MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Necd'e Gönderilen
Müfreze
10351. Ebu Hadrad
el-Eslemi anlatıyor: (Ebu Hadrad) Kendi kabilesinden bir kadınla evlenip ona
iki yüz dirhem mehir vermişti. Bu nikahı yapabilmek için Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip maddi yardım istedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne kadar mehir sözü verdin?" diye
sorunca Ebu Hadrad: "İki yüz dirhem, dedim" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca: "Siz bu paraları şu vadinizden
toplasaydınız bu kadar fazla parayı mehir olarak vermeyi kabul etmezdiniz!
Hayır, vallahi benim yanımda sana yardım edecek bu miktar yoktur" buyurdu.
Bir müddet bekledikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni çağırtıp
Necd'e doğru giden bir müfreze ile beraber gönderdi ve: "Bu müfreze ile
birlikte git! Belki oradan bir şeyler elde edersin, onları sana ganimet olarak
veririz!" buyurdu. Yola çıkıp akşam vakti Hadır denilen yere ulaştık.
Yatsı vaktinin ilk karanlığı geçince komutanımız bizi ikişerli gruplar halinde
gönderdi. Böylece askerlerin etrafını sardık. Komutanımız bizi gönderirken:
"Ben tekbir getirip saldırdığım zaman siz de tekbir getirip
saldırın!" dedi. İkişerli gruplar halinde gönderirken:
"Birbirinizden
ayrılmayın! Birinize arkadaşının durumunu sorduğum zaman arkadaşından habersiz
olmasın! Bununla birlikte onların içine fazla dalmayın!" dedi.
Üzerlerine saldırmak
istediğimiz zaman Hadır ahalisinden bir adamın: "Ya Hadra!" diye
seslendiğini işittim. Onlardan (deve ve atlardan) birçok ganimet elde
edeceğimizi ummaya başladım. Karanlık çökünce komutanımız tekbir getirip
saldırdı, biz de tekbir getirip saldırdık. Bu sırada elinde kılıç bulunan bir
adam yanımdan geçti, ben de onu takip etmeye başladım. Arkadaşım:
"Komutanımız düşman askerlerinin içine fazla dalmamamızı emretti! Geri
dön!" dedi. Onu takip etmeye kararlı olduğumu görünce: "Vallahi ya
yanıma dönersin, ya da komutanın yanına gidip senin emre karşı geldiğini
söylerim!" dedi. Ben de: "Vallahi, (yine de) onu takip
edeceğim!" dedim ve onu izlemeye başladım. Ona yaklaşınca bir okla
arkasından tam kalbinden onu vurunca yere düştü. Yere düşünce: "Ey
Müslüman cennete yaklaş! (yani bana yaklaş seni cennete göndereyim)" dedi.
Kendisine yaklaşmayıp ona doğru bir ok daha atarak onu etkisiz hale getirince
kılıcını bana doğru fırlattı; ama beni vuramadı. Ben de kılıcı alıp onu
öldürdüm ve kafasını kestim. Sonra üzerlerine şiddetli bir şekilde saldırıp
onları etkisiz hale getirdik. Bu gazvede deve ve davar cinsinden çokça ganimet
elde edip gittik. Sabah olunca devemin arkasında üzerinde genç ve güzel bir
kadın bulunan bir deve bulunuyordu. Kadın arkasına dönüp tekbir getirmeye
başlac;lı. Kadına: "Nereye dönüp bakıyorsun?" diye sorunca:
"Vallahi, hayatta kalmışsa aranızda bulunması gereken bir adama
bakıyorum" dedi. Aradığı adamın öldürdüğüm adam olduğunu zannederek:
"Vallahi, ben onu öldürdüm! Bu da kılıcı, üzerinde bulunduğum devenin
eyerinde asılı bulunuyor" dedim. Kılıcın kım devesinin eyerine asılmıştı,
içinde bir şey yoktu. Bunları kendisine anlatınca: "Doğru söylüyorsan, şu
kım al ve kılıcı ona sok" dedi. Kım alıp kılıcı içine sokunca ona tam
olarak uydu. Kılıcın aradığı adamın kılıcı olduğunu anlayınca ağlamaya başladı.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelince getirmiş olduğumuz
develerden bana biraz verdi.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde adı zikredilmeyen
bir ravi bulunmaktadır. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Tayy Bölgesine
Gönderilen Müfreze