MECMAU

ZEVAİD

FİTNELER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ümmetin Fırkalara Bölünmesi ve Önceki Milletlerin Geleneklerini Izlemesi

 

12095. Enes b. Malik anlatıyor: Bir gün Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın düşman karşısındaki başarıları ve gösterdiği gayretleri anlatıldı. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben onu tanımıyorum" dedi. Bunları söyleyen zat: "Onun şöyle şöyle özellikleri var" dediyse de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben onu tanımıyorum" dedi. Biz böyle konuşup dururken adam çıkageldi ve aynı zat: "Bahsettiğim adam işte budur, ya Resulallah" dedi. Fakat Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Ben bu kişiyi tanımıyordum. Bu, ümmetin arasında gördüğüm ilk yiğittir. Ancak üzerinde şeytan darbesi var" buyurdu.

Adam yaklaştı ve selam verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selamını aldıktan sonra ona: "Allah aşkına söyle, bizi ilk gördüğünde içinden ‘‘Topluluk arasında benden daha üstünü yoktur’‘ diye geçirdin mi, geçirmedin mi?" diye sordu. Adam da: "Evet, geçirdim" dedi.

 

Sonra Mescid'e girerek namaza durdu. Bu sırada Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir'e: "Git, onu öldür!" diye emir verdi. Ebu Bekir Mescid'e girdiğinde adamın namaz kıldığını görünce kendi kendine: "Namazın bir kudsiyeti ve hukuku vardır. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir kere daha konuşsam" deyip geri döndü. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu görünce: "Onu öldürdün mü?" diye sordu. Ebu Bekir: "Hayır. Onu namaz kılarken gördüm ve namazın bir kudsiyeti ve hukuku olduğunu düşündüm. Ama istersen onu öldürürüm" diye cevap verince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen onun işini bitirecek kişi değilsin. Ömer, sen git, onu öldür" buyurdu.

Ömer Mescid'e girdiğinde adamı secdede buldu ve uzun süre (secdeden kalkmasını) bekle di. Sonra kendi kendine: "Secde'nin bir hukuku vardır. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir kere daha konuşsam. Nitekim benden daha hayırlı biri (Ebu Bekir) onunla tekrar konuşmuştu" dedi ve Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri döndü. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu öldürdün mü?" diye sordu. Ömer: "Hayır. Onu secde yaparken buldum ve secdenin bir hukuku olduğunu düşündüm. Ama onu öldürmek istersen, öldürürüm" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen de onun işini bitirecek adam değilsin. Ali, eğer yakalayabilirsen onun işini ancak sen bitirirsin" buyurdu.

 

Hz. Ali, Mescid'e girdiğinde adamın çıkıp gitmiş olduğunu gördü ve doğruca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına döndü. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu öldürdün mü?" diye sordu. Ali: "Hayır" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şayet o adam öldürülmüş olsaydı, Deccal zuhur edinceye kadar ümmetimden iki kişi bile ihtilafa düşmezdi" buyurdu.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına geçmiş milletlerden bahisle şöyle anlattı: "Hz. Musa'nın ümmeti yetmiş bir fırkaya ayrılmış olup bunlardan yetmişi cehennemlik, biri cennetliktir. İsa'nın ümmeti yetmiş iki fırkaya ayrılmış olup bunlardan yetmiş biri cehennemlik, biri cennetliktir."

Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devamla şöyle buyurdu: "Benim ümmetim ise bu iki fırkadan bir fazla fırkaya ayrılacak ve onlardan yetmiş ikisi cehennemlik, biri cennetlik olacaktır." Ali: "Onlar kimlerdir, ya Resulallah?" diye sorduğunda "Cemaatler" buyurdu.

 

Ya'kub b. Zeyd der ki: Ali b. Ebi Talib bu hadisi Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklederken şu ayeti de okumuştu: "Musa'nın de şu ayeti okudu: yolu gösteren ve hak ile kavminden hakka sarılarak doğru yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk da vardı."[A'raf, 159]

 

Sonra İsa'nın ümmetini zikrederek şu ayeti okudu: "Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık. Eğer onlar Tevrat'ı, Incil'i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür."[Maide, 65,66]

 

Bizim ümmetimizden bahsedince "Yarattıklarımızdan, hakka sarılarak doğru adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır."[A'raf, 181]

 

*Bunu Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravilerinden Ebu Ma'şer Nuceyh zayıftır.

Daha öce Haricilerle Mücadele bahsinde bu hadisin başka kanalları geçmişti.

 

 

 

12096. Ebu Umame anlatıyor: Ben, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "İsrailoğulları yetmiş bir firkaya bölündü. Hıristiyanlar yetmiş iki firkaya bölündü. Benim ümmetim ise onlardan bir firka fazlasına (73 firkaya) bölüneceklerdir. Bunlardan ana gövdeyi (sevad-ı a'zam) temsil eden firka hariç, hepsi cehennemliktir. "

 

*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta ve benzerini el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup ravilerinden Ebu Galib'i ibn Main ve başkaları güvenilir kabul etmişlerdir. elMu'cemu'l-evsat'ta ki rivayetin diğer ravileri güvenilirdir. Aynı şekilde el-Mu 'cemu'l-kebir'deki rivayetin iki senedinden birinin ravileri de güvenilirdir."

 

 

 

12097. Sa'd (İbn Ebi Vakkas)'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğulları yetmiş bir firkaya bölündü. Fazla gün ve gece geçmeden, benim ümmetim de aynı sayıda firkaya bölünür. "

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravilerinden Musa b. Ubeyde er-Rabezi' zayıftır.

 

 

 

12098. İbn Ömer der ki: Ben, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Kuşkusuz ümmetim içinde yetmiş küsur davetçi çıkacak ve hepsi de cehenneme davet edecektir. Eğer istersem size onların ataları ve kabilelerini (n kimler olduğunu) bildiririm."

 

*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravilerinden Leys b. Ebi Süleym müdellistir.

Diğer ravileri ise güvenilirdir. 

 

 

 

12099. Ebu'd-Derda, Ebu Umame, Vasile b. el-Eska' ve Enes b. Malik anlatıyorlar: Bir gün bizler dini bir mesele üzerinde tartışırken Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkageldi ve bu duruma çok öfkelendi, daha evvel hiç öyle öfkelenmemişti. Sonra bizi tekdir ederek şöyle buyurdu:

"Yavaş olun ey Muhammed ümmeti! Sizden öncekiler zaten bu yüzden helak olmuşlardı. Tartışmayı bırakın; zira tartışmanın pek az yararı vardır. Tartışmayı bırakın; zira mümin tartışmaz. Tartışmayı bırakın; çünkü tartışmaya giren kişinin zararı artar. Tartışmayı bırakın; zira tartışmayı sürdürmek sana günah olarak yeter. Tartışmayı bırakın; çünkü ben tartışan kimseye kıyamet günü şefaatçi olmam. Tartışmayı bırakın. Ben haklı olduğu halde tartışmayı bırakan kimse için cennette üç eve kefilim. Bunlardan biri cennetin çevresinde, biri ortasında, biri de tepesinde bulunur. Tartışmayı bırakın. Zira Rabbimin putlara tapınma ve içki içme yasağından sonra bana yasakladığı ilk şey tartışmadır. Tartışmayı bırakın. Zira şeytan kendisine ibadet edilmesinden umudunu kesti. Fakat sizin kışkırtıcı yaklaşımlarınıza razı oldu ki bundan maksat tartışmadır. Tartışmayı bırakın. Zira İsrail oğulları yetmiş bir firkaya bölündü. Hıristiyanlar yetmiş iki firkaya bölündü. Bunlardan ana gövdeyi (çoğunluğu) temsil eden firka hariç, hepsi dalalettedirler.''

 

Ashabı: "Ya Resulallah! Ana gövdeyi temsil edenler (Sevad-ı A'zam) kimlerdir?" diye sordular. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Benim ve ashabımın yoluna uyanlar. Allah'ın dini hususunda tartışmaya girmeyenler. Muvahhidlerden hiç kimseyi affedilmiş bir günah sebebiyle tekfir etmeyenler" buyurdu.

Ardından: "Kuşkusuz İslam garip başladı, sonunda yine garip kalacaktır" buyurdu. "Ya Resulallah! Bu garipler kimlerdir?" diye sordular. "İnsanlar bozulduğu zaman (onları) ıslah edenler, Allah'ın dini hususunda tartışmaya girmeyenler ve bir de muvahhidlerden (tevhid ehlinden) hiç kimseyi günah sebebiyle tekfir etmeyenler" buyurdu.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Kesır b. Mervan son derece zayıftır.

 

 

 

12100. Amr b. Avf anlatıyor: Medine'de Mescid'inde Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında otumyorduk. Derken Cebrail vahiy getirdi. Bu sebeple Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) entarisine bürünerek uzun müddet öyle kaldı. Sonra vahiy hali geçti ve entarisini kaldırdı. Üzerinden terler boşalıyordu ve avucunda bir şey tutuyordu. Buyurdu ki: "Sizden hanginiz hurma ağaçlarından çıkan şeyi bilir?" "Ya Resulallah! Hepimiz biliriz. Analarımız babalarımız sana kurban olsun. Hurma ağaçlarından çıkan her şeyi biz biliriz. Bizler hurma bahçeleri olan kimseleriz" dedik. Sonra avucunu açtı. Baktık ki av ucunda hurma çekirdekleri var.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu nedir?" diye sordu. Ashabı: "Hurma çekirdeği ey Allah'ın Resulü" dediler. "Hangi yıla ait çekirdektir?" diye sordu. "Kıtlık yılına ait çekirdektir" dediler. Bunun üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Doğru söylediniz. Cebrail gelerek sizin dininizi kontrol etti. Kuşkusuz sizler, adım adım sizden öncekilerin yolunu takip edeceksiniz. Onlar ne kadar almışlarsa siz de o kadar alacaksınız; bir karışsa bir karış, bir arşınsa bir arşın, bir kulaçsa bir kulaç. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girseler, siz de girersiniz. Unutmayın ki İsrailoğulları Hz. Musa'dan sonra yetmiş fırkaya bölünmüştü. Bunlardan İslam ve Müslümanlar topluluğuna uyan bir fırka hariç, hepsi sapkındır. Sonra Hıristiyanlar Hz. İsa'dan sonra yetmiş bir fırkaya bölünmüştü. Bunlardan da İslam ve Müslümanlar topluluğuna uyan bir fırka hariç, hepsi sapkındır. Sonra sizler de yetmiş iki fırkaya ayrılacaksınız. Bunlardan İslam ve Müslümanlar topluluğuna uyan bir fırka hariç hepsi cehennemliktir."

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Kesır b. Abdullah zayıftır. Bununla beraber Tirmizı onun bir hadisini hasen olarak değerlendirmiştir. Senedin kalan ravileri ise güvenilirdir.

 

 

 

12101. İbn Mes'ud anlatıyor: Bir gün Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeri girerek: "Ey İbn Mes'ud!" dedi. Ben de: "Buyur ya Resulallah" dedim. Aynı şeyi üç kere tekrarladı. Sonra "İnsanların hangisi daha üstündür, bilir misin?" diye sordu. Ben de: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedim. Buyurdu ki: "İnsanların en üstünü, eğer dini meselelerde anlayış ve idrak sahibi olurlarsa, amel bakımından en üstün olanlarıdır."

 

Sonra yine "Ey İbn Mes'ud" dedi. "Buyur ya Resulallah" dedim.

"İnsanların hangisi daha bilgilidir, bilir misin?" dedi. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" deyince şöyle buyurdu:

"Kuşkusuz insanların en bilgini, insanlar ihtilafa düştüklerinde hakikati en isabetli biçimde idrak edendir, isterse amel bakımından eksikli olsun, isterse kıçı üzerine sürünüyor olsun. (Bil ki) benden önceki milletler yetmiş iki firkaya bölündüler. Bunlardan ancak üç firka kurtuldu. Kalanların hepsi helak oldu. Bir firka kralların rahatını bozarak onlarla kendi dinleri ve İsa b. Meryem'in dini uğruna savaştı. (Fakat krallar onları) kah esir aldılar, kah öldürdüler, kah bıçkılarla biçtiler.

Diğer bir firka, krallara karşı durma gücünden mahrumdu. Onların arasında da yaşama imkanı bulamadılar ki Allah'a ve İsa b. Meryem'in dinine davet edebilsinler. Bu yüzden memleket memleket gezip ruhbanlığa kaydılar. "

Bunlar hakkında Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar."[Hadid, 27]

 

Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Fakat bana inanıp beni tasdik edenler ve beni takip edenler buna gereği gibi uymuşlardır. Beni takip etmeyenlere gelince, işte onlar helak olanların ta kendileridirler. "

 

 

 

12102. Diğer bir rivayet ise şöyledir: "Diğer bir firka, kralları ve zorbalar arasında yaşayıp İsa'nın dinine davette bulunmuştur. Bu yüzden yakalanıp bıçkılarla öldürülmüşler, ateşte yakılmışlardır. Ama onlar Allah'a kavuşuncaya dek bütün bu işkencelere sabretmişlerdir ... "

 

*Hadisi Taberanı iki ayrı isnadla rivayet etmiş olup birinin ravileri, Sahih'in ravileridirler. Bunun tek istisnası olan Bükeyr b. Ma'ruf, zayıf yönü bulunmakla beraber Ahmed b. Hanbel ve başkaları tarafından güvenilir kabul edilmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Geçmiş Milletlerin Geleneklerine Uymak