MECMAU ZEVAİD |
FİTNELER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Sıffin Savaşı ve
Cemel...
12041. Amir eş-Şa'bi
anlatıyor: Hz. Ali, Sıffin'e çıkarken Küfe'de kendi yerine (vekilolarak) Ebü
Mes'üd'u bıraktı. Kufe halkından bazı kimseler Ali'den gizlenmişlerdi. O sefere
çıkınca, meydana çıktılar. Bazı insanlar Ebü Mes'üd'un yanına gidip:
"Vanahi, Allah Ali'nin düşmanlarını yok edip inananlara zafer verdi"
diyorlardı. Ebü Mes'ud ise: "-Vallahi- Ben bu iki gruptan birinin diğerine
üstün gelmesini ne bir zafer, ne de esenlik olarak değerlendiriyorum"
dedi. "Neden?" diye sorduklarında ise: "İnsanlar arasında sulh /
barış olacaktır" dedi. Sonra Ali gelince bunu ona anlattılar. Ali de:
"Sen bizim hizmetimizden el çek" diyerek onu azletti. Ebü Mes'üd:
"Bu nedendir?" diye sordu. Ali: "Sende hiç akıl kalmadığını
görüyoruz" deyince Ebu Mes'ud: "Fakat bende, her gelen dönemin (bir
öncesinden) daha kötü olacağını anlayacak kadar akıl kaldı" diye cevap
verdi.
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Mücalid b. Said'i
Nesai güvenilir kabul ederken bir grup kendisini zayıf olarak
değerlendirmiştir. Kalan raviler ise Sahih'in ravileridirler.
12042. Hz. Ali der ki:
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana ahdi bozanlarla, zalimlerle
ve isyancılarla savaşmamı vasiyet etti.
12043. Diğer bir
rivayette ise" ahdi bozanlarla ... savaşmamı emretti" ifadesi
geçmiştir.
*Bunu Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup
Bezzar'ın isnadlarından birinin ravileri, Sahih'in ravileridirler, Bundan
sadece Rabı b, Said müstesnadır. Fakat onu da ibn Hibban güvenilir kabul
etmiştir.
12044. Abdullah b.
Mes'ud der ki: "Hz. Ali, ahdi bozanlar, zalimler ve isyancılara karşı savaşmakla
emrolundu."
*Bunu Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
ravilerinden Müslim b. Keysan el-Mülai zayıftır.
12045. Ebu Said Ukaysa
anlatıyor: Biz Sıffin'e doğru yol alırken Ammar'ın şöyle dediğini işittim:
"Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana ahdi bozanlar,
zalimler ve isyancılara karşı savaşmamı emretti."
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Ebu Said
metruktur.Aynı hadisi Ebu Ya'la da zayıf bir isnadla rivayet etmiştir.
12046. Kays b. Ebi
Hazım'ın bildirdiğine göre Hz. Ali şöyle hitap etmiştir: "Düşman
ordularından geriye kalanı üzerine yürüyün. Bizi Allah ve Resulü'nün
bildirdikleri (zafere) götürün. Biz: ‘‘Allah ve Resulü doğru söylemiştir’‘
derken, onlar ‘‘Allah ve Resulü yalan söylemiştir’‘ diyorlar.
*Bunu Bezzar iki ayrı isnadla rivayet etmiş olup isnadlardan
birinde ismi geçen Yunus b. Erkam gevşek, diğerinde yer alan Seyyid b. isa
hakkında da Ezdi "O kadar sağlam değildir" değerlendirmesini
yapmıştır.
12047. Abdullah b. Amr
b. el-As anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün Abdullah
b. Amr'ın annesinin yanına geldi. Abdullah'ın annesi Allah'ın Resulü'ne
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı çok saygı gösteren bir kadındı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Nasılsın ey Ümmü Abdillah?" diye
sordu. O da: "İyiyim. Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü. Sen
nasılsın?" dedi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"İyiyim" diye
cevap verdi. Sonra Abdullah'ın annesi: "Abdullah dünyadan tamamen elini
eteğini çekti" dedi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Nasıl yani?" diye sorunca şöyle anlattı: "Kendisine uykuyu
haram kıldı, hiç uyumuyor. Oruçsuz gün geçirmiyor. Et yemiyor. Ailesinin
hakkını vermiyor." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O şimdi
nerede?" diye sordu. Annesi: "Dışarı çıktı. Birazdan gelir"
deyince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "DönÜnce onu
beklet" buyurdu.
