MECMAU

ZEVAİD

TEFSİR

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Şuara Suresi 3-4 - 137 - 214 - 219

 

********************************

Yüce Allah'ın "Inanmıyorlar Diye Nerdeyse Kendini Mahvedeceksin"[Şuara, 3,4] Ayeti

********************************

 

11243. İbn Abbas, Kur'an'da "Içlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardır"[Hud, 105] ve benzer ayetler hakkında şunları söylemiştir:

Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bütün insanların inanmalarını ve hidayet yolunda kendisine biat etmelerini çok arzu ediyordu. Bunun üzerine Yüce Allah ona, ancak Zikr-i evvel'de (Levh-i mahfuz'da) Yüce Allah tarafından hakkında hidayet / saadet yazılmış olanların inanacağını ve yine ancak Zikr-i evvel'de Yüce Allah tarafından hakkında bedbahtlık yazılmış olanların sapkınlığa düşeceğini bildirdi. Sonra Yüce Allah, Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Inanmıyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin. Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar."[Şuara, 3,4]

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir olarak değerlendirilmişlerdir.

Ne var ki Ali b. Ebi Talha'nın, ibn Abbas'dan hadis işitmediği söylenmiştir.

 

 

 

********************************

Yüce Allah'ın "Bizim Bu Davranışımız Sadece Eskilerden Kalma Bir Gelenektir" Ayeti [Şuara, 137]

********************************

 

11244. İbn Mes'ud, "Bizim bu davranışımız sadece eskilerden kalma bir gelenektir" ayetini okur ve "Maksat, icat ettikleri her şeydir" derdi.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, Sahlh'in ravileridir,

 

 

 

********************************

Yüce Allah'ın "Önce En Yakın Akrabanı Uyar"[Şuara 214] Ayeti

********************************

 

11245. Zübeyr b. el-Avvam anlatıyor: "Önce en yakın akrabanı uyar"[Şuara, 214] ayeti nazil olunca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Kubeys dağının tepesinden şöyle seslendi: "Ey Abdu Menaf ailesi! Kuşkusuz ben bir uyarıcıyım." Bunu duyan Kureyşliler yanına geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları uyararak dikkatli olmalarını tembihledi. Kureyşlilerin kendisine yanıtı ise şöyle oldu: "Sen kendinin vahiy alan bir peygamber olduğunu iddia ediyorsun. (Peygamberlerden) Süleyman'ın hizmetine rüzgar ve dağlar verilmişti. Musa'nın hizmetine deniz verilmişti. İsa ölüleri diriltirdi. Öyleyse Allah'a dua et de şu dağları yerinden oynatıp tepemizden kaldırsın, bizim için yerden nehirler fışkırtsın. Yeryüzünü tarlalar edinip ekip biçeHm. Eğer bunu yapmazsan, bari Allah'a dua et de ölülerimizi diriltsin. Bu da olmazsa Allah'a dua et de altındaki şu kayayı altına çevirsin. Biz de ondan yontup (para) ediniriz. Böylece bizi kış ve yaz yolculuklarından kurtarmış olursun. çünkü sen kendinin onlar gibi (peygamber) olduğunu iddia ediyorsun."

 

Biz bu halde Peygamber'in etrafında dururken hemen oracıkta kendisine vahiy indi. Vahiy süreci geçince şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde bulunan (Allah)a yemin ederim ki Allah istediğinizi bana verdi. Eğer ben isteseydim, (dilekleriniz) hemen meydana gelirdi. Fakat Allah beni şu iki seçenek arasında serbest bıraktı: Ya rahmet kapısından gireceksiniz ve inananınız inanacaktır. Ya da sizi kendiniz için seçtiğinizle baş başa bırakacaktır. Bunun sonucunda siz rahmet kapısından sapacaksınız, inananız da inanmayacaktır. Ben rahmet kapısını tercih ettim. Böylece inananınız inanacaktır. Ayrıca Allah bana şunu bildirdi: Size eğer istediğinizi verir de ondan sonra siz inkar ederseniz, size alemlerden hiç kimseye etmediği azabı edecekti." Bu hususla ilgili olarak şu ayet nazil oldu: "Bizi, ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu ayetleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semud kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz."[İsra, 59-61] Yine şu ayet indi: "Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitab yine bu Kur'an olacaktı). Fakat bütün işler Allah'a aittir. Iman edenler hala bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah'ın vaadi gelinceye kadar inkar edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecek. Allah, vaadinden asla dönmez."[Ra'd, 31]

 

*Bunu Ebu Ya'la, Abdülcebbar b. Ömer el-Eyli kanalıyla Abdullah b. Ata b. ibrahim'den rivayet etmiştir ki bunların her ikisi de çoğunluk tarafından zayıf olarak değerlendirilmelerine rağmen bazı kimselerce güvenilir kabul edilmişlerdir.

 

 

 

11246. Ebu Umame anlatıyor: "Önce en yakın akrabanı uyar''[Şuara, 214] ayeti nazil olunca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Haşim oğullarını toplayıp kapının önüne oturttu. Kadınlarını ve ailesini de toplayıp evin içine oturttu. Sonra yanlarına çıkarak şöyle hitap etti: "Ey Haşim oğulları! Kendinizi satın alıp ateşten azat ediniz, bağlarınızı genişleterek kendinizi Yüce Allah'ın bağlarından kurtarınız. Zira ben, Allah nezdinde sizin için hiç bir şey yapamam."

 

Sonra kendi aile efradına dönerek şöyle seslendi: "Ey Ebu Bekr'in kızı Aişe, ey Ömer'in kızı Hafsa, ey Ümmü Seleme, Ey Muhammed'in kızı Fatıma, ey Allah ResUlü'nün teyzesi Ümmü'z-Zübeyr! Kendinizi satın alıp ateşten azat ediniz, boynunuzdaki bağları genişletip kendinizi Yüce Allah'ın bağlarından kurtarınız. Zira ben Allah katında sizin için ne bir şey yapabilirim, ne de size bir faydam dokunur." Bunun üzerine Aişe ağlayarak: "Ey sevgilim! Allah nezdinde senin bize bir faydan dokunmayacak gün olacak nu?" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurdu: "Evet. Üç yerde. Yüce Allah buyurmaktadır ki: ‘‘Kıyamet günü doğru teraziler kurarız’‘[Enbiya, 47] İşte o zaman Allah nezdinde size ne bir faydam dokunur, ne de sizin için bir şey yapabilirim. Yine nur(un zuhuru) anında Allah dilediğinin nurunu tamamlar, dilediğini karanlıklara gömer. İşte o zaman Allah nezdinde ne sizin için bir şey yapabilirim ne de size bir faydam dokunur. Yine sırattan geçiş sırasında Allah dilediğini selametle oradan geçirir, dilediğini cehenneme atar. "

Aişe: "Sevgilim! Ben terazilerin ne demek olduğunu biliyorum. İki kefeden ibaret bir alettir. Birine ağırlık konur. Kefelerden biri ağır basarken diğeri hafif gelir. Yine nur (ışık) ve zulmetin (karanlığın) da ne demek olduğunu biliyoruz. YaSırat nedir?" diye sordu. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi:

"Sırat, cennet ile cehennem arasına kurulmuş bir yoldur. İnsanlar üzerinden geçerler. Ustura ağzı gibi keskindir. Melekler sağ ve sol taraflarına dizilmişler, insanları demir dikeni gibi kancalarla yakalarlar. İnsanlar ise: ‘‘ Ya Rabbi kurtar, kurtar!’‘ diye yalvarırlar. Ama gönülleri boştur. Neticede Allah dilediğini kurtanr, dilediğini ateşe atar. "

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Ali b. Vezıd el-Elhanı metruktur.

 

 

 

********************************

Yüce Allah'ın "Secde Edenler Arasında Dolaşmanı da (Görüyor)" Ayeti [Şuara, 219]

********************************

 

11247. İbn Abbas, "Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor)" ayetini şöyle açıklamıştır: Yani, Allah senin bir peygamberin sulbünden diğer bir peygamberin sulbüne intikal ederek sonunda peygamber oluşunu görmüştür.

 

*Bunu Bezzar ve Taberanı rivayet etmiş olup Şebıb b. Bişr dışındaki ravileri Sahıh'in ravileridir. Şebıb de güvenilirdir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Neml Suresi 30 - 59