MECMAU

ZEVAİD

TEFSİR

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Nisa Suresi 94 - 95 - 97 - 100 - 110 - 117 - 123 - 164 - 173

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Ey ınananlar! Allah Yolunda Savaşa Çıktığınızda iyice Araştırın ... " Ayeti [Nisa, 94]

*****************************

 

10942. Abdullah b. Hadred anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi İdam bölgesine gönderdi. Ben, Ebu Katade Haris b. er-Rib'i ile Muhallim b. Cessame b. Kays'ın da bulunduğu Müslümanlardan bir grupla beraber yola çıktım. İdam vadisine geldiğimizde, Amir b. Azbat el-Eşcai kendisine ait genç bir deve sırtında yanımıza uğradı. Beraberinde bazı eşyalar ve süt tulumu da vardı. Yanımıza kadar geldiğinde bize selam verdi ve fakat ona dokunmadık. Ama Muhallim b. Cessame aralarında önceden bulunan bir husumet sebebiyle üzerıne saldırıp onu öldürdü, devesini ve eşyalarını aldı. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimizde bu durumu ona anlattık ve bizim hakkımızda şu ayet nazil oldu:

"Ey inananlar! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, iyi araştırın; size, Müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: ‘‘Sen mümin değilsin’‘ demeyin. Allah katında daha pek çok ganimet vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lutfetti. Öyleyse iyice araştırıp anlayın. Şüphesiz Allah işlediklerinizden haberdardır."

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel ve Taberani rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

10943. İbn Abbas anlalıyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik gönderdi. Müfrezede Mikdad b. el-Esved de vardı. Düşman topluluğuna ait bölgeye ulaştıklarında, topluluğun dağılmış olduklarını gördüler. Sadece pek çok malı bulunan varlıklı bir adamın yerinden ayrılmadığını gördüler. Hemen Mikdad adamın üzerine saldırarak öldürdü. Arkadaşlarından biri: "Sen Allah'tan başka tanrı bulunmadığına şahadet getiren bir adamı mı öldürdün? Bunu muhakkak Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatacağım" dedi. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiklerinde "Ey Allah'ın Resulü! Bir adam Allah'tan başka tanrı bulunmadığına şahadet getiriyordu. Onu Mikdad öldürdü" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mikdild'ı bana çağırın" buyurdu. Gelince; "Mikdad! Sen Allah'tan başka tann bulunmadığına şahadet getiren bir adamı mı öldürdün? Ya yann sen ‘‘La illihe illallah’‘ sözüne ne cevap vereceksin?" diyerek onu azarladı. Sonra bu konuda Yüce Allah şu ayeti indirdi:

"Ey inananlar! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, iyi araştırın; size, Müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: ‘‘Sen mümin değilsin’‘ demeyin. Allah katında daha pek çok ganimet vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lutfetti. Öyleyse iyice araştırıp anlayın. Şüphesiz Allah işlediklerinizden haberdardır."[Nisa, 94]

Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mikdad'a şunları söyledi: "O mümin bir adamdı ve kafir bir kavim arasında imanını gizliyordu. Sonra imanını açığa vurunca sen onu öldürdün. Bir zamanlar sen de Mekke'de bu şekilde imanını gizliyordun. " 

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup senedi ceyyiddir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Müminlerden -Özür Sahibi Olanlar Dışında- Oturanlarla Malları ve Canlarıyla Allah Yolunda Cihat Edenler Bir Olmaz" Ayeti [Nisa, 95]

*****************************

 

10944. Filtan b. Asım anlatıyor: Bir gün biz Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bulunurken Allah O'na vahiy indirdi. Kendisine vahiy inerken gözleri açık olur, kalbini ve kulağını tamamen Allah'tan gelen vahye verirdi. Bu surette biz kendisine vahiy geldiğini anlardık. İşte böyle bir halden sonra katibe: "Şu ayeti yaz!" buyurdu:

"Müminlerden oturanlarla malları ve canlarayla Allah yolunda cihat edenler bir olmaz." Bunu dinleyen bir kör ayağa kalkarak: "Ya Resulallah! Bizim günahımız ne de Allah (bizim hakkımızda) bir şey indirmedi?" dedi. Biz de köre: "Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy inmektedir" dedik. Kendisi hakkında bir şey inmesinden korkan kör:

"Allah Resulü'nü öfkelendirmekten (Allah'a) sığınırım" diyerek ayakta bekledi. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katibe: "Şunu da yaz" buyurdu: "Özür sahipleri müstesna."[Nisa, 95]

 

*Bunu Ebu Ya'la, Bezzar ve "Allah'a tövbe ederim" diyerek ayakta bekledi" ifadesiyle Taberani rivayet etmiş olup Ebu Ya'la'nın ravileri, güvenilir kimselerdir,

 

 

 

10945. İbn Abbas, Yüce Allah'ın "Müminlerden, özür sahibi olanlar müstesna, oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler bir olmaz"[Nisa, 95] ayeti hakkında şunları söylemiştir: Bunlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında yaşadıkları halde hastalıklar, sakatlıklar ve açlık sebebiyle onunla beraber savaşa çıkamayan bir topluluktur. Bazıları ise sağlıklı oldukları halde savaşa çıkmazlardı. İşte sağlıklılara göre hasta olanlar, özür sahipleridirler.

 

*Bunu Taberani, iki ayrı tarikle rivayet etmiş olup tariklerden birinin ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

10946. Zeyd b. Erkam anlatıyor: "Müminlerden oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler bir olmaz"[Nisa, 95] ayeti nazil olunca (kör olduğu için cihatlara katılamayan) İbn Ümmü Mektum, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ya Resulallah! Bana ruhsat yok mu?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır" buyurdu. İbn Ümmü Mektum bu cevabı duyunca: "Allahım! Ben ama biriyim. Bana ruhsat ver" diye dua etti. Sonra Yüce Allah: "Özür sahibi olanlar müstesna" cümlesini indirdi ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun da (ayete) eklenmesini emretti.

 

*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Kendilerine Yazık Edenlere Melekler, Canlarını Alırken ... " Ayeti [Nisa, 97]

*****************************

 

10947. İbn Abbas anlatıyor: "Kendilerine yazık edenlere melekler, canlarını alırken ... " ayeti şunlar hakkında nazil olmuştur: Mekke'de Müslümanlığı kabul etmiş bir topluluk vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret edince onlar korktular, hicret etmek istemediler. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi:

"Kendilerine yazık edenlere melekler, canlarını alırken: ‘‘Ne işle meşguldünüz bakalım?’‘ derler. Bunlar: ‘‘Biz yeryüzünde zavallı / çaresiz kimselerdik’‘ diye cevap verirler. Melekler de: ‘‘Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!’‘ derler. Işte o kimselerin barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönülecek yerdir. Fakat gerçekte çaresiz kalan, bir çıkış yolu bulamayan zavallı erkek, kadın ve çocuklar (bu hükümden) müstesnadırlar."[Nisa, 97,98]

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Kays b. er-Rabi'yi, Şu'be ve başkaları güvenilir görürlerken bir grup bilgin zayıf olarak değerlendirmiştir.

 

 

 

10948. Yine İbn Abbas anlatıyor: Mekke halkından bazı kimseler İslamiyeti kabul etmiş oldukları halde Müslümanlıklarını gizliyodardI. Müşrikler Bedir savaşına çıkarken onları da zorla bu savaşa çıkardılar. Bunlardan bir kısmı Bedir savaşında müşriklerle beraber öldüler. Bunun üzerine Müslümanlar: "Bu arkadaşlarımız Müslüman'dılar. Müşrikler onları savaşa zorla çıkardılar. Onlar için mağfiret dileyin" dediler. Bunun üzerine: "Kendilerine yazık edenlere melekler, canlarını alırken: ‘‘Ne işle meşguldünüz bakalım?’‘ derler..,"[Nisa, 97] ayeti nazil oldu ve Müslümanları onlar gibi olup Mekke'de geride kalanlara bu ayeti yazıp gönderdiler. Mektubu alan Müslümanlar yola çıktılar. Bir süre yol aldıktan sonra müşrikler onların Mekke'den ayrıldıklarını fark ettiler ve hicret ettiklerini anladılar. Hemen arkalarından yetişip onları geri çevirdiler. Böylece hep birlikte geri döndüler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Insanlardan ‘‘Allah'a inandık’‘ diyenler vardır; ama Allah uğrunda işkence görünce, insanların eziyetini Allah'ın azabı gibi tutarlar."[Ankebut, 10]

Müslümanlar bu ayeti yazıp onlara gönderdiler. Bunu duyunca üzüldüler ve sonra şu ayet nazil oldu: "Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra (Allah yolunda) cihat eden ve sabreden kimselerden yanadır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette bağışlar, merhamet eder."[Nisa, 110] Müslümanlar bunu da onlar için yazdılar.

 

*Ben derim ki: Buharı hadisin bir kısmını irad etmiştir. Bu şekliyle ise Bezzar rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir bir ravi olan Muhammed b. Şerık müstesna, Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Kim Allah ve Resul'üne Hicret Etmek Maksadıyla Evinden Çıkar da Yolda Kendisini Ölüm Yakalarsa ... " Ayeti [Nisa, 100]

*****************************

 

10949. İbn Abbas anlatıyor: Damre b. Cundub hicret etmek maksadıyla evinden çıktı. Ailesine: "Beni bineğime bindirin ve müşriklerin topraklarından çıkararak Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaştırıri" dedi. Fakat Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşamadan yolda öldü. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Kim Allah ve ResUl'üne hicret etmek üzere evinden çıkar da yolda kendisini ölüm yakalarsa, onun sevabını vermek Allah'a düşer. Allah bağışlar, merhamet eder."

 

*Bunu Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Kim Bir Kötülük Işler veya Kendine Yazık Eder de Sonra Allah'tan Bağışlanma Dilerse ... " Ayeti [Nisa, 110]

*****************************

 

10950. Ebu'd-Derda, Hz. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilgili şu anısını anlatmıştır: Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yere oturduğu ve biz de etrafında oturduğumuzda, şayet kalkmak isterse nalınlarını veya üzerinde bulunan bir eşyayı orada bırakırdı. Yine böyle bir günde kalkarken nalını oturduğu yerde bıraktı. Ben hemen bir su ibriği kapıp peşinden gittim. Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtiyaç gidermeden geri döndü. Ben: "Ya Resülallah! Tuvalet ihtiyacın yok muydu?" diye sorunca buyurdu ki: "Hayır vardı. Ama bana Rabbim katından bir elçi gelerek şunu okudu: ‘‘Kim bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur.’‘ Ondan önce inen "Kim bir kötülük işlerse cezasını görür"[Nisa, 123] tiyeti bana ağır gelmişti. Bu yüzden biran önce ashabıma yeni inen tiyeti müjdelemek istedim."

Ben: "Ey Allah'ın Resülü! Kişi zina etse, hırsızlık yapsa ve sonra bağışlanma dilese, yine de bağışlamr mı?" diye sordum. ''Evet" buyurdu. Ben aym şeyi üç kere sordum. "Ebu'd-Derda'nın burnuna rağmen (yani o istemese de) evet" buyurdu. (Ravi der ki:) Ben, Ebu'd-Derda'nın bunu söylerken parmağıyla burnuna vurduğunu gördüm.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravilerinden Mübeşşir b. ismail'i ibn Main ve başkaları      güvenilir kabul ederlerken Buhari ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.

 

 

 

10951. İbn Mes'ud anlatıyor: İsrailoğullarından bir adam günah işlediği zaman, sabah kapısının üzerine "Sen şu şu günahları işledin. Kefareti şu şu amellerdir" diye yazılırdı. Bazense amellerin sayısını çok bulurdu.

İbn Mes'üd açıklamalarına şöyle devam etmiştir: Ben "Kim bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur"[Nisa, 110] ayetinin yerine, Yüce Allah'ın bize de bu imtiyazı vermesini istemem.

 

*Bunu Taberanl, rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in ravileridir. Ne var ki ibn Sırın'in ibn Mes'ud'dan hadis işittiğini sanmıyorum. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

10952. İbn Mes'ud der ki: Kuşkusuz Allah'ın Kitab'mda iki ayet var ki bir kul günah işledikten sonra onları okuyarak Allah'tan bağışlanmak dilerse, muhakkak bağışlanır. Söz konusu ayetler şunlardır: "Onlar ki bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine yazık ettiklerinde hemen Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki?''[Al-i İmran, 135] "Kim bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur."[Nisa, 110]

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

10953. İbrahim(-i Nehai)'nin bildirdiğine göre Abdullah (İbn Mes'ud) der ki: "Kuşkusuz Allah'ın Kitab'mda iki ayet vardır ki bir kul günah işledikten sonra onları okuyarak Allah'tan bağışlanmak dilerse, muhakkak bağışlanır."

Kendisine bu iki ayetin hangileri olduğu soruldu, fakat söylemedi.

Bunun üzerine (öğrencilerinden) Alkame ve Esved birbirlerine: "Haydi kalkalım" dediler. Kalkıp eve gittiler. Mushafı alıp Bakara stiresini incelediler. Sonra "Burada o iki ayeti göremedik" deyip Nisa stiresini incelemeye başladılar. "Kim bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur"[Nisa, 110] ayetine geldiklerinde "Bu, birincisi" dediler.

Sonra Al-i İmran süresini incelemeye başladılar. "Onlar ki bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine yazık ettiklerinde hemen Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki? Bir de onlar, işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler"[Al-i İmran, 135] ayetine geldiklerinde "Bu da ikincisi" dediler.

Sonra mushafı kapatıp Abdullah'ın yanına gittiler ve "O iki ayet bunlar mı?" diye sordular. "Evet" dedi.

 

*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup senedi ceyyiddir. Ne var ki ibrahım, ibn Mes'Od'a yetişememiştir.

 

 

 

10954. Yine Abdullah (b. Mes'üd) der ki: "Nisa süresinde beş ayet var ki onları dünyaya ve dünya nimetlerine değişmem. Ben biliyorum ki alim kişiler o ayetlere rastlayınca onları tanırlar." Bahsettiği ayetler şunlardır: "Eğer siz, size yasaklanan büyük günahlardan uzak durursanız, biz de sizin küçük kabahatlerinizi bağışlarız ve sizi değerli bir yere koyarız."

 

"Kuşkusuz Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bunun dışında kalan günahları ise dilediği kimseler için bağışlar."[Nisa, 48]

 

"Şayet onlar kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelerek Allah'tan bağışlanmak dileselerdi ve Peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, Allah'ın tövbeleri daima kabul ettiğini ve esirgediğini görürlerdi."[Nisa, 64]

 

"Kim bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur."[Nisa, 110]

 

*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravileri Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Onlar (Müşrikler) O'nu (Allah'ı) Bırakıp Sadece Bir Takım Dişi Varlıklara Dua Ediyorlar" Ayeti [Nisa, 117]

*****************************

 

10955. Ubey b. Ka'b, "Onlar (Müşrikler) O'nu (Allah'ı) bırakıp sadece bir takım dişi varlıklara dua ediyorlar" ayeti ile ilgili olarak "Her putla birlikte ona ait bir de peri vardı" demiştir.

 

*Bunu Abdullah b. Ahmed rivayet etmiş olup ravileri, Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Kim Bir Kötülük işlerse, Cezasını Görür" Ayeti [Nisa, 123]

*****************************

 

10956. Umeyye, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Aişe'ye "Kim bir kötülük işlerse, cezasını görür" ayetini sordu. Aişe şu karşılığı verdi: Ben bu ayeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğumdan beri bana kimse onu sormamıştı. O zaman Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştu:

"Ey Aişe! Bu, Allah ile kul arasındaki bir alışveriştir. Kul yüksek ateşe yakalanır, felakete uğrar, bir yerine diken batar, hatta cebine koyduğu eşyasını kaybeder de onun için endişelenir, sonra onu yan tarafında bulur. İşte bütün bu dertlerden sonra mümin öyle olur ki, aynen kıpkızıl bir madenin körükte tortularından kurtulduğu gibi günahlarından sıyrılıp çıkar. "

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup Umeyye'yi tanımıyorum.

 

 

 

10957. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Aişe anlatıyor: Bir adam "Kim bir kötülük işlerse, cezasını görür"[Nisa, 123] ayetini okuyarak "Biz işlediğimiz her şeyden dolayı ceza mı göreceğiz? Desene yandık!" dedi. Onun bu endişesini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duyunca şöyle buyurdu: "Elbette. Fakat mümin cezasını, dünyada iken kendisini rahatsız eden bedensel hastalıklarla öder. "

 

*Ben derim ki: Aişe'nin konuyla ilgili Sahih'de bundan başka bir hadisi daha vardır. Bunu ise Ahmed b. Hanbel ve Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ikisinin de ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

.

10958. Hayyan b. Bistam anlatıyor: Ben İbn Ömer ile beraberdim. İbn Ömer, cesedi asılmış olarak duran Abdullah b. ez-Zübeyr'in yanına uğrayıp şöyle dedi: ''Allah seni esirgesin ey Ebu Hubeyb. Ben babandan (Zübeyr'den) duydum ki Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş: '' ''Kim bir kötülük işlerse, cezasını görür’‘[Nisa, 123] yani dünyada."

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravilerinden Abdurrahman b. Süleym b. Hayyan'ı tanımıyorum. Diğer ravileri ise güvenilir kimselerdir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "ve Allah Musa ile (Mahiyetini Kendisinin Bildiği) Bir Şekilde Konuştu"[Nisa, 164] Ayeti

*****************************

 

10959. Abdülcebbar b. Abdullah anlatıyor: Bir adam Ebu Bekir b. Ayyaş'a gelerek: "Ben bir zatın ‘‘Allah, Musa ile hiçbir şekilde konuşmadı’‘ dediğini işittim" deyince Ebu Bekir şu karşılığı verdi: "O kişi, kesinlikle kafirdir. çünkü ben, A'meş'e okudum. A'meş, Yahya b. Vessab'a okudu. Yahya b. Vessab, Ebu Abdirrahman'a okudu. Ebu Abdirrahman, Ali b. Ebi Talib'e okudu. Ali de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okudu: "ve Allah, Musa ile (mahiyetini kendisinin bildiği) bir şekilde konuştu."[Nisa, 164]

 

*Bunu Taberanl, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup ravilerinden Abdülcebbar b. Abdillah'ı tanımıyorum. Diğer ravileri ise güvenilir kimselerdir.

Benim araştırmama göre Ebu Bekir b. Ayyaş'tan rivayette bulunan, Ahmed b.

Abdilcebbar b. Meymun'dur ve zayıftır. Fakat kullandığım bu nüsha, pek sağlıklı görünmüyor. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın ulman Edip Salih Amel lşleyenlere, Ecirlerini Eksiksiz Verecek ve Onlara lutfundan Daha Fazlasını da ıhsan Edecektir" Ayeti [Nisa, 173]

*****************************

 

10960. Abdullah b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Iman edip salih amel işleyenlere, ecirlerini eksiksiz verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir" ayeti ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

 

"Onlara verilecek ecir, (Allah'ın) onları cennete koymasıdır. Lütfundan daha fazlasını ihsan etmesi ise, cehennemi hak etmiş olan kimseler için dünyada kendilerine iyilik yaptıkları kimselerin şefaat etmesine izin vermesidir."

 

*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup ravilerinden ismail b. Abdullah el-Kindı'yi Zehebı zayıf olarak değerlendirerek hakkında "Münker bir haber nakletti" demiştir. Diğer ravileri ise güvenilir kabul edilmişlerdir.

 

 

 

**************

Kelale Hakkında

**************

 

10961. Huzeyfe anlatıyor: (Geride çocuk ve baba bırakmadan ölen hakkında inen) kelale ayeti, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculuk sırasında indi. Ayetin inmesi üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hemen durdu ve yam başında Huzeyfe'yi gördü. Huzeyfe'nin devesinin başı, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bel hizasındaydı. Hemen ayeti ona öğretiverdi. Huzeyfe de baktı ki Ömer yam başında. O da ayeti ona öğretiverdi. Sonra Ömer, kendi halifeliği döneminde kelale meselesini araştır dı. Huzeyfe'yi çağırtıp ona bu ayeti sordu. Huzeyfe de: "Onu bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğretti. Ben de onun bana öğrettiği gibi onu sana öğrettim. Vallahi ben doğru söylüyorum. Vallahi ben sana bu konuda asla ondan başka bir şey söyleyemem!" dedi.

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravileri, Ebu Ubeyde b. Huzeyfe hariç, Sahıh'in ravileridir. Ubeyde'yi ise ibn Hibban güvenilir olarak değerlendirmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Maide Suresi