Sonra Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp gitti. Ardında Abdullah geldi. Biraz sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de dönüp geldi ve "Abdullah b.
Amr! Senin hakkında duyduğum bu haberler de neyin nesidir?" diye sordu.
Abdullah: "Nedir onlar ya Resulallah?" deyince Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Duydum ki sen ne uyur, ne de oruçsu: gün
geçirmezmişsin" buyurdu. Abdullah: "Ben bununla büyük dehşet gününün
korkusundan emin olmak istedim" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yine duydum ki sen et de yemezmişsin?" buyurdu.
Abdullah: "Ben bununla cennette daha iyi bir yiyecek elde etmek
istedim" dedi
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yine duydum ki sen ailenin hakkını da
vermiyormuşsun?" buyurdu. Abdullah: "Ben bununla cennette onlardan
daha hayırlı kadınlar elde etmek istedim" dedi.
Sonra Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bak Abdullah b. Amr! Senin
için Allah'ın ResÜlü iyi bir örnektir. Allah'ın Resulü bazen oruç tutar, bazen
tutmaz. Hem uyur, hem ibadet eder. Ayrıca et de yer ve ailesinin hakkını da
öder. Ey Abdullah! Kuşkusuz Yüce Allah'ın senin üzerinde hakkı vardır.
Bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Ailenin senin Üzerinde hakkı
vardır."
Abdullah: "Ey
Allah'ın Resulü! Beş gün oruç tutup bir gün tutma mı tavsiye eder misin?"
diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır"
buyurdu. Abdullah: "Dört gün oruç tutup bir gün tutmamamı tavsiye eder
misin?" diye sordu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine
"Hayır" buyurdu. Abdullah: "Peki, üç gün oruç tutup bir gün
tutmamamı tavsiye eder misin?" diye sordu. Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yine: "Hayır" buyurdu. Abdullah: "Peki, iki
gün oruç tutup bir gün tutmamamı tavsiye eder misin?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine "Hayır" buyurdu. Son
olarak Abdullah: "O zaman bir gün oruç tutayım bir gün tutmayayım?"
deyince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bu, kardeşim
Davud'un orucudur. Ey Abdullah b. Amr! İnsanlar aralarındaki ahitleri ve
anlaşmaları bozarak şu şekilde birbirlerine girdiklerinde şayet sen halkın en
alçakları arasında kalırsan ne yaparsın?" diye sordu. Bunu derken de
parmaklarını birbirine geçirdi. Abdullah: "Peki, bana ne emredersin?"
diye sordu.
Allah'ın Resulü de
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bildiğine göre hareket et, bilmediğinden
uzak dur. Özellikle kendin için çalış, insanları kendi işleriyle baş başa
bırak" buyurdu.
Sonra Abdullah'ın
elinden tutup onunla birlikte yürüdü, ta ki elini getirip babasının elinin
içine koyarak "Babam dinle!" buyurdu.
Daha sonraları Sıffin
günü babası (Amr b. el-As), Abdullah'a: "Abdullah! Çık, savaş!" dedi.
Abdullah: "Babacığım, sen bana çıkıp savaşmamı mı emrediyorsun? Halbuki o
gün ben Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir takım tavsiyeler
dinlemiştim" diyerek itiraz edince babası: "Allah aşkına söyle,
Abdullah b. Amr! Son olarak Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) senin
elinden tutup benim elime koyarak sana ‘‘Babam dinle!’‘ diye tavsiye etmemiş
miydi?" dedi. Abdullah:
"Doğru" deyince
babası: "Ben senin çıkıp savaşman için ısrar ediyorum" dedi. O da bir
kılıç kuşanıp yola çıktı. Savaş bitince Amr b. el-As şu şiiri okudu:
Savaş patlak verdi ve
ben onun için başı dik, sırtı bek bir aygır hazırladım, Öyle aygır ki aralıksız
hamle üzerine hamle gerçekleştirir,
Doludizgin boşanınca da,
tozu dumana katar,
Göğsü kocaman, böğürleri
tıkız ve dolgundur.
Karnı daha da iridir.
Yerden sırılsıklam
olunca da, Kulaklarını diker, etrafı yoklar.
Abdullah b. Amr da şu
şiiri okumaya başladı: Cemel bir de benim Sıffi'deki makamımı ve yerimi
göreydi. O öyle bir gündü ki şiddetinden şaçlara kır düştü.
Akşam üzeri Iraklılar,
adeta güney rüzgarlarının kaldırdığı bahar bulutlan gibi kesif bir orduyla
geldi.
Biz de onları
atlarımızı, tırnaklarıyla yerleri kazırcasına sürerek karşıladık. Saflarımız,
kat kat göklere uzanan deniz dalgaları gibiydi.
Sen: "Artık
arkalarını dönüp hızla kaçtılar" dediğinde, biz karşımızda
onlardan birlikler
gördük,
Ve o birlikler bütün
ağırlığıyla (üzerimize) hamle yaptılar. Bizler de onlar da bütün şiddetimizle
savaşa tutuştuk.
Gün ortasına
gelindiğinde bile hala kimse arkasını dönüp kaçmamıştı. Sonra bize dediler ki:
"Bizler, sizin Ali'ye biat etmenizi istiyoruz"
Biz de onlara:
"Bilakis, biz sizinle çarpışmayı düşünüyoruz" diye karşılık verdik
*Ben derim ki: Rivayetin bir kısmı Salı!h'de geçmiştir.
Bu şekliyle ise
Taberani, Abdülmelik b. Kudame el-Cümehi kanalıyla Amr b.
Şuayb'dan rivayet
etmiştir. Adı geçen Abdülmelik'i ibn Main ve başkaları güvenilir görürlerken Ebu
Hatim ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.
12048. Ebü Abdirrahman
es-Sülemİ anlatıyor: Hz. Ali ile birlikte Sıffin savaşına katıldık. Hz. Ali'nin
atım iki kişiye emanet ettik. Muhafızın bir dalgınlığı anında Ali, atını
mahmuzlayıp karşı tarafın karargahına sokuldu, sonra kılıcı kanlı geri dönerek
şöyle dedi: "Dostlar! Beni mazur görün, beni mazur görün." Fakat
karşılıklı barış ilan ettiğimiz zaman taraflar birbirlerinin karargahına
girerdi. Ammar b. Yasir, Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabınınbayraktarı idi. Ammar, Sıhih vadilerinden hangi vadiye girerse,
Muhammed'in ashabı da peşinden gidiyordu. Bu şekilde Haşim b. Utbe b. Ebi
Vakkas'ın yanına kadar ulaştık. Haşim sancağını yere dikmişti. Ammar:
"Neyin var Haşim? Bunu kör olduğun için mi, yoksa korktuğun için mi
yaptın? Düşman ordusunun içlerine dalmayan körde hayır olmaz" deyince
Haşim sancağı kaptığı gibi fırladı. Bir taraftan da şu beyitleri okuyordu:
Bir ama ki hala ailesine
bir yer bakıyor Oysa ki o artık hayata doydu ve yoruldu. Öldürmesi ya da
öldürülmesi şart oldu.
Ammar ona: "İlerle!
Zira cennet parlak kılıçların gölgesi altındadır.
Hüriler refik-i ala
(yüce dost) katında Muhammed ve ashabı için süslenmiş bekliyorlar" dedi.
Sonra biz (çatışmadan) dönmeden ikisi de öldürülmüştü. Geçici barış ilan
ettiğimizde taraflar birbirlerinin karargahlarına girerlerdi. Bu arada bir
baktım ki şu dört kişi birlikte yürüyorlardı: Muaviye, Ebu'l-A'ver es-Sülemi,
Amr b. el-As ve oğlu (Abdullah b. Amr). Kendi kendime dedim ki: "Bunların
(ortalarına girerek) ikisini sağıma (ikisini de soluma alsam) ne konuştuklarını
duyarım." Sonra atımı kamçılayıp aralarına girmeyi tercih ettim ve böyle
yaptım. Onlardan ikisini sağıma, ikisini de soluma aldım. Bazen Muaviye ve
Ebu'l-A'ver'e, bazen de Amr b. el-As ile oğlu Abdullah b. Amr'a kulak misafiri
oluyordum. Abdullah b. Amr babasına şöyle diyordu: "Baba! Biz bu kişiyi
öldürdük. Oysaki Allah'ın Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun hakkında
bazı şeyler söylemişti." Amr: "Hangi kişidir o?" diye sorunca
Abdullah şöyle devam etti: "Ammar b. Yasir. Sen Mescid'in inşaatı
sırasında Allah'ın Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerini
işitmedin mi? Biz kerpiçleri birer birer taşırken Ammar ikişer ikişer taşıyordu
ve sen sendeliyordun. O zaman buyurmuştu ki: "Seni azgın / isyancı bir
grup öldürecektir. Sen cennetliklerdensin. "
Sonra Amr'ın Muaviye'ye
şöyle dediğini işittim: "Biz bu kişiyi öldürdük. Oysa ki Allah'ın Resülü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun hakkında bazı şeyler söylemişti. Muaviye
"Hangi kişidir o?" diye sorunca Amr şöyle devam etti: Ammar b. Yasir.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'in inşaatı sırasında söylemişti
bunları. O zaman bizler kerpiçleri birer birer taşırken Ammar ikişer ikişer
taşıyordu. Bu şekilde Allah'ın Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
geçerken, Allah'ın Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu'l-Yakzan!
Hem sendeliyorsun, hem de iki kapici birden taşıyorsun. Dinle! Seni azgın / isyancı
bir grup öldürecektir. Sen cennetliklerdensin" buyurmuştu. Bunu duyan
Muaviye hemen: "Sus! Vallahi sen hala sidiğinin üzerinde dönüp duruyorsun.
(yani hala çocukluk çağını yaşıyorsun) Onu biz mi öldürdük? Onu asıL, onu
buraya getirip mızraklanınız arasına atanlar öldürdüler" dedi. Sonra
Muaviye'nin karargahında "Ammar'ı asılonu buraya getirenler
öldürmüştür" diye ilan ettiler.
*Bunu sadece Abdullah b. Amr kanalıyla Taberanı, kısa metinle
Ahmed b. Hanbel, Taberanı'ninkinin benzerini Ebu Ya'la ve "Ammar'ı azgın
bir grup öldürecektir" ifadesiyle Bezzar rivayet etmişlerdir. Ahmed b.
Hanbel ve Ebu Ya'la'nın ravileri güvenilirdir.
12049. Muhammed b. Amr
b. Hazm anlatıyor: Ammar b. Yasir öldürüldüğünde Amr b. Hazm, Amr b. el-As'ın
yanına girdi ve" Ammar öldürüldü. Oysa ki Allah'ın Resülü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onunla ilgili olarak ‘‘Onu azgın / isyancı grup
öldürecektir’‘ buyurmuştu" dedi. Hemen Amr b. el-As korkuyla kalkıp
Muaviye'nin huzuruna girdi. Onu endişeli bir halde gören Muaviye: "Neyin
var?" dedi. Amr da: Ammar öldürüldü" dedi. Muaviye: "Ammar
öldürüldü, Ammar öldürüldü! Başka?" diyerek bu yaygaraya kızdı. Fakat Amr:
"Sen Allah'ın Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ‘‘Onu azgın /
isyancı bir grup öldürecek’‘ buyurduğunu işitmedin mi?" diye devam etti.
Bunu duyan Muaviye ona: "Sen hala sidiğinin üzerinde dönüp duruyorsun. Onu
biz mi öldürdük. Onu asıl, Ali ve taraftarlan öldürdüler. Onlar, onu buraya
getirerek mızraklanmız -veya kılıçlanmız- arasına attılar" dedi.
*Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Ya'la ve Taberanı rivayet etmiş
olup Ahmed b. Hanbel'in ravileri, güvenilir bir ravi olan Muhammed b. Amr
hariç, Sahih'in ravileridirler.
12050. Muhammed b. Umare
b. Huzeyme b. Sabit der ki: Dedem, Ammar, Sıffin'de öldürülünceye değin kılıç
kuşanmamıştı. (Bu olaydan) Sonra kılıcını kınından çıkardı ve öldürülünceye
kadar savaştı. O demişti ki: Ben Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Onu (Ammar'ı) azgın / isyancı bir grup öldürecektir" diye buyururken
işittim.
*Bunu Ahmed b. Hanbel ve Taberanı rivayet etmiş olup
ravilerinden Ebu Ma'şer hadiste gevşek biridir.
12051. Rivayet
edildiğine göre Amr b. el-As bazı insanlara hediyeler dağıttı ve Ammar b.
Yasir'i biraz kayırdı. Bunu neden yaptığı sorulduğunda ise şöyle cevap verdi:
Ben, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Onu (Ammar'ı) azgın
bir grup öldÜrecektir" diye buyururken işittim.
*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri arasında
ismi zikredilmeyenler vardır. Diğer ravileri ise Sahılı'in ravileridirler.
Aynı rivayeti Ebu Ya'la
da hediye kısmını zikretmeksizin nakletmiştir.
12052. Zeyd b. Vehb
anlatıyor: Ammar, Kureyş'e karşı, Kureyş de Ammar'a karşı kışkırtılmıştı. Sonra
Kureyşliler gelip Ammar'ı dövdüler. Bunun üzerine Osman elinde asayla minbere çıktı.
Allah'a hamdü sena sonra şöyle hitap etti: "Ey insanlar. Nedir benim bu
Kureyş'ten çektiğim. Allah Kureyş'i kahretsin. Kahretti de. Bir adama saldırıp
onu dövdüler. Oysa ki ben Allah'ın Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ammar'a: ‘‘Seni azgın / isyancı bir grup öldÜrecektir’‘ diye buyururken
işittim."
*Bunu Ebu Ya'la ve üç Mu'cem'inde Taberanı kıssayı
zikretmeksizin rivayet etmiş olup ravilerinden Ahmed b. Budeyl er-Remll, zayıf
yönü bulunmakla beraber Nesai ve başkaları tarafından güvenilir kabul
edilmiştir.
12053. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'i yaparken
Ammar b. Yasir iki taş birden taşıyordu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onu o şekilde görünce: "Sümeyye'nin oğluna yazık olacak. Onu azgın
/ isyancı bir grup öldürecektir" buyurdu.
*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-evsat'ta, ayrıca Ebu Ya'la
uzunca bir hadis içinde rivayet etmiş olup Ebu Ya'la'nın senedi munkatidir.
Taberanı'nin senedinde ismi geçen Ahmed b. Ömer el-Allat er-Razı'yi ise tanımıyorum.
12054. İbn Ömer der ki:
Hz. Ali'nin yanında azgın / isyancı gruba karşı savaşmadığım için üzüldüğüm
kadar başka hiçbir şeye üzüldüğümü bilmiyorum.
*Bunu Taberanı birkaç isnadla rivayet etmiş olup isnadlardan
birinin ravileri Sahih'in ravileridirler.
12055. Ammar b. Yasir
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle böğrüme vurarak:
"Mümin bir böğür. Seni azgın / isyancı bir grup öldürecektir. Son azığın
ise sulandırılmış süt olacaktır" buyurdu.
*Hadisi Taberanı, el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta
kısa metinle rivayet etmiş olup bütün isnadlarında zayıflık vardır.
Ben derim ki: Bu konuyla
ilgili inşallah Ammar'ın menkıbesinde daha pek çok hadis gelecektir.
12056. Abdullah b.
Seleme anlatıyor: Sıffin savaşında Ammar'ı uzun boylu, çok esmer yaşlı bir zat
olarak gördüm. Mızrağı eline aldığında eli titriyordu. O zaman dedi ki:
"Nefsim kudret elinde bulunan (Allah)a yemin ederim ki, ben bu sancakla
Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında üç kere savaştım. Bu
dördüncüsüdür. Nefsim kudret elinde bulunana yemin ederim ki, şayet bize ağır
darbe indirirler ve bizi Hecer tepelerine kadar sürerlerse, o zaman bizim
yöneticilerimizin hak üzere, onların ise batıl üzere olduklarını anlarım."
*Bunu Taberanı (ve Ahmed b. Hanbel) rivayet etmiş olup ibn
Hanbel'in ravileri, güvenilir bir ravi olan Abdullah b. Seleme hariç, Sahi'h'in
ravileridirler. Ancak Taberanı'nin ifadesi: "Bu mızrağın sahibi olan ben,
onunla Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında üç kez
savaştım. Bu dördüncüsüdür" şeklindedir.
12057. Abdullah b.
Seleme anlatıyor: Ammar'a "Ebu Musa, saf değiştirmiş" denilince
şunları söyledi: "Vallahi, o kendi ordusunu terk edecek, gerekli çabayı göstermekten
kaçacak ve sözünde durmayacaktır. Vallahi ben karşımda bir topluluk görüyorum
ve bu topluluk size öyle bir darbe indirecekler ki buna batıl yanlıları bile
şaşıracaklardır. Vallahi şayet bu topluluk bizimle savaşır ve bizi Hecer
tepelerine kadar sürerlerse, o zaman anlarım ki bizim liderimiz hak üzere,
onlar ise batıl üzeredirler."
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravileri güvenilirdir.
12058. Seyyar
Ebu'l-Hakem anlatıyor: Abs oğulları, Huzeyfe'ye "Müminlerin emiri Osman
öldürülmüş. Bize neyi emredersin?" deyince Huzeyfe: "Ammar'ın
peşinden gitmenizi emrederim" dedi. Onlar" Ama Ammar, Ali'den
ayrılmıyor ki" diye itiraz edince Huzeyfe şöyle söyledi:
"Kuşkusuz vücudu
asıl haset mahveder. Sizi Ammar'dan asılonun Ali'ye yakın durması uzaklaştırmaktadır.
Vallahi Ali, Ammar'a toprakla bulut arasındaki mesafe kadar daha üstündür. Ama
Ammar da hayırlı kimselerdendir."
Huzeyfe biliyordu ki
onlar eğer Ammar'ı bırakmazlarsa, muhakkak Ali'nin yanında yer alacaklardı.
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravileri güvenilirdir.
Ancak isnadında" müphem şahsı tanımıyorum.
12059. Abdullah -İbn
Mes'ud-un bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İnsanlar ihtilafa düşünce İbn Sümeyye haktan yana olur" buyurmuştur.
İbn Sümeyye'den maksat Ammar'dır.
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Dırar b. Surad
zayıftır. ı
12060. İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben onları
(Kureyşlileri) Ammar'a bağladım; Ammar onları cennete davet ederken onlar onu
cehenneme çağırmaktadırlar" buyurmuştur.
*Bunu Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Abdünnur b.
Abdullah zayıf olmakla beraber ibn Hibban tarafından güvenilir kabul
edilmiştir.
12061. Ebu'l-Bahterı
anlatıyor: Sıffin savaşında Ammar dedi ki: Bana bir içimlik süt getirin. Zira
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"Senin dünyadaki
son içeceğin bir içimlik süt olacaktır" buyurmuştu.
Ammar'a bir içimlik süt getirildi
ve onu içtikten sonra ileri atıldı. Bir süre sonra da öldürüldü.
*Bunu Ahmed b. Hanbel ve Taberanı rivayet etmiştir. Taberani,
Ammar'a içecek veren kişinin Ebu'I-Muharik olduğunu da belirterek şu ilaveyi
nakletmiştir: "Sonra Muaviye'nin sancağına doğru bakarak ‘‘Ben bu sancağın
sahibine karşı Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
savaştım’‘ dedi."
Ahmed b. Hanbel'in
ravileri, Sahih'in ravileridirler. Fakat senedi munkatıdır.
12062. Külsum b. Cebr
anlatıyor: Vasıtu'I-Kasab'da2 Abdüla'la b. Abdillah b. Amir'in yanındaydık.
Yanında Ebu'l-Cadiye
künyesiyle bir adamın içecek su istediğini gördüm. Kendisine gümüş kaplamalı
bir kap içinde su getirildi. Ama ondan içmeyi reddetti ve Hz. Peygamber'den
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bahisle onun: "Benden sonra birbirlerinizin
boyunlarını vuran kafirler veya sapkınlar -burada tereddüt eden İbn Ebi
Adi'dir- olmayın" buyurduğunu söyledi.
Sonra adam falan kimseye
sövmeye başladı. Ben de: "Vallahi, Allah fırsat verse de bir müfrezeyle seni
ele geçirsem" dedim. Sonra Sıffin savaşında bir de baktım ki adam üzerine
bir zırh giyinmiş karşımda duruyor. Zırhın hareketinden açık yerini fark ettim
ve hemen mızrağımı saplayarak onu öldürdüm. Meğer o kişi Ammar b. Yasir'miş!
Dedim ki:
Onu öldüren el ne elmiş?
Gümüş kaplamalı kaptan su içmeyi mekruh görüyordu. İşte Ammar b. Yasir böyle
öldürülmüştür.
*Hadisi Abdullah (ibn Ahmed) rivayet etmiş olup ravileri,
Sahıh'in ravileridirler.
Ayrıca Taberanı,
el-Mu'cemu'l-evsat'ta benzerini nakletmiştir.ı
12063. Hanzale b.
Huveylid el-Anezı anlatıyor: Ben Muaviye'nin yanında dururken iki kişi Ammar'ın
kellesi konusunda birbirleriyle tartışarak çıkageldiler. Her biri diğerine:
"Onu ben öldürdüm" diyordu. Abdullah b. Amr da: "İkinizden
biriniz bu işi gönüllü olarak arkadaşma bıraksm; zira ben Allah'ın Resülü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ‘‘Onu azgın bir grup öldÜrecektir’‘ diye
buyururken işittim" dedi.
Muaviye bunu duyunca
Abdullah'a: "Senin ne işin var yanımızda?" diye çıkıştı. O da:
"Babam beni Allah'ın Resülü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şikayet etti
ve o da: ‘‘Yaşadığı mÜddetçe babanı dinle, ona karşı gelme’‘ diye buyurmuştu.
Bu yüzden ben sizin yanınızda yer aldım. Fakat (sizinle birlikte)
savaşmıyorum" dedi.
*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri
güvenilirdir.
12064. Ebu Gadiye
anlatıyor: Ammar öldürülünce, onun öldürüldüğü durum Amr b. el-As'a haber
verildi. O zaman Amr şöyle dedi: Ben, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Onu öldüren de, selebini (üzerindeki kıymetli eşyayı) alan da
cehennemliktir" buyururken işittim.
Amr'a: "Asıl sen
onunla savaştm" dendiğinde ise: "Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) asıl ‘‘onu öldüren ve üzerindeki kıymetli eşyaları alan’‘ buyurdu,
dedi."
*Bunu Ahmed b. Hanbel ve benzerini Taberanı rivayet etmiştir.
Taberanı'nin rivayeti şöyledir: Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre iki adam
Ammar'ın kanı ve selebi üzerinde tartışarak Amr b. el-As'ın yanında geldiler.
Amr da: "Onu bırakın. Zira ben Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ‘‘Ammar'ı öldüren de, üzerindeki kıymetli eşyasını soyan da
cehennemliktir’‘ buyururken işittim" dedi.
Ahmed b. Hanbel'in
ravileri güvenilirdir.
12065. Kays b. Abbad anlatıyor:
Bir gün Hz. Ali ile birlikteydik. Ne zaman bir olaya tanık olsa, bir tepeye
çıksa ya da bir vadiye inse derdi ki: "Sübhanallah, Allah ve Resulü doğru
söylemiş." Yeşkur oğullarından bir adama dedim ki: "Haydi Müminlerin
emirine gidip ona ‘‘Allah ve Resulü doğru söylemiş’‘ sözü ne anlama geliyor,
soralım." Gidip şöyle sorduk: "E Müminlerin emiri! Senin ne zaman bir
olaya tanık olsan, bir vadiye insen ya da bir tepeye çıksan ‘‘Sübhanallah,
Allah ve Resulü doğru söylemiş’‘ dediğini duyduk. Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu hususta sana bir vasiyette mi bulundu?"
Bizden yüzünü çevirdi.
Fakat biz ısrar ettik ve ısranmız karşısında dedi ki: "Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana, bütün insanlara yaptığı vasiyetten başka
bir vasiyette bulunmadı. Fakat insanlar Osman'ın kanına girip onu öldürdüler.
Benim dışımdakiler bu olay karşısında benden daha kötü duruma düşmüş veya
benden daha kötü davranış ta bulunmuştu. Sonra kendimi bu işe hepsinden daha
layık gördüm ve (hilafet için) ileri çıktım. Doğru mu yaptık, yanlış mı yaptık
Allah biliL"
*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri, Ali b.
Zeyd hariç, Sahih'in ravileridirler. Ali b. Zeyd ise hafızası zayıf olmakla
beraber hadisi hasen derecesinde görülebilir.
12066. Umeyr b.
Zevdi'nin anlattığına göre bir gün Hz. Ali halka hutbe irat ederken hutbesini
kestiler. O da: "Ben asılOsman öldürüldüğü gün aciz kalmıştım" deyip
onlara üç öküz ile aslan örneğini verdi. (Hikaye şöyledir) Aslanın ini önünde
üç öküz toplanır; Siyah, kırmızı ve beyaz. Aslan onlardan birini yemek
istediğinde hepsi aslana karşı birleşerek ondan korunurlar. Bunun üzerine
aslan, siyah ve kırmızı öküzlere der ki: "Bizi asıl inimizde rezil rüsva
eden şu beyaz öküzdür. Bırakın da onu yiyeyim. Zira sizin ikinizin rengi benim
rengime; benim rengim de sizin renginize benzemektedir." Sonra beyaz
öküzün üzerine atılır ve çok geçmez, onu öldürür. Sonra siyah öküze der ki:
"Bizi inimizde asıl rezil rüsva eden şu kırmızı öküzdür. Bırak da onu
yiyeyim. Zira benim rengim senin rengine; senin rengin de benim rengime
benzemektedir." Derken aslan kırmızı öküzün de üzerine atılır ve onu
öldürür. Sonra siyah öküze: "Seni yiyeceğim" der. Siyah öküz bu sözü
duyunca: "Bari müsaade et de üç kez böğüreyim" der ve sonra şöyle
böğürür: " Dinleyin! Ben asıl beyaz öküz yendiği gün yenmiştim. Dinleyin!
Ben asıl beyaz öküz yendiği gün yenmiştim. Dinleyin! Ben asıl beyaz öküz
yendiği gün yenmiştim."
Dinleyin! İşte ben de
asılOsman öldürüldüğü gün aciz kalmıştım.
*Rivayeti Taberani rivayet etmiş olup ravilerinden Umeyr'i
tanımıyorum. Diğer ravileri ise, Mücalid b. Said hariç, Sahih'in
ravileridirler. Mücalid ise tartışmalıdır.
******************
Cemel ve Sıffin
Savaşlarına Katıldıkları Söylenenler
******************
12067. Taberanı der ki:
Aşağıdaki şahısların Cemel ve Sıffın vakalarına katıldıkları söylenir: Useyd b.
Malik Ebu Amre. Yesir b. Amr b. Mihsan Sa'lebe b. Amr b. Mihsan
Denildiğine göre Ebu
Amre, Cemel günü Hz. Ali'ye yüz bin dirhem
verınış.
Şu kişilerin de Sıffin
savaşında öldürüldüğü söylenir: Cebele b. Amr Haccac b. Amr b. Gaziyye. Savaş
sırasında şu sözleri söyleyen kişi bu idi: "Ey Ensar topluluğu! Sizler
Rabbimizle karşılaştığımızda O'na: ‘‘Ey Rabbimiz biz efendilerimize ve
ululanmıza itaat ettik. Onlar da bizi doğru yoldan saptırdılar’‘ demek mi
istiyorsunuz?"
Hanzale b. en-Nu'man
Halid b. Ebi Halid Halid b. Ebi Dücane Huveylid b. Amr. Bu kişi Seleme
oğullarına mensup bir Bedir gazisidir.
Rabia b. Kays b. Udvan
Rabia b. Abbad ed-Dueli
*Bu isimleri Ubeydullah b. Ebi Rafi zikretmiş olup ona kadar
varan isnadında ismi geçen Dırar b. Sured zayıftır.
12068. Muhammed b. Umare
b. Huzeyme b. Sabit der ki: "Huzeyme b. Sabit, Sıffin günü öldürülene
kadar savaşmıştı."
*Bunu Taberani rivayet etmiş olup senedi munkatıdır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: