; ancak bir tanesi, kendi ücretinin arkadaşlarının Ücretinden fazla
olduğunu iddia ederek ücretini bırakıp gitti. Ben onun Ücretini kendi malımdan
ayırdım. Sonunda onun çok malı ve davarları oldu. Nihayet fakir dÜşüp
yaşlandıktan sonra bu adam bana gelerek: ‘‘Allah aşkına sana ücretimi
hatırlatırzm. Ben ona öncekinden daha muhtacım’‘ dedi. Ben de onu evin damına
çıkarıp Allah'ın kendisi için bereketlendirip çoğalttığı malını ve sahralardaki
davarlan gösterdim. Dedim ki: ‘‘İşte bunlar senin’‘ Adam da: ‘‘Allah seni ıslah
etsin, benimle niçin alayediyorsun? Ben senden bundan daha azını istiyordum’‘
dedi. İşte ya Rabbi, ben senden korkarak ve rızanı umarak o malları ona verdim.
Eğer sen bunu böyle kabul ediyorsan bizi kurtar!"
Bunun Üzerine dağ
yarılıp açıldı; ama çıkamadılar.
Üçüncüsü de şöyle dedi:
‘‘Ya Rabbi! Benim yaşlı ve fakir anne babam vardı.
Benden başka onların
hizmetçisi de, çobanı da, bakıcısı da yoktu. GündüzÜn onlara çobanlık yapar,
geceleyin yanlarına sığınırdım. Bir defasında, hayvanların yediği otlar iyice
uzağa düşünce, ben de onları uzağa götürdüm ve ancak onların yanına gece
uyuduklarında dönebildim. Bir kaba sÜt sağdım ve o kapla başlarında oturdum.
Onları uyandırmayı doğru bulmadım ve kendi başlarında uyanana kadar beldedim.
Allahım! Eğer benim senden korkarak ve rızanı umarak bunu yaptığımı kabul
ediyorsan bizi kurtar’‘.
Bunun üzerine dağ
yarılıp açıldı; çıkıp yollarına devam ettiler."
*Bezzar rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.
13416. Ebu Hureyre
anlatıyor: Biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken
tepeden yanımıza bir genç geldi. Bize yaklaştığında dedik ki: "Keşke bu
genç kuvvetini ve gençliğini Allah yolunda harcasa." Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim sözümüzü işitti ve: "Öldürülenden
başkası Allah yolunda olamaz mı ki? Kim anne babası için çalışırsa o, Allah
yolundadır. Kim de (malını) artırmak için çalışırsa o da tağUt yolundadır"
dedi.
*Bunu Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta benzer metinle Taberani
rivayet etmiştir. (ibare Taberani'ye aittir) Bunun senedinde Rebah b. Ömer
vardır ki Ebu Hatim onu güvenilir görmüş, başkaları da zayıf addetmiştir. Diğer
ricali Sahih ricalidir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Müşrik Babayla
Ilişkiyi Devam Ettirmek