MECMAU

ZEVAİD

MEĞAZİ VE SİYER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Tebuk Gazası (Seferi)

 

10311. İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Tebuk seferi sırasında Osman b. Affan'ı "Usre" (zorluk) ordusunda gördüm. O zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadaka vermeyi, güçlü olmayı ve iyilikte yarışmayı emretmişti. Araplardan Hıristiyan olanlar Heraklius'a: "Bu peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan adam helak oldu. Kendisine inananlar kıtlığa maruz kaldı ve malları telef oldu. Eğer dinini kurtarmak istiyorsan şimdi tam zamanı!" diye bir mektup yazmışlardı. Heraklius, Bizans'ın ileri gelenlerinden Danad adında bir adamın komutasında kırk bin kişilik bir ordu gönderdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu durumdan haberdar olunca Araplara mektup yazdı (durumu onlara haber verdi). (Bu haberi aldıktan sonra) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her gün minbere çıkıp oturarak: "Allahım! Bu topluluğu helak edersen yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz!" diye Allah'a dua ederdi. O zaman insanların maddi güçleri yoktu. Bu arada Osman kazanç elde etmek için (ticaret maksadıyla) Şam'a gitmek üzere bir kervan hazırlamıştı. Osman: "Ya Resulallah! Şu palanıyla çuluyla hazır iki yüz deveyi ve iki yüz okka altını Allah yolunda bağışlıyorum!" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'a hamdetti, insanlar da tekbir getirdi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başka bir makamda kalkıp sadaka vermeyi teşvik etti. Osman ayağa kalkıp: "Ya Resulallah! Bu iki yüz deveyi ve iki yüz okka altını da Allah yolunda bağışlıyorum!" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekbir getirdi, insanlar da tekbir getirdi. Osman develeri getirdi, parayı da getirip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne boşalttı. O zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bugünden sonra Osman'a her ne yaparsa zarar vermeyecektir!" buyurduğunu işittim.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Abbas b. el-Fadl el-Ensarı bulunmaktadır.

 

 

 

10312. Ebu Bekr b. Muhammed b. Hamza b. Amr el-Eslemi'nin bildirdiğine göre babası, dedesinden nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıkınca -yolculuk boyunca- hizmetinde bulundum. Yolculuk esnasında yağ tulumuna baktım; içinde kalan yağ çok azalmıştı. Bu arada Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemek hazırladıktan sonra yağ tulumunu güneşe koyup yattım; tulumdan taşıp akan yağın sesine uyanıp kalktım ve tulumun ağzını kapattım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görünce: "Onu bıraksaydın bir vadi dolusu yağ akardı" buyurdu.

 

*Hadisi Taberanı, biri Peygamberlik Alametlerinde (Mucizeler'de) olmak üzere iki yolla rivayet etmiş olup ravileri. güvenilir kimselerdir.

 

 

 

10313. Ebu Ruhm anlatıyor: Bir sefere çıkmıştık; gece yürürken yanımda (karanlıktan dolayı) tanıyamadığım bir adam vardı, ben onu sıkıştırıyordum. Meğer yanımda yol alan adam Resulullah'mış (Sallallahu aleyhi ve Sellem). Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen kimsin?" diye sorunca: "Ebu Ruhm!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bemi Gıfar'dan, uzun boylu, kıvırcık saçlı, esmer olanlar ne yaptı? Bu yolculukta bizimle beraber onlardan kimse var mı?" diye sorunca: "Hayır" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eslem kabilesinden kısa boylu, esmer ve basık burunlu adamlar ne yaptı? Bu yolculukta bizimle beraber onlardan kimse var mı?" diye sorunca: "Hayır" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kızıl (derili) ve köse olan adamlar ne yaptı? Bu yolculukta bizimle beraber onlardan kimse var mı?" diye sorunca: "Hayır" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ailemden, Kureyş, Ensar, Eslem ve Gıfar'dan, geride kalmaları (sefere katılmamaları) bana daha ağır gelen kimse yoktur! Onlardan biri geri kalacaksa, devesini birine verip kendi yerine sefere çıkmasını sağlamasına ve yola çıkana kadar sevap almasına engelolan şey nedir?" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar iki ravi zinciriyle rivayet etmiş olup senedinde ibn Ebi Ruhm'un yeğeni bulunmaktadır ki; bu raviyi tanımıyorum. senedlerinden birinin diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

10314. -Ağaç altında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat edenlerden biri olan- Ebu Ruhm el-Gifari anlatıyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber Tebuk seferine çıktım, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orduyla birlikte hareket edince bir gece ilerledi. O zaman ben kendisine yakındım ve yürürken uykum gelmişti. Uyandığım zaman devemin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine yaklaştığını fark ettim. Devemin üzengisinin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağma değmesinden korktuğumdan dolayı devemin geride kalmasına özen gösterdim. Ancak gece yarısı uykuya yenik düşüp te uyuya kalınca devem Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine iyice sokulmuş ve üzengi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağına değmişti. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Uyan!" diye seslenince ancak uyanabildim! Başımı kaldırıp: "Ya Resulallah! Bana Allah'tan mağfiret dile!" dedim. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İste!" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana Ğifar oğullarından sefere katılmayıp geri kalanları sormaya, ben de cevap vermeye başladım. Bana: "Şerh tepesinde hayvanları (develeri) bulunan, kızıl (derili), uzun boylu ve kıvırcık saçlı insanlar -veya kısa boylu, ravi Abdürrezzak şüphe de kaldı- ne yaptı?" diye sordu. Ben de tarif ettiği kimselerin Gifar kabilesi arasında olduğunu söyledim. Lakin Eslem kabilesinden bir topluluğu zikrettikten sonra onlardan bahisle: "Ya Resulallah! Onlardan biri savaştan geri kalınca, devesini savaşa gitmek isteyen birine vererek Allah yolunda savaşa çıkmasını sağlamasına mani olan şey nedir? Ailemden, savaşa katılmayıp geride kalmaları bana en ağır gelen Kureyş kabilesinden hicret edenler, Ensar, Eslem ve Gifar'dır" dedim.

 

 

 

10315. Başka bir rivayette: "Siyah (zenci), kıvırcık saçlı, kısa boylu insanlar ne yaptı?" diye sordu. Ben de bu tarife uyanların Gifar kabilesi arasında hatırladım. Lakin onların Eslem kabilesinden olduklarını ve aramızda müttefik olarak bulunduklarını hatırlayıp sonra söyledim.

 

*Hadisi Ahmed ve Taberani rivayet etmiştir. Taberani: "iste" yerine "Yürü!" geçmiştir. Yine Taberani: "Şerh" tepesinde hayvanları (develen) bulunan, siyah (zenci), kıvırcık saçı!, kısa boylu insanlar ne yaptıl" buyurunca onların Benu Gifar arasında bulunduklarını hatırladım. Lakin onların Eslem kabilesinden olduklarını ve sefere çıkmayıp geride kaldıklarını söyledim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlardan biri savaştan geri kalınca, devesini savaşa gitmek isteyen birine vererek Allah yolunda savaşa çıkmasını sağlamasına mani olan şey nedir? Ailemden, savaşa katılmayıp geride kalmalan bana en ağır gelen Kureyş kabilesinden hicret edenler, Ensar, Eslem ve Gifar'dır" buyurdu.

Bu iki hadisin senedlerinde Ebu Ruhm'un yeğeni bulunmaktadır ki; bu raviyi tanımıyorum.

 

 

 

10316. İbrahim b. Abdillah b. Sa'd b. Hayseme'nin bildirdiğine göre babası, dedesinin şöyle dediğini nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıkınca (sefere çıkmayıp) geride kaldım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkınca bir bahçeye girdim, üzerine su serpilen bir çardak buldum ve (orada) karımı gördüm. Kendi kendime: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şiddetli bir sıcakta yolculuğa çıkmış, ben ise gölgede nimetler içerisinde bulunmaktayım; bu davranışım insaflı bir davranış değildir" dedim. Sonra bir deve alıp hazırladım ve biraz hurma alıp azık edindim. Beni gören karım: "Ey Ebu Hayseme nereye gidiyorsun?" diye seslendi. (Deveye binip) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetişmek için yola çıktım. Yoldayken Umeyr b. Vehb el-Cumahi bana yetişti, kendisine: "Sen cesaretli bir adamsın! Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nerede bulunduğunu biliyorum! Ben suçlu bir adamım! Biraz geride kalsan Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) baş başa kalabileyim!" deyince Umeyr biraz geride kaldı. Askerlerin karşısına çıkıp insanlar beni görünce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gelen Ebu Hayseme olsun!" buyurdu. Bu arada ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip: "Ya Resulallah! Neredeyse helak oluyordum" dedim ve olanları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattım. Bunun üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana hayırlı sözler söyleyip dua etti.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Ya'kub b. Muhammed ez-Zührı bulunmaktadır.

 

 

 

10317. Fadale b. Ubeyd bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıktığı zaman binekler çok yoruldu. Bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şikayet ettiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların bineklerini dinlendirmediklerini gördü. Bunun üzerine insanların geçtikleri dar bir boğazı görüp yüksekçe bir yerine çıkıp durdu. İnsanlar geçerken, o boğazIn içine doğru üfleyip: "Allahım! Senin yolunda bu develerin asker taşımasını müyesser kıl! Şüphesiz sen (dilersen) güçlü ve zayıf (binekler), yaş ve kuru üzerinde, deniz ve karada taşınmayı müyesser kılarsın!" diye dua etti. (Bu duadan sonra) binekler Medine'ye girinceye kadar (durup dinlenmeden) yürümeye devam ettiler. Medine'ye gireceğimiz sırada bineklerin (acele etmemek için) yularlarını çekiyorIardı.

 

*Hadisi Taberanı ve Bezzar rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Yahya b. Abdullah el-Babulettı bulunmaktadır.

 

 

 

10318. Abdullah b. Selam anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıktığı zaman Huleyha'ya uğrayınca ashabı: "Ya Resulallah! Burası mala vermeye elverişli bir yerdir! Hem su vardır, hem gölge!" dediler. O yerde büyük sedir ağaçları ve su bulunuyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Burası tarım arazisi ve inek besleme yeridir. Bırakın o (deveyi), emredilmiştir!" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini kasdediyor. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi daha önce Zi'l-Merve mescidinde bulunan büyük sedir ağacının altına gelip durdu.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde adı zikredilmeyen bir ravi bulunmaktadır.

 

 

 

10319. Ubade b. es-Samit der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıkmak istedi. .. " Hadis aslında devam ediyor.

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiştir. ishak, Ubade'ye (hayattayken) yetişememiştir.

 

 

 

10320. Ebu'ş-Şümus el-Belevi bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicr gününde (Tebuk seferi esnasında Hicr bölgesine uğrayınca yerel halkın) kuyusundan su kullanılmasını yasaklamıştı. Bundan dolayı (kuyu suyunu kullanarak) hamur yapan hamurunu ve (yağ, hurma ve undan yapılan bir çeşit yemek olan) hays yapan da hays'ını döktü.

 

*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Ya'kub b. Humeyd bulunmaktadır. Ancak bu raviyi ibn Hibban güvenilir saymış ve: "Bazen hata eder demiştir.

 

 

 

10321. Sa'd b. Ebi Vakkas anlatıyor: (Tebuk seferi esnasında) Hz.

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bir zamanlar lanetlenmiş Semud halkının yaşamış olduğu) Hicr bölgesinde (harabelerde) konaklayınca insanlar yörenin kuyusundan su doldurdular. Sonra Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradan ayrıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine binip yolculuğa devam edeceği zaman insanlara o kuyunun suyundan içmemelerini, ondan abdest almamalarını ve suyundan yoğrulan hamurun da hayvanlara yem yapılmasını emrettİ. Nitekim insanlar de öyle yaptılar.

 

*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde Abdurrahman b.

Beşir ed-Dimaşki bulunmaktadır ki; bu raviyi Ebu Hatim zayıf saymıştır.

 

 

 

10323. Ebu Zer anlatıyor: Tebuk seferinde Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber yolculuk yaparken bir vadiye uğramışlar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu anda lanetlenmiş bir vadide bulunmaktasınız! Dolayısıyla acele edin!" buyurup atına binmiş ve oradan ayrılmış, insanlar da bineklerine binip ayrılmışlardır. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O suyu kullanarak hamur yoğuran veya yemek pişiren hamurunu ve yemeğini döksün!" buyurdu ve yolumuza devam ettik. Sonra Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Bu gün yüz yıl yaşamış olsa bile Allah'ın kendisine hiçbir değer vermeyeceği nefisler (kişiler) vardır" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde Abdullah b. Kudame b. Sahr bulunmaktadır ki; bu raviyi tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

10324. Semure b. Cundub bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bir zamanlar) Semud'un (yaşamış olduğu tarihi) Hicr bölgesinden (harabelerinden) geçerken şehrin kenarında bulunan kuyudan kimsenin su içmemesini ve su doldurmamasını emretti. Evlerinin içine girmemizi de men etti.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Yusuf b. Halid es-Semti bulunmaktadır.

 

 

 

10325. Muhammed b. Ebi Kebşe el-Enmari, babasından bildiriyor: Tebuk seferi esnasında insanlar (bir zamanlar Semud kavminin yaşadığı) Hicr diyarına girmek için koşuştular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu durumu haber alınca: "Namaz için toplanın!" diye seslendi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin yularını tutup: "Allah'ın gazap ettiği bir kavmin evlerine neden giriyorsunuz?" buyuruyordu. Bir adam: "Ya Resulallah! Onların (maruz kaldıkları bu) durumlarına hayret ediyoruz!" deyince: "Sizi daha fazla hayret içinde bırakacak bir şeyi size haber vereyim mi? Sizden bir adam; sizden önce meydana gelmiş hadiseleri ve sizden sonra olacak (büyük olayları) size haber veriyor! Doğru olun ve mutedil davranın! Şüphesiz Yüce Allah size azap etmemek için bir şeyden çekinmez! (Daha sonra) bir kavim gelecektir ki; (bu insanlar) kendi canlarını savunmak için bir şey yapmazlar!" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'udi bulunmaktadır ki; bu ravinin ahir ömründe ezberi bozulmuştur.

 

 

 

10326. Gibir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Mucize istemeyin veya Peygamberinizden mucize istemeyin! Salih'in kavmi peygamberlerinden mucize getirmesini istediler. Yüce Allah onlara deveyi gönderdi. Deve su içme gününde şu yoldan gelip sularını içtikten sonra şu yoldan giderdi. Sonra Rablerinin emrine karşı gelip deveyi kestiler. Onlara: ‘‘Yurdunuzda üç gün daha yaşayın. (Sonra helak olacaksınız)'' (Hud 65) denildi. Ya da onlara: ‘‘Üç gün sonra azap size gelmiş olacak’‘ denildi. Sonra korkunç bir ses onları yakalayıverdi. Yüce Allah bu korkunç sesle onlardan yeryüzünün doğusunda ve batısında bulunan herkesi helak etti. Sadece Allah'ın haram kıldığı yer olan Kabe'de bulunan bir kişi kurtuldu. Kabe onu Allah'ın azabından kurtardı." Sahabi: "Bu adam kimdir?" diye sorunca: "Ebu Riğal" buyurdu. "Ebu Riğal kimdir?" diye sorulunca: "Sakifin atasıdır" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar ve "Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. Hadisin lafzı, Hüd süresinde (tekrar) gelecektir. Hadisi Ahmed buna benzer bir lafızia rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in ravileridir,'

 

 

 

10327. İbn Abbas bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'a: "Bize, Usra (darlık) ordusu hakkında bilgi ver!" denilince başladı anlatmaya: Çok sıcak yaz günlerinde Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber Tebuk seferine çıktık. Yolculuk esnasında ulaştığınuz bir yerde çok şiddetli bir susuzluğa maruz kaldık. Öyle ki, susuzluktan boyunlarımızın kopacağını sandık! Birimiz abdest bozmak için gittiği zaman dönünceye kadar susuzluktan boynunun kopacağını zannederdi. Kişi maruz kaldığı susuzluktan dolayı devesini kesip fışkısını sıkarak suyunu içiyor ve onu karnına bağlıyordu. Ebu Bekr es-Sıddik: "Ya Resulallah! Bizim için Allah'a dua et! Çünkü Yüce Allah, dua ettiğin zaman seni hayra (icabete) alıştırdı!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Bekr! Sen bunu seviyor musun? (dua etmemi istiyor musun?)" diye sorunca: "Evet" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırıp dua etti. Daha Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini indirmeden bulut üzerimizi kapladı. Sonra yağmur yağıp insanlar beraberlerinde bulunan su kaplarını doldurdular. Sonra gidip baktık yağmurun askerlerin bulunduğu yeri geçmediğini gördük (sadece askerlerin üzerine yağdığına şahit olduk).

 

*Hadisi Bezzar ve Taberanl el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup Bezzar'ın ravileri, güvenilir kimselerdir,

 

 

 

10328. Huzeyfe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıktığı zaman, yolculuk esnasında (su ihtiyaçlarım gidermek için) uğrayacağı suyun az olduğu haberini aldı. Bundan dolayı bir kişinin: "Benden (Resulullah'tan) önce suya kimse gitmesin!" diye seslenmesini emretti. Ancak suyun bulunduğu yere vardığı zaman bir topluluğun kendisinden önce suya geldiğini görünce onları lanetledi.

 

*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri, Sahıh'in ravileridir, Bezzar da buna benzer bir lafızia rivayet etmiştir.

 

 

 

10329. Ebu't-Tufeyl anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferinden dönerken (geceleyin) bir adamın: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dağın yüksek yolunu (yani dağ yolunda bulunan dar geçidi) tuttu, kimse o yola girmesin!" diye ilan etmesini istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu dağ geçidinden geçerken önünde Huzeyfe bineğinin yularını tutmuş, arkasında Ammar da bineğini sürüyordu. Tam bu sırada maskeli bir grup süvari gelip Ammar'a yetiştiler. O sırada Ammar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğini sürüyordu. Ammar (Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zarar vermesinler diye) onlara döndü ve onların bineklerinin yüzlerine vurmaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu arada Huzeyfe'ye: "Hadi, hadi (inmek üzereyiz!)" buyurarak bu şekilde aşağıya kadar indiler. Sonra Ammar da döndü geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ammar! Onları tanımadın mı?" diye sordu. Ammar: "Bineklerin hepsini tanıdım, ancak adamlar maskeliydi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne yapmak istediklerini anladın mı?" diye sorduğunda Ammar: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğini ürkütmeyi ve bu yüksek yerde O'nu bineğinden düşürmeyi istiyorlardı" buyurdu. Bu olaydan sonra Ammar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birine: "Allah aşkına söyle, geçit ahalisi (Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geçitte kıstırmak isteyenler) kaç kişiydi?" diye sorunca adam: "On dört kişiydiler" dedi. Ammar: "Eğer sen de kendini sayarsan, on beş kişi olurlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlardan üç kişinin adını söyledi. Onları hesaba çektiğinde:

"Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına bu ilanı yapanı duymadık, onların ne yapmak istediklerini de bilmiyorduk" dediler. Ammar: "Geriye kalan on iki kişinin hem bu dünya hayatında, hem de şahitlerin konuşacağı ahiret gününde Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtıklarına şahitlik ederim" dedi.

(Ravi) VelId der ki: Ebu't-Tufeyl ekledi: O seferde Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) suyun azlığından sözedilince bir adamın: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce suya kimse gitmesin!" diye seslenmesini emretti. Ancak Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) suyun bulunduğu yere geldiği zaman bir topluluğun kendisinden önce suya vardığını gördü. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O gün onları lanetledi.

 

*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri, Sahi'h'in ravileridir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Müfrezeler ve Elçiler