MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Dinden Dönenlerle
Savaş
10388. Amir(-i Şa'bi)
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edip insanların bir
kısmı İslam'dan dönünce bir topluluk: "Biz, namaz kılarız, ama zekat
vermeyiz" dediler. İnsanlar, Ebu Bekr'e: "Onlardan bu (talepleri)ni
kabul et!" dediler. Ebu Bekir: "Eğer (zekattan) bir oğlağı bile bana
vermekten kaçınırlarsa onlarla savaşırım!" dedi. Sonra Halid b. el-Velid'i
üzerlerine gönderdi. Adiy b. Hatim de Tayy kabilesinden bin kişiyle Yemame'ye
geldi. Daha önce de Benu Amir, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zekat memurlarını öldürüp ateşle yakmışlardı. Bunun üzerine Ebu Bekir, Halid b.
el-Velid'e: "Benu Amir'i öldürüp onları ateşle yak" diye mektup yazdı.
Halid b. el-Velid de emredileni yapıp kadınlar bağrışıp çağrışmaya başlayıncaya
kadar bunu sürdürdü. Sonra yoluna devam edip suyun olduğu yere geldi. O zaman
Halid'in karşısına çıkıp: "Allahu ekber, Allahu ekber! Allah'tan başka
ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederiz!"
demeye başladılar. Halid onlardan bunları işitince onlarla savaşmaktan
vazgeçti. Ebu Bekr, ona Hire'ye, ondan sonra da Şam'a gitmesini emretti.
Hire'ye ulaşıp konaklayınca Faris halkına bir mektup yazdı. Sonra: "Onları
korkutmadan buradan ayrılmak istemiyorum!" deyip onlara karşı saldırıya
geçti. Nihayet Sura'ya varıp orada birçok kafiri öldürüp esir aldı. Sonra
Aynu't-Temr'e saldırdı ve orada da birçok kafiri öldürüp esir aldı. Sonra Şam'a
gitti.
(Ravi) Amir(-i Şa'bi)
der ki: " İbn Bukayle bana Halid'in mektubunu çıkardı; mektupta şöyle
yazıyordu: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Halid b. el-Velid'den
Fars (İran) halkının askeri erkanına! Selam, hidayete tabi olanların üzerine
olsun! Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamd ederim! Sizi zelil kılıp
hürmetinizi yok eden, topluluğunuzu parçalayan, gücünüzü zayıflatan, mülkünüzü
elinizden alan Allah'a hamd ederim! Bu mektubum size ulaşınca, zimmet akdi
sözleşmesini kabul edip bana cizyeyi ödeyin ve bana rehini gönderin.
Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki, böyle yapmazsanız;
hayatı sevdiğiniz kadar ölümü seven bir toplulukla sizin üzerinize gelirim!
Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun!"
*Hadisi Ebü Ya'la rivayet etmiş olup senedinde kimilerince
zayıf, bazılarınca güvenilir sayılan Mücalid bulunmaktadır.
10389. Muhammed b. İshak
bildiriyor: Halid b. el-Velid, Yemame'nin işini bitirince Ebu Bekr es-Sıddik,
Ala b. el-Hadrami'yi Bahreyn'e gönderdi -ki bu, daha önce Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Münzir b. Save el-Abdi'ye gönderdiği kişidir-
Münzir, Müslüman oldu. Ala b. el-Hadrami ise Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) valisi olarak orada kaldı. Daha sonra dinden dönen Araplarla beraber
Carud b. Amr ve kendi kavminden ona tabi olanlar hariç, Rabia kabilesi de
Bahreyn'de dinden döndü. Zira o ve onun kavminden ona tabi olanlar, İslam dini
üzere sabit kaldılar. Rabia kabilesi ise Bahreyn'de toplanarak dinden döndüler
ve: "Krallığı Münzir ailesine iade ederiz!" dediler. Bu konuda Amr
diye bilinen Münzir b. en-Nu'man b. el-Münzir ile konuştular. Daha sonra kılıç
zoruyla insanlarla beraber Müslüman olduğunda: "Ben, Amr değilim! Bilakis
ben mağrurum!" derdi.
Rabia kabilesi Bahreyn'de
toplandığında, Ala b. el-Hadrami onların üzerine yürüdü; (Ebu Bekr) onu Sumame
b. Us al el-Hanefi ile destekledi. Daha önce Sumame b. Usal ve kavmi Müslüman
olmuştu. Ala b. el-Hadrami, Sumame b. Usal ile desteklenince; onu ve Benu
Suhaym'dan kendisiyle beraber bulunanları yanına alarak yola çıkıp denize
geçti. Rabia kabilesi de onlara doğru yola çıkıp Bahreyn'de bulunan Civasa
kalesinde onları kuşattılar. Öyle ki; neredeyse Müslümanlar orada açlık ve
susuzluktan yok olacaklardı. Nitekim bu zorluklarla karşılaştığında Abdullah b.
Hadak el-Amiri bu durumla ilgili şu dizeleri söyledi:
Bir elçiyle Eba Bekr ve
bütün Medine gençlerine haber ver! Civasa'da hepsi kuşatma altında kalan
gençlerden haberin var mı? Biz, Rahman'a tevekkü! ettik!
Şüphesiz zafer Allah'a
tevekkül edenlerindir!
Abdullah b. Hadak:
"Kaleden inmeme izin verin; size doğru haberi getireyim" dedi.
Abdullah b. Hadak'la birlikte Aciloğullarından bir kadın vardı. Kaleden inince
onu yakalayıp götürdüler ve: "Sen kimlerdensin?" dediler. O da
nesebini söyleyip (Ebcar'a seslenerek): "Ey Ebcar'ım!" dedi. Nitekim
Ebcar da onların arasında bulunuyordu. Ebcar geldi ve onu tanıdı. Ebcar:
"Ne istiyorsun?" diye sorunca: "Açlıktan ölmek üzereyim"
dedi. Ebcar onu yedirip içirdikten sonra Ebcar'a: "Bana binek verip
serbest bırakmam istiyorum!" dedi. Ebcar ona bir katır getirip:
"İşine git!" dedi.
Abdullah b. Hadak, onun
yanından ayrılır ayrılmaz Müslümanların yanına dönüp kavmin mukavemet
edemeyecek derecede sarhoş olduklarını haber verdi. Bunun üzerine Ala b.
el-Hadrami beraberinde bulunan Arap ve Acem Müslümanlarla baskın yapıp şiddetli
bir şekilde çarpışarak onları öldürdüler. Böylece yenilgiye uğramış oldular.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ibn ishak'a kadar olan
ravileri, güvenilir kimselerdir.
10390. Urve anlatıyor:
Ebu Bekr, Ala b. el-Hadrami'yi Müslümanlardan oluşan bir orduyla Bahreyn'e
doğru gönderdi. Bahreyn halkı cizye vermekten kaçınmışlardı. Onlar mallarındaki
Allah'ın hakkını vermekten imtina edince Ebu Bekr, Ala b. elHadrami'yi
üzerlerine gönderdi. Ala, arada deniz olduğu halde suyun üzerinden yürüyerek
onlara doğru hareket etti. Denizde yaya olarak yürüdüler. Daha önce gemilerin
seyredebildiği bir mevkiden geçtiler. Nitekim günümüzde de gemiler o mevkiden
geçmektedir. Ala, onlarla çarpıştı ve Yüce Allah Müslümanları onlara karşı
üstün kılınca teslim oldular. Bahreyn halkı, mallarındaki Allah'ın hakkını
vermekten imtina etmişlerdi.
*Bunların hepsini Taberanı bir senedle rivayet etmiş olup
ravilerinden ibn Lehla şaibeli olduğundan hadisi hasen sayılmıştır.
10391. Muhammed b. Selam
el-Cumahi'nin bildirdiğine göre Ebu Ubeyde der ki: Dırar b. el-Ezver, Malik b.
Nuveyre'yi öldürmeyi üstlenmişti. Bu konuda (şair) Mütemmim b. Nuveyra, Halid
b. el-Velid'i ima ederek şöyle der: O öldürülen ne güzeldir! Mızraklar
karşılıklı atılmaya (saplanmaya) başlandığı zaman asiler korkaklık gösterdiler!
Onun katili İbn-u 'I-Bzver'dir!
Onunla karşılaştığın
zaman zırhın içinde bulunan (kişi) ne güzeldir! Parlak olan mızrağın barındığı
(içine saplandığı) kişi ne güzeldir! Müsamahakar olup durduğu zaman endamı
güzel, tatlı görünümlüdür! Malı helalolup kötü huylu değildir Kıyafetinin
altında hayasızlık barındırmaz! Ona boyun eğdirmek zordur! O, iffetlidir! Onu
Allah adıyla çağırdıktan sonra nasıl öldürdün? O sana ahit verdikten sonra
çağırsaydı seni öldürmezdi! Geldiği gün giden süvariler ne güzel süvarilerdir!
Kararmış tozlarda bıkmış halde seyreden süvariler!
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10392. Tarık b. Şihab
anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra Esed ve
Gatafan kabilelerinden dinden dönenler Ebu Bekr'in yanına gelip anlaşma yapmak
istediler. Ebu Bekr: "Şu şartlarda sizinle anlaşma yaparız; atlarınızı ve
silahlarmızı elinizden alırız. Böylece ineklerin kuyruklarına tabi olmaya terk
edilirsiniz (savaşmaktan men edilip çiftçilik yapmanıza izin verilir). Bu durum
Yüce Allah'm, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halifesine ve
müminlere sizi mazur görecekleri bir karar aldırıncaya, ölülerimizin cennete
gideceklerini, ölülerinizin ise cehenneme gideceklerini kabul edinceye kadar
devam edecektir. Bununla beraber siz, bizim ölülerin diyetini ödemeyi kabul
edeceksiniz. Biz ise sizin ölülerinizin diyetini ödemeyeceğiz!" dedi.
Bunun üzerine Ömer: "Ey Resulullah'ın halifesi! Senin dediğin doğrudur.
Ancak bizim ölülerimiz (şehitlerimiz) Allah yolunda öldürüldüler. Dolayısıyla
diyetleri olmaz!" dedi.
*Derim ki: *Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet
etmiş olup senedinde ibrahim b. Beşşar er-Ramadı bulunmaktadır ki; bu raviyi
ibn Hibban ve başkası güvenilir saymış. ibn Main ve başkası ise zayıf
addetmiştir. Diğer ravileri, Sahih'in ravileridir,
10393. Hureym b. Evs'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Hiratu'l-Beyda (Beyaz Hire) bana gösterildi! Şeyma binti Bukayle
el-Ezdiyye'yi siyah bir örtüye bürünmüş olduğu halde boz bir katırın üzerinde
görmekteyim!" Ben (Hureym): "Ya Resulallah! Biz Hıre'ye girip onu (Şeyma'yı
tarif buyurduğun) bu halde bulursam, benim olsun mu?" diye sorunca:
"Evet, senin olsun!" buyurdu.
Daha sonra Bedevi
Araplar dinden dönünce Tayy kabilesinden kimse dinden dönmedi. Bu arada Esed kabilesi
ile savaşıyorduk; aralarında da Tuleyha b. Huveylid el-Fak'ası bulunuyordu.
Halid b. el-Velid, bizleri övüp şu dizeleri söyledi:
Yüce Allah, Tay
kabilesine kendi diyannda en güzel mükafatla -yiğitlerin meydanında-
ödüllendirsin!
Saba rüzgarı her evi
(çadırı) eğip büktüğü zaman onlar, cömertlik ve bağışın sancaktarlan olurlar!
Onlar, körlük ve
karanlık çağnsına icabet etmiş Kays kabilesine din uğruna vuranlardır!
Daha sonra Halid,
Müseyleme'nin üzerine yürüdü. Biz de onunla beraber gittik. Müseyleme ve
taraftarlarının işini bitirince Basra'ya doğru yöneldik. Kazima denilen yerde
büyük bir ordunun başında bulunan Hürmüz'le karşılaştık. Araplara karşı
Hürmüz'den daha fazla düşmanlık yapan yoktu.
(Ravi) Ebu's-Sukeyn der
ki: "O, (Hürmüz) darbı meselolmuştur. Araplar (birinin küfrünün şiddetini
ifade edeceklerse): "Sen, Hürmüz'den bile daha kafirsin!"
derler." Sonra Halid b. el-Velid, Hürmüz'ün karşısına çıkıp onu düelloya
davet etti. Hürmüz, daveti kabul edip düelloya çıkınca Halid onu öldürdü ve bir
mektupla bunu Ebu Bekr'e bildirdi. Ebu Bekr, Hürmüz'ün üzerinde bulunan
eşyaları ganimet olarak Halid'e verdi. Hürmüz'ün başlığının kıymeti yüz bin
dirheme ulaştı. Sonra TaH (Kerbela) yolundan yürüyüp Hire'ye girinceye kadar
yolumuza devam ettik. İranlılar arasında bir adam, çok şerefli olup yüksek
mevkilere geldiğinde tacının değeri yüz bin dirhem ederdi. Oraya girişimizde
bizi ilk karşılayan -Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurduğu
gibi- boz bir katır üzerinde, siyah bir başörtüsüne bürünmüş Şeyma binti
Bukayle el-Ezdiyye oldu. Hemen onu tuttum ve:
"Bu, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından bana hibe edilmiştir" dedim.
Halid b. el-Velid, benden bunu ispat etmememi istedi. Delil (şahit) getirip
ispatlayınca Halid, Şeyma'yı bana verdi. Şeyma'nın kardeşi Abdülmesih (barışmak
için) yanımıza gelince bana: "Kardeşimi bana sat!" dedi. Ben de:
"Vallahi ben, onu bin dirhemden aşağıya satmam!" deyince bana bin
dirhem verdi. Bana: "Eğer yüz bin dirhem deseydin kardeşi, Şeyma'yı
kurtarmak için sana verirdi" denilince: "Bin dirhemden daha fazla
(daha büyük sayı) para bulunduğunu sanmıyordum" dedim. Başka bir hadiste
iki şahidin Muhammed b. Mesleme ve Abdullah b. Ömer oldukları bildiriliyor.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde tanımadığım
raviler bulunmaktadır.
Bu hadisin benzeri Adiyy
b. Hatim'in hadisinde -Fars ve Bizanslılarla savaş bahsindegeçmişti, ravileri
de Sahi'h'in ravileridir. Bunu da burada Dinden Dönenler bahsinde zikrettim.
10394. İbn Sirin
anlatıyor: Bera b. Malik, Müseylime ile savaş yapıldığı günde Himaru'l-Yemame
denilen bir adamla karşılaştı. Bu adam, uzun boylu olup elinde parlak bir kılıç
bulunuyordu. Bera ise kısa boylu bir adamdı. Bera onun ayaklarına kılıçla
vurdu, ama sanki tam isabet ettiremedi. Buna rağmen adam sırtüstü yere yığıldı.
Bera: "Onun kılıcını aldım ve kendi kılıcımı kınına soktum. Sonra ona bir
darbe vurup ikiye ayırdım ve onun kılıcını atıp kendi kılıcımı aldım"
dedi.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in
ravileridir. Ancak ibn Sırın, Bera b. Malik'e ulaşmamıştır.
Raccal b. Ankave'nin
hadisi, O'nun Gaipten Verdiği Haberler'de Rafi' b. Hadic'in rivayetiyle ileride
gelecektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: