MECMAU ZEVAİD |
TEFSİR |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İsra Suresi 13 - 21 -
26 - 46 - 59 - 79 - 78 - 79 - 81 - 110 - 86 - 111
********************************
Yüce Allah'ın "Her
Insanın Amellerini Boynuna Bağlarız" Ayeti [İsra, 13]
********************************
11123. Cabir der ki: Ben
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kulun ameli boynunda
asılıdır" buyururken işittim.
********************************
Yüce Allah'ın
"Doğrusu Ahirette Daha Büyük Dereceler ve Üstünlükler Vardır" Ayeti
[İsra, 21]
********************************
11124. Selman'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Dünyada bir derece yükselmek isteyip de (istediği dereceye)
yükselen hiçbir kul yoktur ki ahirette Yüce Allah onun mertebesini daha yüksek
bir derecede aşağı indirmesin." Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şu ayeti okudu: "Doğrusu ahirette daha büyük dereceler ve daha
büyük üstünlükler vardır."[İsra, 21]
*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravilerinden Ebu's-Sabbah
Abdülğafur metruktur.
********************************
Yüce Allah'ın
"Akrabaya Hakkını Ver" Ayeti [İsra, 26]
********************************
11125. Ebu Said'in
bildirdiğine göre "Akrabaya hakkını ver" ayeti nazil olunca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fatıma'yı çağırarak kendisine Fedek
arazisini verdi.
*Bunu Taberanı. rivayet etmiş olup ravilerinden Atıyye
el-Avfı zayıf ve metruk biridir.
********************************
Yüce Allah'ın
"Saçıp Savurma" Ayeti [İsra, 26]
********************************
11126. Ebu'l-Ubeydeyn
bildiriyor: Abdullah (b. Mes'ud)'a ayette geçen "Saçıp savurma"
ifadesinin anlamını sordum. "Maksat, gayr-ı meşru yollarla yapılan
harcamadır" dedi.
*Bunu Taberani. rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
********************************
Yüce Allah'ın
"Kur'an'da Rabbini Bir Tek Olarak Andığın Zaman" Ayeti
********************************
11127. İbn Abbas,
"Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman
arkalarına dönüp kaçarlar"[İsra, 46] ayeti ile şeytanların kastedildiğini
belirtmiştir.
*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravilerinden Ravh b.
el-Müseyyeb hakkında ibn Main: "Suveylih (idare eder)" diyerek
zayıflığına işaret ederken ibn Hibban kendisinden rivayetin caiz olmadığını
belirtmiştir. Diğer ravileri ise güvenilir kimselerdir.
********************************
Yüce Allah'ın "Bizi
Mucize Göndermekten Alıkoyan, Sadece, Önceki Milletlerin Onları Yalanlamış
Olmalarıdır"[İsra, 59] Ayeti
********************************
11128. Cibir der ki: Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicr'e uğradığında şöyle buyurmuştu:
"Sakın mucize istemeyin. Salih'in kavmi de mucize istemişti. (Mucize develeri)
bu geçitten çıkıp gelirdi. Ama onlar Rablerinin emrine isyan edip deveyi
kestiler. Bir gün deve onların suyunu içiyor, bir gün onlar devenin sütünü
içiyorlard!. Sonra onu kestiler. Bunun üzerine kendilerini bir çığlık
yakalayıverdi. Allah bu çığlıkla gök kubbenin altında bulunan herkesi helak
etti. Sadece tek bir adam kaldı. O da Allah'ın Harem'inde idi."
Kendisine: "Kimdi o
zat ya Resulullah?" diye sorulduğunda Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ebu Riğal idi. Harem'den çıkar çıkmaz kavminin başına gelen onun
da başına geldi" buyurdu.
*Bunu Ahmed b. Hanbel, Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta
Taberani. Hud suresinin tefsirinde geçtiği üzere buradakinden daha geniş bir
metinle rivayet etmiş olup Ahmed b. Hanbel'in ravileri, Sahih'in ravileridir.
11129. İbn Abbas
anlatıyor: Mekke halkı, Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safa
tepesini kendileri için altına dönüştürmesini, ayrıca tarım yapmaları için
dağları da etraflarından uzaklaştırmasını istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İstersen onların taleplerini biraz daha
erteleriz, istersen istediklerini kendilerine hemen veririz. Ancak ondan sonra
inkar ederlerse, önceki milletlerin helak oldukları gibi onlar da helak
olurlar" diye vahiy geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bilakis onların taleplerini ertelemek istiyorum" dedi. İşte bu
konuda Yüce Allah:
"Bizi mucize
göndermekten ahkoyan, sadece, önceki milletlerin onları yalanlamış olmalarıdır.
Nitekim Semud kavmine apaçık bir mucize olarak bir dişi deve vermiştik
"[İsra, 59] buyurdu.
11130. Diğer bir rivayet
ise şöyledir: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua etti. Hemen
Cebrail gelerek "Rabbinin sana selamı var. Buyuruyor ki: İstersen onlar
için Safa altına dönüşür. Ancak ondan sonra onlardan kim inkar ederse, ona
alemlerden kimseye etmediğim azabı ederim. İstersen, onlara tövbe ve rahmet
kapısını açanm." Bunun üzerine Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bilakis tövbe ve rahmet kapısını diliyorum" dedi.
*İki rivayetin de ravileri, Sahıh'in ravileridir. Ancak
tariklerden birinin isnadında imran b. el-Hakem ismi geçmiştir ki bu bir
hatadır. Zira rivayetlerden birinde bu isim imran Ebu'I-Hakem şeklinde yer
almış ki bundan maksat ibnü'I-Haris'tir ve doğrusu da budur. Bu zat, Sahıh'in
ravilerindendir. Ayrıca Bezzar da benzerini rivayet etmiştir.
********************************
Yüce Allah'ın
"Gecenin Bir Kısmında Uyanarak Namaz Kıl ki Bu Sana Mahsus Bir
Nafiledir" Ayeti [İsra, 79]
********************************
11131. Ebü Umame,
"Bu sana mahsus bir nafiledir" ayeti hakkında der ki: "Bu
nafile, Allah Resülü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mahsustur."
11132. Diğer bir rivayet
ise şöyledir: Ebü Galib der ki: Ebü Umame'ye nafilenin ne demek olduğunu
sordum. Şu karşılığı verdi: "Bu, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
için nafile idi; ama sizler için bu bir fazilettir."
*Rivayetlerin ikisini de Ahmed b. Hanbel nakletmiş olup
birinde Şehr, diğerinde ise Ebu Galib yer almıştır ki ikisi de güvenilir olarak
değerlendirilmişlerdir. Bununla beraber zayıf yönleri de vardır; fakat bu
zayıflık onların değerini düşürecek derecede değildir.
********************************
Yüce Allah'ın
"Gündüzün Güneş Dönüp Gecenin Karanlığı Bastırıncaya Kadar (Belli
Vakitlerde) Namaz Kıl" Ayeti [İsra, 78]
********************************
11133. İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Güneşin
dülUku, onun zeval vaktine erişmesidir (Doğu ufkundan batı ufkuna dönmesidir)"
buyurmuştur.
*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravilerinden Sendel adıyla
bilinen Ömer b. Kays metruktur.
11134. Abdurrahman b.
Yezid en-Nehai anlatıyor: Bir gün Abdullah (b. Mes'üd) namaz kıldı. Bir adam
ise Güneş'in batıp batmadığına bakıyordu. Onu gören Abdullah şöyle dedi: Neye
bakıyorsunuz böyle! Kendisinden başka tamı bulunmayan Allah'a yemin ederim ki
bu namazın vakti, Yüce Allah'ın şu ayetiyle belirlenmiştir: "Gündüzün
güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz
kıl''[İsra, 78]. Bu güneşin (dülüku) dönmesidir. Bu da gece karanlığının
bastırmasıdır.
*Bunu Taberanl, rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in
ravileridir.
11135. Abdullah (b.
Mes'ud), "Gece karanlığının bastırmasını" yatsı namazı vakti olarak
açıklamıştır.
*Bunu Taberanı, iki ayrı tarikle rivayet etmiş olup
tariklerde adları geçen Yahya elHimmanı ile Cabir el-Cu'tI zayıftırlar.
********************************
Yüce Allah'ın
"(Böylece) Rabbinin Seni Makam-ı MahmOd'a Göndermesi Umulur" Ayeti
[İsra, 79]
********************************
11136. Ka'b b. Malik'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kıyamet günü insanlar diriltilir. Ben ve ümmetim bir tepenin
üstünde oluruz. Rabbim bana yeşil bir hırka giydirir. Sonra bana izin verilir
ve Allah'ın söylememi dilediği şeyleri söylerim. İşte o makam, Makam-ı
Mahmud'dur (övgüye değer bir makamdır)"
*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri. Sahih'in
ravileridir.
11137. İbn Abbas, Yüce
Allah'ın "(Böylece) Rabbinin seni Makam-ı Mahmud'a (övgüye değer bir
makama) göndermesi umulur'[İsra, 79] ayetini şöyle açıklamıştır: Yani,
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendi zatıyla Cebrail'in arasına
oturtur ve (Allah Resulü) ümmetine şefaat eder. İşte bu makam, Makam-ı
Mahmud'dur.
*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravilerinden ibn lehia
zayıftır; kendisine mutabaat yapılmamıştır. Ayrıca Ata b. Dinar'ın da Said b.
Cübeyr'den hadis işitmediği söylenmiştir.
********************************
Yüce Allah'ın ''De ki:
Hak Geldi; Batıl lail Oldu'' Ayeti [İsra, 81]
********************************
11138. Abdullah b. Abbas
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fetih günü Mekke'ye
girdiğinde Kabe'nin içinde 360 put vardı. Şeytan, müşrikler adına bütün
putların ayaklarını kurşunla sağlamlaştırınıştı. Fakat Allah Resnlü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) elinde bir bastonla gelerek onunla her bir puta işaret etmeğe
başladı. İşaret ettiği put, o anda yüzüstü yere düşüyordu. Bir taraftan da
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hak geldi; batıl zail oldu.
Zaten batıl yok olmaya mahkumdur"[İsra, 81] ayetini okuyordu. Bu şekilde
bütün putların yanına kadar gitti.
*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu's-sağir'de rivayet etmiş olup
ravilerinden ibn ishak güvenilir olmakla beraber müdellistir. Diğer ravileri
ise güvenilir kimselerdir.
Ben derim ki: Bu hadisin
farklı varyantları Fetih gazvesinde geçmişti.
********************************
Yüce Allah'ın
"Namazında Yüksek Sesle Okuma" Ayeti [İsra, 110]
********************************
11139. Hz. Aişe:
"Namazında yüksek sesle okuma; sesini fazla da kısma" ayetinin dua
konusunda indiğini söylemiştir.
*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in
ravileridir.
********************************
Yüce Allah'ın "Biz
Dilersek Muhakkak Sana Vahyettiğimizi Ortadan Kaldırırız" Ayeti [İsra, 86]
********************************
11140. Abdullah b.
Mes'ud: "Bu Kur'an, kuşkusuz, aranızdan çekilip alınacaktır" dedi.
Yanındakiler: "Ey Ebu Abdirrahman! Biz Kur'an'ı sürekli okumuyor muyuz?
Onu mushaflarımıza geçirip koruma altında almadık mı?" deyince Abdullah:
"Bir gece Kur'an ziyaret edilir ve bunun akabinde hiç bir kulun ne
kalbinde, ne de Mushafında ondan eser kalır. Böylece insanlar hayvanlar gibi
muhtaç duruma düşerler" dedi. Sonra; "Biz dilersek sana
vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda sen de bize karşı hiçbir
koruyucu bulamazsın"[İsra, 86] ayetini okudu.
*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir bir
ravi olan Şeddad b. Ma'kıl hariç, Sahıh'in ravileridir.
********************************
Yüce Allah'ın"
‘‘Çocuk Edinmeyen ... Allah'a Hamd Olsun’‘ De" Ayeti
********************************
11141. Muaz b. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Aşağıdaki ayetin tamamı şeref ayetidir: "‘‘Çocuk edinmeyen, hakimiyette
ortağı bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta ihtiyacı olmayan Allah'a hamd olsun’‘
de ve tekbirle O'nun şanını yücelt!"[İsra, 111]
11142. Rivayetin yine
Taberani tarafından nakledilen bir başka varyantına göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Şeref ancak Allah'a aittir. Asla çocuk edinmemiş olan
Allah'a hamd olsun" diye niyaz ederdi.
*Hadisi Ahmed b. Hanbel iki ayrı tarikle rivayet etmiş olup
birinde ismi geçen Rişdeyn b. Sa'd zayıftır. Diğerinde ismi geçen ibn Lehia'nın
durumu onunkinden daha iyidir. Hadisi ayrıca Taberanı de rivayet etmiştir.
11143. Ebu Hureyre anlatıyor:
Bir gün Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile el ele tutuşarak dışarı
çıktık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üstü başı perişan bir adam
gördü ve: "Ey Falanın babası! Sende gördüğüm bu halin sebebi nedir?"
diye sordu. "Hastalık ve rahatsızlık ey Allah'ın Resulü" dedi. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana bazı sözler öğreteyim mi ki
onlar sayesinde Allah, yakalandığın rahatsızlık ve hastalığı giderir"
buyurdu. Adam: "Hayır. İstemem. çünkü ben seninle birlikte Bedir ve Uhud
savaşlarına katıldım" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
gülerek: "Hiç Bedir ve Uhud gazileri kanaatkar bir fakirin ulaştığı
mertebeye ulaşabilir mi?" buyurdu.
Hemen Ebu Hureyre ileri
atılarak: "Ben istiyorum ya Resulullah, o sözleri bana öğret" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "Ey Ebu
Hureyre! ‘‘Hiç ölmeyen Hay ve Kayyum'a güvenip dayandım. Çocuk edinmeyen,
hakimiyette ortağı bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta ihtiyacı olmayan
Allah'a hamd olsun’‘ de ve tekbirle O'nun şanını yücelt!''[İsra, 111]
Ebu Hureyre der ki: Daha
sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma geldi ve halimin
düzeldiğini görünce "Bu nasıloldu?" diye sordu. Ben de: "Ya
Resulallah! Bana öğretmiş olduğun o sözleri okumaya devam ettim" dedim.
*Bunu Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravilerinden Musa b.
Ubeyde er-Rabezi zayıftır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: